9 Nisan 2012 Pazartesi

Yeşil Sermaye'nin 'Karakutusu' Deniz Feneri İddianamesi Hazır


Ankara - Yeşil sermayenin bir uzantısı olarak değerlendirilen Deniz Feneri soruşturmasında 550 sayfalık iddianame hazırlandı. 230 klasör delilin toplandığı soruşturmada 20 sanık var.

Davanın sanıkları arsında eski RTÜK Başkanı Zahid Akman ve Zekeriya Karaman bulunuyor. İddianame savcılığa gönderilecek.

Deniz Feneri Soruşturması kapsamında tutuklanan ve aralarında Zahid Akman'ın da bulunduğu 6 kişi 21 Ekim 2011’de serbest bırakılmıştı.

Deniz Feneri e.V. Derneği’ne yönelik soruşturmayı yürüten yürüten üç savcı da aynı yıl 21 Ağustos’ta görevden alınmıştı.

CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, Deniz Feneri e.V davasını yürüten savcıların görevden alınmasını, “Türk hukuk sisteminin uluslararası saygınlık noktasında sınav verdiği bir soruşturmaya, doğrudan doğruya müfettişler eliyle, HSYK eliyle müdahale ediliyor” sözleriyle yorumlamıştı. Cihaner, “Anlaşılıyor ki soruşturma AKP’ye ulaştı ya da ulaşmak üzereydi, onun için ‘dur’ demek gerekiyordu” ifadelerini kullanmıştı.

Deniz Feneri soruşturması kapsamında ilk kapsamlı gözaltı operasyonu 6 Temmuz 2011’de gerçekleşti. Almanya’daki Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturma kapsamında Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Üyesi Zahid Akman ile Kanal 7 Genel Yayın Yönetmeni İsmail Karahan, Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çelik ve Finans Müdürü Erdoğan Kara gözaltına alınmıştı.

DAVANIN GEÇMİŞİ

Almanya’nın en büyük bağış skandalı davası olarak bilinen Deniz Feneri e. V. ile ilgili Türkiye’de de üç yıl önce soruşturma başlatıldı ancak henüz dava açılmadı. AKP iktidarı döneminde ortaya çıkan bu skandal Türkiye’nin en uzun süreli soruşturmalarından biri haline geldi. Dava Türkiye’de 2008 yılı sonundan bu yana gündemde.

Deniz Feneri davasını ilki Eylül 2008’de Almanya’da karara bağlandı ve mahkeme üç dernek yöneticisi olan Mehmet Gürhan, Firdevsi Ermiş ve Mehmet Taşkan’ın hakkında suçu sabit görülmüş ve toplamda 10 yıl 5 ay hapis cezası vermişti. Deniz Feneri e. V’nin malvarlığı ise kamuya devredilmişti. Alman savcılar toplam 41 milyon euro bağış toplandığını belirlerken, bu paranın 17 milyon euroluk kısmının Türkiye’ye gönderildiği tespit edilmişti. Ancak Türkiye’ye gönderilen 8 milyon euroluk kısmın Türkiye’deki Deniz Feneri’ne aktarıldığı belirlenmiş, kalan kısım ise netlik kazanmamıştı.

Şubat 2009’da Frankfurt Başsavcısı Doris Möller Scheu Avrupa’da yayın yapan Kanal 7 televizyonunun 28 bin kişiden 41 milyon Euro para topladığını, bir kısmının Deniz Feneri’ne verildiğini bir kısmının da amacı dışında Türkiye’de bazı kişi ve kuruluşlara nakit olarak aktarıldığını söylemişti.

Şubat 2009’da ayrıca Avrupa Parlamentosu (AP) Dış İlişkiler Komisyonu'nda kabul edilen Türkiye raporunda, Deniz Feneri ve İslami holdinlerin gerçekleştirdiği yeşil sermaye vurgunlarıyla mücadele konusunda hükümetin adli makamlarla daha sıkı işbirliği yapması istenmişti.

Nisan 2009’da Alman makamları 16 zanlı hakkında yürüttükleri soruşturma kapsamında, Frankfurt bölge mahkemesi savcılığının adli yardım talebinin Almanca ve Türkçe metinlerini Türkiye Adalet Bakanlığı’na elden ulaştırmıştı. Aynı ay içerisinde Bakanlıkta incelenen evrak, Ankara Başsavcılığı’na ulaştırılmıştı.

Son olarak 3 Ocak 2011 tarihinde Deniz Feneri soruşturmasını yürüten 3 cumhuriyet savcısı, soruşturmayla ilgili delil toplama ve ifade almak için Almanya’ya gitmişti.

AKP BAĞLANTILARI

2009 yılında CHP’li Atilla Kart, ‘Deniz Feneri, AKP ve YİMPAŞ arasında sermaye akışına yönelik bulgular var’ iddiası üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı harekete geçmişti. Atilla Kart, “YİMPAŞ, Deniz Feneri ve AKP ilişkilerini, sermaye akışını gösteren belli bazı bilgi, bulgu ve duyumlarımı ilgili savcılara ulaştırdım. Endişem, idari aşamadaki delillere yönelik olarak hükümet kaynaklı karartma girişimleri” demişti.

Eylül 2008’de Başbakan Erdoğan’ın gizlemeye çalıştığı Deniz Feneri davasındaki yolsuzluk belgeleri de tek tek ortaya çıkmıştı. Deniz Feneri davası sanığı Mehmet Gürhan’ın kasasından o dönem Erdoğan’ın sözcüsü Mehmet Akif Beki ile Zahit Akman'ın da isminin yer aldığı Kanal 7 ve Deniz Feneri yöneticileriyle ortaklığının belgesi çıkmıştı. Bu belge Yeni Özgür Politika gazetesi tarafından ele geçirilmişti. Belge, Deniz Feneri davası sanığı Mehmet Gürhan, o dönemde Erdoğan’ın başdanışmanı Mehmet Akif Beki, RTÜK Başkanı Zahit Akman, Türkiye Deniz Feneri Derneği Başkanı Engin Yılmaz ve Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman’ın birlikteliğine ışık tutuyordu.

ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok: