23 Haziran 2012 Cumartesi

Türk F4'leri Suriye'ye PKK İçin mi Gitti

Mehdi Atay
 
 
İngiliz Kraliçesi Elizabeth önümüzdeki hafta, tahta çıktığı günden bu yana belki de en çok başını ağrıtan konuların başında gelen Kuzey İrlanda'ya gidiyor. Kraliçe'nin tahta çıkışının 60. yılı kutlamaları kapsamında yapılacak gezi İrlanda-İngiltere barışının belki de son sahnesi olacak. Sinn Fein lideri Gerry Adams'ın deyimi ile “Bir zamanlar IRA'nın başı Martin McGuinness ile Britanya askeri güçlerinin başı Kraliçe Elizabeth beraberlik için el sıkışacak...”

Dünya siyasetinin temel problemlerinden biri daha bu el sıkışma ile son buluyor. Kraliçe uzun bir zamandır İngiliz Hükümetleri tarafından IRA ile yürütülen barış görüşmelerine son noktayı koyarak barışı resmen ilan ediyor.

Kuzey İrlanda-İngiltere savaşı muadili bir çok çatışmaya-savaşa örnek gösterilen bir çözüm süreci ile bu noktaya geldi. Benzer çatışmaların barışa kavuşturulabilirliği konusunda da umut oldu.
İngiliz Kraliçesi, en ciddi düşmanı ile barışmak için onun evinde el sıkışmaya hazırlanırken AKP Hükümeti'nin bölgesel tehdit içeren savaş söylemi sıcak bir çatışmaya zemin oluşturabilecek bir gelişmeye neden oldu.

Türk Başbakanı Tayyip Erdoğan G20 zirvesi için bulunduğu Meksika'da ABD Başkanı Barack Obama ile görüştü. Erdoğan'ın Obama ile Kürt savaşı için silahlı insansız hava aracı alımı ile Suriye rejimine yönelik ortak alınacak tavırları görüştüğü açıklandı. Yani Erdoğan'ın ABD ile savaş iş birliğini yoğunlaştırma çabasının hat safhada olduğu gizlenen bir durum da değil.

Türk Başbakan'ın Brezilya'dan dönüş yoluna çıktığında, Türk savaş uçakları tam teçhizat silahlanarak Akdeniz üzerinden Suriye'ye yöneldi. Kısa bir süre önce yine aynı silahlarla bir başka sınırı geçen Türk savaş uçakları cebinde TC kimliği taşımak zorunda bırakılan 34 Kürdü bombalayarak katledip kalktıkları üslerine geri dönmüştü.

Ancak bu kez böyle olmadı. Suriye tam teçhizatlı bir biçimde kendi kara sularında alçak uçuş yapan bir Türk savaş uçağını düşürdü.

Şam bu tavırla uzun bir süredir “muhalefeti silahlandırarak iç işlerine müdahale etmekle suçladığı” Türkiye'ye karşı savaş pozisyonunda olduğunu çok net bir biçimde gösterdi. Suriye, Türkiye'nin kendisine yönelik husumet yüklü politikalarına karşı tavrını “alçak uçuş yapan savaş uçağını düşürdük kime ait olduğuna daha sonra baktık” açıklamasıyla diplomatik nezaketin de ötesinde bir savaş diliyle izah etmeyi uygun buldu. Suriye'nin açıklamasına egemen olan bir suçluluktan ziyade, suç üstü yakaladığı bir suçluyu etkisiz hale getiren bir üslup egemen.

Ankara'nın yarım ağızla da olsa Kandil'e sefer hazırlıklarının alttan alta sürdüğünü dillendirdiği bir sırada düşürülen F4 savaş uçağının silahlanmış bir biçimde Suriye hava sahasında ne yaptığı, hangi amaçla orada olduğu henüz açıklanmış değil. Söz konusu bölgenin Suriye topraklarında askeri üssü bulunan Rusya ve yine bir bölge ülkesi olan Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından yoğun bir biçimde kontrol altında tutulduğu düşünülürse Türk F4'ünün bu bölgede ne amaçla alçak uçuş yaptığı bir muamma değil.

Beşer Esed rejimine karşı olduğunu yüksek sesle dile getiren Erdoğan, Suriye'de yaşanacak bir rejim değişikliğinden bu bölgede yaşayan Kürtler'in de konumlarını farklılaştırarak çıkacağını biliyor. Ankara'nın kendi kontrolünde olmasını istediği bu değişimde en etkili rakibinin PKK olduğu da açık. Erdoğan'ın Suriye üzerindeki baskıcı politikalarının asli amacı PKK'nin bu ülkede yaşayan Kürtler üzerindeki siyasal etkisine müdahale olanaklarını yaratma çabasıdır. 1 Mart tezkeresi ile Güney Kürdistan'da sürece ortak olma şansı elinden alınan Erdoğan, Suriye'de yaşanacak olası dönüşümlerde PKK'yi kendisine en güçlü rakip olarak görüyor. Bu nedenle Erdoğan'ın Şam yönetimine yönelik saldırgan tutumunun altında burada yaşayan örgütlü Kürt muhalefetine yönelik gözdağı saklıdır. Türk F4'lerinin bu bölgede Kürt muhaliflerin dolayısıyla PKK'nin faaliyetlerini gözlediği çok açık.

Yine de diplomatik olarak AKP Hükümeti'nin resmi bir açıklama yapması bekleniyor. Ancak, olayın üzerinden 24 saat geçmesine karşın, Erdoğan'ın dönüşünde havaalanında yaptığı kifayetsiz ve izahtan çok gizleme çabasında olduğunu gösteren “açıklaması” ve hemen ardından toplanan güvenlik zirvesi sonrası dağıtılan hamasi bildirinin dışında Ankara'da derin bir sessizlik var. Görünen o ki Erdoğan pazar gününü de bu sessizlikle geçirecek.

Hükümet pazartesi günü yapılacak bakanlar kurulu toplantısına kadar kamuoyuna bir izah yapma ihtiyacı duymayacak.

Suriye tarafından düşürülen savaş uçağının da aralarında olduğu Türk Hava Kuvvetleri savaş filosu 21 Ağustos 2011'de Güney Kürdistan Ranya'da yedi kişilik bir aileyi katletti. Aralarında bir yaşında bir çocuğunda olduğu yedi kişiyi kimin katlettiği açıklanmadı. Kimse bu suçtan dolayı yargılanmadı. Aynı savaş uçakları 28 Aralık 2011'de de Roboski'de 34 Kürdü bombalayarak katletti. Bugüne kadar bu katliamı kimlerin gerçekleştirdiği açıklanmadı.

Savunmasız Kürt halkına karşı katliam yapmayı vakayı adliyeden sayan Türk savaş pilotları bu kez Suriye hava sahasına tam teçhizatlı bir alçak uçuşla dalış yapınca bu davranışın savaş gerekçesi olduğundan hareket eden Suriye ordusu tarafından düşürüldü.

Hiç yorum yok: