5 Haziran 2012 Salı

AKP’nin 12 Eylül’ü Seven Tarafı

ALİ BARIŞ KURT



İSTANBUL - AKP hükümeti, uyguladığı çeşitli politikalar nedeniyle darbe dönemiyle karşılaştırılmayı hak ediyor. Kimi zaman siyasi tutsakların sayısı, kimi zaman da şiddeti yöntem olarak benimseyen uygulamaları, unutulmak istenen o dönemleri anımsatan en görülür örnekler. AKP, bunlarla birlikte çalışma yaşamı, eğitim, yargı ve seçim barajı gibi başlıklarda da, 12 Eylül'ün mirasını sürdüren niteliğinden vazgeçmiyor. Darbe yasalarının AKP ile birlikte tarihin çöplüğüne atılacağı yanılgısına kapılanlar, şimdilerde darbe ürünlerinin aynı partinin hükümetliğinde korunduğuna şahitlik ediyor.

YÖK, ARTIK AKP İÇİN VAR

AKP, 2001'in sonlarındaki hükümete adaylık sürecinde oy talep ettiği gençliğe, YÖK'ün kaldırılması üzerine vaatlerde bulunuyordu. Darbe yönetimi tarafından üniversitelerin özerk yapısını hedefleyerek kurulan YÖK, AKP ve çevresinin sıkça eleştirdiği bir kurumdu. Ancak bu eleştirel pozisyonuna siyasal iktidarlık koltuğuna oturduğunda son verdi ve YÖK, kaldırılması bir yana, öğrenciler üzerindeki antidemokratik rolünü en üst seviyede oynamaya başladı.

SEÇİM BARAJI YASAĞINA, TUTUKLU VEKİLLER DE EKLENDİ...

12 Eylül'le birlikte toplumsal açıdan yaratılan tahribatların bilincinde olan AKP, "darbeleri unutturacağız" propagandasını, "zafer"e ulaşana kadar değil; sonralarda da sürdürdü. Buna rağmen, yine bir darbe ürünü olan seçim barajı, AKP'nin miras edindiği uygulama olarak kaldı. Parlamento seçimlerindeki yüzde 10'luk baraj, darbe yönetiminin "aşırı uçlara" söz hakkı vermemek için geliştirdiği bir yöntemdi ve AKP yönetimi de bu yasağı kendi lehine çevirerek, Kürtlere karşı kullanmaya başladı. Darbe yönetiminden de ileri giderek, bağımsız milletvekilliğini zorlaştıran AKP, bununla da yetinmeyerek, milletvekili seçildiği halde tutukluluğunun devamına karar verilen bir "mahpus vekiller" listesi oluşmasını sağladı.

GREV YASAĞINI DA DEVRALDI

Darbe ürünü olan ve bugünlerde AKP eliyle şiddetlice savunulan bir başka politika başlığnı da, çalışma yaşamı oluşturuyor. 12 Eylül darbesinin hemen ardındaki sene çıkarılan bir yasa, çeşitli işkollarında greve gidilmesini yasaklamak içindi. Referandum döneminde çalışanların haklarının genişleyeceğinden bahseden Tayyip Erdoğan, henüz birkaç hafta önce ise "memurun grev hakkı yok" derken; daha kısa süre önce de, havayolu çalışanlarının grev hakkını gasp etti. Erdoğan'ın 1988'de çalışma koşullarının iyileştirilmesini talep eden bir grup işçiyle birlikte, grev önlüğü giyerek çektirdiği fotoğrafla da, samimiyetinin ölçülmesi daha mümkün.

AKP Hükümeti, darbe ürünlerine son vermek yerine, onları kendi lehine kullanmayı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu seçimlerinde ve zorunlu din dersi eğitiminin devamı gibi hususlarda da, sürdürdü.

Şunu da eklemekte fayda var, Tayyip Erdoğan, ayrıca bazı konuşmalarında darbelerin kanlı tarihinden söz ederken; darbenin katlettiği devrimciler için de 'üzüntüsünü' dile getiriyor. Oysa, pek çok kişi sadece Erdoğan'ın 'andığı' devrimci liderleri övmek gerekçesiyle, AKP döneminde yargı karşısına çıkıyor, bir kısmı ceza alıyor.

İSTATİSTİKLERDE AKP-12 EYLÜL YÖNETİMİ YARIŞI


Darbe döneminin basına uyguladığı yasaklar da, AKP'nin diğer başlıklarda olduğu gibi darbe pratiği üzerinde efor harcadığı bir alan oldu! 12 Eylül'deki darbeyle 31 gazeteci için hapishane yolu görünürken; AKP Hükümetiyle bu oran üç katına çıktı. Darbe döneminde 400 gazeteci için toplamda 4 bin yıl hapis cezası istenirken; AKP döneminde ise sadece Azadiya Welat'ın eski yazı işleri müdürü Vedat Kurşun'a 166 yıl ceza kesildi. Aynı gazetenin eski İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürlerinden Emine Demir'e verilen ceza da, 138 yıldı.

AKP Hükümeti, gözaltı ve tutuklama oranlarında da darbe dönemiyle yarışıyor. AKP'nin hükümet koltuğuna oturmasının ilk yılında, 21 bin 612 kişi gözaltına alınırken; 1148 kişi de tutuklandı. 2003 ve 2004 yılları da; faili meçhul cinayetlerin 92'ye, yargısız infaz-cinayetler de 91'e çıkmıştı. Bu yıllarda, gözaltı sayısı 16 bini aşarken; tutuklananların sayısı da 1970'e çıkmıştı. 2005-2008 tarihleri arasındaki gözaltı-tutuklama oranları da korkutucu düzeydeydi. 28 bin 715, sadece bu tarihlerde gözaltına alınanların sayısıyken, tutuklananların sayısı da 5847 olmuştu. 2012'ye gelmeden, diğer üç yılın istatistikleri de gözaltılarda 30 bine, tutuklamalarda yine 5 bine yaklaşmıştı. 2012'nin ilk ayları da, AKP'nin bu hızını yavaşlatmayacağını işaret ediyor. Bu rakamlar benzer oranlarla sürdüğü takdirde, AKP, 12 Eylül dönemindeki 'rekora' yetişmiş olacak.

12 Eylül darbesiyle birlikte "kuşkulu" şekilde ölenlerin sayısı 550 civarındayken, bu sayı AKP'nin hükümetlik döneminde 780'i aştı.

Hiç yorum yok: