10 Şubat 2011 Perşembe

Gündelik Zulmün Karikatürü: Türban Pornosu


Gündelik hayat, politikasını bize pornografi ürünlerindeki yeni trendler üzerinden adeta bağırıyor. Pornoseverlerin yeni ilgi alanı "türban pornosu", kategorileştirmeden doğan gündelik zulmün karikatürü.
 
Hükmetmenin porno hali: Et pazarında kılık beğenmek
Gündelik hayat, politikasını bize pornografi ürünlerindeki yeni trendler üzerinden adeta bağırıyor. Pornoseverlerin yeni ilgi alanı "türban pornosu", kategorileştirmeden doğan gündelik zulmün karikatürü. Mevzu kadın bedeni üzerindeki tahakküm olunca yalnızca aksesuarlar ve tonlamalar değişiyor, facia aynı. 
İçine doğup zoraki oynadığımız kimlik rolleri, her birimizin bedeninde zonkluyor. Sınıfımız, cinsiyetimiz, ailemiz, geleneğimiz bize bedenimizle ne yapacağımızı ve neyin abes kaçacağını bazen ısrarlı keskin bakışlarla, bazen iğneleyici veya mide bulandırıcı bir dille, kimi zamansa doğrudan fiziksel darbelerle her gün bıkmadan söylüyor, hatırlatıyor. 
Tecavüzün eğlence programlarına meze olduğu şu günlerde, bedenimiz üzerindeki tahakkümün hangi giysi sembolleriyle meşrulaştırıldığını yeniden düşünmenin vaktidir. Ufak bir internet sörfü gösteriyor ki, "mini etek" ezberimiz artık eski moda. Şöyle bir Google’ladık mı gördük ki, porno âlemlerinin şimdiki yükselen trendi "türbanlı" pornosu imiş, "türban" porno camiasının çok talep edilen fantezi aksesuarlarından biri haline gelmiş.

"Türbanlı porno" araması sonucunda müşerref olduğumuz "türbanlı" kategorileri, türbana yönelik nefret söyleminin hangi düşüncelerle "vücuda" geldiğine dair kabaca bir fikir sağlıyor. Zira bildiğimiz gibi sitelerin malzemelerini tanıtış biçimleri, çoğunluğun talebine göre şekilleniyor.

Porno videolarının tanıtımlarında "türbanlı" için sık kullanılan sıfatlar şöyle: Güzel, bakire, evli, açılan, köylü, öğrenci, liseli, küçük, çıtır, Arabistanlı, Suriyeli, gerçek Türk, yerli, tangalı…

Videolardaki türbanlılardan genellikle "kız" diye bahsedilmesi, "bakire", "küçük", "ç
ıtır", "liseli" sıfatları, pazarlamada ucu çocuk pornografisine de uzanan bir bekaret bozma fantezisinin sıkça kullanıldığını gösteriyor. "Türbanlı tecavüz pornosu" etiketi, en açık seçik ifadelerden.

Türbanlı porno pazarında, gerçeklik hissi yaratmak da oldukça önemli. Birçok sitede, görüntülerin gerçek hayattan alındığı, kadınların gerçekten örtülü olduğu belirtiliyor. Videolar için "gerçek", "naturel", "gizli çekim" sıfatları kullanılıyor ve bu atmosfer çeşitli betimlemelerle dolgunlaştırılmaya çalışılıyor: "Türk türbanlı arabada sikişiyor", "türbanlı kızımız web cam show yapıyor", "türbanlı kız başörtüsü saçında yarak yalıyor", "standart türbanlı kadın genelevdeki çalışma zamanlarını kameraya almış kaçırmayın"... Bu cümleleri "evli türbanlı", "açılan türbanlı" gibi ifadelerin yanına koyduğumuzda, arka fonda kendinden emin bir "Bakmayın öyle masum göründüklerine" nidası sesleniyor bize. Böylece alıcıya "Bunu talep etmenizde hiçbir sorun yok, rahat olun" mesajı veriliyor.

Yerli/Türk’e karşı Arap/köylü/Ortadoğulu kadın çeşitlemelerinde bağıran Oryantalizm’ler ise ayrı bir tartışma konusu.

Bir de, tüm etik filtrelerinden kurtulup, artık tam bir küçük Türkiye haline gelen Ekşi Sözlük’ten bakıyoruz vaziyete. Nefret söylemi bağlamında göz yaşartan girişler rahatça yer bulmuş. "Türban pornosu" için, "madem kamusal alana giremiyoruz, kamu alem bize girsin mottosuyla vücud bulmuş san'at eseri" gibi bir tanım, "sevgilinin türbanına boşalmak" başlığı altına "boşalmak ne kelime sıcarım bile", "fönünün bozulmasını istemeyen sevgilinin bu isteği karşısında yapılan son derece ahlaksız eylem" şeklinde bir yorum örneğin.

Türban ile porno bir başlıkta birleşince, siyasetle cinselliği birlikte düşünmeye alışık olmayan kafalar epey karışmış ancak yorum yapma hevesi de kaybolmamış. Sonuçta ortaya politik olmaya çalışan ancak anlaşılması güç girişler çıkmış. "Dini siyasete alet edenlerle aynı seviyeye düşülmesine neden olan tiraj artırma yöntemi" şeklindeki tanımda, "seviye" ile ne kastediliyor acaba? Veya, türbanlı pornoların porno sitelerinden silinmesine tepkili bir yazarın, porno meraklısı olmadığını belirterek başladığı girişi mesela: "sanırım bayraklaştırılan türban korunma altına da alındı sonunda. bir de üniforma değil dini inancın gereği olduğu iddia ediliyor bu nesnenin hala. üniformalığı, bayraklığı da aşmış, kutsallar arasındaki yerini almış bile. ‘kafada türbanla seks olmaz, olsa da filmi çekilmez, çekilse de yayınlanmaz, yayınlanamaz!’ anlayışı egemenliğini ilan etmiş. yapacak bir şey yok; türban fantezisi olan porno severler rahibelerle idare edecek artık." Bu sözlük yazarının derdi, öfkesi neye?

Son olarak, İtü Sözlük’ten "türbanlı porno" başlığı altındaki örnek yorumlar: "üsküdar meydanında türbanlı kızın erkek arkadaşına ağzının içine girip durumları el verdikçe bağdemcik ameliyatlarını gördükten sonra bu da mı gelecekti başımıza yerine kim oynuyomuş tepkisi verilecek porno", "cehennem ateşiyle yak beni", "şeytana uydum dün gece","niyetimi senle bozdum" gibi film isimlerini beraberinde getirebilecek olan, konulu porno olmasının başarısını artıracağını düşündüğüm 7. sanat ürünü".


İnternette türban ve pornoya dair bulduğumuz hemen tüm kaynaklar, Alberto Godenzi’nin tecavüz mitlerini getiriyor akla :


• Cinsel şiddeti asıl tahrik eden kadınlardır.
• Hiçbir kadın kendi isteği dışında tecavüze uğramaz.
• Kadınlar gizliden gizliye kendilerine tecavüz edilmesini ister.
• Tecavüz biyolojik bir zorunluluktur.

Porno dünyası bize gösteriyor ki, "ninelerimizin başörtüsü" ile aynı biçim dokunan o "bez parçası", "türban" adıyla sembolleşince, bir de sokakta gezinmeye, kendi sözünü söylemeye kalkınca, başına gelenler "mini eteğin" tecrübe ettiklerinden pek farklı olmuyor. Oysa hepsi bedenimizde taşıdıklarımızdan, taşımayı seçtiklerimiz, seçmek istediklerimizden ibaret değil mi? Hepsi, evet seçene adından fazla bir anlam ifade eden, birer bez parçası değil mi?


Kadın bedeni üzerinde tahakkümse mevzu, namuslu kadınlarla porno güzelleri, mini eteklilerle türbanlılar arasında ayrım, herbirine farklı üsluplarla yaklaşılmasından öteye gitmiyor, hatta bazen o fark bile siliniyor.


Türbanlı öğrenci üniversiteye girmeye çalışınca, "türbanlı öğrenci pornosu"ndan kaçamıyor. Mini etek giyen öğrenciye de yan yana yürüdüğü ahlaklı çoğunluk "üniversite kapısından geçme hakkın olan kadın" değil, "mini etek pornosundakine benzeyen kadın" olarak bakıyor. Kamusal alandaki görüntümüz hangi imgeye daha yakın olursa olsun, ana fikir ortamıza kurulmuş, bağırıyor: "Senin hangi mekanlarda, hangi biçimle var olacağına ben karar veririm."
Kurtuluş ancak bu ezber kategorilerin mağdurlarının kendi zihinlerini bunlardan tamamen temizlemesinde yatıyor. Aksu Bora’nın zenciliklerimizle ilgili analizi zihin açısı: "işaretler pek çok durumda gerçekliği göstermez, örterler." Kategorilerin ve kategorileştirmenin politikliğinin farkında olmak, içine konduğumuz kategorinin avantajlarına sığınmadan tüm kategorilerin içlerine deşmek, onları dağıtmak. Mesela, birbirinin derdine bakmaya, birlikte savunu yapmaya alışık olmayan "türbanlı" ve "mini etekli" sessiz çoğunluklar pornografikleştirilmeye karşı mücadelede birleşse, "başka bir dünya" daha yakın ve olası olmaz mı? 
YONCA CİNGÖZ
 
BirGün Eleştirel Kültür
Şubat 2011

Fethullah Gülen Cemaati'nin Sahtekârlığı Tescillendi Ama...

Her ne kadar Gülen cemaatinin gerçek yüzü gizlenmeye çalışılsa da, teori ve pratiğinin Türk-İslam sentezi olduğu her eylemlerinden anlaşılıyor. Devletin tüm kademelerini işleten AKP Hükümeti, Kürt ve Kürdistanlıların gündemini değiştirmek için Hizbi-kontra üyelerini serbest bıraktı. Sonradan yine bu örgüte yapılan operasyonların da Türkiye ve Kürdistan toplumunu kandırmaya dönük bir seçim yatırımı olduğunu biliyoruz. Erdoğan bunu hep yapıyor! Nasrettin Hoca misali, eşek kaybedilip tekrardan bulduruluyor. Bunları biz yutmuyoruz ama maalesef halkın büyük bir bölümü yutabiliyor.

Her fırsatta okyanuslar ötesine selam gönderen Erdoğan’ın selam gönderdiği kişi Fetullah Gülen, onun sitesi de " Fetullah Gülen Web Sitesi" dir. Yine her fırsatta tüm halkların eşit olduğunu söyleyen Erdoğan’ın selam gönderdiği Gülen’in resmi sitesi, Erdoğan’ı doğrulamıyor. Öyleyse Erdoğan’ın selamlarını geri çekmesi gerekir ki bizde Erdoğan’ın Müslüman olduğuna kanaat getirelim. Yoksa bizde, işte böyle teşhir ederiz.


Görevimiz halkları aydınlatmak ise, o zaman önemli olan bizim, AKP ve mensubu olduğu Gülen cemaatinin açık seçik bir şekilde ırkçılık yaptığını teşhir etmektir. Bunları göre göre hakikati elimizin tersiyle itemeyiz. Görüp de ses çıkarmayıp başka bir zamana yaymak olmaz. Felsefe; yerinde ve zamanında koyulan tepkidir. Eğer biz var olan gün ile yetinirsek, geleceği tükettiğimiz gibi geçmişi de unutmuş, yok saymış oluruz. Kürt yazar-çizer, medya ve Siyasetçilerinin amacı Kürt halkının tamamını kazanmak ve uyanışlarına neden olucu işler yapmaksa, o zaman AKP ve Cemaat, Kürdistan ve hatta Türkiye’de teşhir edilmelidir. Bunun önüne geçmek elbet politikalarla olur, ancak görüyoruz ki Gülen Cemaati ve AKP’yi teşhir eden hiçbir politika sergilen(e)miyor. Adeta Kürt ve Kürdistanlılar AKP ve Cemaat’in dolayısıyla ABD’nin planlarından habersiz bırakılıyor.


Yazılı, görsel Kürt medyası ve Kürt siyasetçileri sanırım Fetullah Gülen resmi sitesini takip etmiyorlar. Öyle olacak ki, hiç kimseler bu cemaatin resmi sitesindeki Türklüğü öven açıklamalarını haber yapmamışlar. Sanırım bu ırkçı siteyi takip etselerdi, haber yaparlardı. Çünkü İslamcı geçinen ama özünde İslam’la ilgisi olmayan bu ve buna benzer siteler, tüm Kürt sitelerini takip ediyor ve haberlere yine ırkçı ve saldırgan bir üslupla yorum yapıyorlar.


Alın size teşhir edebilecek bir bomba haber! İşte Fetullah Gülen cemaatinin resmi sitesinde yer alan Cihan Haber Ajansı patentli o haber! Haber, manşetten veriliyor ve başlıkta şöyle yazıyor; Amerikan Teksas Senatosu, "Fetullah Gülen’e Takdir" Tasarısını Onayladı… Bu başlığa baktığımız zaman, bizlerce bilinen Gülen cemaatinin ABD işbirliği bir kez daha tescillenmiş oluyor. Ama esas tescillenen şey bu değil! Fetullah Gülen resmi sitesinde, bu ‘Takdir’ tasarısı haberi bakın hangi cümlelerle doruğa ulaştırılıp taçlandırılıyor; ABD’nin Teksas eyaleti Senatosu, global barış ve anlayışa katkılarından dolayı "Türk-İslam alimi Fetullah Gülen’i" ve ilham verdiği toplumsal hizmet hareketini takdir eden bir karar tasarısını kabul etti… Bilmiyorduk! Meğer Fettullah Gülen İslam’ı değil, önce Türklüğü öğretiyormuş. Türk-İslam âlimi Fetullah Gülen! Sanırım bu cemaate göre İslam Türklükle var olacak ki İslam’ın önüne Türk’lüğü koymuşlar.


Yine burada önemli olan Cemaate bağlı Cihan haber ajansının bu haberi servis etmesi değil, Cemaatin yayın organının bu haberi olduğu gibi vermesidir. Bu demek, bu cemaat yayın organının Fetullah Gülen’i Türk-İslam âlimi olarak tanıtılmasını tescillemek demektir. Cemaatin nemenem ırkçı olduğunu bu haberden başka kanıtlayabilen ne olabilir? Baksanıza adamlar utanmadan, sıkılmadan kendilerinin ne olduğunu açık seçik ortaya seriyorlar. Biz Türk-İslam Sentezcisiyiz, diyorlar. Tüm İslam âlemine kafa tutuyorlar. İslam adı altında Türkçülük propagandası yapan bu cemaat, şuanda Dünya ve Kürdistan’ın her yerinde faaliyet yürütüyor. Ve ABD, bu cemaatin tüm faaliyetlerini takdir ile ödüllendiriyor. Elbette bunları bizler biliyoruz, ancak bilmesi gereken kandırılmış insanlarımızın olduğunu da unutmayalım. Bu saatten sonra bu iş Kürt medyasına düşmekte ve bu konu üzerinde durarak işlemek durumundadırlar. Ümmet anlayışını savunan hiçbir Müslüman bu sitede yazılan Türk-İslam vurgusunu kabul etmez. Tüm insanlığı ve İslam âlemini uyarmak gerek. Bunu, Türklerin kendisi de kabul etmez. Çünkü Türk-İslam diye bir şey yok, olsa olsa ‘ümmet vardır’ denilir. İmha-inkar ve asimilasyonla yüz yüze olan Kürt halkının medyasının görevi, bu haberle kendini resmi olarak ele veren "Fetullah Gülen cemaati ve ‘Site’sini" teşhir etmek olacaktır.


mehmet_serhat_polatsoy@hotmail.com
Bu e-Posta adresi istek dışı postalardan korunmaktadır, görüntülüyebilmek için JavaScript etkinleştirilmelidir