2 Haziran 2011 Perşembe

Baydemir: Erdoğan Proje Hırsızıdır

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Haber Türk kanalında Balçiçek İlter’in Söz Sende programına konuk oldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır mitinginde dile getirdiği Dicle Vadisi Projesi, Stadyum Projesi, Suriçi Koruma Planı ile ilgili çarpıcı açıklamalar yapan Baydemir, Erdoğan’ın “proje hırsızlığı” yaptığını söyledi.

ERDOĞAN, BDP’Lİ SEÇMENLERE “TERÖRİST” DEDİ


Baydemir, Başbakan Erdoğan’ın BDP’yi “terörist” olarak nitelendirmesine eleştiriler yöneltti. Erdoğan’ın uzlaşma, müzakere etme ve ortak paydalarda buluşmanın dilini unuttuğunu söyleyen Baydemir, “Diyarbakır’da BDP seçmenin yüzde 70’inin oyunu alan bir partidir. Bu bir dil sürçmesi miydi yoksa zihninin altında yatan gerçek miydi? Erdoğan bu açıklamayla seçmenlerin yüzde 70’nin terör örgütü olarak nitelendirmiş oldu. Başbakan Kürtleri silmiştir. Müzakereyi silmiştir” dedi. Başbakan Erdoğan’ın politikalarından dolayı hem Kürt hem de Türk annelerinin ağlamaya devam ettiğini ifade eden Baydemir, bir aylık süre içinde bölgede 42 insanın yaşamını yitirdiğini söyledi.

SANKİ SAVAŞ HÜKÜMETİNİN BAŞBAKANI

Başbakan 14 Nisan 2009’dan 1 Haziran 2011 yılına kadar “Bir savaş hükümetinin başbakanı” gibi konuştuğunu ifade eden Baydemir, Erdoğan’ın sorunların çözümünde partner olabilecek tüm kesimleri yok saydığını ifade etti. Baydemir konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bir sivil dikta rejimindeyiz. Sayın Başbakan, Gültan Kışanak ve BDP İl Başkanı’na atfettiği bir telefon görüşmesinden bahsetti. Bu görüşme Samanyolu TV’de yayınlandı. Zaten yayınlanmış bir görüşme için, yayınlanacak diyor. Bu telefon görüşmesi cımbızlanmıştır. MİT burayı dinleyip Başbakan’a servis etmiştir. O da yayınlayın diye talimat veriyor. Böyle bir demokratlık olabilir mi? ‘Bana taraf olmayan, AKP’ye taraf olmayan kim olursa olsun bertaraf olur’ diyor.”

Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır mitinginde 3 aylık cezaevi günlerinden bahsetmesine atfen de açıklama yapan Baydemir, Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde 2500 Kürt legal siyasetçisinin Başbakan Erdoğan döneminde elleri kelepçeye vurularak cezaevine konulduğunu hatırlattı. Baydemir, Başbakan Erdoğan’ın geçmiş hükümetlerden farklı inşa ettiği bir politika olmadığını, tek bir şeyde fark yarattığını söyledi.

ERDOĞAN KÖY ÇERÇİSİ GİBİ

Baydemir, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Başbakan Erdoğan beni ortaokul yıllarına götürdü. Bizim köye çerçiler gelirdi. Çerçiler köy pazarlamacılarıydı bir nevi. Atlarla gelir incik boncuk satarlardı. Çerçiler iki parmağını cam bardağa koyar, alttan destek vererek tenekeye vurur, ‘bakın kırılmıyor’ derlerdi. Ama biz sıcak suya koyduğumuzda bardak pat diye kırılırdı. Sayın Başbakan da dili, üslubu ve jargonu ile halkı hem ekonomik politikalarda hem demokratikleşme ve sivilleşme politikalarında yanıltıyor, kandırıyor.”

Baydemir, akademisyenlerin özellikle son 2.5 yıllık zaman dilimindeki Erdoğan’ın beyanatlarını irdelemeleri gerektiğini ifade ederek, “Sayın Erdoğan, İstanbul’da pompalı tüfek kullanan yurttaşa sahip çıktı. Siz İstanbul’da pompalı tüfek kullanan yurttaşı savunuyorsanız, Diyarbakır’da taş atan çocuğu eleştiremezsiniz. Konya’da BDP’liler saldırıya uğradığında ‘ha BDP’yi bıçaklamışsınız, ha beni bıçaklamışsınız’ dediğiniz zaman demokrat olursunuz. Hopa’da ölen yurttaşın ailesine başsağlığı diliyorum. Erdoğan bu öğretmen yurttaş için ‘eşkıyaymış’ dedi. Bize 30 yıldır eşkıya deniliyor. Bu görülmeli” dedi. Baydemir Erdoğan’ın açıkladığı projelere tek tek cevap verdi:

SUR KORUMA AMAÇLI PROJE

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir Erdoğan’ın Diyarbakır mitinginde açıkladığı projeleri sert dille eleştirdi. Baydemir, Erdoğan için “hem proje hırsızlığı yaptı, hem de emek hırsızlığı yaptı” diyerek, “Ben açık söylüyorum kendileri belediye başkanlığı yapmış biri olarak yakıştıramadım. İçkale Projesi, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Valilik, TOKİ ve Sur Belediyesi’nin ortak projesidir. Bu protokol, bu proje bir yıldır derdesttir. Orada yıkılan evler Sur Belediyesi ve büyükşehir Belediyesi tarafından boşaltılıyor. Ancak Başbakan bu projenin üstüne kondu” şeklinde konuştu.

ALİPAŞA, LALEBEY PROJESİ

Alipaşa, Lalebey Projesi ile ilgili olarak Baydemir, projenin Büyükşehir Belediyesi tarafından Suriçi Koruma Amaçlı İmar Planının çıktıları doğrultusunda tasarlanan bir proje olduğunu ve boşaltma süreci içerisinde TOKİ ve Valilikle bir protokolle işbirliği yaptıklarını söyledi.

STADYUM PROJESİ

Baydemir Stadyum Projesi ile ilgili olarak da konuştu. Baydemir, protokolü göstererek, “Diyarbakır Büyükşehir, Yenişehir ve Kayapınar belediyeleri, Valilik, Diyarbakır Spor Kulübü ve İl Gençlik Spor Müdürlüğü tarafından oluşturulan bir 2008 yılına ait bir protokoldür. Bu protokol Ankara’ya gitti. Başbakan onay vermediği için masasında üç yıldır duruyordu. Bize 3 yıl kaybettirdi sayın Başbakan” dedi.

DİCLE VADİSİ PROJESİ

Dicle Vadisi Projesi’nin 1. Etabı’nda yer alan Fiskaya Projesi için birkaç gün önce temel attıklarını hatırlatan Baydemir, Büyükşehir Belediyesi, Yenişehir ve Sur Belediyeleri olarak Valilik, Üniversite, Çevre Bakanlığı, Kültür ve Turizm bakanlığı ile birlikte çalışmak istediklerini ancak 2006 yılından bu yana oluşturdukları ortak protokolün hükümetin ilgili birimleri tarafından imzalanmadığını söyledi. “Biz bu projeye paydaş arıyoruz” diyen Baydemir, projeyi birlikte hayata geçirmek istediklerini söyledi. Baydemir, “Bizim temelini attığımız projeyi bugün Diyarbakır halkına müjde olarak veriyor sayın Başbakan. Ancak bu proje hırsızlığıdır” dedi.

FİSKAYA 300 GÜNDE TAMAMLANACAK


Baydemir konuşmasını şöyle sürdürdü: “Dicle Vadisi Projesi çevresel peyzaj projesidir, bir sosyal donatı alanı projesidir, turizm projesidir. Turizm projesidir. Olimpik havuzlarıyla, kent terası, botanik parkıyla bir yaşam merkezi projesidir. 114 etaptan sadece 1. Etabı’nda botanik park, restoran ve kafeteryalarıyla bir nevi fonksiyonel ihtiyaçları karşılayacak sosyal tesis alanına kavuşacak. Aynı zamanda Dicle Vadisi’nin içerisinden Fiskaya Şelalesi’nin belli bir noktasına teleferikle bağlantı kurulacak. Derin vadinin nehrin her iki yakasında rekreasyon, restaurant gibi küçük ticaret alanları, su oyunları yapılabilecek. Şu anda seyir terasının Fiskaya Şelalesi’nin 1. Etabı 300 gün içerisinde bitecek. Bütçesi hazırlandı, ihalesi tamamlandı. Sayın Başbakanın haberi olmamıştır herhalde.”

Başbakan Erdoğan’ın Dicle Vadisi Projesi’ne destek vermiş olsaydı şu anda projenin yüzde 50’sinin tamamlanmış olacağını ifade eden Baydemir, 100 milyon liralık projenin paydaşlarla birlikte çalışıldığında maliyetinin yüzde 50 azalacağını söyledi.

SİLVAN BARAJI


Başbakan Erdoğan’ın bugüne dek verdiği sözleri tutmadığını ifade eden Baydemir, Erdoğan’ın vaatlerinden biri olan Silvan Barajı’nı örnek gösterdi. Baydemir, “1976’dan beri pişirilip pişirilip Diyarbakır halkının önüne sunuluyor. Üç seçimdir Silvan Barajı’ndan bahsediyor. Hani Silvan Barajı?” dedi.

SİLVAN HAVAALANI, OTOYOLLAR

Diyarbakır’ın kültür ve turizm şehri olabilmesi için dünyayla ulaşımının sağlanmasının şart olduğunu kaydeden Baydemir, “Sivil havaalanı olmazsa olmazdır. Üç seçimdir sayın başbakan sivil havaalanından söz ediyor ama tık yok” diye konuştu. Otoyolları, 10 yıldır talep ettiklerini belirten Baydemir, bu hızla devam ettiği takdirde otoyolların 2050 yılında yaşam bulacağını kaydetti.

Erdoğan’ın müjdesini verdiği iki şehir hastanesi ile ilgili olarak da Baydemir, “Bahsetmiş oldukları hastane 12 yıl önce temeli atılmış olan ancak 2010 yılının sonlarında hasta kabulünü yapan hastanedir. Eğer bu bahsedilen 7 ihtisas hastanesinin her biri 12 yıl sürerse 7 çarpı 12 herhalde 102 yıl sonra yaşam bulur. Bu itibarla da bir emeği yok sayma meselesi değil, çerçinin ya da aktarın politikalarına karnımız tok demek meselesidir” diye konuştu.

ÇEVREYOLU OLMAYAN TEK BÜYÜKŞEHİR

16 tane büyükşehir içerisinde çevreyolu olmayan tek büyükşehirin Diyarbakır olduğuna vurgu yapan Baydemir, 1992’de çevreyolunun planlamasının yapıldığını ancak 10 yıldır onlarca kez bu projenin gündeme getirilmesine rağmen hayata geçirilmediğini söyledi.

Baydemir, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesi ve yatırımları ile ilgili olarak da soruları yanıtladı. Baydemir şöyle konuştu: “2011 yılı gerçekleşen bütçesi sıkı durun 120 milyon TL’dir. Bu 120 milyonun yüzde 30’u personel giderleridir. Geriye kalan kısmı yatırımlardır. Belediyemizin SSK’ya Vergi Dairesi’ne 1 lira borcu yoktur. Çünkü alamıyoruz. Borcumuz olduğunda haciz geliyor. İstanbul, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin borcu ne kadar biliyor musunuz: 5 milyar dolar sadece gaz borcu. Melih Bey 5 milyar dolara gaz almış. Bunu Ankaralılara muhtemelen 8 milyar dolara satmış, parayı da başka türlü hizmete dönüştürmüş. Ama ben bunu başaramıyorum. Bir kuruş borcum olduğunda haciz geliyor.

Baydemir görevi devraldıkları tarihten bu yana 80 yıllık cumhuriyet tarihi boyunca yapılmayanı yaptıklarını söyledi. Baydemir, “Göreve geldiğimde Diyarbakır’ın bütün kanalizasyon altyapısı sadece 109 kilometreydi. Bugün kanalizasyon altyapısı 900 küsur kilometredir. Yani 10 katı kadar. Şu anda kent merkezinde kanalizasyonu olmayan neredeyse hiçbir yer yoktur. Biyolojik Arıtma Tesisi’nin temelini atıyorum. Şu anda Diyarbakır’ın üretmiş olduğu bütün kirli suyu da temizleyerek Dicle’ye veriyoruz. İleri Arıtma Tesisi’yle o suyu da sulamada kullanabileceğimiz hale getiriyoruz. Diyarbakır şu anda kanalizasyon altyapısı konusunda kentin 20 yıl önündedir.

Baydemir kentte bir devrim gerçekleştirdiklerini söyleyerek, 326 kilometre olan su şebekesini 1496 kilometreye çıkardıklarını belirtti. Baydemir, “Kent merkezi yüzde yüz tamamlandı. Şimdi köylerimize giriyoruz. Cumhuriyet tarihi boyunca hizmet görmemiş köylerimize kent merkezi hangi suyu içiyorsa köylere de o suyu veriyoruz. Bu kentin susuzluğu giderilmiştir. Sadece özgürlüğe ve barışa olan susamışlığı kalmıştır.”

ERDOĞAN’I DAVET ETTİM GELMEDİ

Baydemir, Erdoğan’ın altyapısı ile ilgili eleştirilere de yanıt verdi. Baydemir, “Gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar. Arıtma tesisini, şehirlerarası otogarı, Dağkapı Meydanı düzenlemesi, Gazi Caddesi rehabilitasyonu, Yenikapı sokak, Mervani Köprüsü’nün açılışına davet ettim gelemediler. Sayın Başbakan’ın konuşma yaptığı alanın hemen arkasında 80 bin metrekarelik alan daha önce halı fabirkasıydı. Başbakanın hararetle savunduğu, ülke çapında uygulamış olduğu özelleştirme politikaları çerçevesinde satıldı, kapatıldı, metruk binalara dönüştü. O binaların tamamını sosyal politikalarımızın uygulama merkezi, laboratuarı haline dönüştü. Türkiye’de model olabilecek, göç eden nüfusu kent yaşamına katan bir projeyi uyguluyoruz. Sayın başbakan hafif kafasını sıyırıp baksaydı sanırım bu konuşmaları yapmayacaktı” dedi.

SÜMERPARK’TA YABANCILAŞMANIN ÖNÜNE GEÇİRİYORUZ


Baydemir Sümerpark Ortak Yaşam Alanı içerisinde verilen hizmetlerden de söz etti. Baydemir: “10 bin metrekarelik kapalı alan içerisinde meslek edindirme kurslarıyla 29 ayrı dalda ara eleman yetiştiriyoruz. Bunların yüzde 60’ı kadın. Pozitif ayrımcılık yapıyoruz. Engelli Merkezimiz var. Bugün Diyarbakır’da herhangi bir yürüme engelli yurttaşımız belediyemize ‘alo’ dediğinde arabamız ayağına gidiyor, evinden alıp istediği yere götürüyor. Kadın Destek Merkezimiz var. Kadının toplumda karşılaştığı her türlü ayırımcılık konusunda bilinçlendirme faaliyetimiz var. Gençlik Merkezimiz var. Ortak yaşa Alanı’nda yoksul nüfusla varsıl nüfusu birleştirerek toplumdaki yabancılaşmanın önüne geçiyoruz.”

ERDOĞAN BELEDİYECİLİĞİMİZİ KISKANIYOR

Baydemir son olarak göreve geldiklerinde kişi başına düşen yeşil alan miktarının yarım metre olduğunu ancak şu anda 6 metrekare olduğunu ifade etti. Baydemir, “Açık ve net söylüyorum Başbakan Erdoğan belediyeciliğimizi kıskanıyor. Bu kadar kıt olanakla bu adamlar nasıl bunları yapıyorlar diye kıskanıyor. Çamur atıp izi kalsın diyor ama Diyarbakır halkı bunu yutmaz” dedi.

Sandık Askere Emanet!!

 
BDP'yi 'seçim güvenliğini tehdit etmekle' suçlayan Erdoğan'ın niyeti belli oldu. Hükümet, 100 metre olan polis ve askerin sandığa yaklaşma mesafesini 20 metreye indirdi. Böylece baskıyla seçmen yönlendirilecek

» SANDIK BAŞINA POLİS TEHDİDİ

2011 yılının başında Başbakan Erdoğan'ın talimatıyla, Emnniyet Genel Müdürlüğü "seçim güvenliği" adı altında toplantı düzenledi ve bir dizi karar aldı. Bu kararlara göre daha önce seçim sandıklarına ancak 100 metre yaklaşabilen polis ve asker, artık sandıklara 20 metreye kadar yaklaşabilecek ve dolayısıyla sandıklara müdahalede bulunabilecek.

» SANDIKLARI HALK KORUYACAK

Seçimlere bin bir hileyle mücadele ederek giren Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu ise bu baskıların üstesinden gelebilmek için var gücüyle çalışıyor. Blok olası hileleri önlemek ve polis-asker baskısına karşı gelebilmek için, seçimlere girilen her yerde binlerce insanı sandık başlarında görevlendirmeye hazırlanıyor.
 
Polis ve asker sandık başında baskı yapacak

2011 yılına girer girmez Başbakan Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla, Emnniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Daire Başkanlığı, ilgili şube müdürleriyle, ana gündemi "12 Haziran seçimleri" olan bir toplantı düzenlemiş ve toplantıda "seçim güvenliği adı altında BDP'li seçmenin iradesinin kırılması için ne tür baskıların yürürlüğe girebileceği" konularının görüşüldüğü ortaya çıkmıştı. O gün bugündür Kürt illerinde polisin, BDP'nin düzenlediği sivil itaatsizlik eylemlerine olağanüstü bir saldırganlıkla yaklaşması, gözaltı ve tutuklamaların yoğunlaşması da bu toplantıda alınan kararlara bağlanıyor. Yeni İçişleri Bakanı Osman Güneş'in Bölge illerini dolaşarak "Seçim Güvenliği Toplantısı" adı altında bu baskıları planladığı belirtiliyor.


Erdoğan'ın emriyle 100 metre 20 metreye indirildi


Alınan kararların tümü basına yansımasa da yansıyanlardan bazıları şöyleydi; "Güvenlik tedbirleri adı altında daha önce seçim sandıklarına polis ancak 100 metre yaklaşıyorken alınan yeni karar ile artık polis ve askerin seçim sandıklarına yaklaşma mesafesi 20 metreye indirildi. Yani polis ve askere seçim sandığının başına kadar gelme yetkisi verildi. Bu kararla, polis ve asker oy kullanılacak salonlara ve koridorlara girmesinin önündeki engeller kaldırıldı. Böylece polis ve askerin seçmen üzerinde psikolojik baskı oluşturarak sandıklara müdahalesinin yolu iyice açılmış oldu."


Seçim hileli başladı


Baraj ve hazine yardımının verilmemesi gibi engeller yüzünden zaten seçim yarışına eşitsiz koşullarda girmek zorunda kalan BDP'ye ve onun destekleği blok adaylarına hergün yeni bir engel çıkarılıyor. Önce polise ve askere oy kullanılan alanların hemen yanında nöbet tutturulması kararı alınması; ardından YSK'nin adayların bir kısmını seçime sokmamaya yeltenmesi; onun da ardından yine YSK'nin bağımsız adayların oy pusulasındaki isimlerinin neredeyse görülmeyecek biçimde 8 punto olarak yazılmasına karar vermesi ve nihayet Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu adaylarının seçmenlerine yönelik düzenli baskı; seçimlerin eşitsiz ve hileli biçimde yapıldığının en önemli kanıtları olarak ortada duruyor.


Yüzbinler sandıkları koruyacak


Blok adayları ise tüm bu baskıların üstesinden gelebilmek için var gücüyle çalışıyor. Seçim günü ise sandık başlarında olabilecek hileleri önleyebilmek ve polisin, askerin baskısına karşı gelebilmek için, başta Bölge illeri olmak üzere seçime girilen her yerde yüzbinlerce insanı sandık başlarında görevlendirmeye hazırlandığı ve hazırlıkların son aşamaya geldiği belirtiliyor.

 
Seçmene baskı yetkisi

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın söyleminin sandık güvenliğini tehlikeye attığını belirten Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu Hukuk Komisyonu Üyesi Avukat Fethi Gümüş, "Başbakan'ın, polis sandık başında bulunabilir haberini doğrusu şaşkınlıkla karşıladım. Aslında bu yasal bir durum değildir. Yasaca polisin sandık başında bulunması kesinlikle yasaktır. Öyle anlaşılıyor ki Başbakan artık etik kuralları çiğnemeye başlamıştır. Bu kuralları hiçe saymaya başlamıştır. Dolayısıyla bu da onlardan birisi olabilir. Aslında bunu söylerken yasal bir mevzuata dayanarak söylememiştir. Bir tehdit unsuru olarak söylediği inancındayım" şeklinde konuştu. Gümüş, "Beyanatları ile polise cesaret veriyor. Sandık başında bekleyin dediği polis devletin polisi. Bu polis gücü de AKP'nin polisi durumuna gelmiştir. Sandık başında AKP'ye oy verdirmeye çalışır, vatandaş üzerinde manevi bir baskı unsuru kurup yönlendirmeye çalışır. Düşündüğü ve amaçladığı budur. Bu da hukuka, demokrasiye aykırıdır" diye konuştu.