13 Haziran 2012 Çarşamba

Devrimci 78'liler: Türkiye Kabile Ülkesine Dönüştü

Devrimci 78’liler Federasyonu, bir yandan 12 Eylül cuntası yargılanırken, diğer yandan da cunta dönemi yargılamalarının hukuki sayıldığını belirterek, 78’liler ve dostlarının onlarca yıl hapis tehdidi altında olduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin bir kabile ülkesine dönüştüğünü kaydeden Federasyon, AKP rejiminin 3. Paketine de işaret ederek, bu pakete faşist katillere af niteliğinde bir madde eklendiği tepkisinde bulundu.

Devrimci 78’liler Federasyonu, demokratikleşmenin mahkemeler eliyle gerçekleşemeyeceğini ifade ederek Meclisi göreve çağırdıklarını hatırlatırken, “Ancak çağrımızdan bu yana bir dizi gelişmeler yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor” dedi.

FAŞİST AFFI

Federasyon, sözkonusu “gelişmeleri” şöyle sıraladı:

“1- Önderlerimizi andığı gerekçesiyle üyelerimiz ve dostlarımız ceza almaya devam ediyor. Üyelerimiz 12 Eylül sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanıp ceza aldıkları için önceden “kasıtlı suçtan mahkûmiyetleri” bulundukları gerekçesi ile cezaları onaylanıyor.

Bir yandan 12 Eylül cuntası yargılanırken öte yandan cunta dönemi yargılamaları hukuki sayılıyor, bunlara dayanılarak infazlar yakılıyor, 78’liler ve dostları onlarca yıl hapis tehdidi altında tutuluyor.

Hem yerel mahkemelerin kararları, hem de Yargıtay’ın bu kararları onaması bir hukuk skandalıdır. Yargıtay kendi içtihatlarını çiğneyerek bu kararları onamıştır. Bu kararlar bir kez daha göstermiştir ki Türkiye adalet sistemi resen suçlu üreten bir mekanizma haline dönüşmüştür. 12 Eylül cunta yargılamaları tüm sonuçları ile ortadan kaldırılmalıdır.

2- TBMM Adalet komisyonunda kabul edilen 3. yargı paketinde 12 Eylül öncesi Öğrencileri, bilim adamlarını, gazetecileri öldüren, toplu katliamlar yapan faşist katillere af niteliğinde bir madde eklendi.

Basın ve kamuoyunda çok tartışılan, kamuoyu vicdanını yaralayan bu maddeyi “utanç” maddesi olarak değerlendiriyoruz. 12 Eylül’le hesaplaşacağını iddia edenlerin de nasıl bir hesaplaşmayı hedefledikleri daha iyi anlaşılıyor. Katilleri koru, faşistleri ödüllendir, devrimcileri içerde tut. “taşı bağla iti serbest bırak.” …”

“Faşist affı” diye anılan bu maddenin 3.yargı paketinden çıkartılmasını isteyen Federasyon, “12 Eylül cunta yargılamalarının tüm sonuçlarını ortadan kaldıracak bir madde eklenmelidir” dedi.

TMK VE ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELER KALDIRILMALI

Açıklamada, diğer gelişmeler şöyle sıralandı:

3- Birçok katliam davası, öldürülen birçok sendikacı, bilim adamının, aydın, demokrat devrimcinin davası, zaman aşımı gerekçesi ile düşürüldü. Zaman aşımı Faşist katiller için “hayırlı” bir kalkan oldu. Öte yandan Devrimci Tahir Canan yaklaşık 31 yıldır cezaevinde. 12 Eylül’ün en uzun tutuklusu, başka bir deyimle 12 Eylül’den bu yana cezaevinde unutulan devrimci. Zindanlarda insan unutma geleneği yeni değil. Ama ileri demokrasiden dem vuranların demokrasi anlayışının ne kadar ileri olduğunu anlama açısından çarpıcı bir örnek. Tahir Canan derhal serbest bırakılmalı. Yapılan hukuksuz uygulamalar sonucu oluşan kayıpları tazmin edilmelidir. Zaman aşımı zırhına bürünenler yargı önüne çıkarılmalı. Zamanaşımı diye bir kavram kaldırılmalı. Yargıda uygulanan çifte standarda son verilmelidir.

4- Adı “özel” ile başlayan her yapılanma olağanüstü çağrışımlar yapar. (Özel tim, Özel Harp Dairesi, Özel Kuvvetler, Özel hareket, Özel Yetkili Mahkemeler, vb) Demokrasi ile bağdaşmaz. Demokratikleşme beklentilerini “özel”e havale etmiş bir anlayış samimiyet testinde sınıfta kalmış demektir. Bilmem kaçıncı yargı paketiyle, bilmem hangi genelge ile veya hangi fetvalarla ülke yönetmeye çalışanlar 12 Eylül Anayasasını kaldırma düşüncesinde değildir. Olsa olsa kendine göre revize etme, sistemi yeniden üretme çabasındadır. Adı özelle başlayan tüm yapılanmalar kaldırılmalı.12 Eylül Anayasası tarihin çöp sepetine atılmalıdır. Yerine demokratik, katılımcı, ülkenin bağımsızlığını temel alan, eşit, özgür bir Anayasa yapılmalıdır.

5- TMK ile öğrenciler, çocuklar, halkın iradesini temsil eden belediye başkanları, milletvekilleri, sendikacılar, gazeteciler, aydınlar, yazarlar cezaevlerindedir.12 Eylül’de bizleri “anarşist, komünist, Kızılbaş” diye işkencelerde öldürdünüz, zindanlarda çürüttünüz. Şimdide “Kürt, terörist, Alevi” diye zindanlara atıyorsunuz. Ne değişti? 12 Eylül devam etmiyor mu? Her zaman bir düşman yaratıldı. Bu anlayıştan vazgeçilmeli, TMK derhal kaldırılmalı. Cezaevlerinde tutuklu bulunan TMK’dan yargılananlar biran önce serbest bırakılmalıdır.

6- Federasyonumuz daha önce yayınladığı deklarasyonda 12 Eylül cunta mahkemelerinde, olağanüstü hal mahkemelerinde, sıkıyönetim mahkemelerinde verilen kararların yok sayılması, darbe mahkemelerinin verdiği kararların tüm sonuçları ile ortadan kaldırılması doğrultusunda bir çağrı yapmıştı. Ancak yaptığımız çağrı, katilleri serbest bırakma ve af etme şeklinde karşılık buldu. Çağrımızı tekrarlıyoruz; 12 Eylül cunta mahkemelerinde, olağanüstü hal mahkemelerinde, sıkıyönetim mahkemelerinde, Devlet Güvenlik mahkemelerinde verilen kararlar yok sayılsın, darbe mahkemelerinin verdiği kararlar tüm sonuçları ile ortadan kaldırılsın.

ROBOSKİ KATLİAMI FAİLLERİ YARGI ÖNÜNE ÇIKARTILSIN

7- Roboski katliamının üzerinden 5 aydan fazla zaman geçti. Hükümet katilleri bulmak yerine ölenleri suçlu ilan etti. Roboski katliamının katilleri, emredenleri, azmettirenleri açıklansın. Derhal yargı önüne çıkartılsın.

8- Girmedikleri bir yatak odamız kalmıştı oraya da girdiler. Ne kadar çocuk yapacağımıza, çocuklarımızı nasıl yetiştireceğimize, kadınlarımızın çocuk yapıp yapamayacağına, kürtaj olup olamayacağına onlar karar veriyor. Birde fetva çıkarıyorlar. Yakında ferman çıkarırlarsa şaşırmamak gerekir. Kadınların bedeninden, çocukların geleceğinden elinizi çekin.

9) Eğitimde 4+4+4 olarak formüle edilen düzenlemeyle çocuk işçiler, çocuk gelinler hedefleniyor. Yapılmak istenen; neo-liberal politikaların gereği olarak ucuz ve yoğun işgücü potansiyeli yaratmak, sözde seçmeli yapıyorum gerekçesiyle din dersinin zorunlu hale getirilmesini hedefleyen eğitim sisteminden bir an önce vazgeçilmelidir

10- Sağlıkta devrim olarak sundukları sistem hem hastaları hem de sağlık çalışanlarını perişan etti. Parası olanın tedavi edildiği parası olmayanın öldüğü sağlık sisteminden vazgeçilmeli, sağlık hizmetleri parasız olmalıdır.

İŞÇİ VE EMEKÇİLERİN HAKLARINA GÖZ DİKTİLER

11-Yeni imar yasaları ile en değerli yerleri sermayeye peşkeş çektiler. Halkın barınma hakkını ellerinden aldılar. Bu insanlar bu ülkenin vatandaşı değil mi. Talan yasaları derhal geri çekilmelidir

12- Emeklileri “yek ekmeğe muhtaç” ettiler. Ölsünler diye gözlerinin içine bakıyorlar. Bu gün soframızdaki ekmeği içtiğimiz suyu yaşadığımız konutu geçmişte onlar üretmediler mi? Tüm yaşamlarını bu ülkenin geleceği için tüketen bu insanlara layık görülen bu mu? Emeklilere yaşamlarını rahatça sürdürebileceği ortamlar ve ücretler sağlanmalıdır.

13- işçilerin, emekçilerin kıdem tazminatlarına ve tüm sosyal haklarına göz diktiler. Hayatı yaratan ve üreten insanlara karşı bu kin bu öfkenin sebebi adına hareket ettiğiniz egemenler mi? İşçi ve emekçilere insanca yaşayabilecekleri bir ücret verilmeli, kazanımlarına göz dikilmemelidir.

KÜRT SORUNUNDA İNKARCILIKTAN VAZGEÇİLMELİ

14- Kürt sorununda inkârcı ve imhacı politikaları devam ettiriyorlar. Her gün çatışmalarda gençlerimiz ölüyor. Anaların gözyaşları hiç dinmiyor. Kürt sorunu çözülmeden demokrasi’den nasıl söz edilebiliniyor. Buna inanan birileri var mı? Kürt sorununda inkârcı politikalardan vazgeçilmeli Kürt halkının seçip gönderdiği temsilcilerle görüşüp barışçıl bir çözüm bulunmalıdır.

15-Son zamanlarda Başbakanın alt kültür üslubu davalara konu olabilecek bir noktaya ulaşmıştır. Bazı insanlara tasmayı layık görürken, ‘ölü insanlara cinsel istek duymak’ anlamına gelen “ölü sevicilik”” nekrofili” deyimini kimi siyasiler için sıkça kullanan başbakan bu deyimin cinsel yönelim bozukluğu olduğunu bilerek mi konuşmaktadır?

16- Basının ve kamuoyunun bilgilenmesini engellemek için bir yasaklar zinciri oluşturulmuş, bir sansür uygulaması başlatılmıştır. Gönüllü sansürcüler bir yana; bilgilenme, düşünme ve ifade etme üzerindeki baskı ve yasaklar derhal kaldırılmalıdır.

KABİLE ÜLKESİNE DÖNDÜ

17- İnsan hakları ihlallerinde Afrika ülkelerini bile geride bıraktık. Bir kabile, bir göçebe ülkesine dönüştük. Başka ülkelerin insanlarına verdiğiniz değeri birazda kendi ülkenizin insanlarına verin.

18- Din ve inanç özgürlüğü diye bir kavram var. Bu kavramın bizim ülkemize de uğramasına izin verin. Alevi köylerine cami yapmaktan vazgeçin. Bırakın Cem evlerini yapsınlar. Diyanet işlerini kaldırın. Herkes kendi inancını kendisi yaşasın. İnançları devlet bütçesi yönetmesin.

19- Devrim şehitlerimizi sadece ölüm yıldönümlerinde anarak görevini yerine getirmenin vicdani rahatlığını yaşayan tüm aydın devrimci kamuoyunu; yoldaşlarımızı katledenlere karşı yürüttüğümüz mücadelede, işkencecilerin, katillerin, darbecilerin yargılanması için açtığımız davalarda bize destek olmaya, bu konuda göstermiş olduğumuz hassasiyete duyarlı olmaya davet ediyoruz.”

Devrimci 78’liler Federasyonu ayrıca bu süreçte, “Sermayenin değirmenine su taşıyanları, Faşist katillerle kol kola omuz omuza olanları, Karışanları ve barışanları, 12 Eylül’ün devamından medet umanları asla affetmeyeceklerini” kaydetti.

ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok: