6 Haziran 2012 Çarşamba

AKP-CHP-BDP Üçgeninde Radikal Değişimler

 
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu bugün partisinin Kürt sorununun çözümü yolunda hazırladığı ‘yol haritasına‘ destek bulmak amacıyla Başbakan Erdoğan‘la görüşüyor!

CHP lideri, ‘artık analar ağlamasın‘ diyor.  Bunun için üzerine düşen sorumluluğu yerine getireceğini, siyasi partilerin ortak çaba harcamaları halinde sorunun çözüleceğini söylüyor.


Kürt halkına yönelik inkar ve imha politikasının mimarı olan CHP’nin girişimi elbette olumlu ve önemlidir. Savaş şiddetlenerek devam etse de, ‘müzakere ve çözüm‘ sürecine girmiş Kürt sorununa CHP’nin pozitif bir perspektifle müdahil olması, sorunun çözümüne hizmet edecek ve dengeleri değiştirecektir.


Görüldüğü kadarıyla da Türkiye, Kürt meselesi üzerinden iç siyasi dengelerini yeniden dizayn etmektedir. Yeni anayasa süreciyle birlikte yeni dengeler inşa edilmektedir.


Bir dönem değişimin ve demokratikleşmenin bayraktarlığını yapan AKP artık MHP’nin milliyetçi çizgisiyle tamamen bütünleşme sürecine girmiştir.


Liberal kesim bu gidişatı erken fark etmiş ve AKP gemisini bu yüzden terk etmiştir. 


Yakında sıra AKP’nin Kürtlerine gelecektir. Bunlar da hareketlenmiştir.


AKP içindeki 25 Kürt milletvekilinin Erdoğan‘a kazan kaldırdığı haberleri bunun işaretidir.


Merkezi değişim ve demokrasi taleplerini kullanarak ele geçiren AKP, artık Türk milliyetçiliğinin (Anadolu Türklüğü‘nün) partisi haline gelmiştir.


Ona karşılık CHP Beyaz Türkleri (Avro Türkler), BDP ise Kürtleri çatısı altında birleştirmek amacıyla harekete geçmiştir.


Soğuk Savaş sonrası çöküş sürecine giren Türkiye’nin siyasal sistemi artık ayrılmış, ayrışmış ve bu üç temel dinamiğe uygun olarak yeniden şekillenme sürecine girmiştir.


İktidara milliyetçiler, muhalefete ise Yeni Kemalistler ve Kürtler yerleşmiştir. Gelecek bu üçgende yeniden inşa edilecektir.


Bugün yapılan Erdoğan-Kılıçdaroğlu görüşmesi bunun için önemlidir.


CHP‘nin Kürt sorununun çözümü yolunda hazırladığı 10 maddelik çözüm önerisi, bu partinin inkar ve imha siyasetinden vazgeçtiğini ve Kürtlerle ortak bir yol arama iradesi sergilediğini göstermektedir.


CHP’nin geçen hafta Meclis’e sunduğu ‘Kürt dilekçesi‘ aslında içine girdiği radikal değişimin bir ifadesidir.


Dilekçede, „Kürt meselesinin salt güvenlik eksenli politikalarla çözülemeyeceği“ belirtilmiş, siyasal alanın toplumsal barışı sağlayacak ‘demokratik çözüm‘ amacıyla yeniden düzenlenmesi  talep edilmiştir.


Meclis’in bunu gündemine alması istenmiş, ‘Toplumsal Mutabakat Komisyonu‘ ile ‘Akil İnsanlar Grubu‘ oluşturulması önerilmiştir.


Konuyu sıcağı sıcağına, geçen hafta Stêrk TV’de ağırladığım KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar’a sordum.


Aydar, CHP’nin yöntemini doğru bulduğunu belirtti, „ancak önemli olan içerik ve çözümün modelidir“ dedi. Açık bir diyalog ve müzakere sürecinin sorunun kalıcı olarak çözümüne hizmet edeceğini ifade eden Aydar, CHP’nin ‘Toplumsal Mutabakat Komisyonu‘ ve ‘Akil İnsanlar Grubu‘ oluşturulması fikrinin Kürt tarafının önerileriyle örtüştüğünü de söyledi.


Aynı şekilde BDP Eşbaşkanı Demirtaş da, CHP’nin girişimini olumlu bulduğunu ve desteklediğini söylüyor.


Dediğim gibi, CHP’nin Kürt sorunundaki bu çıkışı, 1920’lerde belirlenen resmi politikaları terk ettiğini gösteriyor. Arkası geleceğe, nesnel sürecin CHP’yi daha sistemli, özeleştirisel ve geçerli siyaset üretmeye zorlayacağa benziyor.


BDP’ye gelince;


Son zamanlarda mağduriyetin yerine eşitliği ve hakları öne çıkaran, tepkisel olmaktan ziyade etkisel olmaya çalışan BDP ise Türkiye’yi merkez alan siyasetine Kürdistan’ı da katıyor!


BDP Kürdistan olgusuna daha sık vurgu yapıyor ve onu Türkiye’nin özgürleşmesi siyasetinin önemli bir parçası haline getiriyor!


Bölgedeki yeniden yapılanmanın merkezinde olan Kürdistan, BDP üzerinden Türkiye’nin yeniden yapılandırılması mücadelesinin de önemli bir dinamiği haline geliyor.


AKP‘nin Anadolu Türklerinin, CHP‘nin Beyaz Türklerin siyasi temsilini üstlendiği bir süreçte BDP de bütün Kürtlerin temsilini üstlenmeye gayret ediyor.


Türkiye ve Kürdistan’ın geleceğini bu güçler arasındaki ilişki; uzlaşı ve işbirliği yeteneği belirleyecektir.


AKP aslına; milliyetçiliğe geri dönüyor. Anadolu Türklüğü, Kürt halkını ‘İslam kardeşliğiyle‘ kazanmaya, daha doğrusu kandırmaya çalışıyor! Bunun için daha çok cami, daha çok cemaat öneriyor.


Kendini yenilemeye çalışan CHP ise özgür ve ortak bir gelecek için yeni bir ‘umut‘ yaratmanın çabasını veriyor.


Ancak, onun ‘umut‘ olabilmesinin yolu Cumhuriyet‘in ırkçı, inkarcı ve imhacı politikalarıyla yüzleşmesinden, samimi bir biçimde özeleştiri vermesinden ve özgürlükçü siyaseti sistematik hale getirmesinden geçiyor!


BDP ise Kürdistan’a açılmaya; onun ulusal ve demokratik bütün dinamiklerini kucaklamaya çalışıyor.


Bütün bunlar geleceğin AKP-CHP-BDP üçgeninde belirleneceğine işaret ediyor!


GÜNAY ASLAN
gunayaslan@hotmail.de

Hiç yorum yok: