6 Nisan 2012 Cuma

Bir Kuşatma Harekâtı Olarak 4+4+4

Meclis, tarihi 100 yılı aşan demokratik öğretmen hareketinin, piyasacılıkla ve gericilikle kan uyuşmazlığı olan halkların, parasız, bilimsel, demokratik anadilinde eğitim diyenlerin kuşatmasını bekliyor.

20 Şubat 2012 tarihinde AKP grup başkanvekilleri tarafından TBMM’ye sunulan, şimdiye kadar yapılan birçok yasal düzenleme ve fiili uygulamadan daha yüksek dönüştürme gücüne sahip olan 4+4+4 kanun teklifi yasalaşma yolunda hızla ilerliyor.


1990’lı yıllardan beri programlı bir şekilde devam etmekte olan piyasalaştırma sürecini, 2002 yılında omuzlayan AKP iktidarı, gericilikle bütünleştirerek yürüttüğü süreci tamamlamaya dönük hamlelerini gerçekleştiriyor. 4+4+4’te işte bu hamlelerin eğitim alanındaki en büyük adımlarından biri. AKP iktidarı kanun teklifinin sunulması ve ardından komisyonlarda görüşülme sürecinde, ustalık döneminin verdiği özgüvenle hareket etti. Niyetleri belliydi ve zaten hiç gizlemediler. Eğitimin tüm süreçlerini ve sürecin muhataplarını neoliberal-gerici programın kuşatması altında köleleştirmek, kişiliksizleştirmek, teslim almak…


4+4+4 arsızlığın tavan yaptığı andır

AKP iktidarının cemaat ile olan akrabalığı herkesin malumu (her ne kadar şu günlerde içtikleri ayran, bir fidanın güller açan dalı olmamalarına neden olsa da aradaki ittifak şimdilik sürüyor). Bu akrabalık ilişkisinde, cemaatin ülke sınırlarını aşan, en deneyimli ve birikimli olduğu alan ise eğitim. Bu birikimlerini 10 yıl içerisinde bazen mütevazı bazen arsızca sergilediler. 4+4+4 arsızlıklarının tavan yaptığı an oldu. TKY gibi piyasa eksenli kurullara yenilerinin eklenmesi, Hüseyin Çelik döneminde çıkan 100 temel eserle okul kitaplıklarına, ardından ders kitaplarına ve müfredata yapılan gerici müdahaleler, OKS’nin kaldırılıp ilköğretimin ikinci kademesinin her basamağına getirilen sınavlar, öğretmen atamalarında sayının giderek düşürülmesi ve ücretli, sözleşmeli öğretmenliğin yaygınlaştırılması gibi güvencesizleştirme eksenli adımlar, ustalık döneminin ilk aylarını bile düşündüğümüzde, oldukça basit örnekler arasında sayılabilir.

Ustalık döneminde rejimini büyük oranda inşa etmiş AKP büyük bir öz güvenle eğitimi yıkıyor

Ömer Dinçer’le gelişen süreçte, hedeflediği rejimi her türlü yasal olanak ve fiili olarak inşa etmiş AKP cüretkârlığı kendini gösteriyor. Öğretmenleri itibarsızlaştırmayla başlandığı ve 4+4+4’le devam eden sürecin faturasının, hem hizmeti üreten emekçilere hem de hizmeti alan veli ve öğrencilere kesileceği ortada. 4+4+4 tartışmaları devam ederken Ömer Dinçer elbette boş durmadı, eğitim emekçilerine ve eğitim hakkına yönelik saldırılarını arttırdı. Bir çok ilde “uzaktan eğitim “ adı altında öğretmenlerin yeterliliklerini ölçerek performans kriterlerini oluşturmaya, hizmet içi eğitimi özelleştirme adımlarını güçlendirerek sertifikasyona mahkum etmeye, okullarımızı kamu özel ortaklığı ile yeniden inşa etmeye başladı. Üstelik tüm bunlar üniversite sıralarında gördüğümüz “yaşam boyu öğrenme” adı altında gerçekleştiriliyor. ( Eğitim fakültesinde öğrenciyken yaşam boyu öğrenmenin bir gün karşımıza mesleğimiz ve eğitim hakkımız için tehdit olarak çıkacağı aklımıza gelmezdi) Başbakanın da, Ömer Dinçer’in de eğitimin sorunlarının çözümünde sihirli bir değnek gibi sundukları yaşam boyu öğrenme, küresel kapitalizm için bulunmadık fırsatlar yaratıyor. Mesleki teknik eğitimin yapılandırılmasında, yetişkin eğitiminde, iş güvencesine yönelik saldırılarda yaşam boyu öğrenme yeniden tanımlanıyor. Hatırlarsanız Milli Eğitim Bakanı işsiz ve güvencesiz öğretmenlerimize “kendinize yeni iş bulun” derken de öğretmenlerimizin performansını ölçmek için uygulayacakları hizmet içi kurslar ve yeterlilik sınavları içinde yaşam boyu öğrenmeden bahsetmişti. Okullarımızı bahçesinden, konferans salonlarına kadar piyasaya açacakları “Okullar hayat olsun” projesi için de yaşam boyu öğrenme kilit yerde duruyor. Yani neoliberal dönemde yaşam boyu öğrenmenin karşılığı bizler için yaşam boyu müşterileştirme ve köleleştirme oluyor. 4+4+4 de bu süreci neoliberal gericilik lehinde daha da güçlendirmeye katkı sunuyor.

Esnek çalışmadan esnek eğitime güvencesizliğin kapsamı genişletiliyor

4+4+4’ün meclisteki yolculuğu sırasında Ömer Dinçer kanun teklifi ile ilgili “eğitimi esnekleştiriyoruz” tespitinde bulundu. Tüm dünyada bunun böyle olduğunu da ekledi: Esnekleştirme…

Dünyada ve ülkemizde emekçiler esnekleştirmenin ne demek olduğunu çok iyi bilirler. Zira esnekleştirme emekçileri işlerinden etmiş, taşeron, sözleşmeli çalıştırmaya, güvencesizliğe mahkum etmiş, yoksullaştırmıştı. Bakan “eğitimi esnekleştiriyoruz” derken “herkes için parasız, bilimsel, anadilinde eğitimden, öğretmensiz okul kalmamasından, ücretli sözleşmeli öğretmenliğin yasaklanarak tüm öğretmenlerin kadrolu güvenceli istihdamından, zorunlu din derslerinin kaldırılmasından, çocuk işçiliğinin yasaklanmasından” bahsediyor olamaz. Bakanın bahsettiği esnekleştirme, kendi siyasal tercihleri (piyasacı-gerici) doğrultusunda, sadece diploma almaya indirgenmiş, her kademesi paralılaştırılmış, eğitim emekçileri güvencesizleştirilmiş, çocuk emeğinin sermayenin hizmetine sunulduğu, kız çocukları için “dinen caiz” olan bir eğitim sistemidir. Bu yüzden 4+4+4’e karşı mücadele insanca yaşam ve eğitim hakkı mücadelesidir


4+4+4’e ve tüm yıkım yasalarına karşı meclisi kuşatmalıyız

Bu teklifin yasalaşmasının AKP açısından olmazsa olmaz olduğu ortada. Ondandır ki Başbakan Güney Kore’ye gitmeden önce vekillerine 27 Mart-5 Nisan tarihleri arasında Ankara’dan ayrılmamaları talimatını verdi. Aslında Başbakan bu talimatı ile parasız,bilimsel, demokratik ana dilinde eğitim talebinin sahiplerine meydan okuyor, onları savaş alanına davet ediyordu. Şimdi biz eğitim emekçileri, öğrenciler ve veliler bu davete karşılık vermeliyiz. Meydan okumalı, AKP’nin neoliberal gerici politikalarına karşı diklenmeliyiz. Nasıl Başbakan vekillerini 27 Mart-5 Nisan tarihlerinde kendi yasalarını çıkartmak için meclise çağırdıysa, bizler de o tarihlerde bu çağrıya riayet etmeli 4+4+4’e ve tüm yıkım yasalarına karşı meclisi kuşatmalıyız. Bu saldırı ilk değil, daha önce de denediler. Yarın da bu yasayı çıkartmak için barikatlar kurabilir, gaz bombaları ve coplarıyla saldırabilirler. AKP demokrasisi bir kez daha işleyebilir. Meclis, tarihi 100 yılı aşan demokratik öğretmen hareketinin, piyasacılıkla ve gericilikle kan uyuşmazlığı olan halkların, parasız, bilimsel, demokratik anadilinde eğitim diyenlerin kuşatmasını bekliyor.

Betül Öztürk Korkut (Eğitim-Sen MYK)

Hiç yorum yok: