23 Mart 2013 Cumartesi

Cemaat Tehdit Ediyor, TİT Hazırlık İçinde: Saldırılar Kimden Gelir?


Dr. Mustafa PEKÖZ

Kürt sorunu eksenli sistem içi çatışma tahmin ediliyordu. Ancak anlaşılan kılıçlar erken çekildi. İmralı görüşmeleriyle Ergenekon davası mütalaasının birbiriyle çakışması bu süreci hızlandıracak gibi görünüyor. Cemaat’in çok açık tehditleri ve Türk İntikam Tugayı’nın (TİT) saldırı hazırlıkları var.

Kürt sorunu üzerine yapılan tartışmalar Türkiye’nin politik gündeminin merkezinde bulunuyor. Hemen herkes, 21 Mart günü, Amed’de Öcalan’ın Kürtler adına vereceği mesaja kilitlenmiş durumda. Doğrudan Öcalan tarafından, onun kaleminden çıkan bir açıklamanın okunması, Kürtlerin sürece yönelik politikalarını çok net bir şekilde ortaya koyacaktır. Aynı şekilde devletin ne tür adımlar atması gerektiği konusunda somut öneriler sunacak. Toplumun çok farklı kesimleri gibi özellikle devletin kendisi de dört gözle, Öcalan’ın açıklamasına odaklanmış bulunuyor.

Zamanlaması yanlış eylemler zarar verir

Dikkatler giderek Amed’deki Newroz mitingine çekilmişken, dün (19 Mart) gece Ankara’da AKP Merkez binasına ve Adalet Bakanlığı’na yönelik saldırı ve 20 Mart sabahı İstanbul’daki bombalama eylemleri, basına yansıdığına göre DHKC tarafından üstlenilmiş. Doğrusu ilk önce pek bir ihtimal vermedim. Bu eylemin, özellikle Newroz gösterilerinin yüz binlerin katıldığı eylemlere dönüştüğü ve Kürtler toplumsal taleplerinin gündemleştirildiği bir anda yapılması tamamen isabetsizdir. Zamanlaması da son son derece tahlisizdir.

Eğer zamanlaması bir tesadüf değilse, bu eylemler taktik olarak devrimci hareketin gelişmesinden çok devletin politikalarına hizmet edecektir. Özellikle devlet ile PKK arasında bir kısım görüşmelerin başlamasına yönelik bir tepki hareketiyse veya bunu etkisizleştirmeye yönelik bir eylemse bunun ne devrimci harekete ne de Kürtlere bir yararı olur. Her politik hareket kendi doğrularına göre bir politik faaliyet ve eylem hattı örgütleyebilir. Bu çok doğal ama eylemlerin zamanlamasını çok dikkatlice seçmek önemlidir. Kürt hareketinin politik kararlarının bu tarzda boşa çıkartılacağını düşünmek ciddi bir yanılgıdır. Bu bakımdan bu eylemlerin zamanlamasının sadece bir tesadüf olduğunu ve Kürtlerin politik yönelimlerini boşa çıkarmak amacı taşımadığını düşünmek ve inanmak istiyorum. Devrimcilerin özellikle “ulusalcı” olarak adlandırılan darbecilerden, milliyetçilerden ve yeni tip faşistlerden uzak durması gerek.

Kontra oyunlar muhtemeldir

Sürecin çok yönlü gelişmelere gebe olduğunu hepimiz görüyoruz. Mevcut veriler devletin kendi iç çatışmasının çok daha derinleşeceğini gösteriyor. Sistemin farklı kanatları arasında çelişkiler çok daha belirgin olarak yansıyacaktır. Bunun merkezinde Kürt sorunu duruyor. Bu gerçeği görmek ve anlamak gerek. Önümüzdeki dönemde devlet içerisindeki farklı politik eğilimlerin yapacağı birçok eylemin devrimci harekete mal edilme tehlikesi var. Devletin özellikle kendi iç çelişkilerini gizlemek için bu tür kontra oyunlarına başvurduğu biliniyor.  Çünkü Türk devleti çok açık ki bir kırılma noktası yaşıyor. Sistemini yürütemez duruma geldiği anda içindeki bir kısım çatışmaları çok daha fazla dışa yansıtır. Bunu yaparken yine rejimi korumayı hedefler. Bu bakımdan Kürt sorunu eksenli ortaya çıkan sorunlar, devletin yeniden yapılanma sürecinin bir parçasıdır.

Sistem reorganize edilirken, hem rejim içinde bir çatışma yaşanır hem de toplumun ezilen kesimlerine yönelik saldırılar artar. Ancak her zaman birincisi yani sistem içi çatışma tali, ikincisi esastır. Bugünkü politik dengeler içerisinde devletin saldırı merkezinde Kürtler çok daha fazla ön plana çıkıyor.

Kürt sorunu eksenli sistem içi çatışma tahmin ediliyordu. Ancak anlaşılan kılıçlar erken çekildi. İmralı görüşmeleriyle Ergenekon davası mütalaasının birbiriyle çakışması bu süreci hızlandıracak gibi görünüyor. İki örnek vereyim. Birincisi Cemaat’in çok açık tehditleri var, ikincisi devletin denetiminde olan MHP eksenli Türk İntikam Tugayı’nın (TİT) saldırı hazırlıkları var.

Cemaat adına tehdit Önder Aytaç’tan

Gülen cemaatinin ekibinde olduğu söyleyen eski polislerden Aytaç Önder’in rotahebar internet sitesinde yayınlanan makalesidir: 

“Allah Sn. Başkan adayımıza uzun ömürler versin ama ‘başkanlığı lidere gerçekten verirler mi?’ ya da ‘lider başkanlığı sağlık nedenleri ile görür mü?’ biz bunu bilemeyiz. Ancak PKK denen aslı astarı bizimle alakasız ve bir dönem adında Milli geçmekle birlikte millilikle hiçbir alakası olmayan bir kurumla sıkı fıkı olan/oluşturulan bir örgütün gücünü yenileyip tekrardan şiddetli saldırısı ile bu ülke gafletten uyanacak diyebiliriz. Çünkü su uyur ama düşman uyumaz hele ki bu düşman Ergenekon ve KCK ise hiç uyumaz, değil mi?”

Bu makale esasen Cemaat’in sürece ilişkin yaklaşımını ortaya koyuyor. Her ne kadar Erdoğan’ı tehdit ediyor gibi görünse de, esasen Kürtlere yönelik yeni saldırıların işaretini veriyor. Erdoğan’ın hastalığına dikkat çekerek onun ülkenin başkanı olamayacağı belirtiyor. Dahası 'hastalığı bir anda ilerleyebilir' diyor. Biliyoruz ki Cemaat’in elleri-kolları uzundur, yeni komplolar devreye girebilir. Bunu düşünmesi gereken de Erdoğan’ın kendisidir.

Makalenin sonuna şu notu yazmış: “Son not: Dikkat edin önümüzdeki 2 hafta içinde, lider ile ilgili ve fakat bütünü ile Türkiye’yi de çok derinden etkileyecek çok ama çok önemli bir sağlık olgusu oluşabilir… Ya da inşallah oluşmaz…” Bu makaleyi Erdoğan ve yanındakiler okusa iyi olacak. Ayrıca Erdoğan’ın “sağlık olgusu” ne olabilir. Bunu da Aytaç’a sorulması gerekir. Cemaat’in Erdoğan’a yönelik bir komplosu mu olacak? Böyle bir şey gündeme de gelirse, Erdoğan, 24 saat birlikte olduğu en yakınındakinden şüphelense iyi olacak. Erdoğan hakkındaki bilgileri düzenli olarak doğrudan Cemaat’e aktaran kader arkadaşıdır. Bizden söylemesi.

MHP-Ülkücüler adına: Türk İntikam Tugayı (TİT) devrede

İkincisi ise devletin içinde örgütlü olan ülkücü kesimdir. Bu kesim hemen her dönem devlet tarafından yedek güç olarak kullanıldılar. Bunlar Türkiye’de ve Avrupa’da örgütlü olup aynı zamanda Ergenekoncu kanatla birlikte çalışıyorlar. Yani bir kısmı Türk İntikam Tugayı (TİT) adına görevli olduğunu belirtiyor. Bir kısmı da doğrudan Ergenekon içinde örgütlüdür.  Örneğin Avrupa’da gerçek ismi Ertuğrul Kocas olan biri var. Bu kişinin kullandığı bir başka isim de Alpaslan Çelik’tir. Aslen Erzurumlu olup Fransa vatandaşıdır. Adresi Fransa’nın Marsilya kentinde olmasına rağmen sürekli hareket halinde olan biridir. Devletin kontrgerilla aygıtı içerisinde MHP kanadında yer alıyor. Avrupa’da TİT örgütlenmesi olarak faaliyet yürütüyorlar. Tıpkı, Paris’te üç Kürt kadının katledilmesinden yer aldığı tahmin edilen Adnan Gürbüz gibi.

Alpaslan Çelik’in (Ertuğrul Kocas) Durdane isimli bir kadınla yaptığı özel görüşmede verdiği bilgiler, önümüzdeki dönemde hem Türkiye’de hem de Avrupa’da yeni saldırıların olacağını gösteriyor.

Alpaslan Celik: 1987. 88. De. Dernekte. Gorev. Yaptim.
Dürdane Xxxx: dogrudur
Alpaslan Celik: Idris. Demirci. Yi. Tanirmisin. Kemal. Eser. Suat. Reis. I
Dürdane Xxxx: evt tanırım
Alpaslan Celik: Onlara. Deki. Ali. Celik. In. Selami. Var. De. Adim. Ali. Celik. O. Reisler. Tanir. Beni. T i t. Ci. Ali Celik. De. Anlarlar. Londradan. Teskilatciyim. Da. Onun. Icin. Ankara. Tanir. Beni
Dürdane Xxxx: T İT ci derken
Alpaslan Celik: Idris. Reis. Anlar. Sen. Oyle. De.
Dürdane Xxxx: bende anladımda yanlışım olmasın dedim
Alpaslan Celik: Turk. Intikam. Tugayi.
Dürdane Xxxx: evet o
Alpaslan Celik; Avrupa. Sorumlusu
Dürdane Xxxx: anladım
Alpaslan Celik:Tayyip. Bizi. Tanir. Ne. Oldugumuzu. Bilir
Dürdane Xxxx biliyoda ne oluyo yapacagını yapıyo yıne
Alpaslan Celik: Youtube. De. Yasar. Celik. Var. Ali. Celik. Ortak. Sayfamizdir. Onun Sonu Yakin. Bekliyorsak. Bir. Sebebi. Var. Bizler. Sabirliyiz. Olumu. Korkunc. Olacak
Dürdane Xxxx: tabıkı sabırlıyız ama bakalım neree kadar bu gidişle kan dökulecek
Alpaslan Celik: Zaten. Kan. Dokulmeye. Basladi. Daha. Béter. Olacak
….
Alpaslan Celik: Devamli. Ab. Ulkelerinde. Gezdimiz. Icin. Mecbur. Basta. Dedim. Ya. Kasap. Iz. Diye. Anladin

Dürdane Xxxx: hmm kasapların ab ülkelerınde gezdıgınıde sende duyyom ilk defa.
Alpaslan Celik: Bu. Kasaplar. Siradan. Kasap. Degiller. Hepside. Yemin. Etmis. Kasaplar. Nasil. Soyleyim. Hain. Avindayiz.

Dürdane Xxxx: anlamıştım zaten sakin ol..

Alpaslan Celik: Su. Anda. Londrada. Yasiyoz. Bir. Bakmisin. Turkiyedeyiz. Bizim. Hayatimizda. Boyle.

Dürdane Xxxx: allah yardımcınız olsun ne diyelim
Alpaslan Celik: Olumle. Yasam. Arasinda. Yasiyoruz. Iste. Tek. Sevdamiz. Askimiz. Turkiye. Vatanin. Butunlugu.
….
Alpaslan Celik: Nasilsiniz.
Dürdane Xxxx: tşk.yorgunum ama yınede iyim. siz nasılsnız
Alpaslan Celik: Bizde. Iyiyiz. Cok. Mutluyum. Bugun.
Dürdane Xxxx: ne güzel .nedir bu mutlulugun sebebı acaba
Alpaslan Celik Hakkaride. 18. Almanyada. 2. Les. Var. Onun. Icin”
Avrupa’da faaliyet yürüten Alpaslan Çelik’in (Ertuğrul Kocas) reis olarak hitap ettiği Ali Çelik, TİT elemanı olarak Ankara-İstanbul hattında kontra faaliyetini yürütenlerden biridir. Bunu da çok aleni yapıyor. Sarıyer ormanlarında genç insanları götürüp silah eğitimi yaptırıyor ve bunlar devletten bağımsız yapmıyor. Öyle ki çekimlerini youtube’ye koymaktan bir sakınca görmüyor.(Video 1, Video 2, Video 3)

Kontrgerilla ve Ergenekon örgütü içindeki güçlerin saldırıları çok daha üst boyutta aratabilir. Saldırının merkezinde ne AKP ve onun kurumları ne de devlet olacak. Onlar kendi iç dengelerini bir biçimiyle sağlarlar. Sistemin stratejik çıkarları için aralarında anlaşırlar. Bu her zaman böyle olmuştur. Devlet adına faaliyet yürüten bütün örgütlerin ortak özelliği, devletin stratejik çıkarlarını korumaktır. Bunu yaparlarken zaman zaman birbiriyle çatışmalara girseler de esas hedef sisteme karşı mücadele eden toplumsal güçlerin tasfiye edilmesidir. Bu bakımdan ister Ülkücü, ister İslamcı, ister Atatürkçü kesimleri temsil eden Kontra-Ergenekoncu silahlı güçler olsun, hepsinin hedefleri aynıdır: mevcut rejimi korumaktır.

Devletin Kontra-Ergenekon isimli yasadışı örgütünün hedefinde Kürtler ve devrimci hareketler var:

Önümüzdeki günlerde Kürtlere yönelik saldırılar artabilir. Çünkü sorunun çözüm gücü Kürtler ve onların politik aktörleridir. Kürt tarafı en azında tek taraflı da olsa, Anadolu ve Mezopotamya topraklarında yaşayan halkların eşit ve demokratik birlikteliğinden yana olduğunu çok açık olarak ilan ettiler. Eşitlik ilkesi çerçevesinde demokratik çözüm gücü Kürtler ve toplumun ezilen halklarıdır. Bu bakımdan Kürtlere yönelik saldırıların artma eğilimi daha fazladır. Özellik TİT ismiyle olarak örgütlenen Kontra-Ergenekon ekibini Kürtlere karşı kullanabilirler.

Burada birkaç noktaya dikkat çekmek gerekir. Birincisi, demokratik bir çözümde ısrarcı  olan Öcalan’a yönelik komplolar artabilir ve tasfiyenin çok yönü  metotları devreye girebilir. Bunun küçümsenmemesi gerekir. Sorunun çözümü gücü olan bir lider tasfiye edildiğinde, sürecin bütünlüklü olarak ortadan kaldırılmasının çok daha kolay olacağı hesaplanıyor. İkincisi, sürecin ilerlemesine paralel olarak PKK’nin üst düzey kadrolarına yönelik saldırılar çok daha kapsamlı gelişebilir. Yani Paris katliamının devamı örgütlenebilir. Üçüncüsü, Kürt tarafında ön plana çıkan politik aktörler veya Kürt tarafından manevi bir saygınlığı olan kişilere yönelik saldırı olasılığı söz konusu olabilir. Örneğin, Selahattin Demirtaş, Gülten Kışanak, Sırrı Süreyya Önder, Ahmet Türk, Altan Tan ve Leyla Zana gibi politik aktörlere yönelik fiili saldırılar gündeme gelebilir. Dördüncüsü, Kürt halkına yönelik toplu katliam türünde saldırılar yaşanabilir. En basit ama en etkili bir yöntem olarak kullanılabilen bir saldırı türüdür. Bunun birçok örneği biliniyor.

Zorlu bir süreçten geçilecek. Provokasyonlar yoğunlaşabilir. Herkesin gerekli duyarlılığı göstermeli ve önlemini almalıdır. Özellikle Türkiye devrimci hareketi yapacağı eylemlerle provokasyonlara zemin hazırlamamalı ve bunlara ortak olmamalıdır. Tersine halklarımız arasında mücadeleyi güçlendiren ortak eylemlere yönelmeliyiz.

Gokyuzu9@aol.com

Gözler Gerillada....



Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Newroz günü “silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir” mesajı ardından Halk Savunma Güçleri (HPG)’nin açıklaması merakla bekleniyor.

Öcalan’ın İmralı’ya giden 3’üncü heyet aracılığıyla yapacağını duyurduğu mesaj, tarihe bizzat tanıklık etmek isteyen "milyonların şahitliğinde" 21 Mart günü yeni bir dönemin kapısını açtı.

Birçok kesime çağrıların yer aldığı mesajda herkesin kilitlendiği nokta ise gerilla güçlerinin geleceğine ilişkin belirlemelerdi. Yeni sürecin stratejik bir konumunu teşkil eden gerilla güçlerinin sınır ötesine çekilme zamanının geldiğini belirten Öcalan’ın çağrısı ardından Kürt Özgürlük Hareketi ve HPG’nin vereceği yanıt bekleniyor.

HPG Anakarargah Komutanlığı tarafından Newroz bayramı vesilesiyle ifade edilen “Önderliğimizin önümüze koyacağı her türlü görevi layıkıyla yerine getireceğiz” sözler net bir tutum olmakla birlikte geri geçilme konusunda henüz bir açıklama yapılmadı.

HPG kaynakları, “ne zaman geri çekileceksiniz?” sorusuna net bir yanıt vermezken, çekilmenin şekli ve zamanından çok şartlarına odaklanmak gerektiğinin işaretini veriyor.

HPG’liler Öcalan’ın çağrısına katılmakla birlikte ilk aşamada ateşkes ilan ederek süreci gözlemeyi daha uygun görüyorlar. Gerillalar mevcut yumuşama ortamına dikkat çekerken, AKP hükümetinin saldırılarının varlığı da bu konudaki endişelerin halen giderilmediğini gösteriyor.

Türk ordusunun hava ve kara saldırılarının, askeri operasyonlarının devam ettiğine dikkat çeken HPG’liler, sivil alandaki saldırı ve tutuklama furyasının devamından da oldukça rahatsız.

Barış umudunun her zamankinden daha fazla gelişmiş olduğu bu süreçte tersi bir davranış ve tutum sahibi olmayacaklarını belirten HPG’lilerin kaygıları salt askeri hassasiyetlerinden kaynaklanmıyor.

Aşamalar şeklinde ilerlemesi beklenen süreçte AKP hükümeti ve Türk devletinin tutumu, yine Öcalan’ın önerilerine verecekleri yanıtın pratiğe nasıl yansıyacağı HPG’lilerin en önem verdiği husus olarak dikkat çekiyor.

HPG, kendisini karşılıklı bir ateşkes süreci anlamına gelen ilk aşamada değerlendiriyor. Bir gözlem ve denetleme süreci olarak adlandırılabilecek bu süreçte AKP hükümeti ve Türk devletinin tavrına göre tutum sahibi olacak HPG’liler silahların bırakılacağına yönelik spekülatif değerlendirmelere de fazla itibar etmiyor.

AKP yetkilileri ve kimi kesimlerin dillendirdiği ''gerillaların silahlarını bırakarak Türkiye veya başka bir ülkeye gidebilecekleri'' yönlü değerlendirmeleri gerçekçi bulmayan HPG’liler böyle bir durumun söz konusu dahi edilemeyeceğini belirtiyor.

Kürt halkının sadece Kuzey Kürdistan’da değil, dört parçadaki kazanımlarının güvencesi olan gerilla varlığının süreç nasıl gelişirse gelişsin devam edeceğini ifade eden HPG kaynakları silahsızlanma tartışmaları bir yana gerilla ordusunu büyütme hedeflerinin bulunduğuna özellikle dikkat çekiyor.

Dört parçada yaşayan Kürt halkının özgürlüğü tümden yasal güvenceye alınmadan gerillanın silah bırakmayacağını belirten HPG’liler, Kürt halkına yönelecek her türlü saldırıya karşı da savunma görevlerini yerine getireceklerinden kimsenin şüphesi olmaması gerektiğini vurguluyor. 

ANF