23 Mayıs 2012 Çarşamba

‘Samimiyetle’ İşlenmiş Uludere-Roboskî Katliamı

34 yoksul Kürt gencinin hayatına malolan Roboskî Katliamı’yla ilgili tartışmalar, bir Amerikan gazetesinin haberiyle yeniden alevlendi.

Wall Street Jaurnal adındaki gazete istihbaratın Amerika’dan, vur emrinin ise Ankara’dan geldiğini iddia etti.


Amerikalı ve Türk yetkililerinin ‘yalanlama‘ çabalarına karşılık da iddiasında ısrar etti.


Gazetenin ısrarı üzerine daha önce istihbaratın ‘milli kaynaklardan‘ geldiğini söyleyen Türkiye’nin Başbakanı Erdoğan, bir kez daha çark etti; Amerika’nın Roboskî’de 31 dakika görüntü verdiği gerçeğini kabul etti.


Aslında Erdoğan’ın gerçeği itiraf etmesi çok önemli de değildi. Çünkü, Amerika‘nın 2007’den bu yana Türkiye’ye istihbarat desteği verdiği bilinmekteydi.


İncirlik’e konuşlandırılan Predetörler Güney Kürdistan‘dan, İsrail yapımı Heronlar da Kuzey Kürdistan‘dan yıllardır üstelik, gece gündüz demeden Kürtleri izlemeye devam ediyor!


Dolayısıyla Roboskî Katliamı‘nda istihbaratı ve emri kimin verdiği tartışması abesle iştigal anlamına geliyor.


Olup biten herşey gün gibi ortada duruyorken ‘fail‘ tartışması yapmak, planlı ve bilinçli olarak işlenmiş Roboskî Katliamı‘nda sorumluluğu saptırmak amacını taşıyor!


Altı aya yakın zamandır kamuoyu emri kimin verdiği ve istihbaratın nereden geldiği tartışmalarıyla ve göstermelik soruşturmayla aslında bilinçli olarak meşgul ediliyor.


Böylece gerçek gözardı edilmek, katliam da unutturulmak isteniyor!


Halbu ki başbakan daha ilk günden katliamı gerçekleştiren Türk ordusuna kol kanat germiş ve açıktan sahiplenmişti.


Buna rağmen altı aydır karanlıkta ‘‘fail‘ aramaya devam ediliyor. Ve her gün birçok senaryo üretiliyor.


Türk başbakanı dün, Pakistan’da otel odasında yaptığı açıklamayla, hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak bir şekilde katliamı savunmaya devam etti.


Roboskî Katliamı’yla ilgili olarak, “ordumuz görevini samimi şekilde yapmıştır” dedi.
Adam daha ne desin?


Ordunun Kürtleri ‘samimi şekilde‘ katlettiğini kabul eden ve buna pişkince göğüs geren Erdoğan, kime daha ne desin? Ondan bundan başka ne demesini bekliyoruz ki?


Açık ki onun bu açıklamasının ardından, “emri kim verdi diye tartışmak” katliamın sorumluluğunu paylaşmak anlamına gelecektir.


Durum bu kadar nettir.


Birileri kabul etmek istemese de Erdoğan aslına rücu etmiştir.


Başbakanın 34 yoksul Kürt gencinin katledildiği Roboskî’yle ilgili olarak bazılarını şaşırtan ‘vicdansızlığı‘ aslına rücu etmesinden; kendi gerçeğine geri dönmesinden kaynaklanıyor.


AKP hegemonik gücünü inşa etmiş ve dolayısıyla Erdoğan‘ın takkiye dönemi sona ermiştir. Onun vicdansızlığı ve gaddarlığı Roboskî’de bu yüzden cisimleşmiştir.  


Roboskî Katliamı bir AKP+Ordu ortak yapımıdır. Amacı da Kürt halkını sindirmek ve boyun eğdirmektir.


Hükümeti ve ordusuyla Türk devleti 2011 sonbaharından bu yana kuzeyde, Amerika’nın odağında olduğu yeni bir bastırma ve sindirme politikası izlemiştir.


Roboskî‘de, Kazan Vadisi ve Bitlis‘teki toplu katliamlar bu yüzden gündeme gelmiştir. Ancak hiçbiri de sonuç vermemiştir.


Ne Kürt halkı sindirilmiş, ne de PKK tasfiye edilmiştir.


Kürt halkı bu katliamlara rağmen birliğini ve dirliğini korumuş, direnmiş ve göğüs germiştir.


Şimdi Türkiye‘den katliamlarıyla yüzleşmesini, AKP’den sorumluluğunu kabul etmesini ve yaptıklarının hesabını vermesini istemektedir.


Türkiye bundan kaçamayacaktır. Roboskî Katliamı özellikle AKP’nin mezar taşı olacaktır.


Orada katledilen 34 yoksul Kürt gencinin ruhu Erdoğan’ı bir an için olsa bile rahat bırakmayacaktır.


Hayat eninde sonunda Erdoğan‘dan Roboskî Katliamı‘nın hesabını soracaktır.


İnsanlığın ortak vicdanında çoktan mahkum olmuş olan Türk başbakanı alnındaki bu kara lekeyle yaşamak zorunda kalacaktır.


 AKP’nin mevcut hegemonik gücü Roboskî’den yükselen talebi bastırmaya yetmeyecektir.


Ortadoğu’nun yükselen gücü Kürt halkı, bu katliamı unutmayacak, unutturmayacaktır.


Bütün saptırma gayretlerine rağmen Türkiye Roboskî Katliamı’yle yüzleşecek, AKP ve Türk ordusu bunun hesabını verecektir.


 Türklerle Kürtlerin ortak bir geleceği, ortak bir ülkesi olacaksa şayet, bunun yolu Roboskî’den geçecektir.


Hükümeti ve ordusuyla bugün ‘samimi şekilde‘ Kürt katliamı gerçekleştiren Türk devleti, yarın ‘samimi şekilde‘ ya özür dilemek zorunda kalacak ve yaptıklarının hesabını ‘samimi şekilde‘ verecek ya da Kürtleri sonsuza dek kaybedecektir.


Mesele bu kadar basittir. Kürt halkı artık çaresiz değildir. Dolayısıyla Roboskî ve benzeri katliamları tarihte olduğu gibi sineye çekmeyecektir…


GÜNAY ASLAN
gunayaslan@hotmail.de

Hiç yorum yok: