5 Eylül 2012 Çarşamba

BDP: Dokunulmazlığın Kaldırılması Mücadelemizi Engellemez



BDP MYK toplantısı sonrasında yapılan açıklamada dokunulmazlıkların kaldırılması tartışmalarına ilişkin olarak, “Milletvekillerini Meclis’ten alıp cezaevine göndermek nasıl Kürt halkının demokratik siyaset mücadelesini durduramamışsa, bugün ‘dokunulmazlıkları kaldıracağız’ tehdidi de, daha ötesi de mücadelemizi ve doğru bildiğimizi söylememizi, doğru bulduğumuzu yapmamızı engelleyemeyecektir. Örgütlü bir halkın karşısında hiçbir güç duramaz” denildi.

BDP, 3 Eylül günü yapılan MYK toplantısının sonuç bildirgesini yayınladı. Bildirgede, yapılan toplantıda savaşın giderek derinleştiğinin altının çizildiği belirtilerek, “Savaşın ve Kürt sorununun adını doğru koymayan ve ‘terör’ sorununu en kısa zamanda bitireceğini söyleyen Hükümet, bugün
savaşın giderek derinleştiğini gizlemek için baskı ve tehditlerini sürdürüyor. Özellikle Şemdinli’de yaşanan gerçekliğin üstünü örtmek için, Eşbaşkanımız Sayın Gültan Kışanak ve beraberindeki heyetin PKK’lilerle karşılaşmasının gerçekçi bir analizini ‘dokunulmazlık’ tehdidiyle örtmeye çalışıyor” denildi. Bildirgede, bölgede belli bir bölgenin PKK’nin denetiminde olduğunun net olduğu vurgulanarak, Şemdinli’ye giden heyetin basın mensupları ile bu gerçekliğe tanık olduğu kaydedildi.

Yaşananların hükümetin güvenlikçi politikalarının iflas ettiğinin kanıtı olduğunun vurgulandığı bildirgede, “Hükümetin ‘güvenlikçi’ politikaları işe yaramadığı gibi savaş ve çatışmayı daha da derinleştirmiştir. BDP’nin 8 bin siyasetçisini cezaevine göndermek nasıl BDP’yi bitirememişse, bugüne kadar parti kapatmak, milletvekillerini Meclis’ten alıp cezaevine göndermek nasıl Kürt halkının demokratik siyaset mücadelesini durduramamışsa, bugün ‘dokunulmazlıkları kaldıracağız’ tehdidi de, daha ötesi de mücadelemizi ve doğru bildiğimizi söylememizi, doğru bulduğumuzu yapmamızı engelleyemeyecektir. Örgütlü bir halkın karşısında hiçbir güç duramaz. Bu tartışmalar vesilesiyle Meclis’te bulunan tüm vekillerin kürsü dokunulmazlığı ve ifade özgürlüğü dışında dokunulmazlığının kaldırılması konusundaki ısrarımızı bir kez daha paylaşıyoruz. Kimse hırsızlığın, yolsuzluğun, ihaleye fesat karıştırmanın siyasetin bir parçası olduğunu ve dokunulmazlık kapsamında kalması gerektiğini iddia edemez” denildi.

‘HÜKÜMET TETİKÇİLİĞE SOYUNDU’

Bildirgede, BDP’lilere özel çıkarılacak bir dokunulmazlık yasasının “bölücülük” olduğu, bunun yapılması durumunda Türkiye’nin demokrasiden daha da uzaklaşacağı kaydedildi. Bildirgede, “Tüm kayıtlar, bilgiler elinde olmasına rağmen aylardır Roboski’yi aydınlatamayan, sorumlularını yargı önüne çıkarmayan hükümet, Antep katliamı sonrasında hayali failler yaratıp, ardından da ırkçı saldırıları kışkırttı. İç savaş tetikçiliğine soyundu. Bugün iç savaşı önleyen biricik şey, partimizin ve partililerimizin halkların kardeşliğindeki ısrarı ve kendisini savunacak güçte olmasıdır” denildi.

‘TÜRKİYE’NİN SURİYE POLİTİKASI İFLAS ETMİŞTİR’

Hükümetin sadece Kürtlere karşı değil Alevilere karşı da kışkırtıcı bir tutum içinde olduğunun işaret edildiği bildirgede, AKP’nin Suriye’de de savaşın tarafı olduğuna işaret edildi. Türkiye’nin Suriye politikasının tamamen iflas ettiğinin vurgulandığı bildirgede şu tespitlere yer verildi: “Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun çok umut bağladığı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Suriye hakkındaki toplantısına diğer ülkelerin ilgisizliği ve Türkiye’nin önerilerinin reddedilmesi bu tespitin en önemli kanıtlarındandır. Türkiye, Ortadoğu halklarının Esad da dahil, tüm diktatörlere karşı mücadelesinin, eşit ve özgür bir gelecek seçeneğinin yanında olmak yerine, Sünni ve “bölücü” bir cephenin yanında yer almıştır. Suriye’de Kürtlerin diğer halklarla birlikte hayata geçirmeye çalıştığı model, hem Suriye tüm Ortadoğu halkları için yol gösterici olmalıdır. Barış içinde, bir arada, eşit ve özgür bir yaşam mümkündür.”

‘ÖCALAN’A TECRİDİ KALDIRMAK BAŞLANGIÇ OLABİLİR’

Bildirgede, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride son verip çözüm sürecine katılımını sağlamanın bir başlangıç olabileceği vurgulanarak, aksi taktirde savaşın ve çatışmaların şiddetleneceğinin ortada olduğu kaydedildi. Bildirgede, “4+4+4” eğitim sistemine de vurgu yapılarak, “66 aylık çocuğunu okula göndermek istemeyen velileri ‘ihanetle’ suçlayan, çocukların ‘gerizekalılıkla’ tescilleneceğini söyleyen Başbakan’ın ardından, Milli Eğitim Bakanı Dinçer de bu sistemin çocuklara erken yaşta Türkçe öğretmeyle bağını kurdu. Bilimsel olmayan, ırkçı, cinsiyetçi ve ‘dindar nesil yetiştirmeyi amaçlayan’ bu eğitim sistemi bütün çocukların geleceğini etkiliyor. Öte yandan Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin en temel maddelerinden olan anadilde eğitim, başta Kürt çocuklar olmak üzere pek çok çocuğa çok görülüyor. Bu eğitim sistemini teşhir etmeye ve karşı durmaya devam edeceğiz” denildi.

BDP’Lİ MİLLETVEKİLLERİ TUTUKLU GAZETECİLERİN DURUŞMASINA KATILACAK

Bildirgede, ayrıca MYK toplantısında alınan kararlar sıralandı. BDP MYK toplantısı sonrası alınan kararlar ise şöyle: “Gelişmeler, ‘Öcalan’sız savaşın yürütüldüğünü fakat Öcalan’sız barışa yürünemediğini’ göstermiştir” denilerek başlatılan “Öcalan’a Özgürlük” kampanyası partimiz tarafından desteklenecek, .http://imza.la/ocalan-a-ozgurluk adresinden imzaların toplanmasına destek sağlanacaktır. Özgür Gündem gazetesinin düzenlediği, Özgür basın çalışanlarının ilk duruşmasından önce 8 Eylül’de gerçekleşecek yürüyüşe ve 10 Eylül’deki duruşmaya Eşbaşkanımız Gültan Kışanak ve milletvekilleri katılacaktır. Bir grup milletvekilimiz Antep’te ırkçı saldırılara maruz kalan il ve ilçe örgütlerimizi ziyaret edecektir. 15 Eylül’de Eğitim Sen’in düzenlediği, eğitimdeki 4+4+4 sistemine karşı ve anadilde eğitimi içeren taleplerini dile getireceği mitinge destek verilecek ve katılınacaktır. Üç büyük Alevi Federasyonu’nun 30 Eylül’de Ankara’da gerçekleştireceği Laik Demokratik Türkiye İçin Eşit Yurttaşlık Mitingi’ne katılım sağlanacaktır. 17 Eylül’de Eşbaşkanımız dış basınla buluşacaktır. İllerde ve Bölgelerde oluşan kongre komisyonları; partimizin ezilenlerin, sömürülenlerin, dışlananların sesi olarak hem gerçek bir muhalefet olan ve hem de eşit, özgür bir yaşamın inşasında önemli bir role sahip olduğu bilinciyle 14 Ekim de gerçekleştireceğimiz , İkinci Olağanüstü Büyük Kongre’ye hazırlanacaktır.” 


ANF

Hiç yorum yok: