25 Nisan 2012 Çarşamba

PKK Silah Bırakırsa....

Silahlı Mücadele, Kürdistan'ı ve Kürt Halkını küllerinden yeniden ayağa kaldırdı ve kurtuluşu da Silahlı Gerillasının garantisi altında olacaktır. Kürdistan'da silah bırakması ve defolup gitmesi gereken bütün kurumlarıyla Faşist, Sömürgeci, Katliamcı, Irkçı Türk Devleti'dir... Kürdistan Halklarının silahlanmış evlatları Gerillalar, demokratik uluslaşmanın, devrimci ölçü, ahlak, kültür ve yaşamın değerler bileşkesidir. Bu değerler olmadan Kürdistan Halkları yaşayamayacağına göre Gerillasız ve savunmasız da asla yaşamayacaklardır...Ötesi, Kürdistan Halkı, her gün daha fazla Gerillalaşarak, dünyanın ezilen ve sömürülen halklarına/sınıflarına, Ortadoğu'dan başlayarak, Demokratik Ortadoğu Konfederalizmi'nin ve çağın Yeni Sosyalizmi'nin öncü militanlığını yapma tarihsel sorumluluğuyla yüzyüzedir. Faşist Türk devleti ve Emperyalistlerin paçaları da bu yüzden tutuşmuştur. Batı Kürdistan'ın (Suriye Kürdistan'ı) ardından Doğu Kürdistanla(İran Kürdistan'ı) devam edecek olan özgürleşme Kuzey Kürdistan'a vardığında 100 yıllık lanetli sömürgeci statü parçalanacaktır...(G.Y)
Kuzey Kürdistan gaspını Türk ırk devletinin lehine kapatmak için gizli-açık görüşmeler, entrikalar, yalan ve dolandan ibaret numaralar yeniden devreye sokuldu. Sanki Kuzey Kürdistan'da Başkan Barzani yaşıyormuş gibi; onun çocukları ve kendisine bağlı halkı Türk ırk devletinin tücavüz şiddeti altında kahroluyormuş gibi Türk devleti iki de bir Güney'in kapısını çalıyor. Önceleri Kürtleri vuruşturarak, vuruşturma operasyonlarına "sandviç hareketi" adları takarak sonuca gitmek isteyen devletin, kırmızı bütün çizgilerine Kürt çocuklarının işemesinden sonraki strateji ve taktik değişikliklerinin tümü, kendi ödemesi gereken faturaların yükünü Kürtlerin sırtına yıkarak, yükselen Kürt özgürlük mücadelesinden yakayı sıyırmak hesabını içeriyor.

Türk Başbakanı Erdoğan, gündemlerinde PKK'nin olmadığı yalanını söylediği Barzani ile olan görüşmesinden sonra:

"PKK silah bırakırsa operasyonlar durur," dedi.

Erdoğan'ın söylediklerinin Kürdistan gerçeği karşısında hiçbir değeri yoktur. Çünkü Kürt sorunu demek, Kürdistan'da konumlanmış Türk polisi, askeri ve bürokrasisi demektir. PKK silah bıraktığı zaman bu ırkçı grüh hiçbir yere gitmeyeceği, aynı karakol, devlet dairesi ve kışlada konumlanmalarını sürdürecekleri için bu durum Kürt ve Kürdistan sorunun "K"sinin çözülmeyeceği anlamına gelecektir.

O zaman AKP faşizminin çözümü, PKK'ye silah bıraktırdıktan sonra birkaç yüz Kürt hainine, para düşkünü ilkesiz beş-on Kürde ve Kürdistan ulusal hareketinin yarattığı kitlesel destekten oy alan birkaç yüz kişiye memurluk ve olanak sunmaktan başka bir şey olmayacaktır.

Kürdistan sorunun özü ise Kürt yoksullarının Kürdistan mülkünden ve bu mülk üzerinde konulanacak iktidardan pay ve güvenlik elde etmekten başka bir şey değildir.

Kürdistan sorunun bu biçimi önünde sonunda Türk devletinin kapısını çalacak ve hükmetiği toprakların halkına kene gibi yapışan alsak ve sömürgeci devlet biçiminden Kürtler mutlaka yakalarını kurtaracaklardır. Kürtler bu kene devletten yakayı kurtardıktan sonra Kemalistlerle Türk İslamcıları yeniden nasıl bir Türk devleti çıkarırlar bu onların sorunudur.

Geçen zaman bize şunu gösterdi ki, Türkiye'de iktidar Kemalistlerden İslamcı Türkçülerin eline geçti. Eskiden bütün bürokratlar, subaylar ve polis müdürleri Kemalist olmak zorundaydı. Şimdi hepsi Cemaatçi, muhafazakar ve İslamcı olmak zorunda.

Türkler arası silah değiş tokuşuna alet olan Kürtlere göre AKP, Kemalizmin belini kırıp, Kürt sorununu çözecekti. AKP, Kürdistan sorununu değil, cepçi Kürtlerin sorunlarını çözdü. Bugün Türk devlet sınırları içinde Kürtler ağza alınıyor ve sorunları tartışılıyorsa, bunu PKK'yi karalayarak AKP'ye yağ çeken Kürtler değil, PKK'nin bizzat kendi mücadelesi sağladı. Onun için cezaevleri PKK taraftarlarıyla dolu. Ötekiler ne tür bir mücadele yürütüyorsa, ırkçı devletin hapishanelerinde tek şahısları yok. Hatta PKK'nin yenilmesi için Türk devleti onlara her türlü olanağı sunuyor.
Türkiye'nin temel sorunu zaten "çürük vatandaşlar" sorunu değil mi?

Bir ülkenin vatandaşlarının çoğu rüşvetçiliğe, yalana, dolana ve hırsızlığa alıştırılmışsa bu durum giderek devletin ve toplumun karakteri haline gelir. Rüşvet, rant, hırsızlık ve gaspla yaşayan Türk devlet mekanizmasının eğitip ortaya çıkardığı nesiller kendisine ne çok benziyor.

Kürtlere Kürdistan'da herhangi bir Türk devleti gerekmiyor. Bu devletin polisine, memuruna, askerine, bekçisine, öğretmenine, valisine, subayına; tank, top ve cephanesine para ödemesi gerekmiyor.

Kürt sorunu bu anlamda PKK'nin silah bırakması sorunu değil, Türk devletinin Kürdistan'dan çekilmesi sorunudur. Kavramları ve gerekli olanı doğru konumlandırmazsanız, düşünce sisteminiz de yanlış işler.

Daha önceki yazılarımda da belirttim. Kürt ve Kürdistan sorunun erken çözmü yoktur.  Çünkü Kürdistan'ın gövdesi dört parçadaki hastalıklı sömürgeci devletlere emeliyatla monte edilmiş. Bu devletler çözülmedikçe ve çökmedikçe Kürtler huzur içinde bir hayat yaşayamayacaklar ve huzurlu bir ülkeleri olmayacak.

Başkan Barzani, Başkan Öcalan ve PKK Türk devletiyle siyaset yapabilirler. Ancak Türk devletine yapılacak bütün yatırımlar ölü yatırımlardır. Geleceği yoktur.

20 Milyon Kürde hala bir anaokulu açtırmayan Türk devleti, Kürtler açısından İran, Irak ve Suriye'deki rejimlerden daha geridir.

Türk başbakanı Erdoğan PKK silah bırakırsa operasyonlar durur demiş. Böyle demekle kendileri Kürtlere büyük bir lütufta bulunmuşlar.

Kürdistan Yetimleri ise asıl soruyu sormaya devam edecek:

Kürdistan sorunun baş nedeni Sömürgeci Türk güçleri Kürdistan'dan ne zaman geri çekilecek?

Bunu sağlamayan ve bu talebi gündemine almayan siyasetlerin Kürdistan da bir geleceğinin olmayacağını ve hiçbir öngörülerinin tutmayacağını söylemek lazım.

Hasan Bildirici

 http://www.rojevakurdistan.com/index.php/yazarlar/44/5199