7 Ocak 2012 Cumartesi

'Bütün İktidar Cemaat'e'

Erdem Can -ANF                     Ankara - AKP, 28 Şubat süreci sonrasında yeniden tarif edilen, ”ılımlı İslam”ın siyasal temsili olarak meydana getirildi. Necmettin Erbakan ekibinden koparak, AKP'yi oluşturanlar, ”Milli görüşün devamı olmadıkları” konusunda hem iç hem de dış güç odaklarını ika etmek için de ciddi bir mesai verdiler.

Bugün büyük bir bölümü, Ergenekon davalarında yargılanan askeri personel, 28 Şubat sürecinin aktörleri arasındaydı. Bugün ortaya çıkan söz konusu bu TSK personelinin ABD karşıtı yeni bir yapılanmaya gittikleri oldu.

Nitekim, 28 Şubat mağdurları adına ”sembole” dönüştürülen Fethullah Gülen'de bu süreçte, hapse girmemek için ABD'ye sığınmıştı. ABD, Gülen ve Cemaati'nin faaliyetlerinden rahatsız değildi. Gülen Cemaati'nin, dünyanın bir çok yerinde okul açmasından, medeniyetler ittifakına kadar bir çok girişimi, ABD'nin de bölge için öngördüğü, ”ılımlı İslam”a uygundu. Dikkat edilirse, ABD 11 Eylül sonrası bir çok İslami yapılanmaya açık savaş ilan ederken, ne Gülen'in ABD'deki varlığına ne de kendisinin güçlü nüfusa sahip olduğu ülkelerdeki faaliyetlerine karşı çıkmadı. Aksine, bu yolla destekledi.

AKP'nin kuruluşundan iki yıl gibi kısa bir süre sonra girdiği ilk seçimde, ABD'nin ”sempatisine mazhar olmuş” tüm çevrelerin desteğini alarak iktidara geldiği 2002 seçimlerinde en güçlü desteği Gülen Cemaati'nden gördü. Cemaat kendisine bağlı yayın organları başta olmak üzere, küçük ve orta ölçekli sermaye üzerindeki nüfusunu da AKP lehine harekete geçirdi. AKP'yi oluşturan ittifakın en büyük ortaklarından olan Gülen Cemaati, devletin ”yeniden yapılandırılmasından” AKP üzerinden etkili olama hesapları yapıyordu.

Girdiği üç genel seçim sonrasında yüzde 48 gibi ciddi bir oya ulaşan AKP ve dolayısıyla Erdoğan, kendisini iktidara taşıyan ittifakları da yeniden tarife soyununca dengeler değişti. Dışarda İsrail ile bilinçli bir gerilim politikası izleyen Erdoğan'ın içerde de ordu ile yakınlaşması Cemaat'i rahatsız etti.

Gülen Cemaati ile AKP hükümet arasındaki ilk görüş ayrılığı Mavi Marmara Gemisi'nin İsrail'in tüm uyarılarına karşın Hükümet'in açık desteği ile yola çıkması ve ardından yaşananlar ile başlamıştı. Mavi Marmara'nın yola çıkışı ve sonrasında yaşanan gelişmeler konusunda hükümetle açık bir biçimde ters düşen Fethullah Gülen, ”İsrail yönetiminden izin almadan, böyle bir girişimin yapılmasını yasa dışı” ilan etti.

Cemaat, İsrail’le ilişkilerin gerilmesinden duyduğu rahatsızlığı açık bir biçimde gösterdi. İçişleri bakanlığı döneminde kadro paylaşımı konusunda sorun yaşadıkları Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ı hedef alan Cemaat'e yakın yazarlar, şike yasasından dolayı da Başbakan Erdoğan’ı sert ifadelerle eleştirdiler.

Cemaat'in, hükümete yönelik eleştirileri daha çok Cemaat'in resmi yayın organı niteliğindeki Zaman Gazetesi'nin Fethullah Gülen'e yakınlığı ile bilinen yazarları aracılığıyla yapıyor. Bu konuda, Hüseyin Gülerce’yle birlikte öne çıkan diğer bir isim ise A. Turan Alkan.

Alkan, Zaman’da, 10 Aralık’ta yayınlanan “Şike koalisyonu ve yeni anayasa” başlıklı yazısında, Başbakan Erdoğan’a hayli sert bir üslupla yüklenmişti. Erdoğan’ın, şike yasası konusunda, “futbol baronlarından yana tavır aldığını” söyleyen Alkan, “Bana öyle göründü ki şu dört yıllık ustalık döneminde Başbakan, kendi kariyer çizgisini milletin hukukundan daha fazla ciddiye alabilir pekâlâ” ifadesini kullanarak Erdoğan'ın kişisel hırsına dikkat çekti.

Alkan, yazısını, “Eğer hâlâ vazgeçilmedi ise yeni anayasa çalışmalarında, şike kanununda sizi can-baş ile destekleyen CHP ve MHP'yi ortak çalışmaya ikna edip, vaadiniz üzre yeni anayasayı yaparsanız ferâsetinize şapka çıkartacağım... Aksi takdirde, ‘Bir başbakan vardı’ deyip üzüleceğiz” sözleriyle açıkça Erdoğan'a ömür biçti.

Gazete sayfalarına taşınmasa da Ankara kulislerinde çok konuşulan başlıklardan biri de AKP'ye dönük Erdoğan sonrası hesaplar. İki alt başlıkta toplanan tartışmalarda, ciddi sağlık sorunları olduğu, kanser tedavisi gördüğü söylenen Erdoğan'ın bu nedenle ya da Çankaya Köşkü'ne çıkması durumunda AKP'nin ne olacağı ciddi bir gündem oluşturuyor. İktidara yönelik beklentilerini, ”Tek millet, tek ülke, tek bayrak, tek cemaat...” şeklinde tarif eden Gülen Cemaati, Erdoğan sonrası öne çıkması muhtemel, Bülent Arınç ve benzeri isimleri, AKP içerisindeki, ”Milli görüşçü” ekip olmakla itham ediyor.

AKP'nin, iktidar gücünü kendisini buraya taşıyan odaklardan sıyrılıp, askerle ikili bir paylaşıma dönüştürmesinden rahatsız olan Cemaat, AKP-MGK koalisyonunda kendisine sadece bir payanda rolü biçilmesinden de ciddi bir rahatsızlık duyuyor.

Cemaat, AKP'nin yeni anayasa konusunda da TSK ile ortak tavır alacağı olasılığı üzerinde duruyor. Bu da Cemaat'i rahatsız eden konulardan biri. Önümüzdeki dönemde yeni anayasa tartışmalarının Cemaat'le AKP arasındaki çatışmayı daha da su yüzüne çıkarack gibi görünüyor.

canerdem2126@gmail.com

ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok: