1 Mart 2012 Perşembe

İran Bağlantılı Nükleer Gerilimin Kafkasya’ya Yansımaları

Damien MCGUİNNESS / BBC Tiflis
İran ile Batılı ülkeler arasında süregiden gerilim, Kafkasya’ya da sıçradı. Bölgede geçen hafta bir İsrailli diplomatın otomobiline bomba yerleştirildiği ortaya çıktı.

İran ile İsrail, Kafkasya’da, üstü örtülü tehditler, bombalı saldırı ve suikast planlarıyla mücadeleye girişmiş görünüyor.


İran yönetiminin yalanlamasına rağmen, Batılı ülkeler Tahran’ın nükleer silah geliştirmeye çalıştığı kanısında olduklarından, İran’ın gizli nükleer programı, casusların başlıca hedeflerinden biri.


Gürcistan’ın başkenti Tiflis’teki bombalı saldırı planı, komşu Azerbaycan’da, yetkililerin İsrail’in Bakü büyükelçisine suikast düzenlemeye hazırlamakla suçlanan üç kişiyi tutuklamasını izliyor.


Azeri yetkililere göre, hedefler arasında bir Yahudi okuluyla yerel hahamlar da bulunuyordu. İsrail hükümeti, saldırıların ardında İran’ın bulunduğunu savundu; İran ise bu suçlamayı reddetti.


Geçen hafta İran, İsrail ile dostça ilişki içinde olan Azerbaycan’a yönelik öfkeli açıklamalarda bulundu. Tahran yönetimi, Ocak ayında düzenlenen suikastte İranlı nükleer bilim adamını öldürenlerin Azerbaycan üzerinden kaçmasına izin verildiğini savundu.


Kabala radar istasyonundan komşu İran da izleniyor.


Bu gerginlikler İranlı casusların ve İsrail gizli servisi Mossad’a bağlı ajanların Güney Kafkasya’da gayet faal durumda olduklarını ortaya koyuyor.


Hazar Denizi’nin petrol ve doğal gaz zenginliği ve önemli boru hatlarıyla Batı’ta enerji sevkiyatının bu bölgeden yapılması, Güney Kafkasya’nın stratejik önemini artırıyor.


Büyük güçler arası rekabet


Gürcü siyasi yorumcu Alexander Rondeli, iş casusluğa geldiğinde, bölgenin 2. Dünya Savaşı öncesinin İsviçre’sine benzediğini söylüyor. Rondeli, “Herkes bu gizli savaş için Güney Kafkasya’yı kullanıyor. Buna hiç kuşku yok.” diyor.


Kuzey İran’daki Azeri asıllıların sayısı 20-30 milyon dolayında. Geçen yıl İran’la arasındaki vize uygulamasını kaldıran Gürcistan, İranlı tüccarlar ve turistler için çekici bir ülke oldu. Geçen yıl beklenmedik bir şekilde, 60 bin İranlı turist ziyaret etti Gürcistan’ı.


Ama aynı zamanda Gürcistan ve Azerbaycan Batı ile sıkı ilişkiler içinde olan iki devlet. Her iki ülke de NATO’nun Afganistan’daki operasyonlarına destek veriyor; Avrupa ile sıkı iş ilişkileri yürütüyorlar.


Gürcistan’ın başlıca dış politika hedefi NATO ve AB’ye girebilmek. Batılı ülkelerin yanı sıra İsrail’e de petrol ve doğal gaz satan Azerbaycan da, buna karşılık İsrail’den silah ve askeri gereç satın alıyor.


Ama yüzyıllardır Rus, Pers ve Osmanlı İmparatorluklarının savaş alanı olan bu bölgede, bağlılıkların sarsılması yeni bir olgu değil. Kuzeyde Rusya, güneyde İran’la çevrili bölge, en çetin koşullar altında.


Eskiden Azerbaycan’da karşı istihbarat görevlisi olarak çalışan, şimdiyse Bakü’de siyasi uzman olarak görev yapan Arastun Oruçlu, “Bu, son 200 yılın en karmaşık dönemi” diyor.


Bölge, giderek bastıran üç kuvvetle çevrili halde. Buralarda sık sık duyulan bir söz, “Komşunuzu seçemezsiniz...”


İran’a saldırı olursa...


Peki İran’a, ABD veya İsrail’den bir saldırı gelirse bunun sonuçları ne olur?


Arastun Oruçlu, “İran’ın girişeceği karşı saldırı için, en yakın hedef Gürcistan olur. Azeybaycan Batı’yla herhangi bir işbirliğine girmekten kaçınmaya çalışacaktır. Ama Gürcistan seve seve işbirliğine yanaşır” diyor.


Gürcistan’daki Batı yanlısı yönetim ABD müttefiki olma hevesini ortaya koysa da, Alexander Rondeli bu senaryoya katılmıyor; “Bizde Amerikan üsleri yok, gereken askeri altyapı da yok” diyor. Diplomatlar, Washington’un Gürcistan’ı böylesine savunmasız bir konumda bırakmayacağı düşüncesinde.


Rondeli, Gürcistan için asıl tehlikenin Rusya’dan geleceği inancında. İki ülke 2008 yılında savaşa girmişti ve bugün Gürcistan topraklarının yüzde 20’sinde hala Rus askerleri bulunmakta.


Kimi Gürcüler, Rusya’nın, İran’la doğabilecek bir çatışmadan yararlanarak, arka bahçesi olarak gördüğü, her an patlamaya hazır Ortadoğu ile arasında yararlı bir barikat olarak değerlendirdiği bu bölgedeki varlığını yeniden güçlendireceği kaygısı içinde.


Rusların bu yıl Kafkasya’da yaplayı planladığı kapsamlı askeri tatbikat da, Gürcülerin korkularını artırıyor.


İran’la doğacak herhangi bir çatışma, büyük bir insanlık krizi yaratır. Yüzbinlerce mülteci İran sınırından Azerbaycan’a kaçacaktır. Oysa Azerbaycan 1990’larda Ermenistan’la girdiği uzun savaş yüzünden yerlerinden yurtlarından olmuş 1 milyona yakın insanla başetmeye çalışıyor hala...


Siyasi yorumcular bir nokta üzerinde görüş birliği içinde: Bu bölgede kimse, yeni bir çatışma çıkmasını istemiyor.


Son saldırı girişimleri, bir sinir savaşının yansımaları gibi görünüyor. Ama uzun yıllardır süregelen savaşların etkisini atmaya çalışan bu bölgede, insanlar, istikrar ortamına hasret.

Hiç yorum yok: