8 Temmuz 2012 Pazar

Silah ve Siyaset İlişkisi Üzerine-1

Toplumlara hükmetmek isteyen hegemon, devletçi iktidar odakları özellikle insan zihnini fethetmeye kalkışırlar.

Tarihte egemenlerin, iktidar odaklarının, hiyerarşik yapıların, hegemonların en büyük başarısı nedir diye soracak olurlarsa verilecek en doğru cevap herhalde insanları, toplumları kandırma yetenekleri diye cevap vermek olacaktır. 

Toplumlara hükmetmek isteyen hegemon, devletçi iktidar odakları özellikle insan zihnini fethetmeye kalkışırlar. Bir kere zihinler fethedildikten sonra gerisinin getirilmesi rahattır. Gerisi biraz hile, biraz göz boyaması, biraz şeker şerbet ve bunların yanına birazda kamçı koymalarıdır. Yani kandırmaların tam sonuç almadığı yerde zoru koyarak gönüllü bu yola girmeyenleri istedikleri yere getirmektir. 

Ancak dediğimiz gibi iktidar güçleri askeri zora başvurmadan önce zihinsel fethetmeyi esas alırlar. Bu zihinsel fethetmelerin başında da hiç şüphe yoktur ki kavramlara yüklenen anlamları istedikleri tarzda toplumlara empoze etme güçlerinde yatar. Kavramları kendi istedikleri biçimde bir kere toplumlara empoze etmişlerse gerisi artık istedikleri gibi adım adım pratikleştirilir. Onların çıkarları ve onların çıkarlarına zarar veren kavramlar bu çıkarlara göre yeniden biçim alarak şekil alır ve böylece toplumların zihinleri bulandırılır. Bir kere zihinler bulandırılmayı görsün gerisini doldurmak, yönlendirmek ve istenildiği kıvama getirmek kadar rahat bir şey olamaz. 

Örneğin savaş ve siyaset kavramını ele alalım. Eskilerde “savaş siyasetin yoğunlaşmış halidir” derlerdi. Hatta kimi usta, “savaş kanlı politika” demişti. Başka bir deyimle söyleyecek olursak: “Politika yapmak istiyorsanız savaşı iyi verebilmeniz gerekir. Savaşı iyi verebilmeniz için ise müthiş bir askeri stratejiniz olacaktır. Güçlü bir askeri strateji ise güçlü bir arsenalla mümkündü” denirdi. Yani çok büyük bir askeri teknoloji ve askeri rezerve sahip olacaktınız. 

Dikkat edilirse sadece bugün ki dünyada değil geçmiş egemen dünyada da bunun için egemenler politikayı etkili yürütebilmeleri için müthiş kendilerini askeri olarak donattılar. Hem teknik, hem teknolojik hem de ordularını nicelik olarak, sayısal olarak çoğalttılar. Hatta kimisi devasa toplumları askerleştirmeden bahsetmişti. Doğrusu bu egemenler birçok toplumu ne kadar askerileştiğini de herkes gördü ve görmüştü. 

Bugün ki dünyamızda “silahla siyaset yapılmaz”, “silahla siyaset yapma zamanı geçti” diyerek kendilerinin yapmadıklarını başkalarına dayatmaya kalkışıyorlar. Sadece dayatmakla kalmıyorlar, egemenlerin dışında kalan toplumların da zihinlerini bulandırıyorlar. 

Daha somut olarak söyleyecek olursak son zamanlarda özgürlük hareketine karşı “silahla siyaset yapma, sonuç alma zamanı geçti”, “silahların miadı doldu”, “silahlarla sonuç alınmaz” diyerek kendilerince ne kadar da barışçı düşündüklerinin fikrini empoze etmeye çalışıyorlar. Ve dediğimiz gibi bu fikirleri empoze etmeye çalışanlar sadece birkaç temiz niyetli aydın, yazar, sanatçı, sivil toplumcu, barışseverler değildir. Bu fikirleri özelde empoze etmeye çalışanların başında kocaman bir orduya sahip olan, günlük olarak bir toplumu askerleştirmeye çalışan, bir halkı baskılayan, her gün hem polis sayısını, hem askeri teknik teçhizatı çoğaltan, modernleştiren, nereye gitmişlerse dünyanın en büyük katledici teknolojilerini almaya çalışan, güçleri yetiğince kendileri üreten bir zihniyetin sahipleri olmalarıdır. Özcesi Yeşil Türkçü Faşistlerdir. Ve bunların akıl verenleridir. 

“Silahların miadı dolmuştur, silahlarla sonuç alma zamanı geçmiştir” diyorlar ancak dünyanın en pahalı savaş tekniklerinin peşine takılmaktan da vazgeçmiyorlar. Dünyanın en kalabalık ordularından olan TSK’yi günlük olarak modernize etmekten vazgeçmiyorlar. Sıradan polisini bile dünyanın en pahalı teknolojileriyle donatmaktan vazgeçmiyorlar. 

Doğrusu yeniden müthiş bir kafa karıştırmayla karşı karşıyayız. 

Madem silahların gölgesinde siyaset yapılması istenmiyorsa bu devletin bu kadar askeri yatırımları niye yapılır? 

Madem silahların siyaset yapma anlamında manası kalmamıştır o zaman neden bu kadar askeri modernleşme? 

Madem silahlarla siyaset yapılmayacaktır o zaman neden bu kadar öldürücü teknik üretimi? 

Madem silahlarla siyaset yapma devri geçmiştir neden o zaman bu kadar operasyon, bu kadar savaş çığırtkanlığı, savaş edebiyatı, askeri elbise giymeler?

Kasım Engin

Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi

www.navendalekolin.com - www.lekolin.org - www.lekolin.net – www.lekolin.info  

Hiç yorum yok: