29 Ocak 2011 Cumartesi

Mısır 'da Halk Ayaklanmasi

Arap rejimleri ve devletleri dünyanın en kötü yönetim ve rejimlari arasında yer alıyor.

Mısır sallanıyor. Bu gün Cumaz namazı ve benzer gösterilerle birlikte muhalefet Hüsnü Mübarek yönetimine karşı geniş bir cephe açtı. Hemen her kesim bu cephede yer alıyor. Onlarca yıldır süren yönetime ve daha öncesinide eklersek halk artık taammül etmiyor.

Ordu skıyönetim ilan etti. Bir nevi yönetime el koymuştur. Hüsnü Mübarek başkonutan olarak bu yola başvurdu. Mübarek ve partisinin göstermelik "ılımlı" mesajlarına rağmen halk inanmıyor.

Mısır iyice karıştı. Çatışmalar yaşandı çeşitli şehirlerde.

"Tunus'ta başlayan Yasemin Devrimi'nin etkisiyle protesto gösterilerinin başladığı Mısır'da bugün eylemlere kan ve kargaşa hakim.

Muhaliflerin 'Cuma Gazabı' adıyla başlattıkları Cuma namazı sonrası eylemlerde 8 kişinin öldüğü çok sayıda kişinin de yaralandığı belirtiliyor. Olayların ardından ordu yönetime el koydu ve ülkede sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

Onbinlerce kişinin Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'e karşı gösteri yaptığı Mısır'ın başkenti Kahire ile İskenderiye ve Süveyş'te sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

Devlet televizyonu, ordunun 18.00 ila 07.00 arasında sokağa çıkma yasağı ilan ettiğini duyurdu. Ordunun bu kararı, kamu mallarıyla özel malları korumak ve yağmalamaları önlemek için aldığı belirtildi.

Kararın, Başkomutan olarak Cumhurbaşkanı Mübarek tarafından alındığı kaydedildi.

8 KİŞİ ÖLDÜ İDDİASI

Gösterilerde başta başkent Kahire ve Süveyş kenti olmak üzere polisle göstericiler arasında şiddetli çatışmalar çıkarken, uluslararası ajanslar yaralananlar olduğunu, Süveyş'te 1 kişinin öldüğünü haber verdi. El Cezire televizyonu ise en az 2 kişinin öldüğünü duyurdu. Ajanslar, dört günde en az 8 kişinin öldüğünü bildiriyor.

Ajanslar ayrıca görgü tanıklarına dayanarak, kargaşa içindeki başkent sokaklarında yaralılar, başlarından kanlar akanlar ve yerde baygın yatanlar görüldüğünü bildirdi.

El Cezire televizyonu ise Kahire'de aralarında 2005'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Hüsnü Mübarek'in ardından büyük oy farkıyla ikinci olan Eymen Nur'un bulunduğu onlarca kişinin de yaralandığını haber verdi.

GÖSTERİCİYLE POLİS TOKALAŞIYOR

Mısır'da gösterilerde çatışmalar olduğu belirtilirken, Reuters ajansı başkentte bazı göstericilerin polisle tokalaşmaya başladığını aktardı. AP ajansı, Kahire'deki bazı göstericilerin orduya destek çağrısında bulunduğunu duyurdu.

Ajans, görgü tanıklarına dayanarak, reform yanlısı muhalif lider olarak sahneye çıkan ve yandaşlarıyla ilk kez bugün gösterilere katılan Muhammed El Baradei'nin daha önceki saatlerde patlak veren çatışmaların ardından barışçı yürüyüş düzenlediğini ve bazı göstericilerin polisle tokalaştığını bildirdiğini duyurdu. Ancak daha sonra El Baradei'nin nerede olduğu ve durumu hakkında çelişkili haberler gelmeye başladı

AP ajansı, El Baradei'nin ev hapsinde olduğunu, polisin başkent Kahire'deki evinin önüne konuşlandığı Baradei'ye evinden çıkamayacağını söylediğini haber verdi.

Daha önceki haberlerde El Baradei'nin Kahire'de cuma namazını kıldığı caminin dışında toplanan protestocuya polisin müdahale ettiği, gösterilere katılan Baradei'nin polisin tazyikli su müdahalesine maruz kaldığı duyurulmuştu.

KAHİRE VE SÜVEYŞ'TE ÖLENLER OLDU

Ajanslar ile El Cezire televizyonu, Süveyş kentinde güvenlik güçleriyle çatışmada bir göstericinin öldüğünü bildirdi.

Uluslararası ajanslara göre Suveyş'teki görgü tanıkları, göstericilerin protestolarda ölen kişinin cenazesini kent sokaklarında taşıdığını belirtti. Bir göstericinin, "Kardeşimi öldürdüler" diye feryat ettiği kaydedildi.

Bu arada, Kahire'nin çevresindeki semtlerde göstericilerin hükümete ait binaları yakmaya başladığı, parlamentonun bulunduğu cadde de yer yer çatışmalar çıktığı haber verildi.

Kahire'de Cumhurbaşkanlığı Sarayı yakınında da göstericilerin toplandığı bilgileri gelirken, başkentin yanı sıra İskenderiye, Asvan, Süveyş, Mansura, Luksor, Port Said ve Dimyat'ta gösteriler olduğu bildirildi.

"28 VİLAYETİN 11'İNDE GÖSTERİ"

Bir uluslararası haber ajansı, Mısır'da 28 vilayetin 11'nde gösteriler yapıldığını belirtti.

Dimyat'ta binlerin, Port Said'de on binlerce kişinin gösteri yaptığı, Dimyat'taki göstericilerin iktidardaki Ulusal Demokratik Parti'nin bürosunu ateşe verdiği kaydedildi.

El Cezire televizyonu Süveyş'te polis karakolunu basan göstericilerin, kentin bu bölgesinin kontrolünü de ele geçirdiğini duyurdu.

Televizyon, göstericilerin bastığı karakolun 1973 savaşında İsrail'in komuta merkezi olmasının da sembolik önemi bulunduğuna işaret etti.

VALİLİK BİNASINI ATEŞE VERDİ


Mısır'ın İskenderiye kentinde göstericilerin valilik binasını ateşe verdiği bildirildi.

Bölgedeki AFP muhabiri göstericilerin valilik binasını ateşe verdiğini belirtirken, El Cezire televizyonu haberinde güvenlik araçlarının da ateşe verildiğini ve göstericilerin bazı polisleri etkisiz hale getirerek cop kullandığını duyurdu.

Bu arada CNN televizyonu başkent Kahire'de askeri birliklerin sokaklara çıktığını, El Cezire de sokaklarda askeri araçların görüldüğünü duyurdu.

Öte yandan göstericilerin Kahire'deki iki karakolu ateşe verdiği belirtildi.

Mısır'da değişim için harekete geçen muhalefet, salı günü, 1977'den bu yana görülen en büyük gösterilerini yaptı. Gösteriler işçiler, öğrenciler, muhalefet partilerinin üyeleri ve diğer eylemcileri sokağa döktü.

Mısır'daki muhalefet hareketleri ise tek bir yapıdan oluşmuyor. Farklı grupalar, farklı taleplerle boy gösteriyor.

Peki Mısır’ın muhalefet odakları kim ve talepleri neler? İşte kaynayan kazan Mısır için bir muhalefet rehberi...


6 NİSAN HAREKETi

Gençlerin oluşturduğu bu muhalefet birliği, salı günü yapılan gösterilerin ardındaki ana gücü oluşturuyor. Hareketin üyeleri, demokrasi yanlısı gösterileri tertip etmede Facebook ve Twitter gibi sosyal paylaşım sitelerini yaygın olarak kullandı.

İnternet sitesinde taleplerinin listesini yayımlayan hareket, İçişleri Bakanının görevden ayrılmasını, olağanüstü hal yasasının kaldırılmasını ve asgari ücretin yükseltilmesini istiyor. 6 Nisan Hareketi, Mısır halkından talepler karşılanana kadar sokaklarda gösterilere devam etmesini talep ediyor.

6 Nisan, 2008'de kuzeydeki sanayi bölgesi Kübra Mahallesi'nde işçileri desteklemek için bir Facebook grubu olarak ortaya çıktı ve o yılın 6 Nisanında genel grev çağrısında bulundu.Hareketin üyelerinin çoğunu eğitimli gençler oluşturuyor.


MİLLİ DEĞİŞİM BİRLİĞİ (MDB)

 Muhalefet gruplarının şemsiye örgütü niteliğindeki MDB, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun eski başkanı Muhammed El Baradei tarafından, uzun yıllar sonra ülkesine dönüşünde kuruldu.

Baradei, son gösterilere katılmasa da Twitter'de "baskı ve yolsuzluğa karşı barışçıl gösterileri desteklediğini" yazdı.

MDB, salı günü yayımladığı bir bildiride, Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in altıncı dönem aday olmaması çağrısında bulunurken, iktidarın Mübarek'in oğlu Cemal'in eline geçmesine karşı olduğunu belirtti. MDB ayrıca, yeni seçilen meclisin feshedilmesini istedi.

Liberal siyasi partiler olan Yarın Partisi ve Demokratik Cephe'nin liderleri, Müslüman Kardeşler'le MDB'de temsil ediliyor. MDB'de, önde gelen entelektüeller ve kıdemli eylemciler, Mısır Demokratik Değişim Hareketi'nin üyeleri de yer alıyor.

MDB de 6 Nisan gibi olağanüstü halin sona ermesini istiyor ve demokratik ve anayasal reformların yapılmasını talep ediyor.

Programını desteklemek için bir milyon imza çağrısında bulunan MDB''nin çabaları, Müslüman Kardeşlerin aktif katılımıyla destek buldu. Ancak Müslüman Kardeşler geçen seneki genel seçim boykotuna katılmayınca hareketteki bölünmeler arttı.

MÜSLÜMAN KARDEŞLER

Ülkenin en büyük muhalefet örgütü Müslüman Kardeşler, yönetim tarafından ayaklanmaya sebep olmakla suçlansa da örgüt şimdiye kadarki protestolarda önemli rol oynamadı.

Resmi olarak yasaklı olmasına karşın örgüt, ülkenin en büyük ve en organize muhalefet hareketi.

Geçen seneye kadar, bağımsız adaylar olarak seçimlere katılan Müslüman Kardeşler'in üyeleri, önceki mecliste sandalyelerin beşte birini elde etmişti. Ancak ilk turda seçim hilesi yapıldığı gerekçesiyle ikinci tura katılmayan örgüt 2010 seçimlerinde meclisteki temsilcilerini kaybetti.

Kardeşler, geçmişte büyük kalabalıkları sokaklara dökebiliyordu ancak çoğu zaman doğrudan hükümeti hedef almaktan kaçındı. Örgüt, Israil'in Gazze'ye saldırısına karşı ve ABD'nin Irak'ı işgaline karşı büyük gösteriler düzenlemişti.

VAFD PARTİSİ

 Daha önce mecliste muhalefet olarak yer alsa da bu partinin geniş halk desteği bulunmuyor.

Parti geçen genel seçimlerin ikinci turunu hile yapıldığı gerekçesiyle boykot etti. Parti başkanı El Seyid El Bedevi ve partisi, hükümete çok yakın olmakla eleştiriliyor.

El Bedevi, salı günkü gösterilere katılmasa da örgütün genç üyelerinin isterlerse katılabileceğini bildirdi.

Bedevi, bir Arap uydu televizyonunda meclisin feshedilmesi, yeni bir milli birlik hükümetinin kurulması ve nispi temsil sistemine dayanan yeni seçimlerin yapılmasını istedi.

YARIN PARTİSİ

Liberal çizgideki Yarın (El Gad) partisinin kurucusu Eymen Nur, gösterilere katılsa da geniş bir siyasi desteğe sahip değil.

Önceki devlet başkanlığı seçimlerinde Mübarek'ten sonra ikinci gelen Nur, sahtecilik suçlamasıyla 3 yıl hapis yattı.

Eymen Nur parmaklıklar ardındayken, partisi hükümetin destekçilerince ele geçirildi.

2009 Şubatında serbest bırakılmasından beri Nur, hükümet karşıtı gösterilerde düzenli olarak yer alıyor."

Mısır'da Isyanın Günlüğü

Hüsnü Mübarek'in 1981'den beri iktidarda bulunduğu Mısır'da, halk 4 gündür sokaklarda isyan halinde..

Sokağa çıkma yasağına rağmen süren olayların kronolojisi şöyle:

17 OCAK: Mısır'ın başkenti Kahire'de Meclis binası önünde bir kişi kendini yakmaya çalıştı. Hareket, aralık ortasında Tunus'ta benzer bir girişimde bulunan ve ölümüyle de halkı sokaklara dökerek Zeynelabidin Bİn Ali'nin 23 yıllık iktidarını bırakıp kaçmasına neden olan gencin hareketini çağrıştırdı.

18 OCAK: İskenderiye'de kendini yakmaya çalışan bir işsiz, hastanede öldü. Kahire'de, bir avukat hükümet binası önünde kendini yakmaya çalıştı.

20 OCAK: Kendilerini yakmaya çalışan 2 işçi yaralandı.

24 OCAK: Mısırlı muhalif lider Muhammed El Baradei, "Tunuslular yaptıysa, Mısırlılar da yapmalı" sloganıyla ortaya çıktı.

25 OCAK: Hükümet karşıtı gösteriler başladı. Binlerce insan seferber oldu. Polisle çatışan 2 gösterici Süveyş'te öldü, Kahire'de bir polis göstericiler tarafından dövülerek öldürüldü: 200 kişi gözaltına alındı.

Aynı gece güvenlik kuvvetleri Kahire'de sokaklara dökülen binlerce kişiyi dağıtmak için göz yaşartıcı gaz kullandı.

ABD, Mısır hükümetini halkın isteklerini dinlemeye çağırdı.

26 OCAK: Yasağa rağmen binlerce gösterici birçok kentte gösteri yaptı. Polis göz yaşartıcı gaz, cop ve hatta taşlarla göstericileri dağıtmaya çalıştı. Protestocular da taş atınca 15 polis yaralandı.

Kahire'de olaylar sırasında 2 kişi öldü. Süveyş'te göstericiler resmi bir binaya molotof kokteyli attı, 55 gösterici, 15 polis yaralandı.

27 OCAK: En az bin kişi gözaltına alındı. Sina'nın kuzeyinde bir kişi öldü. Polise karşı tanksavar roketleri kullanıldı. Süveyş'te göstericiler itfaiyecilere ait binayı ateşe verdi. İsmailiye'de çatışmalar çıktı.

Baradei, Kahire'de geçiş dönemine hazır olduğunu söyledi.

Fransa Mısır'ın ifade özgürlüğüne saygı duymasını istedi. ABD, şiddetin bir çözüm olmadığını açıkladı.

Gece saatlerinde iktidar, göstericilere karşı "kararlı önlemler" aldı.

28 OCAK: Polisle onbinlere ulaşan göstericiler ülke genelinde çatıştı. Polis gözyaşartıcı gaz, plastik mermi ve tazyikli su kullandı. Muhammed El Baradei ile Müslüman Kardeşler gösterilere katıldı.

İskenderiye'de Valilik binası ateşe verildi, Kahire'de de iki karakol ile iktidar partisinin binası ateşe verildi.

İnternet ağı kesildi.

Yabancı gazeteciler güvenlik güçlerinin sert müdahalesine maruz kaldı.

Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek, ordudan polisle birlikte güvenliği sağlamasını istedi, Kahire, İskenderiye ve Süveyş'te sokağa çıkma yasağı ilan etti.

Birçok Batılı ülke endişelerini ifade etti.

ABD başta askeri olmak üzere Mısır'a yardımı gözden geçirebileceğini açıkladı.

ABD Savunma Bakanlığı, Mısır Genelkurmay Başkanı Sami Anan'ın resmi ziyaretini kısa keserek Mısır'a döneceğini duyurdu.

Mısır genelinde en az 20 kişi öldü, yüzlerce kişi yaralandı. Ocak ayının 25'inden bu yana ölü sayısı 27'ye çıktı.

Mübarek, devlet televizyonundan halka kısa bir konuşma yaptı ve hükümeti görevden aldığını, yeni hükümetin kurulacağını belirterek, reform sözü verdi.





Mısır Sokakları Savaş Alanı Gibi





 Mısır'da 29 yıldır iktidarda olan Hüsnü Mübarek rejimine karşı bugün ülke genelinde yüzbinlerce kişi sokağa çıktı. Birçok kentte şiddetli çatışmalar yaşandı. Sokağa çıkma yasağı ilan edildi, 870 kişi yaralandı. Akşam saatlerinde Devlet Televizyonu ele geçirildi. Ülkede dördüncü gününe giren gösterilerin arkasındaki esas örgüt olan 6 Nisan gençlik hareketi eylemlerin süreceği mesajını verdi.

Mısır'da Mübarek rejimi tarihinin en kapsamlı gösterileri ile karşı karşıya. Ülke genelinde onbinlerce kişi sokağa çıktı. Bugünkü eylemler Cuma namazından sonra başladı. Kahire sokaklarına dökülen onbinlerce kişi 'halk rejimi devirecek' sloganlarını attı. Polis göz yaşartıcı gazlar ve tazyikli su ile eylemcileri dağıtmaya çalıştı.

Hükümet binalarının bulunduğu Nil nehrinin doğu kıyısındaki birçok semtte başlayan eylemler, 20 milyon kişinin yaşadığı başkentte nehrin batı kıyılarındaki birçok semte yayıldı.

Kahire’deki eylemlere Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu eski başkanı Muhammed El Baredey de katıldı.

Gize meydanında polis binlerce kişinin katıldığı eyleme göz yaşartıcı gazların yanısıra plastik mermiyle müdahale etti. Çatışmaların arından El Baradey, camiye sığındı. İlerleyen saatlerde El Baradey, Mısır polisi tarafından ev hapsine alındı.

İSKENDERİYE’DE 100 BİN KİŞİ SOKAĞA ÇIKTI

Ülkenin ikinci büyük kenti İskenderiye’de 5 bin kişi Cuma namazı sonrası Rahml yolcu garı yakınında toplantı. Polis göstericileri dağıtmak için gözyaşartıcı gazlar ve plastik mermiler kullandı. Eylemciler, 'Allah u Ekber', 'Onu istemiyoruz' gibi sloganlar atarken, polise taşlarla karşılık verdi. Ancak ilerleyen saatlerde gösteriye katılım sayısı arttı. Gelen bilgilere, 100 bin kişi gösteri düzenleyerek iktidar karşıtı sloganlar attı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) acil bölüm müdürü de İskenderiye’den bildirdiğine göre, “Polis eylemcilerle kavga etmiyor. Polisler ve eylemciler birbirleriyle konuşuyor ve bazı eylemciler polislere su ve sirke (gözyaşartıcı gazlara karşı) veriyor” dedi.

HRW’nin aktardığı bilgilere göre alanlarda Mübarek ve oğlu Cemal karşıtı sloganlar atılıyor ve gösterilerde çok sayıda başı örtülü kadın, yaşlı ve çocuklar da bulunuyor. Polisin ise ortalıkta görünmediği ifade ediliyor.

Nil Deltası’ndaki Dimyat’ta da onbinlerce kişi kişi “Kahrolsun Mübarek” sloganı ile yürüdü. Bazı imamların cuma namazı sırasında halka sokaklara çıkma çağrısında bulunduğu bildirildi. Bu eylemlere de polisler müdahalede bulundu.

EN ŞİDDETLİ ÇATIŞMALAR SUVEŞT’TE

En şiddetli çatışmaların Suveyş kentinde yaşandığı haberleri geliyor. Eylem alanındaki göstericilerden gelen bilgiler, gösterinin dev boyutlarda olduğunu gösteriyor. Bu kentteki çatışmalarda bir kişinin hayatını kaybettiği bildirildi.

İKTİDAR PARTİSİ YETKİLİSİ DEVRİME KARŞI REFORM ÖNERDİ

Kahire sokakları savaş alanına dönerken, Mısır Parlamentosu Dışilişkiler Komisyonu Başkanı ve aynı zamanda iktidardaki Ulusal Demokrasi Partisi’nin üyesi olan Mustafa El Fekki, El Cezire televizyonuna yaptığı açıklamada, Mısır’da devrimi engellemek için “benzersiz reform” önerdi. El Fekki, “Dünyanın hiçbir yerinde güvenlik bir devrime son verme yeteneğinde değildir” diyerek, “Tek başına güvenlik seçeneği yeterli değildir ve Başkan bu olayları durduracak tek kişidir” şeklinde konuştu.

Akşam saatlerine doğru sokağa çıkma yasağı ilan edilirken, göstericiler iktidar partisinin merkezi ateşe verdi.

Dördüncü gününe giren eylemlerde polisin şiddetini protesto eden göstericiler “Ordu nerede? Polisin yaptıklarına bakın. Orduyu istiyoruz” diye bağırdı. Nitekim akşam saatlerinde tankların sokaklara indi. Ancak askerler ile göstericiler arasında çok da ciddi çatışmaların yaşanmadığı bildirildi.

DEVLET TELEVİZYONU ELE GEÇİRİLDİ

Son gelen bilgilere göre göstericiler, Enformasyon Bakanlığı kompleksi içinde bulunan devlet televizyonu binasını ele geçirdi.

El Arabiya televizyonunun haberine göre, televizyonun yayını devam ediyor. Özellikle başkent Kahire'nin merkezinde, parlamento binası ve hükümet binaları yakınlarında çatışmalar olduğu ve silah sesleri geldiği bildirildi

2 saat önce Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in bir açıklama yapacağı bildirildi. Ancak göstericilerin devlet televizyonunu ele geçirmesi nedeniyle Mübarek’in açıklama yapmaktan vazgeçtiği belirtildi.

Tunus'tan Sonra Sira Misir'da...(Fotograflar)

Fransa 'Diktatörleri' Sever

Tunus isyanı Batılı ülkelerin otoriter ve diktatör rejimlerle olan ilişkilerinde de yeni bir dönemin kapısını açtı. Son ana kadar Zeynel Abidin Bin Ali iktidarını destekleyen Fransa, Tunus isyanında ABD’nin gerisinde kaldı ve sert eleştiriler aldı.
Tunus’ta her şey çok hızlı gelişti. 17 Aralık’ta üniversite mezunu bir genç aşağılamalara dayanamadı ve bedenini ateşe verdi. Görüntüleri internet üzeri kısa sürede yayıldı ve eylemler başladı. Ülke geneline yayılan eylemler sırasında BM’ye göre 100 kişi hayatını kaybetti. Ülkeyi, eşi ve eşinin ailesiyle birlikte avuçlarının içine alarak bütün kaynaklarını kemiren Zeynel Abidin Bin Ali, isyanın dördüncü haftasında 14 Ocak günü ülkesinden kaçarak Suudi Arabistan’a sığındı.
DEVRİM BATILI DEVLETLERİN DIŞ POLİTİKASINA DARBE VURDU

Bu başkaldırı ilk bakışta en çok otoriter ve diktatör Arap rejimleri açısından açık mesajlar içerse de, onların işbirlikçileri olan ve ayakta kalmalarında önemli rolü olan Batılı devletlerin dış politikalarına da darbe vurdu. Tunus’ta olanları, bu ülkeyi yakından takip eden en uyanık gözlemciler bile tahmin edememişti. Bin Ali’nin destekçisi devletler de aynı şekilde, bu isyanın rejimin çöküşüyle sonuçlanacağını beklemiyordu.
Bin Ali, sadece Ortadoğu diktatörlerinin korumasından yararlanmıyordu, uzun süre Avrupa ve Fransa’nın korumasından da fayda gördü. AB ve Fransa, Tunus’ta halkın gücünü küçümsedi, Washington ise erken davranarak Bin Ali’den el çekti.

FRANSA’DAN KÖTÜ İŞBİRLİKÇİ
Fransa, Tunus’taki olaylar sırasında en kötü rol oynayan Batılı devletlerin başında geliyor. Resmi olarak son ana kadar Bin Ali rejimine destek verdi. Bunun açık kanıtı da Dışişleri Bakanı Michèle Alliot-Marie’nin düzeni sağlamak için Fransız tecrübelerini Bin Ali ile paylaşma önerisi oldu. İşbirliğinin boyutları bununla da sınırlı değil. Rue89 isimli alternatif internet gazetesi Fransız hükümetinin Tunus’a gönderilen gaz bombalarından haberi olduğunu yazdı, Başbakan ve Dışişleri Bakanlığı yalanladı. Ancak bu ürünün ihracatından sorumlu şirket olan Sofexi, Bin Ali rejiminin, çatışmaların en şiddetli olduğu bir sırada gaz bombaları talebinde bulunduğunu doğruladı. Le Monde gazetesine göre bunun için de Sofex’i Fransız yetkili makamlarından tüm izinleri aldı. Bu ihracatın yapılabilmesi için İçişleri, Dışişleri ve Savunma Bakanlıklarının imzası gerekiyordu.

SARKOZY ALAY KONUSU OLDU

Fransız hükümeti Bin Ali rejimi devrildikten 24 saat sonra ancak halk ayaklanmasına açık bir
şekilde destek verdi. Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy yaptığı açıklamada Tunus halkının özgürlük özlemlerinin boyutlarını hesap edemediklerini söyledi. Tunus devrimi Fransa’ya birçok açıdan mesaj gönderiyor. Birincisi, her ne kadar Tunus halkı Fransa gibi bir ülkenin desteğini arkasında görmek istese de bu kez çok değer biçmedi. Bu durum isyanın başından sonuna kadar böyleydi. Fransız yöneticilerin açıklamaları sert eleştiri aldı ancak Tunus halkında hayal kırıklığı yaratmadı. Hatta Fransız Cumhurbaşkanı Tunuslular arasında şaka konusu bile oldu. Tunuslular “Halkına kötü örnek oluyor, dostunu yüzüstü bıraktı” diye alay ederek Fransa’nın Bin Ali ile olan dostluğuna dikkat çekti.

KOLONYALİST ANLAYIŞA SON VERİLMELİ

İkincisi mesaj şu soruya verilecek cevapta gizli: “Peki bu durum Tunus’taki Fransız zamanının artık sona erdiği anlamına mı geliyor?” Fransa’nın Tunus’ta her şeyden önce yaşadığı gecikmeyi yakalaması gerekiyor. Bunu da ancak dış politikasında köklü değişiklikler yaparak başarabilir. Köklü değişim, aynı zamanda Fransa’nın kolonyalist anlayışından vazgeçmesi anlamına geliyor. Zira Fransa’nın 1960’lı yılların sonuna kadar bu ülke ile direkt olan kolonyalist ilişkileri, sonrasında da dolaylı bir şekilde devam etti. Bu da özellikle çift taraflı bir şekilde, özellikle de serbest ticaret ile yoğunlaştırılan ilişkilerle sistemin içine sızarak gerçekleşti.

ABD TUNUS’TA DAHA POPULER HALE GELİYOR

Fransa’nın yanlış politikalarının bir sonucu da ABD’nin Tunus’ta popülarite kazanmasına yol açtı. Liberation gazetesi, Bin Ali rejiminin düşmesinde ABD’nin belirleyici bir rol oynadığı iddiasında bulundu. Amerikalılar bu tür iddiaları reddetti. Görünen gerçek ise, ABD’nin Tunus isyanı sırasında Fransa ve Avrupa Birliği’nden daha aktif olması ile özetlenebilir. Bugün Amerikalılar Tunus’ta daha popülerlik kazandılar. Onların düşünceleri yakından izleniyor. Hatta Bin Ali’nin kaçmasından bir gün sonra 15 Ocak’ta “Yes we can” (Evet, yapabiliriz) ya da “Yew we do” (Evet, yapıyoruz” şeklinde sloganlar atıldı. Wikileaks’in Bin Ali iktidarının yolsuzluklarına ilişkin yayınladığı gizli diplomatik belgeler de ABD’nin imajını güçlendirdi. ABD’nin bu süreçte oynadığı rol, Tunus’ta sempati topladı. Öyle ki Bin Ali’nin devrilmesinde ABD’nin rolü olduğuna ilişkin iddialar tüm Tunus’a yayıldı.

Oysa Fransa’nın kolonyalist dönemlerinden kalma bu ülkeyle yakın ilişkisi var. Bugün 50 bin civarında Fransız-Tunus vatandaşı var. Tunusluların büyük çoğunluğu Fransızca biliyor. Tunus, Fransız turistlerinin temel adreslerinden biri. Çok sayıda Fransız endüstrinin, başta ikinci büyük kenti olan Sfax’ta olmak üzere bu ülkede fabrikaları bulunuyor. Fransız kanalları Tunus’ta izleniyor, gazeteleri okunuyor ve Tunuslular gelip Fransa’da eğitim görüyor. Ancak Fransa, örneğin Sfax’taki büyükelçilik ve kültürel merkezini kapattı. Buna karşın ABD ise bir İngilizce okul ve bir kültürel merkez açtı. Bugün İngilizce Tunus’ta giderek daha fazla görünür hale geldi.

Fransa’da bir dizi yolsuzluk skandalıyla zayıflayan Sarkozy iktidarı, bir diktatörle yapılan pis işbirliğinin bıraktığı izleri silebilecek mi? Bunu zaman gösterecek. Tunus şok dalgasının vurduğu Mısır’ın yanısıra diğer Arap ülkelerinde son haftalarda yaşanan gelişmeler, Batılı ülkelerin diktatör rejimlerle olan ilişkilerinde stratejik değişimlere gitmesini kaçınılmaz kılıyor.