29 Mayıs 2012 Salı

Suriye’de Türk El Kaidesi

Suriye’de çatışmalarda ölü sayısının yükselmesi, Birleşmiş Milletler-Arap Birliği Ortak Barış Planının başarı şansını zorluyor. 12 Nisan’dan bu yana çatışmalarda bir azalma görülse de ‘Annan Çözümü’nde bir ilerleme görülmüyor. Üstelik El Kaide iyice ülkeye yerleşmeye çalışıyor.

Birleşmiş Milletler şu ana kadar ülkeye 250 gözlemci konuşlandırdı. Önümüzdeki günlerde bu sayı 300’e çıkacak. Gözlemcilerin girdikleri kentlerde çatışmaların şiddeti ve yaygınlığı azaldı. Ölüm olaylarının yerini yaygın olmayan kitle gösterileri aldı. Ancak taraflar arasında ateşkes sağlanmış değil. Son günlerde silah akışının yoğunlaştığı, muhaliflerin büyük saldırılara hazırlandığı yönünde haberler geliyor.
Nitekim başkent Şam'da bu ayın başında düzenlenen iki ayrı intihar saldırısında en az 55 kişi hayatını kaybetti, yaklaşık 400 kişi de yaralandı. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-mun Suriye'de bomba yüklü araçlarla düzenlenen intihar saldırılarının arkasında El Kaide'nin olabileceğini söyledi.

‘BİRDEN ÇOK EL KAİDE’

ANF'nin görüşlerine başvurduğu Demokratik Değişim İçin Ulusal Komitesi Başkan Yardımcısı ve PYD lideri Müslüm Salih, Ban Ki-Mun’un değerlendirmesine katılatarak, intihar saldırılarıyla ilgili dikkat çekici bilgiler veriyor. Şam, Halep ve diğer başka kentlerde yaşanan intihar saldırılarının arkasında birden fazla El Kaide olduğunu söyleyen PYD lideri, "Suriye’de Türkiye’nin de Suudi Arabistan’ın da ve Katar’ın da El Kaidesi var. Bu intihar saldırılarını hangi El Kaide düzenliyor, hangisi gerçek bilmiyoruz. Bu ülkelerin Suriye’de şiddet olaylarında ciddi bir şekilde yer aldığını artık biliyoruz. Artık El Kaide buraya yerleşmiştir. Fakat Türkiye’nin yönlendirdiği siyasi gruplar da giderek güç kaybediyor. Annan Planı ile birlikte AKP hükümetinin Suriye üzerindeki politikaları ciddi biçimde çöktü. Bundan dolayıdır ki, BM’nin boşa çıkartılması için Türkiye özellikle sınırda şiddet olaylarını organize ediyor" diyor.

Suriye’de teslim olan yada yakalanan bazı isyancıların yayınlanan itiraflarında, Hatay’da Türk komutanlar tarafından eğitildiklerini dile getirdiler. Örneğin Halep’teki silahlı saldırıları gerçekleştirenlerin bizzat Türkiye’den geldiği iddia ediliyor.

Nitekim 10 Mayıs günü Şam’da 55 kişinin hayatını kaybettiği intihar saldırısından sonra Suriye yönetiminin Katar, Suudi Arabistan ve Türkiye’yi işaret etmesi dikkat çekti.

Birleşmiş Milletler'in Suriye’de bir siyasi diyalog ortamı yaratmaya yönelik diplomatik çabaları sürüyor. Nisan ayından bu yana BM yetkilileri hem muhalifler ile hem de Şam yönetimiyle görüşüyor. Ancak ölü sayısının yüksek olduğu intihar saldırılarının artması, Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’ın da muhalif gruplara yoğun ve ağır silahlar vermesi çatışmaların daha da şiddetlenebileceği ihtimalini gündeme getiriyor. Gelen bilgilere göre silahlı isyancı grupların ekonomik olarak bir toparlanma sürecine girdiği yönünde.

İÇ SAVAŞI ÖNLEMEK İÇİN ANNAN PLANI SON FIRSAT

PYD lideri Müslüm Salih, BM Barış Planı’nın Suriye'de iç savaşı önlemek için son fırsat olduğunu söylüyor. Ancak son birkaç haftadır insan hakları savunucuları, aydınlar ve muhaliflere yönelik toplu gözaltı operasyonları yoğunlaştığı Suriye’de PYD liderine göre, ‘’Annan Planı konusunda ilerleme yok. Ateşkese taraflar uymuyor. Tutukluların bırakılması sağlanmadı. Gözlemcilerin girdikleri yerlerde çatışmalar azaldı. İnsancıl yardımlar bazı bölgelere ulaşıyor. Ama durumun ne olacağı belirsiz’’ diyor.

7 mayısta yapılan seçimleri muhalifler boykot etti. Dün seçilen yeni milletvekillerinden Müslüman olanlar Kuran-ı Kerim, Hıristiyanlar ise İncil’e el basarak yemin etti. Yeni Meclis’e 209 yeni üye girerken, 49 eski milletvekili de tekrar seçildi.

Güney Batı Kürdistan’da seçimleri boykot oranı yüzde 99 civarlarındaydı. Müslüm Salih, ‘’Seçimler Baas Partisi’nin istediği gibi oldu. Hiçbir yenilik yoktu’’ diyerek seçimlerin göstermelik olduğuna dikkat çekiyor.

SUK DAĞILMANIN EŞİĞİNDE

İstanbul’da kurulan Suriye Ulusal Konseyi’nin (SUK) dağılma eşiğine geldiğini söyleyen Müslüm Salih’e göre, Burhan Galyun’un istifasıyla parçalanma ve güç kaybetme süreci hızlanacak. SUK’u AKP’nin uzantısı olarak değerlendiren Salih, ‘’SUK aslında ülke içi muhalefeti temsil etmiyor. Örgütlü bir yapı değil, belli bazı kişilerden oluşuyor. AKP’nin Suriye uzantısı gibi hareket ediyor. Kürtlerin hakları konusunda Galyum önce ‘özerklik’ çıkışı yaptı, bir hafta sonra Kürtleri inkar etti. Galyum giderse SUK diye bir şey kalmaz. Bana göre SUK’un dağılmaması için Galyum’u tutarlar’’ şeklinde konuştu.

WASHİNGTON’DAN MESAJLAR

Bu ayın başında Kürt Ulusal Konseyi’nden bir heyet Washington'u ziyaret etti. Beyaz Saray'da temasları oldu. PYD lideri, Washington’daki yetkililerin Kürt Ulusal Konseyi heyetine Kürtler arası birliğin sağlanması yönünde telkinlerde bulunduğunu belirtti.
Kürt Ulusal Konseyi’nin kendisini SUK'un bir parçası olarak görmediğini hatırlatan Müslim heyetin ABD’deki temasları hakkında şunları söyledi: ‘’Öyle ki Amerikalılar Kürt heyetine ‘SUK’a katılın’ yönünde bir dayatması da olmamış. Aksine Kürtlerin kendi aralarında birliğini sağlamasını istemişler. Edindiğimiz bilgilere göre ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri dolaylı olarak ‘Gidin PYD ile anlaşın’ demişler.

Kürt birligini sağlamak için bir süredir çalışmalarımız var. Kürt Ulusal Konseyi birliğe doğru gidiyoruz. Artık birliği kabul etmeyen çıkıp gider.’’

‘PYD’SİZ ÇÖZÜM OLMAZ’

PYD’den bir heyetin kısa bir süre önce Koffi Annan ile görüştüğünü de anlatan PYD lideri, ‘’Paris, Şam ve Cenevre’de BM yetkilileri ile Suriye’de çatışmaların durması konusunda görüşmelerimiz sürüyor. Rusya ve Çin’le de temaslarımız var. Elbette Kürt meselesini de görüşmemizde gündeme getiriyoruz. Suriye’de Kürtlerin haklarına kavuşması için taleplerimizi daha güçlü bir şekilde ifade edeceğiz. Artık Herkes PYD’nin bir güç olduğunu kabul ediyor. Suriye’de PYD’siz bir çözüm olmaz. Örgütlenme düzeyimiz güçlendi. Halkımız kendini koruyabilecek durumda. Kısacası PYD’siz hiçbir plan hesap tutmaz’’ diye konuştu.

Son olarak ‘’Muhalifler Beşar Esad’ın kayınbiraderi Asaf Şevket, İçişleri Bakanı’nı zehirleyerek öldürdü mü’’ sorumuza ise Salih, ‘’Evet öyle bir söylenti var ama bu doğrulanmadı. Bu iddia dezenformasyon kokuyor. İçişleri Bakanı Hasan Türkmen iki gün önce televizyona çıkarak iddiayı yalanladı’’ şeklinde cevap verdi.

Birleşmiş Milletlere göre 2010 yılı Mart ayında rejim karşıtı gösterilerin başlamasından bu yana yaklaşık 9 bin kişi hayatını kaybetti. Suriye hükümetinin Şubat ayında yayınladığı rakamlarda ise 2 bin 493 sivil ve 1bin 345 güvenlik görevlisi olmak üzere toplam 3,838 kişi çatışmalarda öldü.

ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok: