20 Şubat 2012 Pazartesi

Öcalan: Kapitalizm Kürdistan’ı Nasıl Talan Etti?

Tarihte tarım ve hayvancılık ekonomisinin temellerini atan ve ilk pazar ekonomisini geliştirenlerin proto Kürtler olduğunu belirten PKK Lideri Abdullah Öcalan, savunmasında, son iki yüzyılda Kürtlerin ekonomik olarak nasıl kırımdan geçirildiğini; yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin talan edilmesinin yanı sıra yüzde 80’lere varan işsizliğin de ötesinde toplumun paramparça edildiğini kaleme alıyor.

PKK Lideri Abdullah Öcalan, “Soykırım Kıskacında Kürtleri Savunmak” adlı son savunmasında, Kapitalizmin Kürdistan’ı nasıl talan ettiğine değiniyor. K. Marks’ın “Kapital” çalışmasıyla sistemi bilimselleştirerek, kapitalizmi kaçınılmaz bir tarihsel sistem olarak sunduğunu savunan Öcalan, daha sonraları Sovyetler Birliği ve Çin deneyimlerinin bu temelde liberalizme hizmet ettiğini şöyle ele alıyor:

“Bilim adına kapitalizme en çok kafa tutan K. Marks’ın, sanki meşru bir zemini varmış gibi bu sistemi bilimselleştirmeye yönelik olarak yaptığı “Kapital” çalışması, yeniden yorumlanmaya muhtaçtır. Her ne kadar birçok alanda maskesini düşürmeye çalışmış olsa da, kapitalizmi kaçınılmaz bir tarihsel sistem olarak sunması, Marksizm’in son tahlilde modernite içinde eritilmesinin temel nedenidir. Reel sosyalizmin Sovyetler Birliği ve Çin deneyimlerinde görüldüğü gibi liberalizme en büyük hizmeti sunarak sistemdeki yerini alması da bu gerçeklikle yakından bağlantılıdır.”

KAPİTALİZMİN GERÇEK YÜZÜ KÜRDİSTAN’DA

“Kapitalizmin gerçek yüzünü Londra ve New York’ta değil, Diyarbakır-Erbil, Mahabad-Qamışlo hattında tanıyabiliriz” diyen Öcalan, Kürdistan’daki tahribata şöyle dikkat çekiyor:

“Bir ülkeyi ve halkını tüm toplumsal doğasıyla ne hale getirdiğini çarpıcı olarak anlamak için bu hatların çevreleriyle tanımlanması, bizi gerçeğin çıplak, kendini gizleyemez ve meşru kılamaz halini tanımaya götürür. Bu gerçekleştiğinde asimilasyonu ve soykırımıyla, talanı ve işsizliğiyle, zorbalığın her biçimiyle, ulus-devletin sınır tanımayan bitirici uygulamalarıyla, bürokratik ve özel sermayedarın bir günlük çıkarı uğruna Kürt gerçeğinin toplum olmaktan, ulus ve vatan sayılmaktan, insan olmaktan nasıl çıkarıldığının tüm sonuçlarıyla karşılaşırız.”

Kürt gerçekliğinde çağdaş ekonomik boyutun sadece ekonomik yaşam olmaktan çıkmak olarak yorumlanamayacağını ifade eden Öcalan, “Görünüşte ekonomik anlamda yüzde seksenleri aşan bir işsizlik, tasfiye edilmiş bir tarım ve hayvancılık, talan edilen yeraltı ve yerüstü zenginlik kaynakları temel göstergeler olarak sunulur” diyor. Görünüşte Kürt gerçekliğinde kapitalist modernite unsurlarının etkisinin pek gelişmediğini, olup bitenlerle ilişkilerinin olmadığı veya çok sınırlı olduğunun sanıldığına işaret eden Öcalan, şunları kaleme alıyor:

“Bu yaklaşım ciddi bir yanılgıdır. Eğer kapitalist modernite unsurları (azami kâr kanunu, ulus-devlet ve endüstriyalizm) olmasaydı, Kürt gerçekliği tüm boyutlarında (vatan, ulus, sosyalite, ekonomi, kültür, diplomasi) inkâr ve imhanın eşiğinde olmazdı. Sistemin özü gereği bu konuda bir yok oluş yaşanmaktadır. Kürt gerçekliği diye oluşturulup yaşatılan unsurlar bir yandan Kürt olgusunun inkârında kullanılır ve örneğine az rastlanır bir ihaneti yaşarken, diğer yandan aynı unsurlar çıkarları gereği sahte Kürtçülük yapmaktan, maskeli tuzak örgütler kurmak ve sistemler geliştirmekten de geri durmazlar. Bunu yatırım yapma, fabrika, yol, baraj (coğrafya ve tarımcı yaşama karşı kırım), okul (kültürel soykırım kurumları) ve cami (dinin imhayı örten ideolojik araç olarak kullanılması) inşa etme ve vatanı savunma adına askerlik (kendi kendini vurma sanatı, en azından Kürt gerçekliğini kabul-ret açısından) yapma adı altında son derece çağdaş birer hizmetmiş gibi sunarken, diğer yandan öz varlığını koruma ve özgürlüğünü sağlama mücadelesine karşı tüm toplumsal cephelerden saldırıya geçmeyi, imhanın bir parçası olarak işbirlikçilik yapmayı, ağacın kurdu misali soy ağacını kemiren kurtçuklar oluşturmayı ihmal etmezler. Ekonomi bu açıdan bir imha aracı olarak rol oynamaktan fazlasıyla payını alır.”

KÜRTLER NASIL İFLAS ETTİ?

Son iki yüzyılda Kürtlerin ekonomik olarak nasıl iflas ettiğine de değinen Öcalan, “Proto Kürtler tarihte tarım ve hayvancılık ekonomisinin temelini atan kültürün sahibidir. Diğer komşu halk kültürleriyle birlikte madencilik, ticaret ve acentecilik (karum) temelinde ilk defa tarihte görünür olan pazar ekonomisini de geliştirmişlerdir” dedi. Öcalan şöyle devam ediyor:

“Kürtler, 19. yüzyıla gelinceye, yani kapitalist modernite kendi bölgelerine nüfuz edinceye kadar dünya ekonomisinin başat unsurlarından idiler. İnsanlığa ekonomiyi hem maddi kurumsal kültür, hem de manevi, ahlâki bir zihniyet olarak öğretmişlerdi. Tarihte bu denli köklü olan kültürler son iki yüzyılda ekonomik olarak iflasın eşiğine getirildiler. Modernite ekonominin gerçek yaratıcılarından intikam alıyordu. Öncelikle tarım, hayvancılık, yeraltı ve yerüstü kaynakları sömürgeleştirildi, talan edildi, kurutuldu. Nüfusun ezici kitlesi, emekçi tabakaları muazzam bir işsizler ordusuna dönüştürüldü. En az ücretle en tortu işlere muhtaç edildi. Tüm dünyada işgüçlerini en ucuza sunmaya mahkûm bir kitleye dönüştürüldü. Bir avuç sömürgeci hâkim ve zorba güçle komprador ajanlar (sözde yerel burjuvalar) dışında, toplum bütünüyle açlık, işsizlik ve hastalıktan kıvranır durumda, eğitimsiz ve çaresiz bırakıldı. Daha doğrusu, bilinçli olarak dayatılan bu yöndeki iktidar uygulamalarıyla kendisini tam teslim olmaya zorladılar.”

KÜRTLÜĞÜ HİÇLEŞTİRME MERKEZLERİ

Günümüz Kürdistan’ında ekonominin tam bir zulüm ve ajanlaştırma aracı olarak kullanıldığına işaret eden Öcalan, tespitlere yer veriyor:

“Toplum aç ve işsiz bırakılarak tüm toplumsal niteliklerinden soyunmaya zorlanmakta, Kürtlükten vazgeçirme temelinde iş ve aş sahibi olabileceği belletilmektedir. İyi bir devlet veya şirket çalışanı olabilmek için hâkim ulusçuluğun tüm değerlerini özümsemiş olmak temel koşul haline getirilmiştir. Kürtlük, Kürt kimliğinde ısrar gözden düşmeye ve iş olanaklarını yitirmeye yol açmakta, açlık ve yoksulluğun gerekçesi yapılmaya çalışılmaktadır. Kurulan holdingler ve üniversiteler birer Kürtlüğü hiçleştirme merkezi olarak işlevselleştirilmektedir. Barajlar tarihî yerleşim yerlerini, tarım alanlarını, köyleri ve ekolojiyi yutan canavar rolünü oynamaktadır. Kürt olgusuna hizmet edebilecek tüm maddi ve manevi kurumların içi boşaltılmakta, sonra sömürgeleştirilip Kürt özelliklerini yutma araçlarına dönüştürülmektedir. Bunun için her türlü zor ve ekonomik araç (para, iş, pazar, meslek) silah olarak kullanılmaktadır.”

KÜRTSÜZLEŞTİRME POLİTİKASI

Görünüşte politika ve iktidarla içli dışlı olmaması gereken ekonomik alanların Kürt gerçekliğini en çok kemirip tüketen alanlar haline getirildiğini belirten Öcalan, bu alanda Kürtsüzleştirme politikasının nasıl işlediğini şöyle ifade ediyor:

“En basit bir bakkaliye faaliyeti bile koz olarak kullanılmaktadır. Banka, kooperatif, fabrika araçlarına sahip olmanın yolu Kürtlük gerçeğine elveda demekten geçmektedir. Kürt gerçekliğini yaşatmak için bireysel veya kolektif araçların geliştirilmesi yasak kapsamına alınmakta, bu yönlü çabalar üzerinde sıkı denetim kurulmaktadır. Kendi yerel pazarını geliştirme ve korumaya hiç fırsat tanınmamaktadır. Pazar üstünde kapitalizmin en vurguncu araçları mutlak egemen kılınmaktadır. Zaten neredeyse olmayan yerel metalarla yerine getirilen metalar arasında rekabete imkân tanınmamakta, tekelci fiyatlardan korunmak olanaksız kılınmaktadır. Kredi, tasarruf ve vergilendirme uygulamalarında aynı amaçlar, yani Kürtsüzleştirme ve hâkim ulusun içinde eritme geçerli kılınmaktadır.”
SÖZDE KÜRTÇÜ GİRİŞİMLER

Kürdistan’ın büyük kent merkezleri başta olmak üzere, ekonomik potansiyeli yüksek alanlar üzerinde tamamen güdümlü ve metropol merkezlerle bağlantılı sözde Kürt burjuva ortaklarla holdinglerin nasıl ve neden kurulduğuna Öcalan şöyle değiniyor:

“Hatta bu konuda yönetici Kürt işadamları ve kadınlarından dem vurulmaktadır. Bu yönünü genelevdekinden beter bir şekilde sunmaya hazır sözde birçok Kürt, hatta Kürtçü ve sivil toplumcu girişim başlatılmaktadır. Odalar, birlikler kurulmaktadır. Şüphesiz tüm bu alanlar ve girişimlerde dürüst, kendi ulusal ve toplumsal kimliğine bağlı unsurlar da vardır. Fakat her alanda olduğu gibi istisnalar genel kuralı bozmaz, tersine doğrular. Burada önemli olan, Kürt gerçekliğine dayatılan darbe vurma ve imha amaçlı girişimler ve unsurlarla bu gerçekliği yaşatmaya ve korumaya dayalı girişimler ve unsurları birbirinden ayırt etmektir.”

ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok: