17 Mayıs 2012 Perşembe

İkili Hukuk Sistemine Geçiş ve Fetullah’ın Savcıları

Baki Gül


Türkiye ve Kürt illerinde fiili olarak ikili hukuk sistemine geçiliyor.  

Birinci hukuk sistemi, devletin çatısı altında kendisini vareden hukuk. 

İkinci hukuk sistemi ise, Kürtlerin kendi direnişleri ile ortaya çıkardığı hukuksal sistem.

Birinci hukuk sistemi devleti, iktidarı ve zoru arkasına alıp halka zulüm yapanları koruyor. Ki bunlar kendilerini bugünlerde Özel Yetkili Savcı, Ağır Ceza Hakimleri vb. Sıfatlarla ifade ediyorlar. Bunların aslında hak ile hukuk ile bir alakaları yok. Bunlar iktidar yalakalığı ve zulüm koruyucuları olarak tanınır. Tarihe böyle geçeceklerdir. Ortaçağ karanlığının Engizisyon mahkemelerindeki tiplere fazlasıyla benzerler. Her iddianameleri bir cadı kazanı gibidir. Her mahkemeleri i se bir tiyatro...

Birinci hukuk; devletin görevlendirdiği, iktidarın siyasal baskı aracı olarak kullandığı, cemaatin etkisindeki Özel Yetkili Savcılar örgütlenmesi ile yürütülen hukuk. Siz bakmayın mahkemelerin bağımsızlığına, ağır ceza mahkemeleri, özel yetkili savcılar, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay vb bütün hukuk sistemi bir noktaya odaklanmış durumda. Bunlar özel olarak planlanan ve yürütülen operasyonlarla devlet ve iktidar karşıtı güçleri devletin zor gücünü de kullanarak etkisiz hale getirmeye çalışıyor. Hedefleri çok geniş; kendisi dışında olan herkes, herşey ve her güç olabilir. Bunun için Tayyip Erdoğan’ın konuşması, İdris Naim Şahin’in hık demesi veya Fetullah Gülen’in kalemşörleri ile işaret vermesi yeterli gibi görünüyor. Açın bütün KCK iddianamelerini başından sonuna –eğer vektiniz varsa- okuyun savcıların saçmalıklar metininin iddianame olarak yutturmaya çalıştıklarını görürsünüz. Sadece KCK iddianamelerinde değil, diğen birçok toplu siyasal davaların da benzer yöntemlerle hazırlandığı yüzlerce örnekle ortaya çıkmış durumda. Bu iktidar yalakası çeteci kural koyucuların kendilerini ilelebet sürdüreceklerini zann etmesi ise tam bir vakı-a!..

Bu savcıların hak, hukuk ve insana saygısı kesinlikle yok. İnsan hakları yerine gaipten sesler çıkaran Fetullah Gülen’e ve belinde tabancası ve gaz bombası taşıyan devletin polislerine öylesine inanmış ki, önüne geleni tutuklayıp zindana tıkıyorlar.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Bilal Bayraktar bunlardan biridir. Bu ismi bir yere işaret edin. Sıkı bir cemaatçidir. Fetullah Gülen’in polisleri ile en iyi geçinen savcılardan biridir. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Adnan Çimen de bu savcıgil familyasındadır. Bu iktidar yalakası savcılardan biri de Amed’deki KCK davasına bakan Cumhuriyet Savcısı Levent Kaya’dır. İstanbul’da Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekili Fikret Seçen de kendisini AKP ve cemaate ispat etmeye çalışanlardan biridir. Bunlardan oldukça çok var. İzmir’de, Van’da, Adana ve Mersin’de... Mardin’de, Urfa’da... Bu isimler üzerinde araştırma yapınca ortaya acayip veriler çıkıyor. Bu savcıların ve hakimlerin binlerce insanı saçma sapan suçlamalarla zindana tıkmalarının bilinçaltı ve bilinçüstü duygularının ölçüsünün neler olduğunu öğrenmeye çalışıyoruz. Zor, karmaşık ama keyifli bir uğraş.

Bu savcılara şunu hatırlatmakta fayda var: Türkiye’de iktidar; hukuk sistemini 15-20 yılda kendisine göre yapılandırmakta, savcı ve hakimlerini istediği gibi belirlemektedir. Bir önceki iktidarın sistemini sürdüren savcılar ikinci döneminde maskara ve ortalık malı oluyorlar. Vural Savaş, Nusret Demiral vb gibi... Dolayısıyla mevcut hukuku yürüttüğünü sanan iktidar koruyucularının da düşüşe geçecekleri ve ortada kalacaklarını kesinlikle iyi bilinmelidir.

İkinci Hukuk sistemine gelince bu sistem halkların mücadelesi ile ortaya çıkıyor. Bu keskin bir özgürlük hukukudur. Sömürgeci ve iktidar yanlısı kural koyucuların kurallarına eyvallah etmeyen bir düzlemde yürütülmektedir. Devletin ve iktidarın bütün yasalarını ve yasa koyucuların özgürlük önündeki engellerini kaldırmayı hedefleyen bir halk hareketidir. Halkın vicdan ölçüsünü kendisine esas alır. Sömürge hukukunu tanımaz. O’nun zor’u karşısında diz çökmez. Sömürgeci egemen sistemi meşrulaştıran bütün kurumlara karşıdır. Tanındıkça tanımayı esas alır. Halkın özgürlüğü, adalet ve eşitlik inancı bu hukukun temelini oluşturuyor. Geçtiğimiz yılda kendisini gerilla eylemlerindeki alıkoymalarla kendisini dışa vurdu. Geçtiğimiz gün ise AKP ilçe başkanının alıkonulması ile temel bir mesaj verdi. Şimdi tek tek kaymakam, polis, asker ve iktidardaki partinin temsilcileri üzerinden mesaj veriyor. Kendi sistemini daha fazla geliştirerek halk mahkemelerini kurma potansiyeli de sözkonusu olabilir. Bu mahkemelerde ise sömürgeciliğin temel gücü olan polisler, AKP’liler, savcılar, cemaatçiler yargılanabilir.
Toparlarsak; AKP ve Fetullah Gülen iktidar bloku çatlarsa şimdi savcılık görevi yürüten bu savcılar kesinlikle AKP-Gülen derin devletinin savcılarından biri olarak kayıt altına alınacaktır. Yaptırdıkları operasyonlar, gözaltına aldıkları isimler ve hazırladıkları iddianamelerdeki bilgiler kesinlikle bir savcının hazırlayabileceği bir konsept değildir. Hukuken saçma, hayatta karşılığı olmayan suçlamalar ile gazeteciler, yazarlar, legal ve meşru parti çalışanları, hukukçular gözaltına alınıyor. Bu savcıların bu kadar deli saçmalığı yapmasının başkaca anlamı var mıdır; bilinmiyor?

ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok: