29 Aralık 2011 Perşembe

Hacı Encü: Askerler Önümüzü Kesti, Uçaklar Bombaladı

Şırnak - Şırnak’ın Uludere İlçesi Ortasu (Roboski) Köyü’nde köylülerin savaş uçaklarıyla bombalanarak katledilmesi olayını yerinde inceleyerek, ön izleme raporu hazırlayan İHD ve MAZLUMDER heyeti, olayın bir yargısız infaz ve toplu katliam olduğunu belirtti.

Bombardımandan sağ kurtulmayı başaran Hacı Encü’nün ifadelerine yer verilen raporda, askerlerin köylülerin önünü kestiğini, uçakların da bombardıman yaptığını kaydetti.

Şırnak’ın Uludere İlçesi Ortasu Köyü’nde köylülerin savaşuçaklarıyla bombalanarak katledilmesi olayını yerinde incelemek için Uludere’ye giden İHD ve MAZLUMDER, hazırladıkları ön izlenim raporunu açıkladı. İHD Genel Merkez yöneticileri ile Diyarbakır, Hakkari, Van, Siirt ve Mardin şubeleri ile MAZLUMDER Genel Merkez yöneticileri ile Hakkari ve Diyarbakır şube yöneticilerinden oluşan heyetin hazırladığı ön izleme raporunda çarpıcı noktalara değinildi.

Akşam saatlerinde Uludere İlçesi’ne varıldığı ve cenazelerin bekletildiği Devlet Hastanesi’ne gidildiği belirtilen raporda şöyle denildi: “Hastanenin kalabalık, cenazelerin gruplar halinde gelişigüzel odalarda battaniyelere sarılı halde bekletildikleri, ailelerin de cenazelerin başında beklemekte oldukları görülmüştür. Otopsinin yapılmakta olduğu yerin hastanenin kalorifer kazanı odasının bitişiğinde bodrum katta, salonun bir kısmının çarşaflarla kapatılarak ikiye ayrıldığı ve otopsinin perde arkasında yapılmakta olduğu, otopsi işlemlerine aileleri temsilen Şırnak Barosundan tek bir avukatın bulunmasına izin verildiği, iki savcının işlemleri yürüttüğü, saat 18.30 itibariyle sadece 6 cenazenin otopsi işleminin tamamlandığı tespit edilmiştir.”

Cenazelerin hastanede bulunduğu, hayatını kaybedenlerin yaşlarının 12-28 yaş aralığı olduğu vurgulanan raporda, olayın yaşandığı yerin sınırın sıfır noktasında olduğu belirtildi.

ASKERLER ÖNÜMÜZÜ KESTİ, UÇAKLAR BOMBALADI

Raporda, olaydan sağ kurtulan ve hastanede görüşülen 19 yaşındaki Hacı Encü’nün şu beyanlarına yer verildi:

“28.12.2011 günü Saat 16.00’da 40-50 kişilik bir grupla birlikte mazot ve gıda maddesi getirmek üzere yine bu sayıda katırla beraber sınırın Irak tarafına geçtik. Karakola özellikle bir bilgilendirme yapmadık ancak gidip geldiğimizi zaten biliyorlardı. Amacımız şeker ve mazot getirmekti. Hatta giderken İnsansız Hava Aracının sesini dahi duyduk ancak sürekli gidip geldiğimiz için yolumuza devam ettik. Akşam 19.00’da katırları yükleyerek yola çıktık. Saat 21.00 gibi sınıra yaklaştık. Bizim köyün yaylasına vardık, yayla tam sınırdadır. Orada önce aydınlatma fişeği ve akabinde de top-obüs atışı yapıldı.Biz yükümüzü sınırın diğer tarafında bıraktık. Hemen ardından uçaklar geldi ve bombardıman başladı. Biz iki gruptuk, öndeki grup ile arkadaki grup arasında 300-400 metre mesafe vardı. İlk top atışından hemen sonra uçak geldi. Askerler bizim yaylayı tuttukları için, bu tarafa geçebileceğimiz başka yol yoktu. Bu nedenle gruplar sıkışarak bir araya gelmek zorunda kaldı. Sonunda iki büyük grup olduk. İlk uçak bombardımanında sınırın sıfır noktasında bulunan yaklaşık 20 kişilik grup imha oldu. Hemen geriye kaçmaya başladık. Kayalıklar arasında kalanların üzerine bomba yağmaya başladı. Benim de içinde bulunduğum grup 6 kişiydi, bu gruptan 3 kişi kurtulduk. Üzerimizde günlük sivil elbiselerimiz vardı, hiç kimsede silah yoktu. Olay 1 saat falan sürdü. Bir iki kişi 3 katırla beraber küçük bir deredeki suya girdik. Bir saat bekledikten sonra bir kayalığın altına sığındık. Arkadaşlarımızdan haber alamadık. Saat 23.00-23.30 gibi gelen ışıklardan ve seslerden köylülerin geldiğini anladık. Köylüler feryat etmeye başlayınca askerler tuttukları yerlerden çekilerek yaylayı da boşalttılar. Çok uzun zamandır bu işi yapıyoruz. İki kişi evliydi, diğerleri lise ve ilköğrenim öğrencisiydi. Henüz hiç kimse beni ifade vermem için çağırmadı. Olaydan sonra hiç asker görmedim.”

‘ASKERLER BİLİYORDU’

Raporda, heyetin yaptığı tespitler şu şekilde sıralandı:

“*Olayda tamamı sivil olan insanların öldürüldüğü ve yaralandığı,

*Olay esnasında gruba DUR ihtarı yapılmadığı ve uyarılmadıkları, hiçbir surette güvenlik güçlerine ateş açılmadığı, askerlerin de bireysel olarak ateş etmedikleri, olayda uçakların bombardıman yaptıkları ve ölümlerin bu nedenle olduğu,

*Sivillerin olay yerinde bulunan güvenlik güçlerince tanınan ve bilinen insanlar oldukları, güvenlik güçlerinin sınır ticareti nedeniyle yapılan bu gidiş ve gelişlerden haberdar oldukları,

*Tarafımızdan görülmemekle beraber görgü tanığının ve köylülerin anlatımından sınır ticareti için aynı güzergahın sürekli kullanıldığı ve güvenlik kuvvetleri dahil herkesçe bilindiği, kullanılan yolun patika yol olmadığı, yolun üstünde maden ocaklarının bulunduğu,

*Resmi açıklamaların aksine olay yerinin Sinat- Haftanin olarak adlandırılan bölgeye uzak olduğu, saldırıya uğrayan bir grubun Türkiye tarafında olduğu bir grubun da Irak-Türkiye sınırının üstünde olduğu,

*Olaydan sonra hiçbir resmi kurumun cenazeleri almak için girişimde bulunmadıkları ve askerlerin olay bölgesinden tamamen çekildikleri, cenazelerin köylüler tarafından alınarak kendi imkanları ile Gülyazı köyüne getirildikleri,

*Hastane koşullarının otopsi işlemine elverişli olmadığı,cenazelerin gelişigüzel odalara bırakıldığı, cenazelerin akrabaları tarafından battaniyelere sarıldıkları, hastane personelinin yetersiz sayıda olduğu hatta gördüğümüz kadarıyla neredeyse yok denecek sayıda olduğu ve cenazelerin aileler tarafından otopsiye ve ambulanslara taşındığı,

*Cenazelerden otopsi sonucunda elde edilecek delillerin mevcut koşullar nedeniyle usulüne uygun şekilde alınamayacağı, bu nedenle delillerin karartılma ihtimalinin yüksek olduğu,

*Hastanede heyetimiz tarafından görülen cesetlerin yanmış,iç organlarının dışarıda olduğu, çoğunun kafatasının parçalandığı, vücut bütünlüklerinin parçalanmak suretiyle bozulduğu,

*Olayda tahrip gücü çok yüksek, yakıcı nitelikte mühimmatın kullanıldığı tespit edilmiştir.”

‘TOPLU KATLİAM’

Yaşanan olay hakkında daha ayrıntılı bir raporun hazırlanması gerektiği kaydedilen raporda, “Heyetimiz bu olaya ilişkin olarak yapılanın bir yargısız infaz olduğu, öldürülenlerin sayısı itibariyle toplu bir katliam niteliği taşıdığı sonucuna varmıştır. Bu amaçla ulusal ve uluslar arasısivil toplum örgütlerinin incelemede bulunmak üzere duyarlılık göstermelerini, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesinin derhal heyet göndermesinin gerektiği, Türk medyasının ‘resmi kurumların yaptığı açıklamalar dışında’katliama basın etiği çerçevesinde yaklaşması ve kamuoyuna gerçekleri aktarması hususunda duyarlı olması gerektiği sonucuna varılmıştır” denildi.

ANF NEWS AGENCY

Küresel BAK: İçişleri Bakanı İstifa Etsin

İstanbul - Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK), Uludere Katliamı ile ilgili yaptığı yazılı açıklamada, "Uludere'de gerçekleşen devlet eliyle işlenmiş bir katliamdır! Ne hükümetin sessizliği ne de Genelkurmay’ın yapay açıklaması, bu gerçeği gizleyemez" dedi.

Katliamın sorumlularının hesap vermesi gerektiğinin altını çizen Küresel BAK açıklamasında şöyle dedi: "Bu katliama katılan, onay veren, katliamın siyasi sorumluluğunu yapanlar hesap vermeden, görevlerinden istifa edip de yargılanmadan, 2011 yılı bizim açımızdan asla bitmiş olmayacak. Bu yüzden, hükümet derhal bir açıklama yapmalıdır! Irkçı, savaşı tırmandırmayı hedefleyen açıklamalar yapan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin istifa etmelidir. Açıklamasında 36 sivilin öldürüldüğüne hiç değinmeyen ve bu katliamı teröre karşı mücadele azmine bağlayan Genelkurmay Başkanı istifa etmelidir! F-16’lara sivillerin üzerine bomba yağdırma emrini veren Hava Kuvvetleri Komutanı istifa etmelidir!"

ANF NEWS AGENCY

Uludere İçin Işıklar Sönecek

Yüksekova - Yüksekova Haber adlı internet sitesinin okurları Şırnak’ta yaşanan katliamı kınamak amacıyla 2 dakika boyunca ışık söndürüp yakma eylemi başlattı.
Şırnak’ın Uludere ilçesinde meydana gelen ve 35 sivilin hayatını kaybettiği hava saldırısına tepkiler büyüyor.

Akşam saatlerinde Yüksekova Haber internet sitesinin Facebook sayfasında bir araya gelen bir grup okuyucu akşam 21.00’de Uludere için 2 dakika boyunca ışık yakıp söndürme eylemi gerçekleştireceklerini duyurdu.
Kısa sürede hızla yayılan kampanya Twitter’da da paylaşılmaya başlandı. SMS’lerle de hızla yayılan eylemin duyurusu kısa sürede tüm Kürt illerine yayıldı. Sosyal medya aracılığı ile başlatılan kampanyanın 1 hafta boyunca devam ettirilmesi çağrısı da yapıldı.
Kısa sürede binlerce kişiye ulaştırılan mesajda şöyle yazıyor: “Bu gece saat 21.00'de Şırnak Uludere'de yaşanan katliamı kınamak amacıyla 2 dakika boyunca 'ışık yakıp söndürme' eylemi gerçekleştiriyoruz. Yüksekova'dan başlıyoruz. Dileyen bulunduğu il veya ilçeden de eyleme katılabilir.”
ANF NEWS AGENCY

BM'ye Çağrı: Türkiye'ye Silah Ambargosu Uygulansın

Stockholm - Türk ordusunun Uludere'nin Roboski köyünde 35 Kürt köylüsünün yaşamını yitirmesine yol açan katliam yarın 30 Aralık günü saat 14.00’te Stockholm’un Sergel Meydanında düzenlenecek bir gösteriyle protesto edilecek. İsveç Kürt Konseyi ise BM'ye çağrı yaparak Türkiye'ye silah ambargosu uygulanmasını istedi.

İsveç Kürt Konseyi tarafından düzenlenen gösteriye İsveç sol Parti Lideri Lars Ohly’nin de konuşmacı olarak katılması bekleniyor.

İsveç Kürt Konseyi yaptığı basın açıklamasında katliamı protesto etti ve katliamın sorumlularının yargılanmalarını talep etti.

Açıklamada katliamın MGK toplantısının hemen ardından gelmesine dikkat çekilerek, Birlemiş Milletler, Avrupa Birliği'nin harekete geçmesi istendi.

Birleşmiş Milletlere yapılan çağrıda Türkiye’ye silah ambargosu uygulaması istendi.

İsveç Kürt Konseyi Kürt halkı ve dostlarını da yarın yapılacak gösteriye katılarak Türk devletinin işlediği insanlık suçunu protesto etmeye çağırdı.

ANF NEWS AGENCY

CHP: Hüseyin Çelik Hükümet’e Zaman Kazandırmaya Çalışıyor

Ankara - CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Roboski katliamına ilişkin ilk açıklamanın hükümet yerine AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik’ten gelmesinin “bir iktidarsızlık” örneği olduğunu belirterek, ‘’Hüseyin Çelik Hükümet’e zaman kazandırmaya çalışıyor’’ dedi.

Tanrıkulu, yaptığı yazılı açıklamada Şırnak Uludere’de yaşanan katliama ilişkin ilk açıklamanın AKP MKYK toplantısının ardından Çelik’ten gelmesini eleştirdi ve şunları söyledi: “Aradan 20 saat geçtikten sonra Uludere felaketine ilişkin ilk açıklamanın hükümet yerine AKP sözcüsünden gelmesi bir iktidarsızlık örneğidir. Bu hükümetin Başbakanı, Milli Savunma Bakanı ve İçişleri Bakanı yok mu? Bu operasyonu kim yapmıştır veya yaptırmıştır? AKP mi, Genelkurmay mı, yoksa hükümet mi? Hükümet neden konuşmuyor?”

Bu yapılan açıklamanın hükümetin bu sorunu çözme iradesinden ne kadar uzaklaştığını ortaya koyduğunu ifade eden Tanrıkulu, “Ölümler için adli ve idari soruşturma yapılması hükümetin siyasal sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Bu açıklama, olayın vahametini kavramaktan uzak bir açıklamadır. Bu ölümler sıradanlaştırılamaz. Hüseyin Çelik’in açıklaması ölümler sanki trafik kazası sonucunda olmuş gibi bir anlayışı yansıtmaktadır. 20 saat geçmesine rağmen Hüseyin Çelik, kimlikler hala belirlenmedi demektedir. Oysa isimler bellidir, kim oldukları bellidir. Hüseyin Çelik Hükümet’e zaman kazandırmaya çalışıyor. Eğer gerçekten ‘ileri demokrasi’ olsaydı öncelikle böyle bir olay olmazdı. Olsaydı o hükümetin ilgili bakanları sorumluluk kabul eder ve gereğini yapardı. Bu bir felakettir. Bu felaketin siyasal sorumluluğu Hükümet’e aittir” dedi.

ANF NEWS AGENCY

Hewler'de Roboski Katliamı Protesto Edildi

Hewler - Türk ordusunun Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde 35 kişinin ölümüyle sonuçlanan katliamını protesto etmek için Federal Kürdistan Bölgesi’nin başkenti Hewler’de de bir protesto gösterisi düzenlendi.

Hewler Parlamentosu önünde bir araya gelen eylemciler basın açıklaması yaparak Türk devletini kınadı. Eyleme PÇDK, Kurdocide- CHAK, Kempanibergirî Netewî, Özgür Yurttaşlar Hareketi, Kürdistan Özgür Kadınlar Hareketi temsilcileri ve çok sayıda kişi katıldı. Basın açıklamasını PÇDK adına Mam Hajar okudu. Hajar, katliam kararını hükümetin verdiğini belirtti.

Kurdocide-CHAK üyesi Ali Mehmud katliamı kınayarak sessiz kalmayacaklarını bildirdi.

Bu arada kadın sorunlarıyla ilgilenen Warvin organizasyonu ve Kürdistan Emekçiler Partisi (Hîzba/Partiya Zehmetkêşên Kurdistanê –HZK) de yaptıkları açıklamalarla katliamı kınadı.

ANF NEWS AGENCY

Göstericiler Erdoğan, Özel ve Gülen’in Posterlerini Yaktı

İngiltere'nin başkenti Londra'da, Türk ordusunun Roboski’de yaptığı katliamı protesto etmek için şehir merkezinde gösteri yapan Kürtlerin eylemine polis sert şekilde müdahale etti. 14 eylemcinin yaralandığı, 16 kişinin gözaltına alındığı eylemde Erdoğan, Özel ve Gülen'in posterleri yakıldı.

Özgür Roni Gençlik Meclisi'nin öncülüğünde yapılan ve MLKP'nin de destek verdiği eylem, Londra'nın en işlek merkezlerinden biri olan Kings Cross'ta gerçekleştirildi. Türk devletinin köylüleri katletmesini protesto etmek amacıyla yolu trafiğe kapatan eylemciler, Başbakan Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ve Fethullah Gülen'in posterlerini ateşe verdi.

Gösterinin devam ettiği sırada göstericilere polis, herhangi bir dağılma uyarısı yapmadan müdahale etti. Polisin çok sert bir şekilde yaptığı müdahale sırasında birçok gösterici kanlar içinde kalırken bazı göstericiler yerlerde sürüklenerek gözaltına alındı. Bu arada polis, kayıtlara geçmesini önlemek amacıyla yaralılar için ambulans çağırmayı reddetti.

Daha sonra yakındaki metro istasyonunu işgal etmek isteyen eylemcilerle polis arasında tekrar gerginlik çıktı. Metro istasyonunun önüne barikat kuran polislerle eylemciler arasında birkaç defa çatışma çıkarken burada da yaralanan ve gözaltına alınanlar oldu.

Bir saatten fazla süren eylem sırasında polisin uzun zamandır görülmediği kadar provokatif bir tutum içinde olduğu gözlenirken, polisler eğitimli polis köpeklerini eylemciler ve çevrede toplananların üzerine sürdü. Bu sırada polisin tavrını protesto ederek yakındaki bir restoranın önünde kendiliğinden oturma eylemi yapmaya ve slogan atmaya başlayan bir İngiliz de polisler tarafından gözaltına alındı.

Londra'da yaşayan Kürtler ve Türkiyeli devrimci çevreler yarın da Türk devletinin savaş politikasını ve katliamları protesto etmek amacıyla Türkiye Konsolosluğu önünde saat 13.00'de bir gösteri gerçekleştirmeyi planlıyor.

ANF NEWS AGENCY

Paris’te 60 Eylemci TF1 Kanalını İşgal Etti

Paris - Türk ordusunun Şırnak’ın Uludere İlçesi’ne bağlı Roboski köyünde gerçekleştirdiği katliama öfke dalga dalga yayılıyor. Fransa’nın başkenti Paris’te yaklaşık 60 kişi Devlet Televizyonu TF1 kanalını işgal etti. Eylemciler kanalın yetkilileri görüşerek Türk devleti tarafından gerçekleştirilen katliam ile bilgiler verdi. Kanal yöneticileri de Uludere’de yaşanan gelişmeleri izlediklerini ve haberleri anında duyuracaklarını vurguladılar.

Egemen Bağış Katliamda Suçu Ölenlerin Üzerine Attı

İstanbul - Uludere'de 35 sivilin savaş uçaklarının bombalanması sonucu öldürülmesi ardından katıldığı bir televizyon programında açıklama yapan AKP hükümetinin Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, köylülerin orada ne yaptığının sorulması gerektiğini söyledi.

AB Bakanı Egemen Bağış, katıldığı bir televizyon programında 35 köylünün F-16'larca bombalanarak öldürülmesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bağış, "Suçlu aramak yerine olayı değerlendirmeli, tahribat yerine tahkikat yapılmalı" diyerek, üzgün olduğunu savundu. Köylülerin öldürülmesine ilişkin açıklamalar için henüz erken olduğunu savunan Bağış, "O köylüler orada ne yapıyordu" dedi.

Olay hakkında tahkikatın devam ettiğini ve bir yorum yapmanın erken olduğunu belirten Bağış, "Çok şükür Türkiye demokratik bir ülke, şeffaf bir ülke. Bunların hepsi araştırılır. Onlar orada ne yapıyordu, istihbarat neydi, emir komuta zincirindeki talimat neydi, onların hepsini görmek lazım. Bunların üzerine gidilecektir. Olayın tüm detayları incelenip ondan sonra bunları daha detaylı değerlendirebiliriz" şeklinde konuştu.

Katliamda ölenlerin kaçakçılık yaptıkları yönünde iddialar olduğunu kaydeden Bağış, "Aslında kaçak sigara olayını da masaya yatırmak, sigaradaki bazı vergileri de gözden geçirmek için bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Terör örgütün bundan rant sağladığı duyumları geliyor. Kaçakçılığın bir gelir kapısı olması da gözden geçirilmesi gereken durumdur. Önemli olan orada ne tür bir istihbarat geldi, hangi kurumlar hangi talimatı verdi, bunu değerlendirmek lazım. Suçlu aramak yerine olayı değerlendirmeli, tahribat yerine tahkikat yapmak gerekir" diye konuştu.

Bağış, katliamın ardından Başbakan Erdoğan'ın herhangi bir açıklama yapmadığının hatırlatılması üzerine ise, "İstihbarat, Jandarma ve İçişleri Bakanlığı'nın bu konuda söyleyecekleri vardır. Başbakan konunun bütün detaylarına hakim olmadan bir şey söylemez" dedi.

ANF NEWS AGENCY

Taksim'de Katliam Protestosuna Gazlı Saldırı



İstanbul - Taksim Meydanı'ndaki polisin saldırısına rağmen binlerce kişi Roboski Katliamı'nı kınadı. Göstericiler, Başbakan, İçişleri Bakanı ve Genelkurmay Başkanı'nın istifasını istedi.
Uludere Katliamı'nı protesto etmek amacıyla yüzlerce kişi Taksim'de toplandı, Başbakan, İçişleri Bakanı ve Genelkurmay Başkanı'nın istifasını istedi. Açıklamanın ardından sloganlarla Tarlabaşı Bulvarı'na doğru yürüyen kitleye, polis gaz bombaları ve tazyikli su ile saldırdı. Çok sayıda kişi gözaltına alındı.
Barış ve Demokrasi Partisi ile Halkların Demokratik Kongresi'nin çağrısıyla yüzlerce kişi Taksim Meydanı'nda toplandı. Tarlabaşı Bulvarı, İstiklal Caddesi ve Taksim Meydanı'nı abluka altına alan polis, kimlik kontrolleri yaptı, Taksim Anıtı'nın çevresini de yayalara kapattı. Ancak kitle polisin engellemesine rağmen Taksim tramvay durağında toplandı. Zaman zaman polis müdahalesine rağmen eylemini sürdüren kitle, Uludere halkının yalnız olmadığını duyurdu, hükümetin ve Genelkurmay Başkanı'nın istifasını istedi.

'BİRLİKTE YAŞAMANIN KOŞULLARI ORTADAN KALKIYOR'


Burada açıklama yapan BDP İl Eş Başkanı Asiye Kolçak, "Bir kez daha insanlığın katledildiğine irkilerek tanık olduk. Uludere Katliamı Türkiye'nin geldiği noktayı ve nasıl bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Bu vahşetler bu ülkede birlikte yaşamanın koşullarını hergün biraz daha olanaksız hale getiriyor" dedi.

"Kazan Vadisi ile başlayan vahşet dozajını artırarak devam ediyor" diyen Kolçak, şöyle konuştu: "Kime ait oldukları belirlenemeyen kömürleşmiş onlarca insan bedeni hala Malatya ve İstanbul'da bir insanlık ayıbı olarak bekletilmektedir. İnsanlığını kaybetmiş olanlar yoksul Türkiye halklarının emeğini, en gelişmiş silahlara harcayarak insanları katletmekte, bizim de insanlığımızı yitirmemizi sağlamaktadır. Buradan tüm insanlığa sesleniyoruz, öldürülen aslında bütün insanlıktır. Birlikte yaşama koşullarımız tümden bitirilmeden hep birlikte bu vahşete dur diyelim."

'ÖZGÜRLÜK İSTEMİMİZİ BİTİREMEZSİNİZ'

Başbakan'a da seslenen Kolçak, "Katliamcı uygulama ve ezme konserlerinizle özgürlük istemlerimizi bitiremeyecek, yok edemeyeceksiniz. Geçmişte katliamlar yapanlar bugün nasıl lanetle anılıyorsa, sizler de gelecekte başta kendi çocuklarınız olmak üzere tarih önünde lanetle anılacaktır. Türkiye Cumhuriyeti'nin katliamlar tarihine, cemaat fetvalı AKP eliyle yeni bir halka eklenmiştir. Unutulmamalıdır ki, yalan ve zulüm üzerine kurulu bir düzen eninde sonunda yıkılmaya mahkumdur. Biz Kürtler, bu coğrafyadaki vicdanını kaybetmemiş diğer halklar ile birlikte bu vahşete dur diyeceğiz. Bizler ölümleri, katliamları durdurmak için gerekirse ölmeye hazırız" diye konuştu.

BDP İl El Başkanı Asiye Kolçak, medyayı da eleştirerek, "1990'lardaki vahşet karşısında silik bir tavırla sessiz kaldınız. Şimdi de benzer bir sınavdan geçiyorsunuz. Artık buna sessiz kalmayın, kalemlerinizi barış, özgürlük ve adalet için kullanın" dedi.

Blok Milletvekili Ertuğrul Kürkçü de yaptığı açıklamada, "Hepimiz gözlerimizle gördük, kulaklarımızla duyduk, 38 günahsız insan, avcı uçakları tarafından bombalanarak öldürüldüler. Şimdi hükümete soruyoruz. Dünyanın başka ülkelerindeki vahşete karşı meydan okuyan hükümetimiz, kendi halkının kendi askerleri tarafından bombalanması karşısında kimi çağıracaktır?" diye sordu.

'ASIL TERÖRİST DEVLET'


"Masum insanların bu şekilde öldürülmesi asla kabul edilemez" diyen Kürkçü, "Bu olayı kaza olarak görmüyoruz. 38 insanı kaza ile öldürmenin açıklaması var mıdır? Genelkurmay Başkanı, İçişleri Bakanı ve Başbakan bütün olanlardan sorumludur. Çünkü savaşın kapısını açan ölümün kapısını açar" diye konuştu. Kürkçü, "Bence bu olayda bir tek terörist var. O da devlettir" dedi.

Blok Milletvekili Levent Tüzel de, "Bu açık bir insanlık suçudur, göz göre göre yapılmıştır. Bize şunu göstermiştir, hükümetin Kürt sorununu yaklaşımı yanlıştır, çözümsüzdür, insanların canına mal olmaktadır. Bu katliamın birinci dereceden sorumlusu olan İçişleri Bakanı'nın 'terörle mücadele' diye söyledikleri herkesi tehdit etmektedir" diye konuştu.

YÜZLERCE KİŞİ TARLABAŞI'NA YÜRÜDÜ

Açıklamaların ardından yüzlerce kişi Tarlabaşı Bulvarı'na doğru yürüyüşe geçerek, protestosunu sürdürdü. Çevik kuvvet ise kitleye arkadan gaz bombaları ve tazyikli su ise saldırdı. Tarlabaşı tarafındaki ara sokaklara çok sayıda gaz bombası atıldı. En az 30 kişi gözaltına alınırken, çok sayıda kişi de yaralandı.

ANF NEWS AGENCY

Erdoğan'ın Gündeminde Uludere Değil Hollywood Var

''Barış ve Refaha Dayalı Felsefe''!!! Sahibi Erdoğan...
Ankara - Şırnak'ın Uludere İlçesi Ortasu (Roboski) Köyü'nde yaşanan katliama ilişkin hiç konuşmayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hollywood yıldızı Isaiah Washington ile görüştü.

Uludere'de yaşanan katliama ilişkin şu ana kadar herhangi bir açıklama yapmayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD'li aktör Isaiah Washington'u kabul etti. Washington, 3 çocuğu ve eşiyle AKP Genel Merkezi'ne gelişinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. ''Neden buradasınız'' sorusuna Washington, ''Başbakan Erdoğan ile bir araya gelmek için Ankara'dayım. Çünkü Erdoğan'ın çok büyük hayranıyım. Barış ve refaha dayalı felsefesinin büyük bir destekçisiyim. Onunla Afrika'ya ilişkin yaptığım bazı çalışmalarımla ilgili düşüncelerimi paylaşacağım'' yanıtını verdi. Washington, ''Bu sizin isteğiniz mi'' sorusuna da ''evet'' yanıtını verdi. Aktör Washington, parti genel merkezinden ayrılırken, güzel bir görüşme yaptığını söyledi.

ANF NEWS AGENCY

Türk ve Tuğluk: Organize Bir Katliamla Karşı Karşıyayız

Ankara - Roboski köyünde yapılan katliamla ilgili açıklama yapan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk, Kürt halkının organize bir katliamla karşı karşıya olduğunu belirterek, "Kürtler ilk kez bir devlet katliamıyla karşılaşmıyorlar. Bundan önce de defalarca denediniz. Tasfiye seferleriniz diğerlerinde olduğu gibi bugün de sonuçsuz kalacaktır. Değerli halkımız ve onun temsilcisi olan bütün örgütlü gücümüz sonuna kadar direnecek ve size boyun eğmeyecektir" dedi.

DTK Eşbaşkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk, Şırnak'ın Uludere ilçesi Roboski (Ortasu) köyünde dün akşam saatlerinde yapılan katliamla ilgili yazılı açıklama yaptı. Kürt coğrafyasının bir kez daha acının, zulmün, sömürünün, katliamın mekanı olduğuna dikkat çekilen açıklamada, Kürtlere reva görülen öldürme politikasının hızından ve yönteminden hiçbir şey kaybetmediği belirtildi. Katliamın Halepçe'yi, Geliyê Zilan'ı, Dersim'i ve nice işlenmiş katliamı hatırlattığına vurgu yapılan açıklamada, uzun süredir faşist, tekçi ve ırkçı bir tutumla Kürtlere karşı her alanda savaş ilan edildiği ifade edildi.

Topyekün savaş konsepti çerçevesinde gerçekleştirilen özel bir savaş uygulamasıyla karşı karşıya olunduğunun belirtildiği açıklamada, "Bu vahşet sonrası devlet yetkilileri ve yandaşları medyanın sessiz kalması organize bir katliamla karşı karşıya kaldığımızı kanıtlar nitelikte. Katliam tanıklarının bombardımandan önce güvenlik mensuplarının kendilerini 'buradan geçmeyin' deyip başka bir yöne doğru yönlendirmeleri bu kanımızı destekliyor. Durum budur ve göründüğünden daha tehlikeli planların devrede olduğu, dolayısıyla sonuçlarının da geri dönülmez zeminlere yol açacağı bizce kesindir" denildi.

Siyasal, sosyal, kültürel soykırımın yanı sıra bu katliamla "fiziksel soykırım" yaparız tehdidinin de Kürt halkı üzerinde sallandırıldığına dikkat çekilen açıklamada, "Siyasetçisi, sanatçısı, avukatı, gazetecisi ve aydınına tutuklama terörünün olduğu bir faşizm döneminde iş bombardımanlarla katlederek Kürtleri nefessiz bırakma raddesine gelmiştir" ifadelerine yer verildi. Açıklamada, "Bizim için kendi ülkesinde yaşayan halka terör uygulayan bir devletin meşru bir dayanağı yoktur. Olamaz. Bizim için bu devletin ve katliamın politikalarının herhangi bir meşruiyeti olmadı, olmayacaktır" denildi. Kürtlerin özgürlük taleplerini baskıyla, kanla, terörle bastıracaklarına inananlara seslenilen açıklamada, "Kürtler ilk kez bir devlet katliamıyla karşılaşmıyorlar. Bundan önce de defalarca denediniz. Tasfiye seferleriniz diğerlerinde olduğu gibi bugün de sonuçsuz kalacaktır. Değerli halkımız ve onun temsilcisi olan bütün örgütlü gücümüz sonuna kadar direnecek ve size boyun eğmeyecektir" ifadesi kullanılarak kendine "insanım" diyen herkese Kürtlerin katledilmesine artık sessiz kalmamaları çağrısı yapıldı.

ANF NEWS AGENCY

Avrupa'daki Kürtler Katliamı Protesto Ediyor

AKP hükümetinin Şırnak’ın Uludere ilçesinde gerçekleştirdiği katliamı protesto etmek için Avrupa’daki Kürtler harekete geçti.
Bugün İtalya’nın başkenti Roma’daki Türk konsolosluğu önünde bir grup protesto eyleminde bulundu.

Almanya Kürt Dernekleri Federasyonu (YEK-KOM), sivillere yönelik katliam işaretlerinin hükümet yetkilileri ve Fethullah Gülen tarafından daha önce verildiğini hatırlatarak, “Bu nedenle 35 sivil Kürt köylüsüne karşı gerçekleştirilen katliam tamamen planlanmış ve önceden tasarlanmış bir katliamdır” dedi.

“Bir halkın soykırımını hedef alan, bu insanlık dışı katliamı nefretle kınıyor ve lanetliyoruz” diyen YEK-KOM, Almanya’daki Kürtleri eyleme çağırdı.

Almanya’da düzenlenecek eylemler şöyle:

29 Aralık Perşembe

Darmstadt, saat 17.00

30 Aralık Cuma

Hannover , saat 14:00, Bahnof önünde başlıyor

Aachen, saat 14:00, Kürt derneği önü

Essen, saat 14.00, TC Konsolosluğu önü

Köln, saat 14.00, TC Konsolosluğu önü

Düsseldorf, saat 14.00, TC Konsolosluğu önü

Frakfurt, saat 14.00 Sud Bahnof

Bremen, saat 14.00 Parlamento önü

Hamburg, saat 14.00 Tesdorfstr. 18 20140 Hamburg

Stututgart, saat 14.00

Berlin, saat 15.00 Parlamento önü

Magdeburg, saat 14.00 Bahnof önü

Nürnberg, saat 14.00

Mannheim, Saat 16.00

Giessen

Bonn, Basın Toplantısı

Saarbrücken, Basın Toplantısı

31 Aralık Cumartesi


Heilbron, saat 14.00

Freiburg

Yarın ayrıca saat 13.00’te Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de Türk Konsolosluğu önünde bir gösteri düzenlenecek.

ANF NEWS AGENCY

Türk Medya-Basını Katliamı Ötrbas Etme Derdinde

Türk Basını üç Maymunu Oynuyor
Medyanın Uludere saldırısıyla ilgili tutumuna dair görüşlerine başvurduğumuz İzmir Ekonomi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Sevda Alankuş, "sivil otoritenin haber alma özgürlüğünü engellediği bir durumla karşı karşıyayız" dedi.

Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Ortasu (Roboski) köyü çevresine yapılan hava saldırısında 35 sivil hayatını kaybetti, bir kişi yaralandı.

Televizyon kanalları, dün akşam meydana gelen saldırının haberini ancak bugün öğle saatlerinde verdi. Televizyon haberlerinde, Valiliğin ve Genelkurmay Başkanlığı'nın resmi açıklaması yer aldı.

Anadolu Ajansı ise haberi "Irak sınırında olay" diye verdi, fotoğraf olarak da karlı dağların yer aldığı bir arşiv fotoğrafını kullandı.

Milliyet gazetesi haberi, "TSK'dan açıklama: İdari ve adli inceleme devam ediyor" başlığıyla verirken, Zaman da "Irak sınırında F-16'lar kaçakçıları vurdu iddiası: 35 ölü" başlığını tercih etti.

TV kanalları, Şırnak Valisi Vahdettin Özkan'ın "Irak sınırında 20'nin üzerinde kişinin ölümüyle sonuçlanan bir olay yaşandığı ve tüm yönleriyle araştırıldığı" şeklindeki açıklamayı yayınladı.

Türk Silahlı Kuvvetler (TSK) açıklaması da TV haberlerinde geniş yer bulurken, Şırnak'taki duruma dair bilgi verilmedi. Alankuş, medyanın tutumunu şöyle yorumladı:

* Olduğu kadarıyla bile, "bağımsız haberciliğin" öldüğü bir dönemdeyiz. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç medya yöneticileriyle "terör haberleriyle ilgili toplanacaklarını" söylediğinde bianet'e yazdığım gibi, bu durum, bir zamanlar Genelkurmay'ın yaptığından farksız.

* Şimdi de sivil otoritenin (en az diğeri kadar görünür/görünmez) baskılarla haber alma özgürlüğünü engellediği bir durumla karşı karşıyayız. Böyle bir haberi "iliştirilmiş" bir habercilikle vermek kadar, vermemek de bir iletişim özgürlüğü ihlali. Haber alma hakkımızın önüne set çekiliyor.

* Şu sıralar "Tehcir", Dersim, Maraş, 12 Eylül vd. dolayısıyla yüzleşmek durumuyla karşı karşıya kalan, bu arada da en kolayından başlayıp Dersim Katliamı ile ilgili olarak sorumluluğu üzerinden atacak bir özür hamlesine girişen, daha dün 12 Eylül'ün hesabının sorulacağı vaadiyle oy alan iktidarın; bu özre neden olan ya da hesabı sorulacağı söylenen dönemin basınından farklı olmayan bir basın istediğinin göstergesi. Bütün bunlar da Türkiye demokrasisinin aldığı iddia edilen yolu çok tartışmalı hale getiriyor.

* Oysa ihtiyacımız olan "sürdürülebilir bir barışın hiç bir yere kanla gelemeyeceği" gerçeğini devekuşu gibi görmezden gelen ya da görmek işine gelmeyen iliştirilmiş bir habercilik değil, sadece "Barış Gazeteciliği."

* Neredeyse alışıldık konvansiyonel haberciliği mumla aratacak bir döneme girmiş görünüyoruz. Bu durumda da, köşelerinde barıştan yana yazan, konuşan herkese çok iş düşüyor. Bu iletişim özgürlüğü ihlali haber alımında birinci kaynak olmayı sürdüren televizyonlarda daha çok ve kolay şekilde karşımıza çıkıyor ve yazılı basının bununla rekabeti güç görünüyor ama eli kalem tutan, dili barıştan yana olan herkesin daha çok yazması, konuşması gerekiyor

Kaynak: Bianet

ANF NEWS AGENCY

Demirtaş: Açık Bir Katliam Var, Başbakan Özür Dilesin

Şırnak - Ortasu (Roboski) Köyü'nde bombardımanın yapıldığı bölgeye giden BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, açık bir katliam yapıldığını belirterek "Halkımız güçlü bir duruş sergilemeli, aksi takdirde üstü örtülecektir" dedi. Demirtaş, "Başbakanın vicdanı varsa çıkıp özür dilesin" şeklinde konuştu.

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, BDP Hakkari Milletvekili Adil Kurt, MYK üyeleri Yıldız Aktaş, Mehdi Perinçek'in de aralarında bulunduğu BDP'liler, Şırnak'ın Uludere (Qilaban) İlçesi'ne bağlı Roboski Köyü'ne gelerek, olayın yaşandığı bölgeye gitti.

Bombardımanın yapıldığı alanın 500 metre aşağısında duran Demirtaş, burada açıklama yaptı. Açıklama sırasında skorsky helikopterler ile yapılan askeri sevkıyat dikkat çekti. "Ortada suçlu yok, planlı bir katliam var" diyen Demirtaş, "Kimse kimseyi kandırmasın açık bir katliam var. Emrini verenler belli, ortadadır. Bunun üstünü örtmek insanlık suçudur. Bunun emrini veren Genelkurmaydır. Kendisi açıklamasında da bunu açıkça ifade etmiştir" dedi. "Halkımız güçlü bir duruş sergilemeli, aksi takdirde üstü örtülecektir" diyen Demirtaş, "Genelkurmayın açıklaması tam bir utançtır. Olay ortadayken, 'PKK kamplarını vurduk' diyor. Başbakanın vicdanı varsa çıkıp özür dilesin. Ortada acı bir trajedi var" şeklinde konuştu.

Öte taraftan yaşamını yitirenlerin sayısının 35 olduğu ve 1 kişinin yaralı olduğu, 5 kişinin de yara almadan kurtulmayı başardığı öğrenildi.

Otopsi işlemleri için Uludere Devlet Hastanesi'ne kaldırılan 35 cenaze ilçe girişinde on binlerce kişi tarafından, "İntikam", "Şehîd namirin" ve "Katil Erdoğan" sloganlarıyla karşılandı. Cenazeleri yürüyüş ile hastaneye götüren on binlerin hastane önündeki bekleyişi sürüyor. Burada kitleye seslenen Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak da, Uludere'de yaşananın bir katliam olduğunu ve bunun sorumlusunun da devlet olduğunu kaydetti.

ANF NEWS AGENCY

Sırrı Süreyya Önder: Utanmazca Açıklamalar Yapılıyor

DP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Şırnak Uludere’de yaşanan katliamı “İkinci 33 kurşun vakası” olarak nitelendirdi. Önder, yaşanan katliama "Meclis’teki temsilcilerimizin açılım-saçılım demelerine bakmayın. Bizim size vereceğimiz yegane şey halkın kursağından kesip aldığımız, size attığımız bombalardır. Size düşen tek şey isyandır" denildiğini vurguladı.

BDP’li Önder Meclis’te Kafkas Dernekleri Federasyonu yöneticilerini kabul etti. Kabul sonrası Uludere’deki katliamla ilgili değerlendirmede bulunan Önder, “Şırnak Uludere olayı 68 yıl sonra bu devletin ikinci 33 kurşun vakası, ikinci Muğlalı vakasıdır” diyerek şunları söyledi:

“Suriye’de polisin kötü muamelesini bir başka ülkeye müdahale gerekçesi sayan zihniyet burada savaş uçakları ile kendi evlatlarını öldürmekte, katliama uğratmakta, imha etmektedir. Utanmazca, ‘Orası Kuzey Irak gerilla bölgesi’ diye açıklamalar yapılıyor. Televizyondaki yayınlara bakın. Cenazelerin olduğu yerde ‘Karayolları bilmem kaçıncı bölge’ tabelası var. Kuzey Irak’a karayolları bölgesi açtınız da bizim mi haberimiz olmadı.”

"SİZE DÜŞEN SADECE İSYAN DENİLİYOR"

Ekonomik, sosyal, kültürel bir çok boyutu olan mesele sadece polis ve askere teslim edilirse ancak bunun yaşanacağını savunan Önder, “Yol kazası, yanlış istihbarat, koordinatlar şaştı, öbürü beşti diye bu halka kimse yalan söylemesin” dedi.

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in açıklamalarını eleştiren Önder, “İçişleri Bakanı bu imhanın olacağını, bunu yenilerinin takip edeceğini iki gün önce pervasızca dile getirdi. Siz bir halkı topyekun terörist ilan ederseniz, bu da sizi kesmez sanatçıyı, köylüyü, aydını, siyasetçiyi de bunun içine dahil ederseniz o savaş uçağı da bu gariban kaçakçılık yaparak hayatını geçindirmeye çalışan Kürt köylüsü gençlerini katleder” dedi.

Sarhoş Atlar Zamanı filmini hatırlatan Önder, kaçakçılığın o bölgenin geçim kaynağı olduğunu hatırlattı hükümeti barış, ortaklaşma, eşitlik temelli yaklaşım geliştirmeye çağırdı. Önder yaşanan olayı, “Meclis’teki temsilcilerimizin açılım-saçılım demelerine bakmayın. Bizim size vereceğimiz yegane şey bu yoksul halkın kursağından kesip aldığımız, size attığımız bombalardır. Dolayısıyla size düşen tek şey isyandır. İsyan edin demektir bu” diye yorumladı, “Bu halk ne ferasetli halk ki bu kadar baskı zulme kadar ortak vatan eşitlik özgürlük demokrasi çizgisinde duruyor. Bunu herkes herkesin düşünmesi gerek” dedi

ANF NEWS AGENCY

Genelkurmay’ın Yalanları ve Gerçekler

Cahit Mervan



Tayyip Erdoğan ve ekibinin yere göğe sığdıramadığı Türk ordusuna bağlı savaş uçakları katliam gerçekleştirdi. Daha önceden tepsi edilen ve sivil oldukları bilenen hedef  F-16 savaş uçaklarıyla vuruldu. 36 sivil Kürt katledildi.

Katliamı kamuoyu ve dünya ROJ TV ve ANF aracılığıyla öğrendi. Türk basını, Türk haber kanalları saatlerce sustu. Katliamı görmedi. Hükümetin emir eri gibi davrandı.

Türk basını, katliamı 9 saat susarak görmedi, ancak Türk Genelkurmay başkanlığının katliamı dolaylı üstlenen ve aynı zamanda kelime oyunlarıyla, yalan bir takım iddialarla perdelemeye çalışan açıklamasını anında gördü. Büyük bir utanmazlık örneği sergileyerek, katliamı perdeleme işine başladı.
Ancak Türk basını da Türk genelkurmayının yalanlarla dolu açıklamasını çuvala sığdıramadı. Çünkü Erdoğan’ın bir numaralı ‘adamlarından’ ve kamuoyunda ‘Kimyacı’ yada 'Kimyasal Necdet' olarak ün salan Necdet Özel’in başında bulunduğu genelkurmay yaptığı açkılamayla katliamı gizleme telaşı içinde yakayı ele verdi. Yaptığı 8 maddelik açıklamada gerçekleri gizlemek için battıkça battı. Yalan üstüne yalan attı.

İşte Türk genel kurmayının Robiski’de 36 Kürdün öldürüldüğü katliamı gizlemek için attığı yalanlar ve gerçekler...

Yalan 1

“Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınır ötesi harekatı, TBMM tarafından 17 Ekim 2007 tarihinde kendisine verilen ve birer yıllık sürelerle yenilenen yetki gereği sürdürülmektedir.”

Gerçek

Türk ordusu 1983 yılından beri Güney Kürdistan’a yönelik askeri operasyonlar düzenliyor. Bu güne kadar yaklaşık olarak 30'a yakın ve zaman zaman 50 bin kişilik orduyla bu operasyonları yaptı.1 Ekim 2007’den beri de TBMM'nin verdiği tezkereyle değil, Irak’ın hava sahasından sorumlu ABD’nin tanıdığı izin ile hava saldırıları yapmaktadır. TBMM’de AKP’nin üç kezdir uzattığı tezkere ise soykırıma ‘uluslar arası hukukta’ dayanak bulmak içindir.

Yalan 2

“Terör örgütü elebaşılarının son dönemde verdikleri kayıplar için gruplara misilleme talimatı verdikleri ve bu doğrultuda özellikle sınır ötesinde Sinaht-Haftanin'e takviye maksadıyla çok sayıda terörist gönderildiği bilgisi alınmıştır.”

Gerçek

Katliamı gizlemek için uydurulmuş sıradan, beş para değeri olmayan bir yalandır. Kaldı ki katliamın gerçekleştiği alan sınırın Türkiye kesimindedir. Haftanin ise sınırından yaklaşık 10 kilometre içtedir.

Yalan 3

“Çeşitli kaynaklardan alınan istihbarat ve yapılan teknik analizler sonucunda, içlerinde örgüt elebaşılarının da bulunduğu terörist grupların bölgede bir araya geldikleri ve sınır hattındaki karakol ve üs bölgelerimize yönelik saldırı hazırlığı içinde oldukları anlaşılmış ve ilgili birlikler ikaz edilmiştir.”
Gerçek

Hiç bir dönemde Türk ordusu elindeki gelişmiş tekniğe rağmen gerillanın nasıl hareket edeceğini ve nerede vuracağını tespit edememiştir. Örneğin gerilla Irak-Türkiye sınırından yüzlerce kilometre içerde de, örneğin Hatay, Samsun, Trabzon, Dersim, Amed ve Serhat’ta da başarı eylemler yapmıştır. Bu yalan katliama dolaylı gerekçe yaratmadır..

Yalan 4

“Geçmişte bölücü terör örgütü tarafından gerçekleştirilen saldırılarda, teröristlerin, kullandığı ağır silah, cephane ve patlayıcıları yük hayvanları ile Irak'tan getirerek sınırdan içeri soktukları, teslim olan terörist ifadelerinden bilinmektedir.”
Gerçek

Dünya alem de biliyor ki PKK gerillaları ‘sınır dışında’ olduğu kadar ‘sınır içinde’ de üstlenmişlerdir. Daha önce yapılan eylemlerden de çok rahat anlaşılacağı gibi ‘sınır içinde’ yeterli üstlenmeleri vardır. Bu nedenle bu kış günlerinde ‘sınır dışından’ askeri mühimmat taşımaları akla uygun değildir. Bu düpedüz yalandır.

Yalan 5

“Bölücü terör örgütü mensuplarının, Irak Kuzeyinden gelerek hududumuza yakın karakol ve üs bölgelerimize eylem yapacağına dair istihbaratın artması üzerine, keşif ve gözetleme gayretleri sınır boylarında artırılmıştır. Bu kapsamda, 28 Aralık 2011 günü saat 18.39'da, Irak sınırları içinde hududumuza doğru bir grubun hareket halinde olduğu İnsansız Hava Aracı görüntüleri ile tespit edilmiştir.”
Gerçek

Türk ordusu 24 saat boyunca insansız hava araçlarıyla keşif ve gözetleme yapmaktadır. Bu insansız uçaklar kusursuz görüntü geçmektedir. Bu görüntülerde sıradan bir kişi dahi hareket halinde olanların sivil mi, yoksa gerilla olduklarını göre bilir. Bu nedenle katledilen insanların sivil oldukları başından beri genelkurmay tarafından bilinmektedir. 18.39 olarak verilen saat ise katliamı perdeleme yalanına inandırıcılık kazandırmak içindir. Uydurulmuş olması büyük bir ihtimaldir.

Yalan 6

“Grubun tespit edildiği bölgenin teröristler tarafından sıkça kullanılan bir yer olması ve geceleyin hududumuza doğru bir hareketin tespit edilmesi üzerine hava kuvvetleri uçakları ile ateş altına alınması gerektiği değerlendirilmiş ve saat 21.37-22.24 arasında hedef ateş altına alınmıştır.”
Gerçek

Katledilen sivil insanlar sınır ticareti yaptıkları bilinmektedir. Gerillalarla asla aynı güzergahı kullanmaları mümkün değildir. Gerillaların sanki düzenli yolcularmış gibi bir güzergahlarının olduğunu iddia etmek başlı başına bir yalandır. Kaldı ki gerillalar sınır ticareti yapanlarla aynı güzergahı kullandıklarına dair hiç bir kanıt söz konu değildir. Mantıkla izah edilecek bir yanı yoktur. Büyük ihtimalle aynı güzergah defalarca sınır ticareti yapan ve katledilen bu insanlar tarafından kullanılmıştır. Heronlar ilk kez değil, belki onlarca kez bu görüntüleri elde etmiştir. Yani hedef daha önce net olarak bilinmektedir.

Yalan 7

“Olayın meydana geldiği yer, bölücü terör örgütünün ana kamplarının konuşlu olduğu, sivil yerleşim bulunmayan, Irak kuzeyindeki Sinat-Haftanin bölgesidir.”

Gerçek

Bu tümüyle yalandır. Genelkurmayın ‘Sinat’ dediği yerle katliamın yapıldığı yer arasında en az 30 kilometre bir mesafe söz konusudur. Katliam Türkiye sınırları dahilinde yapılmıştır. Katliamı sınır dışında yapılmış gibi göstermek içine düşülen telaşın bir ürünüdür.
Yalan 8

“Olay hakkında idari ve adli inceleme ve işlemler devam etmektedir.”

Gerçek

Buda bütün yalanların toplamıdır. Türk ordusu, polis ve hükümeti yaptığı hiçbir katliamda doğru dürüst bir soruşturma yapmamıştır. Kürtlere karşı yapılan katliamlardan dolayı yargılanan tek bir asker dahi söz konusu değildir. 21 Ağustos’ta Kotrek’te 7 sivili katleden, 22 Ekim’de Kazan vadisinde kimyasal silahlarla 36 Kürt gencini öldüren bir ordudan gerçek bir soruşturma ve inceleme beklemek ham hayaldir.

ANF NEWS AGENCY

Kürt Kurumlarından Katliama Sert Kınama

Uludere’de Türk devletinin gerçekleştirdiği katliama Kürt kurumlarından sert kınama geldi. Kongra-Gel, KJB, Kon-Kurd ve Avrupa Kürt Kadın Hareketi yaptıkları açıklamalarda katliamın planlı olduğunu bildirdi.

Kongra-Gel Başkanı Remzi Kartal, Uludere’ye bağlı Roboski (Ortasu) köuünde en az 35 kişinin hayatını kaybettiği katliam nedeniyle AKP hükümetinin “büyük bir öfke ve şiddetle” kınadı.

KONGRA-GEL: ERDOĞAN VE GÜLEN İTTİFAKI’NIN CANAVARLIĞI


Kartal şunları ifade etti: “Sivil insanlara yönelik yapılan bu insanlık dışı canavarlık, Erdoğan ve Gülen ittifakı tarafından Kürt halkına yönelik yürütülen vahşi soykırımcı politikaların maskesini düşürmüş, bir kez daha gerçek yüzlerini çok net bir şekilde açığa çıkarmıştır.Gelinen aşamada Kürt halkına karşı yürütülen bu vahşet karşısındaki duruş, herkes için insani ve ahlaki bir sınav durumundadır. Bu katliama rağmen hala Kürt halkının yaşadıklarına karşı üç maymunları oynayanlar, hem doğrudan bu katliamların ortağı olacaktır, hemde sessizliğin yarattığı normalleşme nedeniyle giderek olası yeni katliamların da sorumlusu olacaklardır.

Bu çılgın ve vahşi sürecin durdurulmaması halinde, bunun Türkiye nin felaketi olacağından hiçkimsenin kuşkusu olmamalıdır. Kürt halkına yönelik bu kirli savaşta AKP hükümetine her türlü desteği veren ABD ve AB, doğrudan bu gelişmelerden sorumludurlar. Kürt halkı özellikle ABD nin savaşa verdiği teknik ve istihbari desteğin bilincindedir ve bundan böyle bu durumu kabul etmesi ve sessiz kalması mümkün değildir. Katledilen insanlarımızın ailelerine ve halkımıza başsağlığı diliyorum. Halkımız tüm alanlarda bu katliama karşı duruşu ile, göstereceği büyük tepkisi ile, cenazelerine sahip çıkması ile bir kez daha bu katliamcı politikaların çözüm olmayacağını herkese göstermelidir.”


KJB: KATLİAM MGK TOPLANTISINDA ONAYLANDI

Kadın hareketi KJB Koordinasyonu, katliamı “lanetleyerek”, “Bu acı katliam haberi bizleri derinden sarsmıştır. Halkımızın acılarını derinden paylaşıyoruz. Bu katliamda yaşamını yitirenlere Allahtan rahmet ailelerine ve halkımıza başsağlığı diliyoruz. Bu vahşet bir gün önce yapılan MGK toplantısında onaylanmıştır” dedi.

“Dünyanın gözü önünde yapılan bu mezalimin hesabını faşist Türk devleti ağır ödeyecektir” diyen KJB, şöyle dedi: Genelkurmay’ın 
'istihbarat aldık, gerilla grupları sandık’ açıklaması katliamı gizlemeye dönük alçakça bir gayrettir. Katliam kararı MGK toplantısında alınmış ve bu alan özellikle seçilmiştir. Genelkurmaylığın zaten açıklamasını sınır bölgesi, gerilla alanı diyebilmek için belirlenmiş bir hedef seçilmiştir. Ancak tüm bu yanıltmaları halkımız çok iyi bilmekte ve asla bu yalanlara kanmamaktadır. Bu katliamcı yüzlerini halkımız, dünya kamuoyu çok iyi tanımaktadır.”

“CEHENNEM ZEBANİSİ GÜLEN MÜNAFIĞI”

Açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Sadece geçim sıkıntılarını gidermek üzerinden kışın en soğuk ve karlı ikliminde, en sert coğrafya koşullarında ailelerine destek amaçlı çalışan ve tamamı çocuk ve gençlerden oluşan kırka yakın insanımızın Türk uçakları ile vahşice katledilmesi Kürtlere karşı geliştirilen imha stratejisinin bir parçasıdır. 24’ü Encü soyadlı olan aynı aile ve akraba çevresinden olmak üzere yaşları 12 ile 20 arasında değişen insanlarımıza reva görülen, Kürde reva görülen ‘en iyi Kürt ölü Kürttür’ felsefesidir.

İslam maskesi takmış Fethullah Gülen münafığının bir cehennem zebanisi gibi halkımıza katliam fetvası vermesi, Abdullah Gülün’ misliyle intikam alınacaktır ‘sözleri, yine Erdoğan’ın ‘Çocuk da olsa, kadın da olsa gereği yapılacaktır ‘ talimatı ışığında Gülen Cemaati ve AKP devleti Kürt politikasını belirlemekte ve bu politikanın sonucu olarak Kürt halkına her türlü aşağılama, linç etme, katletme reva görülmektedir.

Kürt halkı, faşist AKP iktidarı istifa edinceye kadar, İmralı işkence sistemi ortadan kaldırılıncaya kadar kesintisiz eylem duruşuyla hesap soracaktır. Bunun için ulusal birlik ruhuyla seferberlik içinde dört parça ve yurtdışındaki Kürtleri görkemli kesintisiz devrimci hamleyi büyütmeye, yükseltmeye çağırıyoruz.

Demokratik çevreleri, dünya kamuoyunu bu katliama sessiz kalmamaya, tutum almaya çağırıyoruz. Şimdiye kadar Gülen Cemaati ve AKP devletinin özel, kirli savaş ve kara propağanda ayağı olan medya bu katliam karşısında sanki bu coğrafya da yaşamıyormuşcasına sessiz kalmakta resmi açıklamaların dışına taşamayan iradesiz bir durumu sergilemeye devam etmektedir. Türk medyası bu katliam ile bir kez daha Kürt halkı karşısında tutumunu somutlaştırmıştır. Türk medyasını kınıyor halkımızı bu medya organlarına tutum almaya çağırıyoruz.”

KON-KURD: AKP HİTLER’İ ARATMIYOR

Avrupa Kürt Dernekleri Konfederasyonu (KON-KURD), en son Şırnak kırsalında onlarca Kürdün Türk savaş uçaklarınca katledilmesiyle doruğa çıkan Türk devletinin Kürt soykırımına karşı, Avrupa’daki Kürtleri, derhal harekete geçmeye çağırdı.

Yazılı açıklamada, Hitler döneminde Almanya’da Yahudi toplumuna karşı geliştirilen ırkçı soykırım uygulamalarını aratmayan saldırıların, bugün AKP hükümeti döneminde Türkiye’de Kürt halkına karşı geliştirildiği belirtildi. Açıklamada, özellikle son aylarda yoğunlaştırılmış olarak Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’a tecridi ağırlaştıran, Kürt coğrafyasına havadan ve karadan, onlarca kişinin yaşamına malolan kimyasal dahil bomba yağdıran, hergün onlarca siyasetçi, aydın, sanatçı ve gazeteci başta olmak üzere yurtsever, demokratı zindanlara dolduran Türk devletinin, en son dün gece sınırdaki Kürt köylerini havadan bombalayarak, onlarcasını katlettiği hatırlatıldı.

Birkaç ay önce de Güney Kürdistan’da yine Türk savaş uçaklarının bombardımanında aralarında bir yaşındaki bebeğin de bulunduğu 7 sivilin katledildiğini hatırlatan KON-KURD, sözkonusu faşist ve soykırımı hedefleyen uygulamaların yoğunlaşmasını, başta Türkiye’nin üyesi olduğu Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler ile üyelik müzakerelerini yürüttüğü Avrupa Birliği olmak üzere, uluslararası kurum ve güçlerin sessizliğine ve direkt yada dolaylı desteğine bağladı. ABD’nin zaten açıktan bu katliama destek verdiğini yetkilileri tarafından sürekli kamuoyuna yansıtıldığına dikkat çeken KON-KURD, sözkonusu güçlerin ekonomik ve siyasi çıkar hesaplarının ürünü olan Kürt sorununun bu düzeye varmasında da, esasta bu güçlerin mevcut tavırlarının etkili olduğunu vurguladı. Kürt halkının varlığının ve ulusal-demokratik haklarının siyasi-ekonomik çıkarlara kurban edilmekten artık vazgeçilmesini isteyen KON-KURD, Avrupa’daki Kürt kurumları, yurtseverleri ve dostlarını da, soykırımı durdurmak ve buna karşı uluslaralarası güçlerin sessizliğini kırmak için derhal harekete geçme çağrısında bulundu.

AKHK: DEVLET 2012’NİN STARTINI KATLİAMLA VERDİ

Avrupa Kürt Kadın Hareketi (AKHK), katledilen masum insanları saygıyla andıklarını ve katliamı gerçekleştiren Türk devletini nefretle kınadıklarını belirtti. Açıklamada, şöyle denildi “Türk devleti 2012 yılının soykırım startını Roboski katliamıyla verdi. AKP hükümeti, Kürdistan’da sürdürdüğü aralıksız ve sistematik soykırım siyasetti, Roboski katliamıyla kitlesel alana kaydırma aşamsına girmiştir.”

AKHK, “AKP hükümetinin Kürdistan’da dalga dalga gelişen halk direnişi karşısında yenilgisinin kin ve nefretini soykırım siyasetini Roboski’de F16 Savaş uçaklarıyla onlarca masum insanımızın katıl edilmesiyle yeni bir soykırım aşamasına taşırmıştır. Roboski katliamı dün sonuçlanan MGK’de 2012 yılı Kürt halkı için çıkan soykırım planlamasının ilk ayağı olmuştur” diye ekledi.

Avrupa’da yaşayan başta Kürt kadınları olmak üzere tüm Kürtleri soykırımlara karşı ulusal direnişe çağıran AKHK, “Halkımızı, Avrupa Birliği başta olmak üzere Avrupa Konseyi, NATO, Birleşmiş Milletler ilgili tüm uluslararası kurumların sesizliğini bozarak, Türk devletinin soykırım politiklarına karşı yaptırım gücünü açığa çıkarana denk ulusal direnişte olmaya çağrıyoruz” dedi.

CİK: KATLİAMI AKP VE GÜLEN CEMAATİ GERÇEKLEŞTİRDİ

Kürdistan İslam Topluluğu (CİK), katliamda hayatını kaybedenler rahmet, yakınları ve Kürt halkına başsağlığı sileğinde bulundu. CİK, “Qilaban’da Fethullah Gülen Cemaati ve AKP hükümeti tarafından gerçekleştirilen katliamı lanetliyor ve kınıyoruz. Gülen Cemaati ve AKP hükümeti Türk milliyetçiliği ve şovenizmi adına hukuku, Allah ve peygamber kanunlarını ayaklar altına almıştır” dedi. CİK, yaşanan katliamı Nemrut ve Firawun döneminde Hz İbrahim ve Hz. Musa’ya yapılanlarla karşılaştırdı.

ANF NEWS AGENCY

Kürdistan Halk İnisiyatifi: Ayağa Kalkın, Yaşamı Durdurun!

Amed - Kürdistan Halk İnisiyatifi, Türk ordusunun Roboski’de gerçekleştirdiği katliamı kınayarak halkı “ulusal direniş ruhuyla ayağa kalkarak yaşamı durdurmaya” çağırdı.

Halk İnisiyatifi yaptığı yazılı açıklamada, “Kürt halkını imha etme döngüsüyle tepreşen AKP faşizmi ve onun savaş kurmayları vahşet ve kıyım uygulamakta sınır tanımamaktadır. Halkımızı ve değerlerini yok etmek için her türlü katliam yönetimini devreye koymaktan sakınmamaktadır” dedi.

“Halkımızın Özgürlük abidesi olan Reber Apo üzerinden uyguladığı tecrit, izolasyon yöntemleriyle bir halkı iradesiz ve Önderliksiz bırakılmak istemektedir” denilen açıklamada şunlar ifade edildi:

“AKP faşizminin devreye soktuğu halk kıyımı köklüdür. Köklü olduğu kadar zalim ve insanlıktan nasibini almamış bir politikadır. AKP faşizmi bu kıyımlarla, özgürlük hareketinin 37 yıllık büyük bedellerle kazanılan kurumlarını ve demokratik sistemini ortadan kaldırmak ve ebediyen Kürt halkını ve Kürdistan’ı yeniden mezarlığa gömme hayalindedir. Bu pervasızlığı ve vahşetidir ki Çele’de hiçbir savaş kuralını tanımadan ve insanlık suçu işleyerek 36 özgürlük savaşçısını hunharca katletmiştir ve bu tür katliamlarını da sürdürmektedir.

Her gün tutuklama, her gün işkence, her gün katliam dehşetiyle karşı karşıya kalan Kürt halkı bugün yine insanlık tarihine utanç lekesi olarak girecek olan bir katliamla uyanmıştır. Şırnak Uludere’nin Roboski köyünde 40’a yakın sivil halkımızı, çocuklarımızı katletmiştir. Türk devleti katliamcı zihniyetinin bir ürünü olarak arkasına yandaş ve özel savaş aygıtı olan basını da alarak katliama ilişkin utanmazca açıklamalarda bulunmaktadır.”

Katliamı sert bir dille kınayan inisiyatif, kendine “insanım diyen”, demokrat devrimci tüm kesimleri Kürt halkına karşı uygulanan bu insanlık dışı katliamlara karşı tavır koymaya çağırırken Kürt halkına da şu çağrıda bulundu:

“Tüm Kürdistan halkına, kadınlarına, gençlerine yaşamını sürdürdüğün her yerde ulusal direniş hamlesinin ruhuyla ayağa kalkmaya yaşamı durdurmaya çağırıyoruz. Tarihi, ulusal direniş onurumuz Önder Apo’nun özgürlüğüyle taçlandırana değin yaşam bize haram olmalıdır!”

Amed Halk İnisiyatifi'nden çağrı

Amed Halk İnisiyaifi de bir açıklama yaparak "Ulusal direniş hamlesinde direnişçi ruhuna denk bir duruşla tüm Amed halkımızı yarın saat 12.00’da Batıkent Meydanı'nda olmaya çağırıyoruz. Savaş imparatoru olan AKP fazişminin uyguladığı katliama karşı ulusal direniş severberliğiyle yediden yetmişe yarınki yürüyüşe katılmalıdır. Tüm Amed esnafına, kepenk kapatmayı, kontak kapatmayı, okullarının boykot etmeye çağırıyoruz. Bugün direnme güdür, bugün onuruna sahip çıkma günüdür" dedi.


ANF NEWS AGENCY

KCK'dan Önemli Açıklama: Katliam Tamamen Planlı

Behdinan - KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, Uludere’deki saldırının tamamen planlı ve belli bir amacı hedefleyen katliam olduğunu belirterek, “Konuya hakim olan herkes bilir ki, gerillalar kervanlar halinde 40-50 katırla bu kış ortasında o alanda hareket etmezler” dedi.

Uludere’deki katliam ardından KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı yaptığı yazılı açıklamada, katliamın planlı olduğunu belirtirken, Genelkurmay’ın açıklamasını da yalanladı. KCK, yaşamını yitirenlere rahmet, aileleri ve Kürdistan halkına başsağlığı dileğine bulundu.

KCK’nin açıklaması şöyle:

“Türk devleti ve onun ordusu tarafından dün gece (28.12.2011) saat 21.00 sularında herkesin bildiği gibi bölgede normal bir faaliyet haline gelmiş bulunan ve bölge halkının temel geçim kaynaklarından olan sınır ticareti yapan insanlarımıza dönük yapılan katliamı acıyla haber almış bulunmaktayız. En az 35 insanımızın yaşamını yitirdiği bu katliamda yaşamını yitiren tüm insanlarımıza rahmet, yurtsever Roboski-Böceh, tüm Botan ve Kürdistan halkına başsağlığı diliyor, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Bu yurtsever insanlarımızın faşist sömürgecilik tarafından hedeflenmiş olması kasıtlı olup, Kürt yurtseverliğini teslim almaya dönük bir saldırıdır ve bu saldırıda yaşamını yitirenler “Devrim Şehidi” konumundadır. Anıları özgürlük mücadelesinin yükseltilmesinde yaşatılacaktır.

33 KURŞUN OLAYINI AŞAN, PLANLI HEDEFLİ BİR KATLİAM

Yurtsever-fedakar Botan halkına gözdağı verilmek istenen bu katliam, tamamen örgütlü-planlı bir şekilde gerçekleştirilmiş bir katliamdır. Bu katliam, salt herhangi bir birimin gerçekleştirdiği bir katliam değil, tamamen bir koordinasyon ve emir-talimat düzeni içerisinde ABD’nin istihbarat ve teknik desteğiyle, AKP devletinin talimatıyla gerçekleşmiş bir katliamdır. Yaşanan bu katliam, bir konsept çerçevesinde gelişen, Türk sömürgeciliğinin geçmişte Özalp’te gerçekleştirmiş olduğu “33 Kurşun” olayını çok aşan, tamamen planlı ve belli bir amacı hedefleyen bir katliamdır.

Bu katliam, AKP hükümetinin Önderliğimize, hareketimize ve halkımıza karşı geliştirdiği topyekun savaşın bir sonucu olarak kitleyi sindirmeye dönük geliştirilen tutuklama ve işkence sisteminin bir devamı olarak yapılmıştır. 2 yıl önce başta dönemin İçişleri Bakanı Beşir Atalay olmak üzere, Hakkari ve Şırnak’ı ziyaret eden AKP’li bakanlar, bölgeye dönük özel bir uygulamanın olacağını açıkça ifade etmişlerdi. Bu özel uygulama sonucu defalarca siyasi soykırım operasyonlarıyla öncüleri tutuklanan, belediye başkanları esir alınan Botan halkına karşı şimdi de fiziki katliam uygulanmakta ve Kürt halkı üzerinde uygulanan siyasal soykırım fiziki katliamlarla sonuca doğru götürülmek istenmektedir. Amacı toplumu sindirme, korkutma ve teslim almadır.

POLİSÇİK BASIN 15 SAAT SONRA KONUŞTU

Yaşanan bu olayla ilgili Türk basınının sus-pus olması, ne kadar emir-talimat düzenine göre çalıştığını ortaya koymuştur. Polisçik basın ancak olaydan 15 saat sonra TSK’nin açıklamasına göre yansıtarak olayın gerçeğini örtme çabası içerisine girmiştir. Bu durum, Türk basınının çifte standartlı, tarafgir gerçeğini bir kez daha ortaya koyarken, aynı zamanda Türk basınının içine düşmüş olduğu bu pozisyon, uluslararası basın ahlakı açısından bir yüzkarası durumundadır. Tüm kamuoyu ve Kürdistan halkı, Türk basınının gerçekleri yansıtan hür bir basın değil, kendi devletinin izinde yürüyen bir basın olduğunu ve bir kez daha görmüştür. Zaten Kürdistan halkına karşı yürütülen psikolojik savaş da basının bu gerçeğine dayandırılarak sürdürülmektedir.

ARADA 30 KM. VAR

Olayın üzerinden 15 saat geçtikten sonra TSK’nin yaptığı açıklamadaki çarpıtma ve kendini ele veren üslubu, olayın tamamen bilinçli bir şekilde gerçekleştirilmiş olduğunu ispatlamaktadır. Her şeyden önce olay yerinin “Haftanin-Sınaht bölgesinde ve PKK’nin ana kamplarının bulunduğu bir yerde” olduğunu belirterek tamamen çarpıtma ve doğruya dayanmayan bir bilgilendirme yapmıştır. Sinaht denilen bölge, olay yerinin en az 30 km. uzağındadır. Olay, “Haftanin ve ana kampların bulunduğu yer” değil, sınırın sıfır noktasında ve daha çok Türkiye tarafında gerçekleştirilmiştir.

TSK’NIN GERİLLA OLMADIĞINI BİLMEMESİ MÜMKÜN DEĞİL


Ayrıca bu hattın gerilla tarafından kullanıldığı bilgisi tamamen gerçek dışıdır. TSK’nin bu kişilerin gerilla olmadığını bilmemesi mümkün değildir. Kaldı ki, genellikle askerlerin de bilgisi dahilinde 7-8 yıldan beri sivil halk tarafından kullanılan bir yoldur. Konuya hakim olan herkes bilir ki, gerillalar kervanlar halinde 40-50 katırla bu kış ortasında o alanda hareket etmezler. Olayın bütün boyutları ve TSK’nin açıklamasında kendini ele veren vurguları, bu olayın yurtsever Uludere halkına karşı tamamen bilinçli ve örgütlü bir şekilde tezgahlandığı ve uygulandığı açıktır. Bu, kesinlikle topyekun savaş çerçevesinde Kürt halkının bastırılması-sindirilmesi amacıyla gerçekleştirilmiş, “tek taraflı entegre stratejisinin” bir gereği olarak yapılan bir katliamdır.

BAŞTA ABD OLMAK ÜZERE TÜM ULUSLAR ARASI GÜÇLER UTANMALI

Açık ki, Türk devleti siyasetiyle, cemaatiyle, askeriyle, polisiyle, basınıyla ve tüm kurum-kuruluşlarıyla, Kürt halkına karşı bir sindirme ve teslim alma savaşını sürdürmekte ve gün geçtikçe bunu pervasız bir biçimde uygulamaya koymaktadır. Tüm amacı Özgürlük Hareketi’ni bastırmak, Kürt halkının bölgenin yeniden dizayn edilmesinde statü kazanmasının önüne geçmektir. Bunun için vahşi katliamlarla sonuç almayı önüne koymuş bulunmaktadır. Nasıl ki Çelê’de 36 gerillayı kimyasal silahlarla katlederek, Cumhurbaşkanının deyimiyle intikam almak istemişse, şimdi de en az 35 yurtsever insanımızı napalm ve değişik silahlarla katlederek intikam almak ve bastırmak istemektedir. Herkes bilmeli ki, bu sömürgeci-katliamcı zihniyete karşı sessiz kalındıkça bu ve benzeri uygulamalar devam edecek ve Kürt halkını teslim alana kadar sürdürülecektir.
Bu nedenle barış ve demokrasiden yana olan, insanlığın demokratik vicdanına sahip, dünya kamuoyu ve Türkiyeli tüm kesimler Türk devletinin 21. yüzyılda Kürt halkını şiddet yöntemiyle bastırma ve katliamlarına sessiz kalmamalıdır. Başta ABD olmak üzere bu insanlık dışı katliam siyasetinin arkasında duran tüm uluslar arası güçler bundan utanmalı ve kendi çıkarları için Kürt halkının katledilmesine destek sunma siyasetinden vazgeçmelidir. Kürt halkının haklı davası, doğru yolu ve özgürlük iradesi bütün engelleri aşma gücünü ortaya koyacak ve bu katliamı yapanları da arkasında duranları da insanlık onuru karşısında mahkum etmeyi başaracaktır.
KATLİAMLARA DUR DİYELİM

Yurtsever Kürdistan halkı, bu katliam karşısında sessiz kalmamalı, bulunduğu her yerde sokaklara dökülmeli, bu katliamın hesabını sormalıdır. Yurt içinde yurt dışında Kürdistan halkı ve dostları, Türk devletinin açıkça işlemiş olduğu bu katliam ve cinayetine karşı ayağa kalkarak hesap sormayı başarmazsa bundan cesaret alan sömürgecilik, bu politikasında ısrar edecek ve başka katliamlara da yönelecektir. Bunun için artık Kürt çocuklarının katledilmesine “Êdî Bes e!” diyelim. Kürdistanlıların çeşitli bahanelerle öldürülmesini reva göstermek isteyen sömürgeci zihniyete karşı mücadele edelim, katliamlara dur diyelim.
SERHILDANLAR YÜKSELTİLMELİ


Tüm yurtsever halkımız Botan halkına sahip çıkmalı, şehitlerine sahip çıkmalı, her yerde eylemsel gücünü ortaya koyarak Türk devletinin katliamlarına son verdirme mücadelesini yükseltmelidir. Yurtsever Botan halkı AKP devletinin düşmanca politikalarına boyun eğmeden, tarihindeki kahramanlık geleneğine uygun bir biçimde direnişini yükseltmeli, kendi şehitlerine sahip çıkarak sömürgeciliğe gereken cevabı vermelidir.

Bu temelde başta özgürlükçü Kürt kadını ve yurtsever Kürt gençliği olmak üzere, tüm yurtsever halkımızı, tüm demokratik kurum ve kuruluşları, AKP devletinin vahşetine karşı sessiz kalmamaya, katliamcılardan hesap sormaya ve serhildanlarını yükseltmeye çağırıyoruz.”


ANF NEWS AGENCY

MGK Sonrası Uludere'de Katliam

Geçmişte defalarca köy bombalayıp katliam yapan Türk ordusu, Çarşamba akşamı da Uludere’nin Ortasu (Roboski) köyüne hava saldırısı düzenleyerek aralarında çocukların da olduğu en az 35 kişiyi katletti. Hükümet sustu, AKP kontrolündeki medya sustu. MGK toplantısı sonrası gerçekleşen katliamı dünya basını Kürt kaynaklardan öğrendi.

Çarşamba günü MGK toplantısı ardından Şırnak’ın Uludere'ye bağlı Ortasu (Roboski) Köyünde katliam gerçekleşti. Görgü tanıklarına göre dört F-16 savaş uçağı saat 21.20 sıralarında sınır hattında bulunan köylüleri bombaladı. Bombardıman sonucu 35 köylü hayatını kaybetti. Kurbanların arasında öğrenciler, çocuklar ve korucular da bulunuyor. Katliam ardından yanan ve parçalanan cesetlerle karşılaşıldı. İlk bilgiler sadece üç gencin katliamdan sağ kurtulduğu yönünde.

TSK KATLEDİLENLERİ ÇOK İYİ BİLİYORDU

Bahsedilen kaçakçılık faaliyeti ise yıllardan beridir, Türk makamlarının gözetiminde yapılıyor. Bu aktivitelerden çok iyi haberdarlar. Bunlardan bazıları yıllardır mazot ve temel gıda malzemelerinin içinde yer aldığı bu kaçakçılığı yaparken, öldürülen genç ve çocukların çoğu sadece cep harçlığı kazanmaya çalışıyordu.
Katliamı ilk olarak ANF, DİHA ve Roj TV duyurdu. Gece boyunda haber akışı sürdü, bu sırada Türk medyası susmuş, hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Sabah saatlerinde de bu suskunluk devam etti. AKP denetimindeki medya, yetkililerin açıklamasını bekliyor olmalıydı. Şırnak Valisi sonunda açıklama yapınca, birkaç kelime yazabildiler.

GENELKURMAY KATLİAMI ÜSTLENDİ

Genelkurmay Başkanlığı yaptığı açıklamada katliamı üstlendi ve hayatını kaybedenlerin kimliklerine ilişkin tek bir ifadeye yer vermedi. Açıklamada, bölgenin sık sık PKK’liler tarafından kullanıldığı ifade edilerek, katliama meşruiyet kazandırılmaya çalışıldı. Şırnak Valiliği saldırıda 35 kişinin öldüğü, 1 kişinin yaralandığını bildirdi.

DİHA 36 kişinin isimlerini yayınladı. İlk görüntüler de Kürt medyası tarafından aktarıldı. Bütün dünya haberleri Kürt medyasından öğrendi ve Türk medyasından önce geçti.

BDP ÜÇ GÜNLÜK YAS İLAN ETTİ

BDP Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş, Roboski'de yaşananların açık bir katliam olduğunu söyledi ve BDP olarak üç günlük yas ilan ettiklerini açıkladı.Demirtaş, şöyle dedi: "Halkımız her yerde bu acıyı paylaşmalıdır. Dünyanın her yerinde halkımız en güçlü şekilde tepkiyi koymalıdır. Çünkü katliamı örtbas etmeye çalışacaklar. Buna izin vermeyeceğiz. Her yerde sokaklarda meydanlarda olacağız (…)Bu katliam lanetlemelidir. Bu gün evde oturma günü değildir. Bütün halkımıza çağrı yapıyoruz. Herkes meydanlarda olmalıdır. Demokratik tepkiyi en güçlü şekilde ortaya koymalıdırlar." dedi.

KATLİAM KARARI MGK’DA MI ALINDI?

Roboski'de yaşanan katliamın MGK toplantısının ardından yaşanmasına da dikkat çeken Demirtaş, "Bu katliamın sorumlusu 'gece gündüz hava kara operasyonu sürecek' diyenlerdir. MGK'da operasyon kararı alanlardı. Bu olay Muğlalı gibi kapatılamayacak, buna izin vermeyeceğiz. Tarih bunu büyük bir katliam olarak yazacaktır. Bunun üstünün örtülmesini imkanı yoktur" şeklinde konuştu.

KATLİAMLAR

Türk devleti geçmişte defalarca katliam yaparak üzerini örtmeye çalıştı. 20 Haziran 1987’de Mardin'in Ömerli İlçesi'ne bağlı Pınarcık Köyü'nde 16'sı çocuk, 30 sivil komandolar tarafından ağır silahlarla katledildi. Dönemin medyası olayı PKK’nin üzerine atmaya çalıştı. 16-17 Eylül 1989 tarihlerinde Silopi’de 9 kişi katledildi. 24 Mart 1994 tarihinde Şırnak'ın Kuşkonar ve Koçağalı köyünde 38 kişi bombalanarak katledildi. 21 Ağustos günü Kandil’e düzenlenen hava saldırısında 4’ü çocuk aynı aileden 7 sivil katledildi.

ANF NEWS AGENCY

Bahoz Erdal: Roboski'de Hiçbir Hareketliliğimiz Yoktu

Behdinan - HPG Komuta Konseyi Üyesi Dr. Bahoz Erdal, Uludere’nin Roboski bölgesinde yaşanan katliamına ilişkin Genelkurmay’ın yaptığı açıklamayı yalanlayarak, “Haftanin’e bağlı Sınaht alanı ile katliamın düzenlendiği yer arasında en az 30 kilometre mesafe bulunmaktadır” dedi. Erdal, “İddia edildiği üzere belirtilen yerde herhangi bir kampımız, üslenme alanımız olmadığı gibi herhangi bir eylem girişimi ya da hareketliliğimiz mevcut değildir” açıklamasında bulundu.

Şırnak’ın Uludere ilçesinde 35 kişinin katledildiği saldırıya ilişkin Genelkurmay’ın yaptığı açıklama ardından bir açıklama da HPG Komuta Konseyi Üyesi Dr. Bahoz Erdal’dan geldi. Erdal, bölgede gerilla hareketliliği olduğu yönündeki iddiaları yalanladı.

SINAHT İLE KATLİAM BÖLGESİ ARASINDA 30 KM VAR

Bahoz Erdal ANF’ye şu açıklamayı yaptı: “Genelkurmay Başkanlığı tarafından Şırnak Uludere’de işgalci TC ordusu savaş uçakları tarafından yapılan katliama ilişkin yapılan açıklamaların gerçekle hiçbir ilgisi yoktur. Saldırının düzenlendiği iddia edilen Haftanin’e bağlı Sınaht alanı ile katliamın düzenlendiği yer arasında en az 30 kilometre mesafe bulunmaktadır. Olayın gerçekleştiği alan sınır üzerinde bulunan Afroke, Roboskî köyü yakınlarında bulunan Serê Saş bölgesidir.

Yüzlerce katırla birlikte sivil insanların sürekli geçiş yaptığı bir bölgede bırakın gerillanın kamplarının olması ve üslenmesi, bu tür alanlarda gerillalarımızın herhangi bir hareketi dahi olmaz. İddia edildiği üzere belirtilen yerde herhangi bir kampımız, üslenme alanımız olmadığı gibi herhangi bir eylem girişimi ya da hareketliliğimiz mevcut değildir.

KAZA DEĞİL, PLANLI BİR KATLİAM

Bu katliam bir kaza, istem dışı yapılmış bir hareket olmayıp çok örgütlü ve planlıdır. Şırnak valisi ve Şırnak Tümen Komutanı da içinde olmak üzer tüm askeri ve idari yetkililer sınır üzerinde yapılan sınır ticareti faaliyeti hakkında bilgi sahibi olmasına, kilometreler boyunca sınır üzerinde konuşlanan askeri tepe ve karakolların görüşü içinde hareket edilmesine rağmen sınır ticareti yapan sivil insanların tespit edilmemesi mümkün değildir. Ayrıca insansız hava araçları 28 Aralık günü saat 17.00’dan katliamın düzenlendiği saat 21.30’a kadar sınır ticareti yapan insanlarımız üzerinde keşif faaliyeti yürütmüştür. Neredeyse her gün aynı alanda silahsız, katırlarla hareket eden insanların fark edilmemesi ya da gerilla zannedilmesi tamamen yalandır.

Katliamın planlı olduğu katliamın hemen öncesinde askerler tarafından köylülerin bir alanda toplanması ile de ortaya çıkmıştır. Yaralıların yetişmemesi, doğru bilgileri vermemesi durumunda üzerinin örtülmesi ihtimalinin oldukça yüksek olduğu bu katliam AKP hükümeti yetkililerinin ve Atalay’ın yeni açılım paketlerinin ne olduğunu ortaya koymuştur. Bülent Arınç’ın söz ettiği Kürtlere verilecek hak, bu yeni katliamlardır.

HALK HESAP SORSUN

Bu katliam yurtsever Botan halkımıza yönelik bir saldırıdır. Yıllardır Uludere başta olmak üzere tüm Botan halkının yurtseverliği, bağlılığı, gösterdiği fedakarlık ve direnişe karşı işgalci TC’nin verdiği bir cevaptır. Başı dik Botan halkından intikam almaktır.

Bu bölgede yaşayanlar başta olmak üzere tüm korucuların da devletin verdiği silahı yüzlerine vurması, bu katliama tepkisini göstermesi gerekmektedir. Başta Hakkari ve Şırnaklı halkımız olmak üzere tüm Kürdistan halkının bu katliam karşısında tepkisini göstermeye, serhildanlarla katliamın faillerinden gereken hesabı sormaya çağırıyoruz.”

ANF NEWS AGENCY

Kürdistan Halk İnisiyatiflerinden Katliama Sert Tepki

Batman ile Botan Halk İnisiyatifleri Türk ordusunun Roboski’de gerçekleştirdiği katliamı lanetleyerek, "Bütün azim ve kararlılığımızla direnişe geçme zamanıdır" dedi.

Şırnak'ın Uludere İlçesi'ne bağlı Roboski Köyü'nün sınır hattında 36 kişinin yaşamını yitirdiği katliamla ilgili Batman ile Botan Halk İnisiyatifleri açıklama yaptı.

Batman Halk İnisiyatifi yaptığı açıklamada, 36 köylünün yaşamını yitirdiği katliamı sert bir dille kınadı. Kürt halkına başsağlığı dileğinde bulunan inisiyatif, kentte 3 günlük yas ilan ederek esnaflardan katliamı kınayarak yarın kepenklerini açmamalarını istedi.

BDP Batman İl örgütü ise yarın BDP il örgütü önünde kitlesel basın açıklaması yapıp AKP il binası önüne siyah çelenk bırakarak, katliamı kınanacağını bildirdi.

‘DİRENİŞE GEÇME ZAMANIDIR’

Botan Halk İnisiyatifi de katliamı sert bir dille kınayarak halkı direnişe geçmeye çağırdı. İnisiyatif tarafından yapılan açıklamada, AKP-Gülen devletinin Kürt halkını katliamlarla teslim almaya çalıştığı belirtilerek, “Bugün Uludere'de uygulanan sivil katliam da bunun en açık göstergesidir” dendi

Halk olarak uygulanan faşizme boyun eğmeyeceklerini belirten inisiyatif, Kürtleri bulundukları her alanda “Apocu ruhla direnişe geçmeye” çağırdı.

Botan Halk İnisiyatifi, katliam nedeniyle ilan edilen 3 günlük yas boyunca esnafları kepenk kapatmaya çağırarak, “Uygulanan bu katliam karşısında yas tutarak değil bütün gücümüzle, bütün azim ve kararlılığımızla direnişe geçme zamanıdır diyoruz" dedi.

ANF NEWS AGENCY