2 Eylül 2012 Pazar

Neden PKK-Suriye İlişkisi Yalanı?

HÜSEYİN ALİ

Türkiye sürekli Kürt sorununu çözme değil, çözmeme gerekçesi arıyor. Sanki bir Kürt sorunu yok; hep dış bir güç bu sorunu yaratıyor! Kürt sorunu var dediklerinde bile mutlaka başka bir etkenin bu sorunu yarattığını söylüyorlar. Bunun tercümesi: Kürt sorunu yoktur. Zaten Başbakan da “Kürt sorunu kalmamıştır, Kürt vatandaşlarımızın bazı sorunları kalmıştır” diyerek bu zihniyeti ortaya koymuştur.

Türk devleti ne zaman bir dış güçle kavgalı olsa PKK’yi onunla ilişkilendiriyor. Böylelikle toplumun o dış güce tepkisini PKK’ye yöneltiyor. Kendisi hala bölgenin ikinci, hatta birinci İsrail’i olmasına rağmen son birkaç yıldır İsrail’i PKK ile ilişkilendiriyordu. Hem de İsrail tekniği ve insansız hava uçaklarıyla PKK’lileri vururken! İsrail’in en büyük destekçisi ABD’nin kucağına oturmuşken PKK’yi İsrail’le ilişkilendirmiştir. Onlara göre: Kürtlerin Türkiye ile bir sorunu yoktur; eğer kendine karşı bir direniş varsa bu mutlaka dış desteklidir. Türkiye’de bir dönem Ergenekon esas gündemdi. Ergenekon AKP’nin en büyük düşmanı olarak gösterildi. Bu dönemde de her gün Ergenekon-PKK ilişkisinden dem vuruldu. Bu konuda yalan yanlış şeyler basında işlendi. Deli saçması gerekçeler ortaya konularak toplum manipüle edilmeye çalışıldı.


Şimdi Türkiye’nin düşmanı Suriye, bu nedenle PKK Suriye ile ilişkilendiriliyor. Gerillanın direnişi ve Kürt halkının direnişi Suriye’ye bağlanıyor. Kendisi daha düne kadar Suriye ile kuzu sarmasıyken şimdi Suriye’nin PKK’ye nasıl destek verdiği her gün TV ve gazetelerde anlatılıyor. Hükümet yetkilileri her gün bu konuda yalanlar atıyorlar. Sanki PKK’nin mücadelesi yeni başlamış. Herkes de biliyordu ki baharla birlikte savaş tırmanacak. Çünkü Türk devleti tüm imkanlarını kullanarak kışın gerillayı bitirmeyi hedefliyordu. Bu imha harekatı karşısında ne beklenirdik ki! KCK yetkilileri “Türk devleti baharın gelmesini istemiyor” diyerek bu durumu ifade etmişlerdi.


Suriye’nin PKK’ye destek verdiğine dair tek bir delil gösteremezler. Suriye’nin bir mermi bile verdiğini ispatlayamazlar. Çünkü Suriye ile PKK arasında böyle bir ilişki yok. Kullandığı silahlar on yıllardır kullandığı silahlardır. Sadece kendileri yeni teknikler ve taktikler geliştirmişler. Çünkü dünyada Kürt gerillalar kadar tecrübeli gerilla gücü yok. Dünyada en uzun gerilla savaşını sürdürüyorlar. Hem de Türkiye gibi NATO’nun ikinci büyük ordusuna karşı. Dünyanın tüm teknikleri Türkiye tarafından alınıyor ve kullanılıyor. İşte böyle bir güce karşı savaş, bu gerilla gücünü hem tekniğe karşı tecrübeli kılmış hem de savaş yeteneğini arttırmıştır. Öte yandan gerilla fedai gücü olunca Türk devleti bu güç karşısında çaresiz kalmıştır. Askerler Kürdistan’da travma yaşamaktadır. 24 saat gerilla baskını korkusuyla uyuyamıyorlar. Öyle ki askerler çelik yelek ve çelik kask giymektedir. Zaten her taraflarını tank, top ve termal kameralarla çevirmişlerdir. Türk karakolları ve birlikleri esas olarak savunmaya göre konumlanmıştır. Savunmaya göre eğitilmektedirler. 


AKP Hükümeti bu gerçeği gizlemek için PKK Suriye ilişkisinden söz ediyor. Tabii şu anda İran’la ilişkileri bozulduğundan yeniden İran-PKK ilişkisinden söz ediyorlar.


Türkiye her zaman PKK’yi bir dış güçle ya da toplum tarafından hoşlanılmayan bir güçle ilişkilendirmiştir. Bu açıdan Suriye ile ilişkilendirilmesinin bir yeniliği yoktur. Bu tipik bir psikolojik savaş yöntemidir. Ancak PKK’yi Suriye ile ilişkilendirmenin başka nedenleri de vardır. Bu nedenlerin birincisi; bu propagandayla Kürtlerin Batı Kürdistan’da kazandığı kazanımları ortadan kaldırmayı hedefliyor. PKK’yi Batı Kürdistan’la, Batı Kürdistan’ı da Suriye’yle ilişkilendirip buradaki kazanımları ortadan kaldırmanın zeminini hazırlamaya çalışıyor. Suriye karşıtı tüm güçleri Batı Kürdistan halkının üzerine sürmek istiyor.


Halbuki Kürtlerin Batı Kürdistan’da Demokratik Özerklik’i ilan etmesi Suriye’nin değişmesini zorunlu hale getirmiştir. Çünkü Batı Kürdistan’da demokratik devrim gerçekleşmiş ve derinleşiyor. Artık Suriye değişmeden ve demokratikleşmeden kalamaz. Ya Batı Kürdistan bastırılacak ya da Suriye demokratikleştirilecek, bundan başka seçenek yoktur. Batı Kürdistan’ın bastırılması zor olduğuna göre, Türkiye demokratikleşme zorunda kalacaktır.


Türkiye Suriye’nin demokratikleşmesini de değişmesini de istemiyor. Rejimin karakteri özü itibariyle değişmesin, sadece iktidara geleceklerin ismi ve biçimi değişsin istiyor. Türkiye’nin derdi Suriye’nin eskisi gibi otoriter kalmasıdır. Otoriter kalsın ki Kürtler hak kazanmasın ve kendisine “kötü” örnek olmasın. Türkiye’nin bir an önce Esad’ın değişmesini istemesinin nedeni budur. Erkenden eski sistemin üstüne yeni bir otoriter iktidar bloğunu geçirmek istiyordu. Ama Esad’ın düşüşü geciktikçe otoriter sistem tümden dağıldı. Kürtler bunun sonucu Demokratik Özerkliklerini ilan etiler. Böylece Suriye gericiliğinin can damarını kestiler. Çünkü Türkiye dahil bölge gericiliğinin can damarı Kürtler üzerindeki egemenliktir. Bu egemenlik yıkıldığı an o ülkeler demokratikleşmek zorunda kalacaktır. İşte şimdi Türkiye Kürtlerin özgürlüğü temelinde Suriye’nin gerçek demokrasiye kavuşmasını engellemeye çalışmaktadır.


Son MGK toplantısının bildirisi Türk devletinin bölge gericiliğinin koruyucusu olduğunu bir kez daha göstermiştir. Batı Kürdistan’da halkın örgütlenmesi ve demokratik devrim yaşaması dışında başka bir şey yoktur. PKK’nin oraya yerleşeceği, ardından Türkiye’ye saldıracağı lafları sadece bir bahanedir. Amiyane deyimle kurdun kuzuya suyumu bulandırdın, demesidir.


Türk devletinin PKK-Suriye ilişkisi yalanını ortaya atmasının ikinci önemli nedeni ise, Suriye’deki çatışmaların bizzat içinde yer almasıdır. Sürekli Suriye-PKK ilişkisinden söz ederek insanlık suçu işlenen iç savaştaki rolünü gizlemek istiyor. Çünkü Birleşmiş Milletler ve İnsan Hakları Örgütleri iki tarafın da insan hakları suçu işlediğini ilan ettiler. Türkiye de insanlık suçu işleyen güçlerin arkasındadır. Türkiye’nin desteklediği güçler çocuk, kadın binlerce sivili öldürmüşlerdir. Türkiye’nin desteklediği bu güçlerin vahşi biçimde insanlık suçu işlediği netleşmiştir. Türkiye Antep’te 9 sivilin ölümü için kıyamet koparırken Suriye’de ise yüzlerce, hatta binlerce sivili bile bile öldüren silahlı güçleri özgürlük savaşçısı olarak görüyor.


İnsanlık suçu işleyen bu güçleri destekleyen Türkiye, PKK-Suriye ilişkisinden dem vurarak bu yüzünü gizlemek istiyor.


YENİ ÖZGÜR POLİTİKA 

Hiç yorum yok: