5 Mart 2012 Pazartesi

Suriye’ye Reagan Modeli

M. Ali ÇELEBİ
 
 
Suriye’de isyan birinci yılını dolduruyor. Son haftaların ana gündemi Suriye oldu. 16 Şubat’ta BM Genel Kurulu, Beşar Esad rejiminin insan hakları ihlallerini kınayan, bu ülkedeki şiddetin derhal sona ermesini isteyen karar tasarısını 137 oyla kabul etti. Rusya, Çin, Bolivya, İran, Venezuela, Küba, Kuzey Kore dahil 12 ülke “hayır” dedi. 17 ülke çekimser kaldı. Tunus’ta 24 Şubat’ta yapılan Suriye Dostları konferansa saatler kala BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon ve Arap Birliği Genel Sekreteri Nebil El Arabi, BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan’ın, iki yapının Suriye özel temsilcisi olarak atandığını duyurdular. Konferansta Suriye Ulusal Konseyi tanındı, baskıyı arttırma benimsendi.

26 Şubat’ta Suriye’de kısmi anayasa değişikliği referanduma sunuldu. 28 Şubat’ta AB dışişleri bakanları yaptırımları ağırlaştırıp Esad’a “istifa” çağrısı yaptı. 1 Mart’taysa BM İnsan Hakları Konseyi, sivillere yönelik “yaygın ve sistematik ihlaller” nedeniyle kınama kararı çıkardı. Aynı gün yıllardır sürgün yaşadığı Paris’te basının karşısına geçen Suriye Ulusal Konseyi Başkanı Burhan Galyun, bir “askeri büro” kuracaklarını duyurdu, İngiltere Şam elçiliğini tamamen kapattı. Ertesi gün de Fransa Şam elçiliklerini kapatma kararı aldı. Brüksel’de 2 Mart’taki AB zirvesinde devlet ve hükümet başkanlarıysa Suriye Ulusal Konsey’ini meşru temsilcisi olarak resmen tanımayı kararlaştırdı.

Büyük resme baktığımızda babasının ölümü üzerine göstermelik seçimle 2000 yılında görevi devralan Esad’ın ikinci dönemi 2014’te doluyordu. İsyan büyüyünce muhalefeti ve Arap Birliği’yle batının şimşeklerini dizginlemek için kısmi Anayasa değişikliğine gidildi. Referanduma sunulan, Baas’ın devletin ve toplumun lideri olduğu 8. maddeyi de içeren değişikliğin yüzde 89.4’le kabul edildiği açıklandı. Ancak Kürtler ve Müslüman Kardeşler boykot edince meşruiyeti kalmadı. Kurnazlıklar, hileler barındıran bir değişiklik sözkonusu. Çok parti görüntüde olacak. Örnerğin azınlıkların partileri etnik veya mezhep odaklı diye yasaklanabilecek. Bu Kürtlere, Ermenilere, Dürzilere yolu kapatmaktır. Yeni anayasaya göre devlet başkanları artık 7’şer yıllık 2 dönem seçilebilecek. Ancak Bu Esad için uygulanmayacak, görevi tamamlayacağı 2014’ten sonra geçerli olacaktı. Yine devlet başkanı adayı olmak için en az 10 yıl Suriye’de yaşama şartı sözkonusu. Hücrede elleri arkasından bağlı birisinin yanına bir kilidi ön tarafta çift kilitli kapının anahtarını parmaklıklar arasından atıp “özgürsün” demekti bu. Bir süre daha Rusya ve Çin’in takozluk yapacak olmasına da güvenen Baas yönetimi muhalifleri oyalayıp bölmek, müttefiklerinin duruşlarını pekiştirmek için meclis seçimlerine oynayacak. Şubat’ta Humus’a odaklanıp katliamı yayan ordunun operasyonu duracak görünmüyor.

Buna karşılık dış basında ABD, Fransa, Türkiye ve Katar’ın başını çektiği ülkelerin neden müdahale etmediği soruları dikkat çekiyor. Buna ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un muhaliflerin silahlandırılmasının El Kaide ya da Hamas’ın desteklenmesine yol açabileceği açıklamasını ekleyin. Bunun anlamı nedir?

Algı değiştirme oyunu:

Anlamı şu: Müdahale öncesi birçok yöntem denenecek. Bunlardan biri Müslüman Kardeşler örgütüne “Ço zor durumdayız, ABD müdahalesi olmadan sonuç alamayız” algısını yerleştirmek. Böylece ordu karşısında zorlanan, büyük darbeler yiyen Müslüman Kardeşler’e Esad sonrası için bazı şeyleri kabul ettirmek, Washington’dan bağımsız hareket etmemleri, İsrail’e karşı Hamas’vari bir tutum almamalarını, küresel ekonomik sistemden uzaklaşmamalarını sağlamak istiyorlar. Müslüman Kardeşler’in herşeyi kendi başlarına karar vermelerini önleyecek faktörlerden biri de ülkedeki azınlıklar. Sünni harekerin azınlıklarla uzlaşmaları, başına buyruk hareket etmelerini frenleyeceğinden geniş bir ittifak beklentisi içinde olduklarını hissetiriyorlar. Müdahale için de ABD’de seçimlerin yanısıra öncü rol üstlenmesi olması beklenen ülkelerden Fransa’daki seçimler de bekleniyor. Bu kerteye varmadan önce ABD Başkanı Ronald Reagan’ın 1979 sonrası Afganistan modelinin devreye gireceği emareleri var. Bu nasıl olacak?

Mekteb-el Hidamat:

Bugüne kadar birçok ülkeden Hür Suriye Ordusu’na hafif silahlar akıyordu. Yeni işaret fişeği Suriye Ulusal Konseyi Başkanı Burhan Galyun attı. Galyun Türkiye’deki siyasi büro ve eğitim kamplarına askeri büro da ekleyeceklerini açıkladı. Nerde açılırsa açılsın askeri büro üzerinden ülkelerden silah toplanacağını kaydetti. Ertesi gün AB liderlerinin konseyi resmen tanımaları danışıklı olduklarına işaret. Bunun için Afganistan ve Pakistan’ı bugünkü duruma düşüren politikalara bakın. 1979’da SSCB Afganistan’a girdikten bir süre sonra ABD ve İngiltere bölge hakimiyeti ve enerji nakil yolları için radikal İslamcı mücahit toplama, eğitme ve silahlandırma politikasını devreye sokmuş Hizmet Bürosu (Mekteb-el Hidamat) çarkı kurulmuştu. ABD’deki ve Pakistan-Peshawar gibi yerlerdeki bu bürolarda mücahitler buluşturulup, SSCB’ye karşı cepheye sürülüyordu. Taliban ve El Kaide’nin nüveleri Abdullah Azzam ve Usame Bin Ladin bu yolları CIA desteğiyle etkili şekilde kullandı. Bugün köktenci diye hedef tahtası yapılan Pakistan’daki medreseler de o dönemde ABD tarafından mücahitler kampları olarak öne çıkarılmıştı. ABD, CIA ve Pakistan istihbaratı ISI üzerinden etkili Stinger füzeleri dahil silah ve para sağlıyordu, Suudi yönetimi de bu çerçevede yanlarındaydı. Sonuç hâlâ bölgede kan akıyor. Müdahaleye hazırlanan güçlerin hesapları, Müslüman Kardeşler’in fikriyatı düşünüldüğünde oldukça tehlikeli süreç yaşanacağını söylemeye gerek yok. Baas-Esad gibi yeni zalim güçler yaratılacağı anlamına gelir bu siyaset. Libya’da yeni zalimler türediği gibi bu siyaset Suriye’de de halklara karşı yeni Esad’lar türetecektir.

Kaynak: Özgür Gündem

ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok: