23 Mayıs 2012 Çarşamba

Asrın Tecridi-3

Öcalan üzerindeki tecridin ve İmralı’nın statüsünün hukuka aykırı olduğunu söyleyen İHD Genel Başkanı Türkdoğan, hükümeti uyardı: ‘Öcalan herhangi biri değil, tecridin sonuçları ağır olabilir’.

HUKUKU İHLAL EDİYORLAR

PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit 300 günü aşkındır devam ederken hükümet ve demokratik kurumlar ile CPT sessizliğini korumaya devam ediyor. Öcalan’a tecrit içinde tecrit uygulandığını vurgulayan Türkdoğan, “Hem Türkiye’nin hem de uluslararası kuruluşlar hukuku ihlal ediyor” diye konuştu.

ÖCALAN MİLYONLARIN İRADESİ

Öcalan’a tecridin bir halka tecrit olduğuna dikkat çeken Türkdoğan, hükümete bu kanunsuzluğa son vermesi çağrısı yaparak şu uyarıda bulundu: “3,5 milyon insan ‘Abdullah Öcalan irademdir’ diye beyan verdi. Herhangi bir kişiden bahsetmiyoruz. Bu hukuksuz durumu kimse kabullenmemeli. Sonuçları daha ağır olur.”



Türkdoğan: Tecridin sonucu ağır olabilir!


PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit 300 günü aşkındır devam ederken hükümet ve demokratik kurumlar ile CPT ise sessizliğini korumaya devam ediyor. 27 Temmuz’dan itibaren devam eden ağırlaştırılmış tecridi değelendiren İHD Genel Başkanı Öztürk Türdoğan, Öcalan’ın İmralı Cezaevi’ndeki durumunun özgün olduğunu, tecridin ne ulusal ne uluslararası hukuka uymadığını vurguladı.


‘İmralı’nın statüsü özel’


İmralı Cezaevi’nin kendine özgü bir durum yarattığını belirten Türkdoğan, “1999’dan 2009’a kadar tamamen ne olduğu belli olmayan çok özel bir statüsü vardı. Bu hiç bir hukuk kuralına uymuyordu. Anlaşılan burada uluslararası ikili veya çok taraflı bir gizli anlaşma söz konusu olabilir. Bildiğimiz tek şey varsa da Başbakanlık Kriz Yönetme Merkezi’ne bağlı olan bir hapishanedir” dedi.


‘F tipinden önce İmralı Sistemi’


Türkiye’de F tipi cezaevi uygulamasına geçmeden önce ilk uygulamanın İmralı ile başladığını kaydeden Türkdoğan, “Bu çok ağır bir durum. Normal koşullarda hiç kimsenin bu ağır koşullar altında kalma şansının olduğunu düşünmüyorum. Hatta biz ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infazını en az 40 yıl boyunca sürdürülmesini ‘uzatılmış ölüm cezası’ diye yorumlamıştık” ifadesini kullandı.


‘Tecrit içinde tecrit var’


Öcalan’a tecrit içinde tecrit uygulandığını vurgulayan Türkdoğan, “Türkiye AİHM kararlarını ihlal ediyor. Ancak Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi siyasi bir karar alarak bu konuda Türkiye’nin yanında yer alıyor. Dolayısıyla bu yargılama sürecinde Avrupa Konseyi’ne üye ülkeler de esasında Avrupa hukukunun gereğini yerine getirmemişlerdir. Türkiye’de yeniden bir yargılama yapılmadı, durum bu şekilde kaldı” dedi.


‘Öcalan herhangi bir kişi değildir’


Türkdoğan, tecridin tüm hızıyla devam ettiğini, kendilerinin CPT’den ve Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliği’nden İmralı Adası’nın ziyaret edilmesi yönünde taleplerde bulunduklarını ancak daha bunun bile karşılanıp karşılanmadığını bilmediklerini söyledi. Tecridin cezalandırma yöntemi olarak kullanılamayacağını kaldı ki Öcalan’ın Kürt halkı açısından yerinin farklı olduğunu söyleyen Türkdoğan, “2003 yılında 3,5 milyon insan ‘Abdullah Öcalan irademdir’ diye beyan verdiler. Bu imzalı dilekçeler TBMM’ye sunulmuştu. Dolayısıyla herhangi bir kişi ile ilgili konuşmuyoruz. Nitekim Kürt meselesinin çözümünde, Başbakan’ın da kabul ettiği gibi müzakerelerin yürütüldüğü bir kişiden bahsediyoruz. Bu müzakerelerin tıkandığı noktada da ağır tecridin uygulandığı kişiden bahsediyoruz” şeklinde konuştu.


‘Tecridin sonuçları ağır olabilir’


Hükümetin, Öcalan’ın hakları konusunda takındığı “kanunsuz” tutumunun sona erdirilmesi gerektiğini söyleyen Türkdoğan şunları vurguladı: “Hükümet izin verirse görüşmeler oluyor. İzin vermese görüşmeler olmuyor. Nitekim Başbakan ve bakanların yaptığı açıklamalarda da 10 aydır yapılan tecridin doğrudan doğruya hükümet ile alakalı olduğu anlaşılıyor. Bu kadar keyfi ve hukuksuz durumu hiç kimse kabullenmemelidir. Çünkü bunun sonuçları daha ağır olabilir.”


‘Türkiye hiçbir hukuku kabul etmiyor’


Türkiye’nin yaşanan süreci savaş olarak değerlendirip savaş kurallarını uygulaması gerektiğini söyleyen Türkdoğan, “Türkiye ne kanunlarını uyguluyor ne de insancıl hukuk kanunları dediğimiz kanunları uyguluyor. Türkiye bir hukuku kabul etmek zorunda. Türkiye hiç bir hukuku kabul etmek istemiyor. Problemin kaynağı bu” dedi.


‘İstediğim noktaya gelmezsen...’


Türkdoğan, hükümet ile Öcalan arasında müzakerelerin yapıldığını, müzakerelerin tıkandığı noktada ise hükümetin elinde bulundurduğu iktidar gücünü kullanarak tecrit politikasını geliştirdiğini söyledi. Türkdoğan, “İstediğim noktaya gelmezsen ben sana cezanı veririm demek istiyor aslında. İşte zaten bu müzakerelerin mantığına aykırı yani şimdi siz bir konu müzakere edeceksiniz. Bu kadar dezavantajlı durumda yapılan müzakerelerin de kolaylıkla tıkanmasının sebepleri de bunlardır” dedi.


‘Öcalan’ın önü açılmalı’


Kürt sorununun büyük bir sorun olduğunu, bir çok sorunun içe içe geçtiğini belirten Türkdoğan, “Yeniden müzakere süreci başlatılmalı. Öcalan’ın rolünü oynamasının önü açılmalıdır. Öcalan üzerindeki tecrit mutlaka kaldırılmalı. Tecrit hem Öcalan’ın haklarını ihlal ediyor, hem de bu durum Kürt halkında öfkeye neden oluyor. Bunu dindirmenin birinci yolu tecridi kaldırmaktır. Tecrit kaldırıldıktan sonra bu sorun devam eden bir sorun olmamalıdır. Bir insanın 13 yıl boyunca ağır tecrit koşulları altında tutulması çok ağırdır” dedi.

 Emine Altınkaya - Mustafa Emrah Süer / Ankara - Diha

Hiç yorum yok: