Muş’un Bulanık İlçesi’nde halka seslenen BDP Eş Genel Başkanı
Selahattin Demirtaş, “Kürt halkı özgürce kendi kendini yöneten bir yaşam
istiyor. İşte bu açlık grevleri bu talepler içindir. İmralı tecridi
kaldırılarak yeniden müzakere süreci başlatılsın. Bu hükümete düşen
talepleri karşılamaktır. Bu saatten sonra ölüm olmadan sorunları
çözelim, oturalım konuşalım, elbette uzlaşma noktası bulacağız. Kürt
halkı her şeye hazır, hem direnişe hem de diyaloga. Artık seçim
hükümetin, başbakanındır" dedi.
Muş’un Bulanık İlçesi’nde BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın katılımıyla miting düzenlendi. Miting için sabah saatlerinde Demirtaş ve beraberindeki BDP milletvekilleri Pervin Buldan, Nazmi Gür, Sırrı Sakık ve Demir Çelik, Bitlis-Muş Karayolunun Bulanık yol ayrımında aralarında belediye başkanlarının da olduğu çok sayıda BDP'li tarafından karşılandı. Karşılamadan sonra yüzlerce araçlık konvoy Bulanık İlçesi’ne doğru yola koyuldu. Konvoy, Erentepe Beldesi'nde ve ardından Bulanık’ta binlerce kişi tarafından “Biji berxewedana zindana”, “Direnen direne kazanacağız”, “ Tutsakların talebi talebimizdir”, “Biji serok Apo”, “PKK halktır halkı burada” sloganlarıyla karşılandı. Daha sonra araçlarından inen kitle ile birlikte binlerce kişi Demirtaş’ın bulunduğu araca eşlik ederek mitingin yapılacağı alana doğru yürüdü. Dev yeşil, sarı, kırmızı flamaların açıldığı yürüyüşte sloganlar eşliğinde kitle mitingin yapılacağı Aslanpaşa Caddesi'ne geldi. Burada ilk sözü alan BDP Muş İl Başkanı Naif Erol, halkı sahiplenmeden dolayı kutlayarak, mücadeleyi yükseltme çağrısı yaptı.
KÜRTLERİN TALEPLERİ TEHDİT DEĞİL, HAKLI TALEPLERDİR
Erol’dan sonra halka seslenen BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “İlk günden itibaren 68 gündür direnen halkımıza şükranlarımızı sunuyoruz. İlk günden itibaren bu taleplerin son derece meşru haklı yasal talepler olduğunu anlatmaya çalıştık. Erdoğan bunlar şov yapıyor tehdit ediyorlar şantaj yapıyorlar dedi 68 gün boyunca. Taleplerin rehin tutulan tutsakların değil milyonlarca Kürdün talepleri olduğunu hatırlattık. Yüz yılda devam eden Kürt sorunu için haklı taleptir. Hangisi tehdit hangisi şantajdır. Zindanlardaki tutsakların bedenlerini ölüme yatırarak bu savaş dursun konuşarak ölüm olmadan sorunu çözelim diyalog çağrısı yapıyorlar. Kürt halkı gel konuşalım diyor. Erdoğan 'siz beni tehdit edemezsiniz' diyor. Ya kafana saksımı düştü. Haklı talepler nasıl tehdit oluyor. Onun fikri neyse zikri de odur. Kendisi gece gündüz Kürt halkını tehdit ederek şantaj uyguluyor. Bunun için 68 gündür ağzından tehditten başka bir şey çıkmadı. Eğer tehdidin ne olduğunu yüreğinde hissetse gelip Kürt halkından özür dilemesi lazım. Milyonlarca Kürt alanlara çıkarak açlık grevlerine barış için güç destek verdi” dedi.
Erdoğan’ın idama ilişkin söylemlerine de tepki gösteren Demirtaş, “Erdoğan çözüm yerine idam ipini eline alıp dolaşıyor. Şunu asalım keselim diyor. Buna karşın Kürt halkı ise alanlara çıkarak, müzakere ve diyalogun önünü açmak için mücadele etti. Senin o emrindeki İçişleri Bakanın halkı panzerle gazla, copla, işkence uygulayarak tehdit etti. Siz hem tehdit edensiniz hem de yalan söyleyensiniz" dedi. Demirtaş, “Bir başbakan düşünün 72 milyon insanın bulunduğu ülkenin başbakanı, dünyanın 17. büyük ekonomisi, üçüncü büyük ordusu, NATO üyesi kendisini bu kadar güçlü gören bir ülkenin başbakanın yalandan başka söyleyecek hiçbir şeyi kalmamış. Bu kadar güçlü olan başbakanın sığınacak tek şeyi kalmış o da yalandır. Açlık grevlerinde önceki bir yemeğin aile fotoğrafını göstererek göz göre göre yalan söyledi. Açlık grevi varken yemek yiyorlar yalanına sığınacak kadar küçülmüş bir başbakandır. Madem güçlüsün kendini padişah olarak görüyorsun, yüzde 50 oyun var, niye yalan söylüyorsun? Bir de ben İmam Hatip mezunuyum diyorsun, o zaman düşün yalandan daha büyük günah var mı? Haklı olan güçlü olan yalana sığınmaz. Bu İmam Hatip mezunu tek dil diyor Kuran'da böyle bir şey var mı? İmam Hatip'de ben sizi kavim kavim yarattım birbirinizi tanımanız için diyor, orada bunu öğretiyorlar. Yanındaki Kürt milletvekilleri, bakanlar kurulu, 68 gündür bu yalana birşey diyemedi. Bu kadar yalan söylenmez atma Recep diyemediniz. 68 gündür Kürt kökenli olanlar kendi cebini doldururken, Kürt olanlar halkı için bedenleri ölüme yatırdılar” diye konuştu.
‘KÜRT HALKI MEYDANLARA ÇIKMASAYDI ONLAR CEZAEVİNDEN TABUT ÇIKARACAKTI’
Ölümler olmadan açlık grevleri sonlanmasının önemli bir gelişme olduğunu da belirten Demirtaş, “Eğer Kürt halkı alanlarda meydanlarda olmayıp taleplerine sahip çıkmasaydı, onlar zindanlardan tabut çıkarmaya çalışıyorlardı. Sayın Öcalan bir çağrı yaparak açlık grevinin sonlanmasını istemesi üzerine bu sabah açlık grevleri sonlandırıldı. İlk günden bu yana halkımıza her yerde bu sözü verdik; sahiplenirsek güçlü kararlı bir şekilde arkadaşlarımızın arkasında olursak, ölümler olmayacak dedik. Bu saatten sonra Başbakanın meseleyi daha ciddi ele alması lazım. Kürt sorunu birilerinin kaybetmesi birilerinin kazanması sorunu değil. Kürt sorunu hep birlikte bütün Türkiye’nin kazanacağı şekilde çözülebilecek bir sorundur. Kürtler Kürdistan'da kendini özerklikle yönetince kimse kaybetmez. Bazı aydın ve gazeteciler Kürtler hak verme meselesi geldiğinde daha ne kadar Kürtlere hak vereceğiz diyorlar. Bu Kürt halkını insan yerine koymayan zihniyetidir. Ben onlara diyorum ki Kürtlere hak vermek sizin elinizde değildir. Kürlerin hakkı doğuştan verilmiş, sizin bizim üstümüzde bir mertebeniz yok. Siz bize hak lütfedecek olan değilsiniz. Siz gölge etmeyin biz sizden başka bir şey istemiyoruz. Haklar yasayla verilmez. Siz yasayla kanunla karşı çıkıyorsunuz, sorun budur işte” dedi.
‘YEREL YÖNETİMLER SEÇİMLE HALKIN BAŞINA GETİRİLSİN’
Kürt dili üzerindeki baskılara da dikkat çeken Demirtaş, “AKP’nin döneminde çöp bidonların üzerinde Kürtçe yazıldığı için, parkların isimleri Kürtçe konulduğu için yasaklandı. Kürtler Kürdistan’da Kürtçe konuşmayacak da nerede konuşacak, nerede yaşayacak? İnsan kendi anavatanında bunu yapamazsa nerede yapacak? Devlet bunu engellerse insanlar dağa da çıkar, uzaya da” diye konuştu. Artık Kürtleri vali ve kaymakamların yönetemeyeceğini söyleyen Demirtaş, “Diyarbakır’ın en büyük parkında oturma eylemi yapılacaktı. Akşam valiye telefon açtım siz insanlar engellemeyin yasaklamayın dedim. O zamana kadar yasak yoktu. Ama ben söyleyince yasak konuldu. Bu kimin Valisi? İçişleri Bakanı İdris'in valisi. O kimin bakanı, Erdoğan’ın bakanı. Bir vali halk şurada oturamaz diyor. Artık Kürtleri vali kaymakamlar yönetemez. Bütün yerel yönetimler seçimle halkın başına gelsin. Kürt halkı bu ortak vatanda ikinci sınıf insan olarak yaşamak istemiyor. Özgürce kendi kendini yöneten bir yaşam istiyor. İşte bu açlık grevleri bu talepler içindir. İmralı tecridi kaldırılarak yeniden müzakere süreci başlatılsın. Bu hükümete düşen talepleri karşılamaktır. Halka copla saldırmak, gaz bombası atmak değil. Bu saatten sonra ölüm olmadan sorunları çözelim oturalım konuşalım, elbette uzlaşma noktası bulacağız. Kürt halkı her şeye hazır, hem direnişe hem de diyaloga. Artık seçim hükümetin, başbakanındır" şeklinde konuştu.
Yapılan konuşmanın ardından Demirtaş ve beraberindeki heyet, Varto’da yapılacak mitinge katılmak için Bulanık’tan ayrıldı.
Varto’da halka seslenen BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş,
Başbakan Erdoğan'ın üslubunu sert bir dille eleştirerek, "Artık
siyasette birbirine hakaret etme, saldırma dönemi değil. Eğer bize öyle
yaklaşılırsa cevabını veririz. Ama bizim niyetimiz bir barış yolu,
müzakere yolunu açabilmektir. Başbakan bize, halkımıza, değerlerimize
karşı kullandığı hakaret dilini terk etmelidir. Çözüm öncelikle dilde
üslupta başlar” dedi.
Muş’un Bulanık İlçesi’nde BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın katılımıyla miting düzenlendi. Miting için sabah saatlerinde Demirtaş ve beraberindeki BDP milletvekilleri Pervin Buldan, Nazmi Gür, Sırrı Sakık ve Demir Çelik, Bitlis-Muş Karayolunun Bulanık yol ayrımında aralarında belediye başkanlarının da olduğu çok sayıda BDP'li tarafından karşılandı. Karşılamadan sonra yüzlerce araçlık konvoy Bulanık İlçesi’ne doğru yola koyuldu. Konvoy, Erentepe Beldesi'nde ve ardından Bulanık’ta binlerce kişi tarafından “Biji berxewedana zindana”, “Direnen direne kazanacağız”, “ Tutsakların talebi talebimizdir”, “Biji serok Apo”, “PKK halktır halkı burada” sloganlarıyla karşılandı. Daha sonra araçlarından inen kitle ile birlikte binlerce kişi Demirtaş’ın bulunduğu araca eşlik ederek mitingin yapılacağı alana doğru yürüdü. Dev yeşil, sarı, kırmızı flamaların açıldığı yürüyüşte sloganlar eşliğinde kitle mitingin yapılacağı Aslanpaşa Caddesi'ne geldi. Burada ilk sözü alan BDP Muş İl Başkanı Naif Erol, halkı sahiplenmeden dolayı kutlayarak, mücadeleyi yükseltme çağrısı yaptı.
KÜRTLERİN TALEPLERİ TEHDİT DEĞİL, HAKLI TALEPLERDİR
Erol’dan sonra halka seslenen BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “İlk günden itibaren 68 gündür direnen halkımıza şükranlarımızı sunuyoruz. İlk günden itibaren bu taleplerin son derece meşru haklı yasal talepler olduğunu anlatmaya çalıştık. Erdoğan bunlar şov yapıyor tehdit ediyorlar şantaj yapıyorlar dedi 68 gün boyunca. Taleplerin rehin tutulan tutsakların değil milyonlarca Kürdün talepleri olduğunu hatırlattık. Yüz yılda devam eden Kürt sorunu için haklı taleptir. Hangisi tehdit hangisi şantajdır. Zindanlardaki tutsakların bedenlerini ölüme yatırarak bu savaş dursun konuşarak ölüm olmadan sorunu çözelim diyalog çağrısı yapıyorlar. Kürt halkı gel konuşalım diyor. Erdoğan 'siz beni tehdit edemezsiniz' diyor. Ya kafana saksımı düştü. Haklı talepler nasıl tehdit oluyor. Onun fikri neyse zikri de odur. Kendisi gece gündüz Kürt halkını tehdit ederek şantaj uyguluyor. Bunun için 68 gündür ağzından tehditten başka bir şey çıkmadı. Eğer tehdidin ne olduğunu yüreğinde hissetse gelip Kürt halkından özür dilemesi lazım. Milyonlarca Kürt alanlara çıkarak açlık grevlerine barış için güç destek verdi” dedi.
Erdoğan’ın idama ilişkin söylemlerine de tepki gösteren Demirtaş, “Erdoğan çözüm yerine idam ipini eline alıp dolaşıyor. Şunu asalım keselim diyor. Buna karşın Kürt halkı ise alanlara çıkarak, müzakere ve diyalogun önünü açmak için mücadele etti. Senin o emrindeki İçişleri Bakanın halkı panzerle gazla, copla, işkence uygulayarak tehdit etti. Siz hem tehdit edensiniz hem de yalan söyleyensiniz" dedi. Demirtaş, “Bir başbakan düşünün 72 milyon insanın bulunduğu ülkenin başbakanı, dünyanın 17. büyük ekonomisi, üçüncü büyük ordusu, NATO üyesi kendisini bu kadar güçlü gören bir ülkenin başbakanın yalandan başka söyleyecek hiçbir şeyi kalmamış. Bu kadar güçlü olan başbakanın sığınacak tek şeyi kalmış o da yalandır. Açlık grevlerinde önceki bir yemeğin aile fotoğrafını göstererek göz göre göre yalan söyledi. Açlık grevi varken yemek yiyorlar yalanına sığınacak kadar küçülmüş bir başbakandır. Madem güçlüsün kendini padişah olarak görüyorsun, yüzde 50 oyun var, niye yalan söylüyorsun? Bir de ben İmam Hatip mezunuyum diyorsun, o zaman düşün yalandan daha büyük günah var mı? Haklı olan güçlü olan yalana sığınmaz. Bu İmam Hatip mezunu tek dil diyor Kuran'da böyle bir şey var mı? İmam Hatip'de ben sizi kavim kavim yarattım birbirinizi tanımanız için diyor, orada bunu öğretiyorlar. Yanındaki Kürt milletvekilleri, bakanlar kurulu, 68 gündür bu yalana birşey diyemedi. Bu kadar yalan söylenmez atma Recep diyemediniz. 68 gündür Kürt kökenli olanlar kendi cebini doldururken, Kürt olanlar halkı için bedenleri ölüme yatırdılar” diye konuştu.
‘KÜRT HALKI MEYDANLARA ÇIKMASAYDI ONLAR CEZAEVİNDEN TABUT ÇIKARACAKTI’
Ölümler olmadan açlık grevleri sonlanmasının önemli bir gelişme olduğunu da belirten Demirtaş, “Eğer Kürt halkı alanlarda meydanlarda olmayıp taleplerine sahip çıkmasaydı, onlar zindanlardan tabut çıkarmaya çalışıyorlardı. Sayın Öcalan bir çağrı yaparak açlık grevinin sonlanmasını istemesi üzerine bu sabah açlık grevleri sonlandırıldı. İlk günden bu yana halkımıza her yerde bu sözü verdik; sahiplenirsek güçlü kararlı bir şekilde arkadaşlarımızın arkasında olursak, ölümler olmayacak dedik. Bu saatten sonra Başbakanın meseleyi daha ciddi ele alması lazım. Kürt sorunu birilerinin kaybetmesi birilerinin kazanması sorunu değil. Kürt sorunu hep birlikte bütün Türkiye’nin kazanacağı şekilde çözülebilecek bir sorundur. Kürtler Kürdistan'da kendini özerklikle yönetince kimse kaybetmez. Bazı aydın ve gazeteciler Kürtler hak verme meselesi geldiğinde daha ne kadar Kürtlere hak vereceğiz diyorlar. Bu Kürt halkını insan yerine koymayan zihniyetidir. Ben onlara diyorum ki Kürtlere hak vermek sizin elinizde değildir. Kürlerin hakkı doğuştan verilmiş, sizin bizim üstümüzde bir mertebeniz yok. Siz bize hak lütfedecek olan değilsiniz. Siz gölge etmeyin biz sizden başka bir şey istemiyoruz. Haklar yasayla verilmez. Siz yasayla kanunla karşı çıkıyorsunuz, sorun budur işte” dedi.
‘YEREL YÖNETİMLER SEÇİMLE HALKIN BAŞINA GETİRİLSİN’
Kürt dili üzerindeki baskılara da dikkat çeken Demirtaş, “AKP’nin döneminde çöp bidonların üzerinde Kürtçe yazıldığı için, parkların isimleri Kürtçe konulduğu için yasaklandı. Kürtler Kürdistan’da Kürtçe konuşmayacak da nerede konuşacak, nerede yaşayacak? İnsan kendi anavatanında bunu yapamazsa nerede yapacak? Devlet bunu engellerse insanlar dağa da çıkar, uzaya da” diye konuştu. Artık Kürtleri vali ve kaymakamların yönetemeyeceğini söyleyen Demirtaş, “Diyarbakır’ın en büyük parkında oturma eylemi yapılacaktı. Akşam valiye telefon açtım siz insanlar engellemeyin yasaklamayın dedim. O zamana kadar yasak yoktu. Ama ben söyleyince yasak konuldu. Bu kimin Valisi? İçişleri Bakanı İdris'in valisi. O kimin bakanı, Erdoğan’ın bakanı. Bir vali halk şurada oturamaz diyor. Artık Kürtleri vali kaymakamlar yönetemez. Bütün yerel yönetimler seçimle halkın başına gelsin. Kürt halkı bu ortak vatanda ikinci sınıf insan olarak yaşamak istemiyor. Özgürce kendi kendini yöneten bir yaşam istiyor. İşte bu açlık grevleri bu talepler içindir. İmralı tecridi kaldırılarak yeniden müzakere süreci başlatılsın. Bu hükümete düşen talepleri karşılamaktır. Halka copla saldırmak, gaz bombası atmak değil. Bu saatten sonra ölüm olmadan sorunları çözelim oturalım konuşalım, elbette uzlaşma noktası bulacağız. Kürt halkı her şeye hazır, hem direnişe hem de diyaloga. Artık seçim hükümetin, başbakanındır" şeklinde konuştu.
Yapılan konuşmanın ardından Demirtaş ve beraberindeki heyet, Varto’da yapılacak mitinge katılmak için Bulanık’tan ayrıldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder