5 Şubat 2012 Pazar

Karayılan: PKK Tehdit Ediyor Diyenler Rant Peşinde

Behdinan - KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, “PKK bizi tehdit ediyor” diyenlerin rant sağlama peşinde olduklarını belirterek, ''kimseyi tehdit etmiyoruz, Bu propagandaları yapanlar devlet projesiyle hareket ediyorlar'' dedi.

KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan gündemdeki konuları Newroz TV’ye değerlendirdi. Konuşmasına 2006 yılında bedenini ateşe vererek yaşamını yitiren PKK militanlarından Viyan Soran’ı anarak başlayan Karayılan, Viyan Soran şahsında tüm devrim şehitlerinin anılarını PKK lideri Abdullah Önderi Öcalan’ı ve Kürt halkını özgürleştirerek yaşatacaklarını belirtti.

‘PKK BİZİ TEHDİT EDİYOR’ DİYENLER, RANT SAĞLAMAK İSTEYENLERDİR

Hareketlerine dönük olarak kimi marjinal çevrelerin yürüttükleri karalama kampanyalarına değinen Karayılan, bu kişilerin kendilerini gündeme sokmak ve bu şekilde rant elde etmek istediklerini belirterek şunları söyledi: “Bu konu üzerinde çok durmak ve kimsenin adını vermek istemiyorum. Çünkü onları eleştirirken adlarını zikretmemizi ve böylece rant elde etmek isteyen bir çok kişi var. İşte, adları geçince ‘PKK bizi tehdit etti, bize imkan verin’ vb. yaklaşımlar göstererek devletten veya başka çevrelerden destek almaya çalışıyorlar. Bu nedenle ben kimsenin adını anmak istemiyorum. Kaldı ki bundan önceki konuşmamda da ben isim vermedim ancak birileri üzerine alındı. Olabilir. Benim burada dile getirdiklerim bir anlayıştır. Bugün Kürdistan Özgürlük Mücadelesi önemli bir aşamaya girmiş durumda. Biz hareket olarak şu an Türk sömürgeciliğiyle diplomatik, siyasi, toplumsal, askeri, kültürel, vb. her alanda bir mücadele içerisindeyiz. Bu mücadele sürecinde AKP-Gülen Cemaati ittifakı öncülüğünde kendisini yenilemiş olan Türk sömürgeciliğinin yeni yöntemlere başvurduğunu biliyoruz. Mesela bu yöntemlerden birisi Kürtler arasında bir işbirlikçi kesim geliştirmek ve bu kesim aracılığıyla Kürt Özgürlük Mücadelesi’ni zayıflatmaktır. Kürt tarihinde de sıkça buna benzer durumlar yaşanmıştır. Kürt halkının düşmanları, her zaman bu gibi yöntemlerle Kürt halkının isyanlarını ezmişlerdir. AKP de şimdi bu oyunu oynamak istiyor. Herkes buna karşı duyarlı olmalıdır.”

Aslında bu kişilerin ve çevrelerin muhatapları olmadığını vurgulayan Karayılan, “Kimi konularda sessiz kalındığı takdirde kamuoyu yanlış anlayabilir, bu nedenle kamuoyunu aydınlatma görevimiz vardır” dedi ve ekledi: “Gerçekleri tersyüz ediyorlar ve insanı cevap vermeye zorluyorlar. Aslında biz hiç yanıt vermek istemiyoruz. Onlar bizim muhataplarımız değiller. Ancak bazı şeyler var ki, sen yanıt vermezsen, sessiz kalırsan, toplumun bazı kesimleri bu yalan politikalara inanacak ve yalana dayalı bu karşıt propagandaların doğru olduğunu düşünecekler. Bu nedenle kimi hususlara değinmek, kamuoyunu bilgilendirmek ve bilenlere de hatırlatmak amacıyla, bir görev olarak biliyorum.”

‘İYİ Kİ UÇAKLARIMIZ YOK’

PKK’nin başka düşüncelere tahammül etmediği, sadece kendisini esas aldığı ve karşıtlarını tehdit ettiği söylemlerinin yalan olduğunu kaydeden Karayılan, PKK’nin Kürt halkının birliğini kurmak için çabaladığını ifade etti. Karayılan, tüm fikirlerin bir platformda toplanmasını istediğini belirterek 12 Haziran 2011 seçimlerinde kurulan Emek, Barış, Demokrasi Bloğu’nun arkasında sonuna kadar durduklarını hatırlattı.

“PKK’nin farklı düşüncelere sonuna kadar saygısı vardır” diyen Karayılan, yaptıkları eleştirileri çarpıtan kesimlere yönelik şunları ifade etti: “Kendileri her şekilde bize saldırıyorlar. Ancak biz yanıt verdiğimizde tehdit ettiğimizi belirtiyorlar. Kim tehdit etmiş? Tehdit diye bir şey yok. Bunlar kendilerini şişirerek bunun üzerinden siyaset yürütmek istiyorlar. Bu dönemde Kürt halkı için birlik her dönemden daha fazla gereklidir. Biz, bunun üzerinde duruyoruz. Biz özellikle yurtsever halkımızı, bağımsız siyasetçileri, Kürt aydın ve sanatçılarını bu konularda gerçekleri daha iyi izlemeye çağırıyoruz. Karşımızda psikolojik bir savaş var. Devletin imkanları çok; onlarca TV ve gazetesi var. Paraları ve propaganda araçları çoktur. Her şeyi tersyüz ediyorlar; var olan bir şeyi yok gibi, yok olan bir şeyi ise varmış gibi gösteriyorlar. Şimdi soruyorum; Kim gelmiş demiş, ‘benim düşüncem farklıdır ama ben burada çalışmak istiyorum’, önünde engel olmuşuz? Kim gelmiş demiş ki ‘biz farklı düşünceler olarak bir araya gelelim ve bir olalım’ biz demişiz hayır? Nerede ve kimin üzerine herhangi bir baskı uygulamışız? Kısacası bu iddialar doğru değildir. Biz, özünde halkın birliğini esas alan, tutarlı düşünce sahibi olan herkesle bir platformda olmak ve her yerde onlara yer vermek istiyoruz. Hangi alanda yer almak istiyorlarsa onlara yer vermeye hazırız. Hakikat budur ama bizim savaştığımız düşmanın yanında yer alırsan ve her gün onları desteklersen bu, doğru bir tutum olmaz. AKP öncülüğündeki Türk sömürgeciliği, Roboskî’de 34 gencimizi katletti. Bu olayda AKP’yi aklamak için neler yapıldığını biliyorsunuz. Ancak her şey gün yüzünde olmasına rağmen, bu olayı da ters çevirip bizim üzerimize atmak istiyorlar. İyi ki uçaklarımız yok. Olsaydı kesin bizim yaptığımızı söylerlerdi. Tabii bugün bunların Kürtlerin eliyle yapılması bir utançtır. İşte biz bunları dile getirdiğimiz zaman ‘tehdit ediyorlar’ diye bas bas bağırıyorlar. Ancak bunları dile getirmek bir tehdit değil, gerçeklerden bahsetmektir.”
ONLAR DEVLET PROJESİDİR, BİZ BU HALKIN FEDAİLERİYİZ

Bu propagandaları yapan kişilerin bir devlet projesiyle hareket ettiklerinin ortada olduğunu dile getiren Murat Karayılan, bu kadar açık olmasına rağmen, PKK’nin bir devlet projesi olarak yansıtılmasını “güneş balçıkla sıvanmaz” diyerek yanıtladı. Türk devletinin PKK’yi yok etmek için tüm imkanlarını seferber ettiğini dile getiren Karayılan, Öcalan da dahil olmak üzere PKK’nin tüm eski kadrolarının bir çok kez ölümden döndüğünü, büyük bir çoğunluğunun ise yaşamlarını yitirdiğini ve kendilerinin bu halkın fedaileri olduğunu belirterek şunları söyledi:
300 ARKADAŞTAN 10 KİŞİ KALDIK, BEN ÜÇ DEFA YARALANDIM

“Biz Lübnan’a çıktığımız dönemde, Filistinlilerin yanında bulunduğumuz süreçte, sayımız 300’e yakındı. O zor şartlarda ülkede mücadeleye ihtiyaç vardı ve biz ülkeye geri döndük. Bir yanda Mazlum Doğan, Kemal Pir, Hayri Durmuş ve Ferhat Kurtay yoldaşlar öncülüğünde zindanlarda direniş geliştirilirken, diğer yandan ise biz de dağda örgütlendik. Şimdi o 300 arkadaştan biz yaklaşık 10 kişi kaldık. Bazı bilinen bizden kopan, ihanet edenler var, onlar dışındaki tüm arkadaşlarımız şahadete ulaştılar. Önderlik de dahil hepimiz şimdiye kadar onlarca kez tesadüfen ölümden kurtulmuşuz. Çünkü düşman şimdiye kadar birçok kez saldırmış bize. Mesela ben 3 defa yaralandım. O kalan 10 civarında arkadaş da birçok sefer yaralandılar ve çok zor şartlardan geçtiler. Şu an belgeleri de açığa çıkmış; Tansu Çiller, ‘96 yılında Önder Apo’yu suikast etmek için 50 milyon dolar vermiş. Bunların hepsi belgelidir.
20 BİNE YAKIN ŞEHİT VERDİK


Peki, biz kimiz? Ne için yaşıyoruz? Biz bu ülkenin fedaileriyiz. Biz bu ülkenin özgür olmasını istiyoruz. Bunun için hayatımızı feda etmişiz. Bizlerin hiçbirinin şahsi bir şeyi yoktur. Önder Apo’nun bir lirası var mı? Köyden, eskiden kalma bir şeyler varsa belki onlar üzerine kayıtlıdır, başka da hiçbir şeyi yoktur. Bizim bir şeyimiz var mı? Yok. Biz ne için çalışıyoruz? Biz, bu halkın mücadelesi başarsın diye 20 bine yakın şehit verdik. Bu yıl bile 200’e yakın arkadaşımız şehit düştü ve bunlardan 6’sı hareketimiz içerisinde merkezi düzeyde yönetimde yer alan arkadaşlarımızdır; merkezde beraber yer aldığımız yoldaşlarımızdır. PKK, bir fedai hareketidir. Kimse PKK üzerine sis perdesi örtmeye çalışmasın. PKK berrak bir harekettir. PKK’liler fedai olmasa bu mücadeleyi yürütemezler. Doğrusu budur. Önderliğimiz şu an İmralı’da bir direniş içerisinde. Eğer kendisini feda etmese o direnişi sürdürebilir mi? Bu kolay mı? Kürdistan mücadelesinin yükü ağırdır; öyle kanallarda gezerek, konuşarak yürütülemez. Biz bunu biliyoruz. Biz de kendimize ev yapmayı, yer edinmeyi, zengin olmayı biliyoruz. Ama bu halk şerefli ve onurlu bir yaşamı hak ediyor ve biz bu yaşam için kendimizi feda etmeyi tercih ediyoruz.

Tabii PKK olarak biz bunu yürütürken, kimse üzerinde egemenlik kurmak istemiyoruz. Bizim programımızda egemenlik yoktur. Yine hiçbir PKK’linin bireysel ve özel yaşamı yoktur. Felsefemiz ‘bir lokma bir hırka’ felsefesidir. Gerisi insanlığa, özgürlüğe, demokrasiye, halkların kardeşliğine ve özgür yaşama hizmettir. Buna rağmen bazıları oradan buradan konuşuyor. Bazı marjinal kişilerin bu yaptıkları ve gerçekleri tersyüz eden politikaları sonuç alamaz. Kürt halkının mücadelesi büyük bir mücadeledir ve her şey açıkça ortadadır. Bu türden çeşitli çabalar daha önce de çok denendi ama sonuç alamadılar. Bu hakikat, şu an içinde bulunduğumuz süreçte de göz önündedir. Ben bu inançtayım.”


KÜRT MİLLİ SERMAYESİ’NİN OLUŞMASINDAN KORKULUYOR

Geçtiğimiz hafta İstanbul’da yapılan ve amacının PKK’nin maddi kaynaklarının kurutulması olduğu öne sürülen toplantıyı değerlendiren KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, bu tür girişimlerin gerçeğe dayanmadığını ve işadamlarından yardım almak gibi bir politikalarının olmadığını belirtti. Karayılan, bu tür haberlerle Milli Kürt Sermayesi’nin oluşmasının engellemek istendiğini vurguladı. “Basından takip ettiğimiz kadarıyla anlaşılıyor ki, İstanbul’da yapılan bu toplantıyla yeni bir senaryo üzerinde duruluyor” diyen Karayılan şöyle devam etti: “Gerçekleri çarpıtan bu tür şeylerle Kürt işadamlarını zayıflatmak istiyorlar. Biliyorsunuz ‘90’larda da Tansu Çiller, ‘PKK’ye yardım eden işadamlarının listesi cebimdedir’ demişti ve ardından Savaş Buldan, Behçet Cantürk başta olmak üzere birçok Kürt işadamı şehit edilmişti. Geride kalanları da kontrol altına alarak zayıflattılar. Teslim olan oldu, olmayanı ise zayıflattılar ve iflas ettirdiler. Yani Kürtlerin zengin olmasını, iş-güç sahibi olmasını istemiyorlar. İş sahibi olanların onlara bağlı olmalarını istiyorlar. Çünkü onlar bir ‘Kürt Milli Sermayesi’ oluşmasından korkuyorlar. Bu esasen böyle bir senaryodur. Açık ki nasıl ki zamanında Tansu Çiller geri çektiği Kürt işadamlarının yerine kendine ait olan adamlarını öne sürdü, bugün de böyle bir çaba olduğu anlaşılıyor.

Biz herhangi bir Kürt işadamından bir yardım almış değiliz. Öyle özel bir şey yok. Biz bu konuya mesafeli yaklaşıyoruz. Çünkü biz meselelere stratejik yaklaşıyoruz. Doğrudur, biz bir Kürt sermayesinin oluşmasını istiyoruz. Böyle bir politikamız var. Onlar da bunu biliyorlar ve esas olarak bunun önünde engel olmak istiyorlar. Bunun için böyle gerçekle alakası olmayan, ‘PKK işadamlarından yardım, ihalelerden pay, belediyelerden zorla para alıyor’ vb. iddiaları öne sürüyorlar.”


YURTSEVER BELEDİYELER KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR

Bağımsız-yurtsever Kürt belediyelerinin dürüst çalışmasının kırmızıçizgileri olduğunu belirten Karayılan, “Biz halkımızın değerleri ve mevzileri korumak için canımızı veriyoruz. Dolayısıyla yurtseverlerin bir mevzisi varsa, o mevzi maddi çıkarlar için değil, Kürt halkının kazanması ve siyasi başarılar için kullanılmalıdır. Kimse maddi şeyler için canını vermez” diyerek bu tür durumlar varsa ilk önce kendilerinin bunlara karşı olacağını belirtti. Karayılan, bu propagandaları yayanların Kürt Özgürlük Hareketi’nin bu tür konularda ne kadar hassas ve duyarlı olduğunu çok iyi bildiklerini fakat bilinçli bir biçimde çarpıttıklarını dile getirdi.

AKP SAMİMİ DEĞİL

Diyarbakır’da yapılan restorasyon çalışmalarında bulunan insan kemikleri üzerinden tekrar tartışmaya açılan toplu mezarlar ve faili meçhul cinayetleri değerlendiren Karayılan, bu çalışmaların devlet tarafından istenilerek çıkarılmadığını belirterek bu çalışmaların ailelerin ve insan hakları kuruluşlarının zorlamasıyla veya Amed-İç Kale’de olduğu gibi, restorasyon, vb. çalışmalarda rastgele ortaya çıktığını belirterek, bu konuyu çarpıtanlara tepki gösterdi. “Hem insanlarımızı şehit ettiler hem de bunun üzerine bizi suçluyorlar” diyen Karayılan, dün Kürtlerin faili meçhul bir şekilde şehit edildiğini ancak bugün ise zindanlara doldurularak ölümden beter edildiğini belirterek devlette geçmişte hakim olan anlayışla bugün sahip olunan anlayış arasında bir fark olmadığını dile getirdi. Bulunan bu insan kemiklerinin militan, sempatizan ve taraftarlarına ait olduğunu belirten Karayılan, insanlarını toprak altına gömen bu zihniyetten hesap soracaklarını belirtti.

ÖCALAN’A ÖZGÜRLÜK, KÜRDİSTAN’A SİYASİ STATÜ YÜRÜYÜŞÜNÜ SELAMLIYORUM


31 Ocak günü İsviçre’de başlayan ve 18 gün sürecek olan Uzun Yürüyüşü değerlendiren Karayılan, bu yürüyüşü sıradan bir yürüyüş olarak görmediklerini belirterek içinde toplumun her kesiminden ve Kürt halkının dostlarından oluşan yürüyüşçülerin, bu eylemleriyle sorunun başladığı Avrupa’ya ve tüm dünya kamuoyuna çok büyük bir mesaj verdiklerini dile getirdi.

Öcalan’ın, geçmişte Kürt sorununun barışçıl ve siyasi yollarla çözümü için Avrupa’ya çıktığını ancak Avrupalıların buna karşılık olarak hukuksuz bir şekilde kendisinin kaçırılmasında rol oynadıklarını ve Türk devletine teslim ettiklerini belirten Karayılan, Batı ülkelerinin her zaman Kürdistan’ı sömüren ülkelere arka çıktığını ifade etti. Karayılan, “Bir tek Türk devleti ya da Kürdistan üzerinde egemen olan diğer devletlerden birisi olsa, siyasi, diplomatik, kültürel ve toplumsal olarak tek başına Kürt mücadelesi karşısında duramazlar” dedi.

Kürt halkının her şart ve koşul altında Öcalan’a sahip çıktığını dile getiren KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, bu uğurda halk olarak birçok şehit verdiklerini, binlercesinin ise tutuklandığını hatırlatarak artık Öcalan’ın ve Kürt halkının gösterdiği direniş gerçekliğinin görülmesi gerektiğini belirtti. Karayılan, “Aralarında aydın, yazar, siyasetçi, sanatçı ve toplumun diğer kesimlerinden birçok aktivistin öncülüğünde gerçekleşen ve 18 gün sürecek olan bu yürüyüşün gerçekleşmesi, tüm dünyaya Kürt halkının Komployu kabul etmediğinin mesajıdır” dedi.

ABD GELDİ, GİTTİ, KÜRT SORUNU HALEN YERİNDE

Kürt sorunun çözülmesini istemeyenlerin Kürtlerin iradeleşmesinin önüne geçmek istediklerini, özgür Kürdü ezmek, sorunu kendilerine göre ele almak ve Kürt sorununu sürüncemede bırakmak istediklerini belirten Karayılan şöyle devam etti:

“Bu kesimlerin Kürt sorununun çözülmesi gibi bir niyetleri yok. Aynı yaklaşımı biz Güney Kürdistan’da da gördük. İşte ABD Irak’a geldi, Irak’ta egemen oldu ama Kürt sorununu çözmeden gitti. Kerkük sorunu ve ona bağlı olarak daha birçok sorun, halen ciddi birer sorun olarak duruyor. Bu, Kürt inkarına dayalı bir zihniyettir ve bu sorunun çözümü için öncelikle Kürtler üzerindeki inkarın kalkması gerekiyor. Bu çerçevede ‘Önder Apo’ya Özgürlük, Kürdistan’a Statü’ şiarıyla gerçekleştirilen yürüyüş, gerçekten değerlidir. Bu eylem aynı zamanda bir öncü eylem niteliğindedir. Çünkü biz Uluslararası Komplo’nun 14. yılına girdiğimiz bu Şubat ayıyla birlikte Uluslararası Komplo’yu kırmak ve Önder Apo ile Kürt halkının özgürlüğünü sağlamak istiyoruz. Önder Apo’nun özgürlüğü Kürt halkının özgürlüğüdür, 8 bin tutsağın özgürlüğüdür. Biz Önder Apo şahsında temel bir sorunun çözümünü esas alıyoruz. Bu yüzden biz bu ayda ister yurt içinde olsun ister yurt dışında olsun, tüm halkımızın ve demokratik kurumların Önder Apo’nun özgürlüğünü gündeme koymalarını istiyoruz. Bundan önce de halkımız her yerde büyük bir katılımla komployu kınıyorlardı. Ancak bu yıl daha da güçlü kınayacak, hatta kınama yetmeyecek uzun süreli bir mücadele verecek ve Uluslararası Komplo’yu tamamen sona erdirecek bir mücadeleyi başlatacaktır. Biz bunun için Önder Apo’ya özgürlük ve Kürdistan’a statü istemeyi önemli görüyoruz. Ortadoğu bölgesinde halklar arasında kardeşlik ancak böyle gelişebilir; barış ve demokrasi ancak böyle gelişebilir.

Bunun için tüm Kürt halkını, yurtseverlerini, barışçıl ve demokrat insanları, demokratik kurumları ve Kürt kadını ile gençliğini bu komplonun meydana geldiği Şubat ayında Önder Apo’ya sahip çıkmaya, Önder Apo’nun özgürlüğü için çeşitli düzeylerde ki eylemleri geliştirmeye çağırıyorum. Tüm halkımızın ve yurtseverlerin Önder Apo’nun en son ailesiyle görüşmeme tutumunu iyi okuması gerekmektedir. Bugün İmralı’da neler oluyor, biz bilemiyoruz. Zaten Önderliğimiz de görüşmeyi reddederken ‘burası çok hassastır, görüşme için koşullar müsait değildir’ diyor. Yani orada bir zulüm ve işkence var. Bu, bunlara karşı bir tutumdur. Bizlerin de bu çağrıyı doğru okumamız önemlidir. Ancak bu şekilde Önderliğe Özgürlük ve Kürdistan’a statü sürecini güçlü bir şekilde örgütleyebiliriz. Bu temelde tekrardan başta uzun yürüyüş eylemcileri ile haksızlığa, komploculuğa, faşizme ve sömürgeciliğe karşı mücadele yürüten herkesi selamlıyorum. Başarı halkımızın olacaktır.”

ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok: