7 Nisan 2012 Cumartesi

Türk: Yüzleşmek İçin Kürdistan’daki Katliamlar Ortaya Çıkarılmalı

AMED - DTK'nin düzenlendiği "Faili Meçhuller ve Kayıplar" çalıştayında konuşan DTK Eş Başkanı Ahmet Türk, kirli ve kanlı dönemlerin üstünü örterek demokrasinin gerçekleşmeyeceğini belirterek, “Geçmişle yüzleşmek istiyorsak, bugün Kürt coğrafyasında Kürdistan'da yaşanan acıların ve katliamların ortaya çıkarılması gerekir" dedi.

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) tarafından Sümerpark Resepsiyon Salonu'nda gerçekleştirilen "Faili Meçhuller ve Kayıplar " konulu çalıştay başladı. Çalıştaya çok sayıda yazar, gazeteci, akademisyen, hukukçu, kayıp yakını, sivil toplum örgütü temsilcisi, sendika ve siyasi parti temsilcisi katıldı. Çalıştayın açılış konuşmasını yapan DTK Eş Başkanı Ahmet Türk, bugün büyük acıların yaşandığı bir dönemi tartışmak için burada bulunduklarını kaydederek, sorunlar üzerinde yoğunlaşarak kayıpları, faili meçhul cinayetleri toplumun gündemine taşıyarak, yeniden bir demokratik gelecek yaratabileceklerini belirtti.

‘İKTİDARIN TARTIŞILDIĞI HER DÖNEM FATURA KÜRTLERE ÇIKARILMIŞTIR’


Türk, toplumda bir duyarlılığın yaratılmaması durumunda sistemi değiştirme şansına sahip olamayacaklarını dile getirerek, "Çok iyi biliyoruz ki, kirli kanlı dönemlerin üstünü örterek demokrasiyi gerçekleştiremeyiz. Bugün dünyaya baktığımızda İspanya'da, İtalya'da, Şili'de, Paraguay'da ancak çeteler, kontrgerilla örgütleri ortaya çıkartılarak ve hesap sorularak demokrasi gerçekleştirilmiştir. Biz de Türkiye'de yıllarca acıları yaşayan bir toplum olarak bütün bu kirlilikleri, çeteleri ortaya çıkarmak durumundayız, zorundayız. Bu bizim bir insanı sorumluluğumuzdur, demokrasiye inancımızın gereği olarak görülmeli ve değerlendirilmelidir. Tabi ki, Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana büyük acılar yaşandı. Olağanüstü dönemlerde bu acıların faturası devrimcilere, emekçilere ve her şeyden önce de Kürtlere çıkartıldı. Çünkü Kürtler, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana devletin gözünde sistemin gözünde potansiyel bir tehlike olarak kabul edilmiştir. Her zaman tartışmalar yaşandığında Kürtleri sindirerek, susturarak ve cezalandırarak ancak ayakta kalabileceklerini düşünmüşlerdir. Bugüne geldiğimizde yine aynı şeyi görüyoruz. Milliyetçi duyguların kabardığı veyahut iktidarın tartışıldığı her dönemde fatura Kürtlere çıkartılmıştır" dedi.

‘DİYARBAKIR ZİNDANI

1980 darbesi ile başlayan bir sürecin Kürtler için "felaket dönemi" olduğunu kaydeden Türk, Diyarbakır zindanlarında o vahşetin tanığı, izleyen, gören ve sanığı olduğunu vurguladı. Türk, o dönemde yaşananlardan dolayı insanların zindanlardan çıkma ihtimalinin olmadığını sözlerine ekleyerek, şunları söyledi: "Bazen yarabbi canımızı al da bu işkenceden bu zulümden kurtulalım diyorduk. Ve yanı başımızda birçok insanımızın cesetleriyle karşılaştık. O manzarayı belleğimizden hafızamızdan silmedik. 12 Eylül'de Diyarbakır zindanında tahliye olduktan sonra öyle bir korku yaratılmıştı ki, şahsen 56 marş ezberlemiştim. Tahliye olduktan sonra da kendi köyüme geldiğimde gece yatağımda o marşları tekrarlıyordum. Unutursam bir gün tekrar cezaevine girersem onlarla karşı karşıya kalırım diye geceleri bazen uyumadan o marşları tekrar tekrar tekrarlayarak, unutmamaya çalışıyordum."

12 EYLÜL POLİTİKALARI DEVAM EDİYOR

Zulüm politikalarının Kürtler açısından farklı sonuçlarının gelişmesine neden olduğunu aktaran Türk, "Kürtlerin özgürlük mücadelesini büyütmesine gelişmesine katkı sağladı. Kürtlerde bir halk olmanın, bir ulus olmanın bilincini de geliştirdi. Bu gerçeği de görmek lazım. Ancak bu geliştikçe devletin politikası 12 Eylül politikası ile sınırlı kalmadı. Bu politika bugüne kadar sürdürülmekte ve Kürtleri sindirmeye çalışan bir siyasetin çalışıldığını hale görmekteyiz. Bir tarafta Ergenekonlarla dava açılırken, bir taraftan demokrasiden söz edilirken, diğer tarafta bakıyoruz ki, binlerce Kürt siyasetçisi, gazetecisi, hukukçusu yine zindanlarda. Yani Kürtler geçmişte ölümle, katliamlarla tehdit edilirken bugün zindanlara atarak, susturarak, sindirerek, yürütülen bir politikanın farklı versiyonu olarak önümüzde duruyor. Demokratik bir Türkiye'yi istiyorsak ve düşünüyorsak şeffaflaşmayı düşünüyorsak, halkların kardeşliğini düşünüyorsak ve gerçeklerin ortaya çıkması ve geçmişle yüzleşmek istiyorsak bugün Kürt coğrafyasında Kürdistan'da yaşanan acıların ve katliamların ortaya çıkarılması gerekir" dedi.

1915’TE BAŞLAYAN KATLİAM SÜRECİ

Ergenekon davasından birçok çete başı ve kontrgerilla başı olanların yargılandığını, ancak bunların sadece Balyoz, Andıç davalarıyla yargılandığına dikkat çeken Türk, Ergenekon'un ortaya çıkarılması için Cemal Temizöz ve Atilla Uğur'un halka sorulmasını ve kaç insanın ölümüne neden olduklarının ancak o vakit ortaya çıkabileceğine vurgu yaptı. 1915'lerden beri başlayan bir katliam sürecinin olduğunu hatırlatan Türk, "Bugün Ermeni katliamlarından Şeyh Sait isyanına, Dersimdeki katliam ve son dönemdeki Kürt halkının genel olarak hedef alındığı ve katledildiği dönemlere baktığımızda, 224 tane toplu mezarın ortaya çıkarıldığını biliyoruz. Ve bu toplu mezarlarda 3 bin 8 insanın tespit edildiğini biliyoruz. Ancak bu hükümetin devletin demokratik bir adımı olarak değerlendirmemek lazım. Halkımızın, sivil toplum örgütlerimizin, vicdan sahibi insanlarımızın ve duyarlı insanlarımızın duyarlılığı sonucunda ortaya çıkmış bir manzaradır. Bu nedenle bugün yapılacak olan çalıştayımız Türkiye halkına Kürt halkına vereceğimiz çok önemli mesajlar ve yeni bir sürecin başlaması için önemli bir şans olarak görmek gerekir" diyerek sözlerini bitirdi.

ÇALIŞTAYDA ÜÇ BAŞLIK TARTIŞILACAK

"Faili Meçhuller ve Kayıplar" çalıştayı üç konu başlığı ile ele alınacak. Çalıştayın ilk konusu "Faili meçhuller ve kayıplar gerçeği", ikinci konusu "Mağdurların adalete erişim önündeki engeller" ve son konusu da "İdari, sosyal ve siyasal sorumluluk" olacak.

Açılış konuşmasının ardından çalıştay basına kapalı olarak devam ediyor. Yazar Ali Bayramoğlu, Murat Çelikhan, Hilal Kaplan, Cengiz Çandar, Yıldırım Türker, Nuray Mert, Banu Güven, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, DTK Eş Başkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Prof. Dr. Mithat Sancar, BDP milletvekilleri Demir Çelik, Halil Aksoy, Esat Canan, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Cumartesi Anneleri, Barış Anneleri, Diyarbakır Barosu Başkanı M. Emin Aktar, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Nazan Üstündağ, KESK, TİHV, Adli Tıp Uzmanları Derneği, YAKAY-DER, MEYA-DER, Tabip Odası, Diyarbakır, Batman ve Şırnak baroları gibi çok sayıda isim ve kurum temsilcisi çalıştaya katılıyor.

ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok: