18 Mayıs 2012 Cuma

Yurt ve Pansiyon Öğrencilerine Protokolle Cemaat Eğitimi

Feto-Erdo ikilisi Kürdistan'da Beyin Yıkama faalietlerinde resmi ortaklar

Amed - Dicle Üniversitesi Meslek Yüksekokulu (DÜ-MYO) ile Milli Eğitim Müdürlüğü arasında imzalanan protokolle, Diyarbakır genelinde bulunan yurt ve pansiyonlarda kalan öğrencilere haftanın belli günlerinde konferans ve söyleşi düzenlenmesi kararı alındı. Aynı şekilde ilköğretim ve lise öğrencilerine okuma alışkanlığının kazandırılması için kitap dağıtımı kararlaştırıldı. Kitap dağıtımına öncelikle ilçelerden başlanırken, kitapapların Gülen Cemaati'ne yakın yayınevleri tarafından basılması dikkat çekti.

Diyarbakır'da okul, yurt ve pansiyonlarda görülen cemaat örgütlenmesi, şimdi protokolle karar altına alındı. DÜ-MYO Müdürü Prof. Dr. Mustafa Uçar ile İl Milli Eğitim Müdürü Zülfü Toman arasında 6 Ocak tarihinde imzalanan protokol uyarınca, kent genelinde bulunan yurt ve pansiyonlarda haftanın belli günlerinde konferans ve söyleşiler verilmesi kararlaştırıldı.

Gülen Cemaati direktifleri doğrultusunda öğretim üyelerinin atandığı veya atıldığı şeklinde eleştirilere konu olan DÜ ile İl Milli Eğitim Müdürlüğü arasında imzalanan protokolde, öğrencilere yönelik haftanın belli gün ve saatlerinde konferans ve söyleşiler düzenleneceği belirtiliyor. Protokolde, Milli Eğitim Müdürlüğü’nün bu konudaki sorumluluğu pansiyonlarda gerçekleştirilecek konferans veya söyleşiler için salonun ayarlanması ve öğrencilerin toplanmasını sağlamak olarak belirtilirken, DÜ-MYO’nun sorumluluğu ise konferans veya söyleşiyi gerçekleştirecek olan kişilerin belirlenmesi şeklinde imza altına alınmış.

DİNİ YAYINLAR DAĞITILIYOR


Protokolde ayrıca ilköğretim ve lise öğrencilerine kitap okuma alışkanlığı kazandırılması için faydalı kitapların temin edilmesi ve bu kitapların Milli Eğitim Müdürlüğü aracılığıyla öğrencilere dağıtılması öngörülüyor. 6 Ocak tarihinde imzalanan ve uygulanan bu protokol uyarınca, kent merkezindeki yurt ve pansiyonlarda öğrencilere 'konferans ve söyleşiler' devam ederken, okullarda ise dini yayınların dağıtılmasına başlandı.

Kitaplar arasında Gülen cemaatine yakın yayınevleri tarafından basılan, "Kendini arayan genç", "Sabah namazına nasıl kalkılır", "Kardeşlik felsefemiz", "Ölüm yokluk mudur" gibi kitaplar öğrencilere dağıtılmaya başlandı. Diyarbakır'da bazı liselerde ise özellikle "Kendini arayan genç" isimli kitabın öğrencilere dağıtıldığı ve bu kitabı kabul etmeyen öğrencilerin ise ders notlarının din dersi öğretmenleri tarafından düşürüldüğü iddia edildi.
ANF NEWS AGENCY

Pentagon’dan Roboski İtirafı

WASHİNGTON - ABD Savunma Bakanlığı sözcüsü George Little, Wall Street Journal gazetesinin Roboski katliamında ilk istihbaratın ABD tarafından verildiği yönündeki habere ilişkin, önce yorum yapmayacağını söyledi ardından itiraf etti: Ne yazık ki sızdırmalar olur!

ABD Savunma Bakanlığı sözcüsü George Little, olağan basın brifinginde Wall Street Journal gazetesinin Roboski katliamına ilişkin geçtiği haberle ilgili soruları yanıtladı. Gazete haberinin sorulması üzerine Little, “Habere ilişkin söyleyeceklerim, Türk müttefikimizle istihbarat paylaşımı konusunda yorum yapmayacağım. Bizim Türkiye ile kalıcı ve çok güçlü askeri ilişkilerimiz var” diyerek devamla şunları söyledi:

"Geniş yelpazede, bir dizi ulusal güvenlik konusunda Türkiye ile çalışıyoruz. Türkiye, tabii ki önemli bir NATO ortağı. Savunma Bakanı Leon Panetta'nın geçen yılki son Türkiye ziyaretinde belirttiği gibi PKK ile mücadele kritik önem taşıyor. Hem PKK ile mücadele çabalarında hem de diğer zorluklarda Türkiye ile çalışmaya devam edeceğiz."

SIZDIRMA OLABİLİR

Bir gazetecinin, söz konusu haberdeki bilgilerin sızdırma olup olmadığını sorusu üzerine Little, “Bu haberin nereden geldiğini bilmiyorum. İstihbarat konusunda yorum yapmayacağım. Sızdırmalar olur mu? Ne yazık ki olur" diyerek haberi doğrulamış oldu.

‘HABER GÜÇLÜ İLİŞKİLERİMİZE ZARAR VERME YETENEĞİNE SAHİP DEĞİLDİR’


Little, haberin Türkiye ile ilişkileri nasıl etkileyeceğine dair bir soru üzerine, "Kalıcı, sağlam ve güçlü bir ittifakımız var. Türkiye,NATO'nun önemli bir parçası. Türkiye ile önemli ikili güvenlik ilişkilerimiz bulunmakta ve her iki ülke açısından önem taşıyan bir dizi konuda Türkiye ile yakından çalışmaya devam edeceğiz" diye konuştu.

Konunun Türk Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel'in ABD temaslarında gündeme gelip gelmediği sorusuna karşılık Little, Özel ile ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Martin Dempsey'nin görüşmesine dair teknik detaylara girmeyeceğini ama bu konunun gündeme geldiğini ‘hatırlamadığını’ söyledi.

Little, haberin Türkiye'nin ABD'den silah alımlarını nasıl etkileyeceğine dair soruya, "Bu, sadece bir gazete haberi. Benim görüşüme göre bir gazete haberi. Çok uzun yıllar öncesine dayanan çok güçlü bir ilişkiye zarar verme yeteneğine sahip değildir" yanıtını verdi.

WALL STREET JOURNAL İLK İSTİHBARATIN ABD TARAFINDAN VERİLDİĞİNİ YAZMIŞTI

Wall Street Journal gazetesi, dün geçtiği bir haberde Roboski'de 34 kişinin ölümüne neden olan hava saldırısının, ABD'nin verdiği istihbarat üzerine gerçekleştirildiğini kaydetmişti. Gazete katliam öncesinde bir ayrıntıya dikkat çekerek Türklerin, ABD’li yetkililerin ek görüntü alma önerilerini reddettiğini kaydetmişti.

BDP BAŞBAKANI ÖZÜR DİLEMEYE ÇAĞIRDI

Türkiye’de geniş yankı uyandıran haber üzerine, BDP yetkilileri yaptıkları açıklamalarda, daha önce kendileri tarafından dile getirilen katliamdaki ABD rolünün somutluk kazandığını belirterek, operasyonun ‘milli imkanlarla’ yapıldığını belirten Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı özür dilemeye çağırdı.

TÜRK GENELKURMAYI İDDİALARI YALANLAMAYA DEVAM ETTİ


Erdoğan konuya ilişkin suskunluğunu korurken Türk Genelkurmay Başkanlığı ise yaptığı açıklamada, Wall Street Journal gazetesinde yer alan iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirterek, “Olayda grubun ilk görüntü tespiti Türk Silahlı Kuvvetleri'ne ait İnsansız Hava Aracı tarafından yapılmıştır. Konu ile ilgili ayrıntılı bilgiler olayı inceleyen makamlara gönderilmiştir” dedi.

ANF NEWS AGENCY

Karadenizli Apocu; Haki Karer



Enternasyonal rengi ile Kürdistan’ın birçok şehrini ve kasabasını dolaşarak, örgütleyen Karadenizin asi çocuğu Haki Karer, Kürt özgürlük direnişinin temellerinin atılmasına öncülük etti. Kontrgerilla tarafından katledildiği tarih olan 18 Mayıs gününü Kürt özgürlük hareketi Karer’in anısına Şehitler Günü ilan etti.

Türkiye’de devrim rüzgârlarının estiği 70’li yıllarda Kürt özgürlük hareketinin öncülerinden olan Karadenizli Haki Karer, Türkiye’nin bağımsızlığının Kürdistan devriminden geçtiğine inananlardan biriydi. 18 Mayıs 1977 yılında katledilişinin ardında Mayıs ayı Kürtler için direniş ve “şehitler ayı” olurken Mayıs’ın 18’i de “Şehitler günü” olarak kabul edildi.

Haki Karer, 1950 yılında Ordu’nun Ulubey İlçesinde fındık üretimiyle geçimini sağlayan tarım emekçisi ailenin bir çocuğu olarak dünyaya gelir. Ortaokulu Ulubey’de okuduktan sonra liseyi de Ordu’da okur. 1971-72 öğrenim yılında Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümüne girer.

Küçük yaşlarda hem yoksulluğu tanımış, hem de emekçiliği. Çocukluğunu Karadeniz’in fındık tarlalarında emeğin ve emekçilerin içinde geçiren Haki Karer, emek dünyasını kendinden bir parça olarak görür. Emek ve emekçilik onun için vazgeçilmez bir gerçeklik olur. Bundandır ki daha lise yıllarında sol ve devrimci düşünceleri benimsemekte gecikmemiş ve tereddüt etmemiş. 1968 devrimci gençlik hareketinde derinden etkilenir. Ordu Fındık Mitingi’nin coşku ve heyecanının içinde yer alır. Liseli yıllarda devrimci düşüncelerle tanışan Haki Karer, üniversiteye başladığında artık solcu ve devrimci bir gençtir.

KÜRT VE TÜRK HALKLARININ KURTULUŞU

Haki Karer’in üniversiteye başladığı yıllar 12 Mart 1971 darbesinin ağır saldırılarının geliştiği bir döneme denk gelir. Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakaya gibi devrimci liderlerin 12 Mart faşizmine karşı geliştirdikleri direnişin etkisi içinde kendisini bulur. 12 Mart faşizmine karşı 1973’ten itibaren yeniden kitleselleşerek gelişen devrimci gençlik mücadelesi içinde ön saflarda aktif bir biçimde yer alır. 1973’ten sonra gelişen sol ve devrimci gençlik hareketinin lider ve önde gelen militanlarının büyük çoğunluğunu bizzat tanıma imkanı bulur. Tanıştığı bu devrimci liderlerden en çok etkilendiği ve daha sonraki hayatını belirleyen Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan olur.

Kürt Halk Önderiyle 1972 güzünde tanışır ve bir daha da birbirlerinden ayrılmazlar. Her iki devrimciyi bir araya getiren temel neden ise Kürt ve Türk halklarının kurtuluşunu iç içe ele alan ideolojik çizgi olur. Eylem ve irade birlikteliğinin geliştiği mücadele arkadaşlığında Öcalan, Haki Karer için “Benim gizli ruhum gibiydi” der.

APOCU GRUPTA ÖN SAFLARDA

Haki Karer, 1973’en sonra Öcalan ile özel yoldaşça ilişkilerini kesintisiz sürdürür. 1974’ten itibaren ise gelişen Apocu gruplaşma içinde yer alır ve ön saflarda çalışan biri olur. Apocu ideolojik grubun oluşması ve grubun Kürdistan’a taşınmasında Kürt Halk Önderi’ne yardımcılık yapacak düzeyde aktif bir katılım sağlar. 1974’te devrimci gençliğin genel örgütü olan Ankara Demokratik Yüksek Öğrenim Derneği’nde (ADYÖD), Öcalan ile birlikte fiili yönetim kurulu içinde yer alır. Böylece 12 Mart darbesi ardından devrimci gençliğin yeniden toparlanması ve örgütlenmesi mücadelesine en ön safta ve aktif katılan bir militan olur.

KÜRDİSTAN DEVRİMİ

Türkiye’nin bağımsızlığının Türk ve Kürt halklarının kardeşliğinden ve Kürdistan devriminden geçtiğine inanan Haki Karer, 1975’ten itibaren devrimci mücadelesini Kürdistan şehirlerinde devam ettirir. Enternasyonal rengi ile Kürdistan’ın birçok şehrini ve kasabasını gezer. Kısa bir zaman diliminde Batman, Ağrı, Adana ve Antep’te grup faaliyetlerini yönetir. Dilini hiç bilmediği Kürtlerin özlemlerini dile getirir. Buralarda çok sayıda Kürt genciyle tanışır. Onlara özgür, eşit ve demokratik yaşamı, bunun için direniş ruhu ve bilincini taşır. Karadeniz’in hırçın ruhlu bu genci büyük fedakarlık gerektiren Kürt özgürlük direnişinin temellerinin atılmasına yılmadan öncülük eder.

ÖCALAN: ÇEVRESİNE ESİN KAYNAĞIYDI

Kendisini Kürdistan devrimine adayan Haki Karer; sadeliği, bağlılığı, cesurluğu, fedakarlığı ve samimiyetiyle mücadelesini sürdürür. Öcalan, Haki Karer için o dönem şunları belirtir:

“Kürdistan devriminin gereğini kavradığı andan itibaren, üniversitenin son sınıfını terk edip yatağını sırtladığı gibi, hiç tanımadığı ülkemize yönelmekte tereddüt etmedi. Beş kuruşu olmadığı zaman, hamallık yaparak mücadeleyi yürüttüğü günler az değildir. Kendisini yakından tanıyanlar en yırtık elbiseleri kendisinin giydiğini, aylarca tek öğün basit bir kahvaltıyla yaşadığını unutmazlar. Tüm olumsuzlukların aşılması için, çevresine bir esin kaynağıydı. Yanında bulunanlar zamanın nasıl geçtiğini fark etmezlerdi. Onunla her zaman birlikte yaşamaya can atarlardı.”

KONTRGERİLLA DEVREDE

1970’lerin sonlarına gelindiğinde Türk devleti Kürdistan’da bir kıpırdamanın olduğunu fark eder. Darbelerle solu ezdiğini düşünen devlet Kürdistan’da gelişen ve bir gençlik hareketi olan Apoculara yönelmeye başlar. Bunun için de öncülük düzeyinde çalışma yürüten kadroları hedef alır. Bunun için Apoculara karşı kontrgerilla devreye sokulur. MİT’in kontrolünde kurulmuş olan “Sterka Sor” adlı kontra bir örgüt devreye sokularak Haki Karer, Antep’te Alaattin Kaplan adında bir kişi tarafından görüşmeye çağrılır. 18 Mayıs 1977’de gerçekleşen randevu sırasında Haki Karer kendisine karşı gerçekleştirilen tuzak sonucu katledilir. Gerçekleşen bu saldırı ile sadece Apocular değil aynı zamanda Kürt ve Türk halkaları arasında gelişen kardeşlik ve devrimci dayanışma da hedef alınmıştı.

KONTRGERİLLAYA CEVAP, PKK’NİN KURULUŞU OLDU

Örgütsel ve eylemsel gelişkinliği ile Kürt özgürlük hareketinde büyük emek sahibi olan Haki Karer, ideolojik gelişkinliğiyle de PKK’nin şekillenmesinde de rol sahibi oldu. Haki Karer’in yaşamını yitirişine cevap olarak Kürt Özgürlük Hareketi önce programını oluşturur ardından da partileşmeye gider. 27 Kasım 1978’de kuruluşu ilan edilen PKK bu cevabın pratik ifadesi olur.

ŞEHİTLER AY VE GÜNÜ

Kürt özgürlük hareketi ve partisi olarak şekillenen PKK, Haki Karer’in yaşamını yitirdiği 18 Mayıs gününü “Şehitler Günü” olarak ilan eder. Mayıs ayı Kürt özgürlük mücadelesi için gericiliğe ve sömürgeciliğe karşı mücadele ayı olur. 19 Mayıs 1978’de PKK’nin öncü kadrolarından Halil Çavgun katledilir. 17 Mayıs 1982’de 12 Eylül faşizmine karşı Diyarbakır Zindanında Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Mahmut Zengin ve Eşref Anyak bu çizgiyi zindana taşırlar. Direniş ve onun verdiği bedeller PKK’yi “Şehitler Partisi” Mayıs ayını da “Şehitler Ayı” haline getirir.

ANF NEWS AGENCY