11 Kasım 2011 Cuma

Polise AKP - Fetullah Dopingi

‘Kürtlerin köklerini kurutun’ fetvasını veren Fethullah Gülen Grubu’nun polisteki gözdeleri, terfi ettirilerek Kürdistan şehirlerinde görevlendirildi. 

Türk devletinin yeni derin bileşenlerinden Fethullah Gülen Grubu’nun polisteki yeni nesil gözdeleri, terfi edilerek Kürdistan’ın önemli merkezlerine Emniyet Müdürü olarak atandı.

İstanbul Emniyeti’nde, ‘KCK operasyonları’nı yürüten emniyet müdürlerinin Kürt illerine atanmaları, Fethullah Gülen Grubu-AKP Konsorsiyumu’nun, Kürt halkının statü talebine karşı „bunlar toprak istiyor, statü istiyor“ diyerek başlattığı saldırının yeni hamlenin bir parçası. Türk Başbakan Recep T. Erdoğan, geçtiğimiz hafta uçağına aldığı gazetecilere ‘en iyi adamları’nı bölgeye göndereceğini söylemişti. Konsorsiyumun emniyet-istihbarat-ordu yapılanması tarafından beslenen gazetecilerin de sevinç çığlıklarıyla karşıladığı yeni atamalar arasında dikkat çeken isimler ve atandıkları yerler şöyle:

İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın ile birlikte çalışan 6 isim İl Emniyet Müdürü oldu.

İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nden sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Tufan Ergüder Hakkari İl Emniyet Müdürlüğü’ne atandı. Muammer Türker’in Başbakanlık’ta Güvenlik Koordinasyon Sorumlu Müdürlüğü yaparken vali olarak atandığı Hakkari’ye yine en çok güvenilen Ergüder’in Emniyet Müdürü olması, Hakkari’yi merkez alan özel politikaların gereği. Uzun süre Şırnak’ta faaliyet yürüten Ergüder, İstanbul İstihbarat’ta 7 yıl görev aldı.

Türk devletinin Hakkari kadar önem vererek sindirmeye çalıştığı kentlerden biri de Şırnak. Şırnak Emniyet Müdürlüğü’ne Avni Usta atandı. Güvenlik Daire Başkanlığı’nda görev yapan Usta, Amed’de test edilen bir isim. Kitle gösterilerine yönelik tahammülsüzlüğü malum olan Usta’nın İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube tecrübesi de cabası.

Türk devletinin 90’lardaki kontra örgütlenmesinde pilot merkez seçtiği, şimdi de AKP ve Fethullah Gülen Grubu marifetiyle yeniden fethetmeye çalıştığı Batman’a atadığı isim de dikkat çekici. İstihbarat Daire Başkan Yardımcılığı’ndan Batman’a atanan Hasan Ali Okan’ın da Amed sicili kabarık. İzmir İstihbarat Müdürlüğü, ardından İstihbarattan Sorumlu Müdür Yardımcılığı görevinde bulundu.

Şırnak İstihbarat Müdürlüğü gibi kirli bir referansa sahip İstihbarattan Sorumlu Müdür Yardımcı Muharrem Durmaz da Muş Emniyet Müdürlüğü’ne atandı. Ankara İstihbarat Daire Başkanlığı’nda da görev yapan Durmaz, Ankara İstihbarat Şube Müdürlüğü de yaptı.

Dersim’e atanan isim ise Türk devlet geleneğinin sadık polislerinden biri. Tunceli Emniyet Müdürlüğü’ne atanan Hayati Yılmaz uzun yıllar eski Başbakan Tansu Çiller’in koruma müdürlüğünü yaptı. Yılmaz sadece DYP değil, ANAP  iktidarlarında önemli görevlerde bulundu. Şişli ve Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlerinde bulunan Yılmaz, yeni iktidarın da sadık elemanlarından.

İstanbul İl Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’ın Bursa’dan beraberinde taşıdığı Mehmet Likoğlu, Urfa Emniyet Müdürü olarak atandı. Narkotik ve Mali Şube Müdürlüğü’nden sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı’ydı.

Türk Emniyet teşkilatındaki tek Şırnaklı devşirme olan Derviş Karar ise Mardin’e atandı. Kürdistan deneyimi de olan Kara, İnterpol ve Dışilişkiler Dairesi ile Van Emniyet Müdürlüğü kadrosunda görev yapmıştı.

Ekibin ‘gelecek vaad eden parlak’ isimlerinden Ercan Çakmak da Kars’a atandı.

Bayramdan sonra başlıyorlar

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in Bakanlık koltuğuna oturması sonrası hazırlanan kararname, Cumhurbaşkanı Gül’ün onayından geçti. Resmi Gazete’nin bayram süresince yayımlanmaması nedeniyle işleme konulamayan atamalar bayram sonrası yürürlüğe girecek.

Gülen’in silahlı adamları

Rütbeleri yükseltilerek Kürt illerine atanan polis şeflerinin hemen hepsi Fethullah Gülen Grubu’nun tedrisatından geçmiş. KCK operasyonlarının halkla ilişkiler faaliyetini de üstlenen Fethullah Gülen Grubu, Kürdistan’a yaptığı son atama takviyesiyle birlikte artık savaşın açık tarafı olduğunu deklare etmiş oldu.

Bilindiği gibi OHAL’in kaldırılmasından sonra AKP Hükümeti polis teşkilatını Kürdistan’da güç yapabilmek için yeniden yapılandırdı. Sayısı ve yetkileri arttırılan, özel timlerle takviye edilen polis teşkilatı, yapılandırma programı ile birlikte Kürt illerinde askerin ‘güçlü’ partneri haline geldi. İstihbarat ağı ve yetkisi alabildiğince genişletilen polis teşkilatı, son 9 yılda Polis Akademisi’nde hazırlanan eğitim müfredatına göre yeniden eğitimden geçirildi. 9 yılda 90 bin yeni polis alındı, alımlar hızla sürüyor. Bu akademilerde her bir polis adayı Türk-İslam sentezine göre eğitiliyor, ırkçı görüşlerle donatılıyor.

Başbakan gayet memnun

Türk Başbakan Erdoğan da polisin düzeyi ve asker ile yakaladığı mükemmel uyumdan çok memnun olduğu için geçen hafta hem medyayı hem de kendisinden büyük demokratik adımlar bekleyen kesimleri uyardı. Başbakan, „Polisimiz ve askerimiz, PKK terör örgütene karşı büyük bir mücadele yürüyorlar. Hem istihbarat alanında hem de sıcak çatışmalarda omuz omuza çalışıyorlar. Kimse bu mükemmel işbirliğine gölge düşürmesin“ dedi.

KCK operasyonlarını reddetmişlerdi

Başından beri KCK operasyonları adı altından yürütülen siyasi soykırımı meşrulaştıran yayınlar yapan Fethullah Gülen Grubu, uzun süre bu operasyonları sahiplenmedi. Grubun önemli isimlerinden Hüseyin Gülerce, kendisiyle görüşen Öcalan’ın avukatlarına, „Bu operasyonları halen devletin içinde bulunan Ergenekoncular yapıyor“ demişti. Ancak 3’üncü AKP dönemi ile birlikte selamete erdiğini düşünen ve iktidar ortaklığını deklare eden Fethullah Gülen Grubu, nihayet Kürtlere yönelik siyasi kırımı üstlendi. İdamı bile tartışmaya açan ve liderinin ağzından „kölerini kurutun“ fetvasını paylaşan Grup, Çukurca’daki katliam ile çifte bayram kutlarken, gözdelerini de Kuzey Kürdistan sahasına konuşlandırdı.

İmam'ın Dili

 
AKP, Amerikan ve Avrupa destekli bir plan dahilinde Kemalistlerin askeri vesayet rejimini sona erdirdi. İslam coğrafyasının kemikleri kırılırken, aşırı siyasallaşmış Türk İslamının iktidarda olması Batı için çok önemli idi. İktidarda olmasalar haylazlık yapacaklar, her Cuma namazından çıkışta "Amerika'ya ölüm" diye slogan atacaklardı. Şimdi dut yemiş bülbül gibi suskunlar. Hatta operasyon ve saldırılarda Amerika'nın işini kolaylaştırıyorlar.

Sahi dut yiyen bülbül niye suskundur? Sanırım ağzı şekerlendiği içindir. Türk Siyasal İslamının da iktidar olanaklarıyla ağzı şekerli.

Hatta fazlasıyla ballı... Bütün elemanları memur; cumhurbaşkanı, başbakan, bürokrat, MİT elemanı, emniyet müdürü, komiser, öğretmen, bekçi, işçi... Subay, general... Ve en zengin işadamları... 

Yedi sülalelerine yetecek kadar maaşlılar. On yıllar sonra vefat ettiklerinde kadınları ve çocukları emeklilik maaşlarını alacaklar... 

Onlarca korucu ordusu kadarlar...

Sahi devlet nedir?

Devletin, toplumun bütün kesimlerine eşit hizmet götürmesi gereken sözleşmeli bir mekanizma olması gerekir.

Türkiye'de devlet, bundan önce Kemalistlerin hizmetinde bir binek hayvanı idi... Şimdi cemaatin binek hayvanı... Binmişler sırtına, çeşitli etnik gruplardan ve inançlardan üç-beş döneğin önüne de kırıntı atmışlar... Demokratik olmuşlar; farklılıklara tahammül ediyorlarmış. Sahi kim bu farklılıklar?

Poliste, MİT'te, ordu ve bürokraside görevli farklılık hangisi?
Solcu, Alevi veya Kürtçü komiserin adı ne?

Kendi ülkesine ve adamlarına güvenemeyip, Amerikan koruması altında Türkiye'ye emirler yağdıran Fethullah Gülen, PKK gerillalarını kast ederek:
"Biçin, kesin, doğrayın!" diyor.

Kürdistan, babasının çiftliği... Kürt halkı da Hazeretlerin marabası...
Kürt İslamcılığı birazcık gelişmiş ve Türk ırk İslamcılığının vesayeti dışına çıkabilmiş olasaydı, ilkokul diplomasını dışarıdan almış bir din taciri Kürdistan coğrafyasına bu kadar hakim konuşabilir miydi?

"Kesin, biçin, doğrayın!" diyor.

Bunu Amerikan güvenliği altında değil, Kürdistan'ın herhangi bir camisinde söyleyebilir miydi?

Ortaçağ'ın karanlık dehlizlerindeki din adamlarında bile böyle çirkin bir üslup yok:

"İsterse elli bin kişi olsunlar, kökünü kurutun!"

Beş milyon Yahudi'yi öldüren Hitlerin de açıktan böyle bir demeci bulunmuyor. Suç unsurları ya emirindeki insanlarla olan yazışmalardan veya onların tanıklığından ortaya çıktı:

Fakat Türk İslam sentezinin İmamı, kendi halkına ve ordusuna güvenmeyip sığındığı Amerika'dan:
"Öldürün!" diyor.

Bunların demokratlığı, karşılarında diz çöküp hadım olanlara yöneliktir.

Liberal Kürt ve Türk aydınları AKP ve Cemaatin, ordunun siyaset ve yargı üstündeki vesayetini kırdığını söyleyerek desteklerini sundular. Şimdi AKP'nin ve Cemaatin kontrolünde İmam'ın Ordusu ve Polis var. Sivil Fethullah, Sivil Erdoğan ve Sivil Gül, başına Kimyasal Necdet'i geçirdikleri orduyu ve polisi vesayetleri altına aldılar.

Gazeteler de vesayetleri altında. Karşı çıkanın kulpu, kelepçesi veya haylazlık kaseti hazır....

İktidar bu şekilde, yalan ve hile ile ele geçirilebilir. Fakat bu çağda bu şekilde sürdürülemez. Eskiden devletlerin ömrü çok uzundu. Şimdi kısacık... Bakıyorsun rejimlerin değişim süreleri beş-on yıla inmiş...

Kürt ver Türk halkı İmam'ın vesayet rejimini nereye kadar kabul edecek? Aleviler sür güt bu din tacirlerinin maaşlarını ödemeyi sürdürecekler mi?

İmam'ın vesayet rejimi görelim ne kadar yaşayacak?

Bir milyonluk ordu ve polis teşkilatına sahip İmam, Amerika'dan dönmeye ne zaman cesaret edecek sahi?

bildiricihasan@hotmal.com