22 Mart 2012 Perşembe

İflas Eden Kürt stratejisi ve 'Yeni' Manipülasyonlar

Maxime Azadi-ANF

 
Milliyet yazarı Fikret Bila, hükümetin PKK ile mücadelede yeni bir strateji izleyeceğini yazarak bunu maddeler halinde sıraladı. Sadece Bila’ya “yeni” gibi görünen strateji, içerisinde hiçbir yenilik barındırmadığı gibi, rejimin bugüne kadar değişmeyen karakterine ayna tutuyor. Ya Bila “yeni” kavramına yabancı, ya da hükümet halen toplumu aptal yerine koyuyor.

Bila hükümetin PKK ile mücadele ve Kürt sorununda “yeni stratejisini” anlatırken, bu stratejinin temel taşlarını ve öngördüğü yol haritasını şöyle özetliyor:

1- Kürt sorununun çözümünde sivil siyaset kanalı dışında hiçbir kanala itibar edilmeyecek, kullanılmayacak.

2- İmralı’da Abdullah Öcalan, Kandil’de veya Avrupa’da PKK muhatap alınmayacak, devre dışı bırakılacak.

3- Güneydoğu’da ve diğer bölgelerde yaşayan Kürt vatandaşlar, PKK ve KCK’nın baskısından kurtarılacak.

4- Bu amaçla doğrudan halk muhatap alınacak ve sivil siyaset kanalıyla çözüm aranacak.

5- Çözüm yeri olarak parlamento dışında hiçbir zemin kabul edilmeyecek; ipleri İmralı ve Kandil’in elinde olmayan, demokratik yollarla seçilerek Meclis’e gelmiş, siyasi inisiyatif kullanabilecek parti veya partilerle muhatap olunacak.

6- PKK, silahlı eylemlere devam ettiği sürece silahlı mücadele devam edecek.

7- PKK ile bir daha görüşülecekse bu ancak silah bırakması için olacak.

8- PKK silahlarını Türkiye’ye teslim ettiğinde, yargısal sorumluluğu olmayanlarla ilgili nasıl bir prosedür uygulanacağı belirlenecek.

9- Yeni anayasada Kürt kimliği veya özerklik düzenlemesi olmayacak. Yeni anayasa, insan haklarını ve vatandaşların kanun önünde eşitliğini esas alacak.

10- Yerel yönetimler güçlendirilecek, uluslararası hukuka dayalı ilkeler esas alınacak.”


YENİLİK YOK KOCA BİR MANİPÜLASYON VAR

Görüldüğü gibi “yeni” olarak adlandırılabilecek hiçbir şey yok, koca bir manipülasyon var. Ne Fikret Bila ne de hükümet, son 30 yıldır değişmeyen bu politika ile sonuç alınamayacağını anlamış görünmüyor.

“Yeni” olarak sunulan bu maddeler arasında Kürt sorununun çözümüne dair herhangi bir perspektif yok aksine daha da sertleşme sözkonusu. Açılım adı verilen süreçte vaat edilenlerin çok çok gerisinde olan bu “yeni strateji”, zaten son 30 yıldır tüm hükümetler tarafından şaşmaz bir şekilde uygulanıyor.

İçerisine “halk muhatap alınacak” gibi manipülatif kavramlar yerleştirmekle de tüm bir toplumun kandırılamayacağının artık anlaşılması gerekiyor.

Devletin tüm imkanlarını halkı manipüle etmek ve devletin tüm zor aygıtlarını halkı bastırmak için kullanan bir hükümetin “halkın muhataplığından” bahsetmesi kadar gerçek dışı ve değersiz bir yaklaşım sözkonusu olamaz.

Adına “yeni” denilen bu stratejinin temel ayakları PKK ile son 30 yıldır, ve genel anlamda 90 yıldır sonuç almayan “yok sayma”, “ret etme”, “dayatma”, “sömürme”, “ezme” ve “manipüle etme” üzerine kurulu. Geriye tek bir tespit kalıyor. O da bu stratejinin tutmayacağı.

GELMİŞ GEÇMİŞ EN CAHİL HÜKÜMET

Türk rejimi Kürt sorunu karşısında tarihinin “en cahil” denilebilecek hükümeti ile karşı karşıya. Hafıza yok. Bugüne kadar Kürt sorununun çözümüne ilişkin kafa yormayan bütün kesimler hükümet içerisinde toplanmış. Bunların başında da Fethullah Gülen Cemaati geliyor. Kürt sorununa ilişkin geçmişi, sadece devletin asimilasyon ocakları olmaktan öteye geçmiyor. Aynı inkarcı zihniyetin ürünü ve bir aracı olmak dışında, içerisinde “farklılık”, “kültürel zenginlik”, “renklilik” ve “çoğulculuk” taşıyan sorunlara kafa yormadığı anlaşılıyor.

Geçmişten beri izlenen bütün politikaları, küresel sistemin en fazla başvurduğu yöntem olan “manipülasyon” aygıtları ile topluma empoze etmekle, sorunun çözülebileceğinde halen ısrarlı olmak, hem cehaletin hem de değişmeyen inkarcılığın en açık ifadesi.
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin kafasıyla getirilen Newroz yasakları, absürt gerekçelerle halkın cezaevlerine doldurulması ile, özgürlük arayışları bastırılamayacağı gibi, bu çevrenin son 10 yıllık iktidar pratiği de anlayışlarının demokrasi ile uyuşmadığını gösteriyor zaten. Gerçek bir demokrasi herşeyden önce AKP zihniyeti için tehlike oluşturuyor. Bu açıdan belli amaçlar için oynanan “demokrasicilik” oyunu çok sırıtıyor, bir araç olarak kullanılan “demokrasi” ile AKP/Gülen iktidarı uyuşmuyor. Ne kadar zorlanırsa zorlansın bu maya tutmuyor.
ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok: