3 Nisan 2012 Salı

Bir Halkın Yeniden Doğum Yürüyüşü: Amara

Kürt halkı ‘Kürdistan Güneşi’nin doğuşu olarak adlandırdığı ve her yıl burukta olsa coşkuyla kutladığı Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın doğum gününü Amara Yürüyüşü ile bir kez daha kutlamaya hazırlanıyor. Kürtler 9’uncu kez Amara’ya hazırlanırken Türk devleti ise bir kez daha ‘yasak’ kararı ile kutlamaları engellemeye çalışıyor.  Bugüne kadar ki ‘yasak’ kararlarının bedeli ise 2 can yüzlerce yaralı , onlarca tutuklama ve maddi cezalar olurken, devletin yasaklama kararlarına rağmen Amara kervanı ‘Öcalan’a Özgürlük’ şiarıyla gerçekleşti.

4 Nisan 1949. KCK Önderi Abdullah Öcalan’ın doğum günü. Tüm Kürtler bugünü ‘Kürdistan Güneşi’nin doğuşu olarak adlandırıyor ve biraz buruk da olsa coşkuyla kutluyor. Kürt halkının 4 Nisan’ı coşkuyla kutlamasının temel sebebi, Cumhuriyet tarihinden bu yana yaşadığı inkar ve imha, kendi topraklarında kölece bir yaşama tabi tutulmaları ve  parçalanan bir halk, kimliği ile  yabacancılaşan bir Kürt gerçeğine karşı Öcalan’ın bu gidişatı al aşağı ederek onurlu, direngen, özgür bir halk gerçeği ortaya çıkarmasıydı. 3,5 milyon insanın irade olarak kabul ettiği ve ’Kürdistan Güneşi’ olarak adlandırdığı Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, 13 yıldan bu yana İmralı’da tecrit altında ve sağlığı risk altında bulunuyor. Öcalan’a yönelik tecrit ve zaman zaman zehirlenmeden fiziki müdahaleye kadar yapılan baskılar ise Kürtler açısından sert tepkiyle karşılanarak günlerce süren protesto eylemleri yapılıyor. Ancak, bugün İmralı F Tipi Cezaevi’ne 5 siyasi tutsak daha nakledilse de bu Öcalan’ın sağlık koşullarının düzelmesine yol açmazken, tecriti ise daha da katmerleştirmiş durumda. Öcalan neredeyse 8 aydan bu yana AKP Hükümeti tarafından avukatları ile görüşmesine izin verilmiyor.


 
YASAKLARLA BÜYÜYEN YÜRÜYÜŞ…
 
İşte bu nedenle Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın doğum günü Avrupa’dan Ortadoğu’ya Balkanlar’dan  Türkiye’ye dünyanın bir çok ülkesinde her yıl milyonlarca Kürt tarafından coşkuyla kutlanırken, Kürt coğrafyasında ise geleneksel olarak 8 yıldan bu yana Öcalan’a yönelik tecrit ve sağlık koşullarına dikkat çekmek amacıyla Amara Yürüyüşü düzenlenmekte. Ancak Kürt halkının her yıl geleneceksel olarak gerçekleştirdiği Amara Yürüyüşleri’ne ise Türk devleti tarafından ‘yasaklama’ kararları ile adeta kutlamalara katılan halkın üzerinde ‘terör’ estiriliyor. Bugüne kadar gerçekleşen 8 yürüyüşün 6’sında gerçekleşeşen yasaklama kararlarından dolayı yüzlerce insan yaralandı, yüzlercesi gözaltına alındı, onlarca tutuklama, araçlara yüz binlerce liralık cezalar ve 2009 yılında Mahsum Karaoğlan ile Mustafa Dağ’ın asker ve özel harekat timlerinin saldırısı sonucu yaşamlarını yitirmesine yol açtı.
İşte tüm bu baskı, yasaklama ve katliam politikalarına rağmen Kürtler’in Amara Yürüyüşü öyküsü…


 
ASKER DİPÇİKLERİ İLE SALDIRDILAR
 
2004 yılından bu yana geleneksel olarak Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Yardımlaşma ve Dayanışma Fedarasyonu tarafından düzenlenen Amara Yürüyüşü’ne on binlerce kişi katılarak Öcalan’ın doğum gününü coşkuyla kutlarken, devlet güçleri için ise ’Amara’ bir fobi (korku) durumunda. Keza, TUHAD-FED tarafından 4 Nisan 2004 yılında yapılan ilk kitlesel yürüyüşe Türkiye ve Kürt coğrafyasının dört bir yanından on bini aşkın kişinin katılımı ile gerçekleşti. Yolculuk kolay geçmemişti ve onlarca araca cezalar kesilerek bir çok araç trafikten men edilmişti. Tüm engellemelere rağmen kitle Amara yolunda buluştu. Ancak Amara’ya 20 kilometre kala askerler, özel harekat timleri ve polisler panzer ve akrep tipi araçlar ile barikatlar kurarak kitlenin geçişine izin vermeyeceğini açıklıyordu. TUHAD-FED yetkilileri ise yapacakları barışçıl etkinlik için yolların açılmasını talep etse de devlet güçleri geri adım atmaması üzerine kitle yürüyerek barikatları aşmaya çalıştı. Ancak müdahale sert oldu. Panzerlerden atılan gaz bombaları, askerlerin dipçiklerle halka saldırması beraberinde adeta meydan savaşını andıran çatışma görüntülerine sahne oldu. Bilanço ağır olurken yaşlı genç onlarca kişi yaralandı. Ancak Kürtler her şeye rağmen o alanda bir daha ki bir kez daha geleceklerinin mesajını vererek Amara Yolu’nda ayrılıyordu.


FIRAT NEHRİNE KARANFİLER ATILDI

2005 yılında bir yandan PKK güçlerine karşı artan operasyonlar diğer yandan Öcalan üzerinde tecritin ağırlaştırılması ve bir yıl içersinde avukatları ile ancak 2 yada 3 ayda görüştürülmesi Kürtler de de hassasiyete yol açıyordu. Ve 2005 yılında yine TUHAD-FED tarafından düzenlen Amara Yürüyüşü coşkuyla başlarken, devlet güçler ise bir kez daha aynı nokta da barikatlar kurarak Kürtlerin bu barışçıl yürüyüşüne izin vermiyordu. Tıpkı 2004 yılında olduğu gibi 2005 yılında da çatışmalar meydana geldi. Saatlerce süren çatışmalar sonucunda onlarca kişi yaralanırken, yollara Öcalan ile ilgili yazılar yazılıyor ve devlet güçlerine inat kutlamalarını gerçekleştiriyordu.
2006 yılında ise devlet 28 Mart 2006’da Kürt coğrafyasında yaşanan intifada karşısında yaptığı 14 kişinin ölümüne yol açan katliam ve ardından AKP Hükümeti’nin eylem ve etkinliklere izin vermeyeceği yönündeki tehdit dolu açıklamaları Kürtleri Amara Yolu’ndan vazgeçirmemişti. Kürtler bir kez daha yollara dökülmüş ancak bu kez Urfa’nın Birecik İlçesi ile Halfeti İlçesi yol ayrımında engelleme ile karşılaşmıştı. Yapılan engellemeye karşılık yine de 4 Nisan kutlanarak Fırat Nehri’ne karanfiler atıldı.


2007 YILINDBAĞIMSIZ HEYET TALEBİ

Öcalan’ın ‘zehirlendiği’ yönündeki açıklamalar ve ardından ‘bağımsız heyet’ talebi 2007 yılında Amara Yürüyüşü’ne damgasını vuruyordu. Bu talep doğrultusunda, başta Amed, Urfa, Adıyaman, Mersin, Adana, Siirt ve Şırnak’tan gelen binlerce kişi Urfa’nın Suruç İlçesi’ne bağlı 11 Nisan beldesinde bir araya gelmişti. Buluşma hiç de kolay olmamıştı. Konu Öcalan’ın sağlığı ve doğum günü kutlaması olunca devlet güçlerinin de hassasiyetleri en yüksek noktaya ulaşıyordu. Yollarda, saatlerce süren kimlik kontrolleri, bagaj ve üst araması, ardından kimliklerin kameralara alınarak ‘fiili fişleme’ uygulaması. Amara kervanı dört bir yandan yola çıkmış ve tüm engellemere rağmen binlerce kişi buluşma noktası olan 11 Nisan Beldesi’nde bir araya gelmişti. Yol boyunca Öcalan ve PKK üzerine yazılan şarkılar ve türküler de yürüyüşçülerin dillerinden düşmemişti. “Vaye PKK rabu’ diye başlayan ve “Serok Apo endam hev’ sözleriyle süren türküler hep bir ağızdan dillendiriliyordu. Her yıl olduğu gibi yol boyunca köylülerin, yollara dökülmüş kadın, çocuk ve gençleri ile birlikte Amara Yürüyüşçülerini selamlamaları ise yürüyüşçülere ayrı bir keyif veriyordu.


 
DEVLET DAĞ OLMAYAN YERE DAĞ GETİRDİ
 
Amara’ya 20 kilometre kala yürüyüşün 4’üncü yılında 4’üncü kez aynı manzara ortaya çıkıyordu. Sayıları binleri bulan asker, polis, özel harekat timleri, askeri panzer ve akrep tipi araçlarla yola barikat kurarak kapatmıştı. Askeri yetkililer, “Urfa  Valiliği’nin kararı üzerine 3-5 Nisan tarihleri arasında Birecik ve Halfeti ilçelerinde askeri operasyon . yapıldığından dolayı herhangi bir eylem ve etkinlik yapılamaz” gerekçesiyle yürüyüşe izin vermeyeceklerini bildiriyorlardı. Heyetin, “Anti demokratiktir. Barışçıl bir çabamız var. Dağ olmayan yerde askeri operasyonu mu olur. Halkların kardeşliği” sözlerini ise duyan olmadı.

BİR ÖZGÜRLÜK ÇIĞLIĞI AMARA…

Askeri yetkililerin bu açıklamasına karşılık yürüyüşçüler, tepelere çıkarak bedenleri ile ‚Serok Apo’ ve ‚Öcalan’ yazmaya başladı. Yolun kuzey tepelerinde askerler ve güney tepelerinde ise Amara Yürüyüşçüleri duruyordu. Kitle Askeri barikatı aşarak, Amara Yürüyüşü’nü sürdürme kararlığında ilerliyorlardı. ‘Yasaklama’ kararı ‘tahammül sınırını’ aşmıştı sanki. Asker bir yandan ateş açarken, bir yandan da kitlenin üzerine direk bir şekilde gaz bombaları atılıyordu. Ellerinde Öcalan posterini düşürmeyen gençler, ne atılan, kurşuna, ne taşlara ne de gaz bombası ürkütüyordu. Atılan gaz bombaları ve askerin attığı taşlar sonucunda onlarca kişi çeşitli yerlerinden yaralandı. TUHAD-FED olası bir katliama karşı açıklamayı bulundukları noktadan yapmaya karar verdi. İmralı Adası’na bağımsız bir doktorlar heyetenin gönderilmesi talebi konuşmaların esas vurgusunu oluştururken, binlerce kişi gelecek yıl buluşma sözleri vererek geldikleri yönlere doğru otobüslerle hareket etti.


’2008 YILINDA ÇÖZÜMÜN YOLU AMARA’DIR’

2008 yılında yine TUHAD-FED’in düzenlediği Amara Yürüyüşü’nün koordinasyonunu yaşamını yitiren Kürt devrimciler Cihan Deniz ve Hüsnü Ablay gerçekleştirdi. Bu yıl ki Amara Yürüyüşü ilk kez festival havasına dönüştürülerek 3 Nisan’da Suruç İlçesi’nin Aligör Beldesi’nde görkemli bir doğum günü kutlaması ve 4 Nisan’da Öcalan’ın sağlık koşullarına dikkat çekmek ve İmralı Cezaevi’nin kapatılması talebiyle yürüyüş yapıldı. 2008 ’Amara Yürüyüşü’ne  için Diyarbakır, Mardin, Şırnak, Batman, Mersin, Adana, Antep, İstanbul, Hakkâri ve Siirt olmak üzere birçok ilden on bini aşkın kişi katıldı. 3 Nisan günü startı verilen yürüyüş kapsamında on bini aşkın kişi Aligör Beldesi’nde karşılandı. Kutlamanın yapıldığı alana çadırlar kuruldu ve sahneden Öcalan’ın 59’uncu doğum günü dolayısı ile MKM’li sanatçılar tek tek sahne alarak halkı alanda coşturdu. Havai fişeklerin atıldığı ateşlerin yakıldığı adeta Newroz havasında yapılan kutlama sabaha kadar kesintisiz sürürken kutlamada konuşma yapan DTP eski Eşbaşkanı Emine Ayna, “Buraya toplanan insanlar, çözüm yolu olarak İmralı’yı gösteriyor. Biz bunu dikkate alıyoruz, tüm dünya da dikkate almalıdır. Çözüm tektir” dedi. Kitle binlerce araç ile 4 Nisan günü yollara düştü. Ancak Türk devletinin Amara fobisi boş durmuyor ve bir önceki yıl olduğu gibi operasyon var gerekçesi ile yine 20 kilometre kala barikatlar kurularak yürüyüşçüler engellendi.


BEDENLERİ İLE ’APO’ YAZDILAR

Tepelerde yarım çember şeklinde dizilmiş ve bir kilometre uzunluğunda ellerinde kalas ve silahlarla dizilmiş askerler ise devletin yürüyüşe tam teçhizat, tam donanımlı hazırlıklı olduğunu gösteriyordu. 2004 yılından bu yana hep aynı noktada aynı mevkide bu tablo ortaya çıkıyordu. Amara Yürüyüşçüleri yanlarında getirdikleri Öcalan’ın posterleri ve Demokratik Konfederalizm bayrakları ve dillerinde ‘Biji serok Apo’, “Rojbuna te rojbuna me ye” sloganları ile yolu trafiğe kapatarak, bekleyişe geçtiler. Heyet askeri yetkililer ile görüşmede bulundu. Ancak sonuç yine aynı oldu. Yürüyüşçüler tepelerde taşlarla ve bedenleri ile “Biji Serok Apo”, “PKK” yazdılar. Amara’ya gitmekte kararlı olan kitle tepelerden barikatı aşmaya çalışarak yürüyüşe geçti. Ancak devletin tavrı yine sert oldu ve binlerce asker aynı anda kitleye gaz bombaları ile saldırıya geçti. Bir yandan asker ve özel harekat timleri panzerler eşliğinde saldırırken diğer yandan ise askeri helikopterler kitlenin üzerinde taciz uçuşları yapmaya başladı. Helikopterin, alçak uçuşlarına kitle,“Öcalan’sız dünyayı başınıza yıkarız” sloganları ile tepki gösteriyordu. Sonuç, yine taşlara karşılık kurşun ve gaz bombası olmuş, çok sayıda kişi yaralanmıştı. Çatışmaların ortasında Öcalan’ın kendi sesinden mesajı iletildi. Amara Yürüyüşü’ne Türk devleti bir kez daha tahammül göstermezken, halk ise kutsal gördüğü topraktan avuç dolusu alarak geri dönüş yaptı.

Hiç yorum yok: