7 Aralık 2011 Çarşamba

Yarım Saat Kuran, Gün Boyu Fetullah Gülen!

İzmir Emniyet Müdürlüğü'ndeki sivil polislerin Ege Üniversitesi'nde okuyan yoksul öğrencilerin cemaate katılmaları için çalışma yaptığını söyleyen Ş.A....

İzmir Emniyet Müdürlüğü'ndeki sivil polislerin Ege Üniversitesi'nde okuyan yoksul öğrencilerin cemaate katılmaları için çalışma yaptığını söyleyen Ş.A, anlattıkları şöyle: ‘’Gülen dershanelerinde okuyan öğrencilerin hangi üniversiteye yerleştiği bilgisi dershane tarafından o ildeki yetkililere aktarılır. Sonra bu öğrenciler otogardan karşılanıp evler yerleştirilir. Harçlıkları verilir. İlk günler yakın ilgi gösterilir.

Ben üniversite sınavı için bir yıl Van'da Fem dershanesine gittim. Okulu kazandıktan sonra dershanenin müdürü bana İzmir'de tanıdıklarının olduğunu ve bana yardım edeceğini söyledi. Kabul ettim. İzmir’de otogara indiğimde iki tane tesettürlü bayan yanıma geldi ve ismi söyleyerek, beni bir eve götürdüler. Evde 3 bayan daha vardı. Kayıtlarda bana yardımcı oldular ve evde istediğim kadar kalabileceğimi söylediler.

İlk hafta her şey normaldi daha sonra sabah namazına kaldırmaya başladılar. Ardından beni ‘kampa’ davet ettiler. Kampa gittiğimizde İzmir'de bulunan cemaat evlerinde yaşayan kadınların toplandığı büyük villa tarzı bir evdi. Evdeki üç bayan sabah bizi uyandırdı. Önce Kuran-ı Kerim okumamızı istedi, bilmeyen varsa onlara öğretileceğini söyledi. Ben de bilmediğimi söyledim. Filiz diye biri ben ve 6 kıza Kuran öğretmeye başladı. Yarım saat öğrettikten sonra bize kitap getirdi. Gülen Hoca’nın kitaplarını verdiler ve kamp bitene kadar bu kitapları bitirmemizi istediler. Biz de okumaya başladık. Kampta 4 gün kaldık. Kamp boyunca yarım saat Kuran eğitimi, diğer geri kalan saatler ise Gülen kitaplarını okuduk. İslam alimlerinin kitapları pek bulunmazdı.’’

AİLELER FİŞLENİYOR

Ş.A’nın anlattıklarına göre, cemaatin evlerine ve yurtlarına yerleştirilen öğrencilerin ailelerinin telefon numaraları kayıt altına alınıyor. Bu şekilde aileler sıkça aranarak, çocukları hakkında bilgi veriliyor ve öğrenciler evlerden veya yurtlardan ayrılmak istediklerinde ise ailelerin bu duruma engel olması amaçlanıyor.

Ş.A şunları söylüyor: “Adamlar o kadar ilginç bir şekilde çalışıyorlar ki, ben bu sistemi çözdüğümde baktım ki, ailemi bu sisteme razı bile etmişler. Cemaatin evine yerleştiğimde o kadınlar benden ailemden birinin numarasını istediler. Ara tatilde eve gittiğimde ailem ha bire o kızları övüp duruyor ve kesinlikle o evden ayrılmamı söylüyorlardı. Aslında zamanla sizinle ilgili her konuda bilgi sahibi oluyorlar. Tam istihbarat faaliyeti gibi, hepimiz farkında olmadan fişleniyordu aslında.

Daha sonra kamplar giderek yoğunlaştı. Okul sınavlarının ardından bizi habire kamplara alıyorlardı. Sosyal aktivite diye bir şey yoktu, ayrılanları ise ailelerine ihbar ediyorlardı. Aile karşı gelmese o öğrenciyi düzeni bozmakla suçlayıp cemaatten çıkartıyorlardı. Özelikler Kürt öğrencilere daha çok önem veriyorlardı. Alevi öğrenciler yakından izleniyordu.

‘PKK’Yİ SAVUNANLARA DÜŞMAN GÖZÜYLE BAKIYORLAR’

Her ay düzenli olarak İstanbul'dan bazı kişiler gelip bize konferans adı altında Fetullah Gülen'in durumu ve yaptıkları hakkında bilgi ve ona ait cd'ler veriyorlardı. Cd'lerde Gülen'in vaazleri vardı.”

Ş.A’nın ifadelerine göre, Gülen cemaatinin kendi kadrolarına aşıladığı en temel görüş PKK ve PKK'yi savunanların düşman olduğu vurgusu. Bir süre sonra kendisini evin sorumlusu yaptıklarını belirten Ş.A, cemaatin içyüzünü asıl o zaman gördüğünü dile getirerek, şunları aktardı:

“Cemaat evlerinde sürekli PKK karşıtı propaganda yapılırdı. Kürtçe konuşanlar dışlanırdı. Evde kalmanın temel şartları da çok ağırdı. Düzenli olarak namaz kılınacak, evin dışında ev düzenini bozan ve cemaate karşı kişilerin eve gelmesi yasaklanacak, cemaate yakın kişiler sıklıkla eve yemeğe davet edilecek, erkeklerle duygusal ilişkiler tamamen yasak. Evlere gönderilen kitaplar ev sorumluları tarafından okunup, evde kalanlara okutulacak.

‘KÜRT ÖĞRENCİLER CEMAATİ TERK EDİYOR’

Bir yıl sonra Edebiyat Fakültesi önünde bir arkadaşımla oturmuştum. O da Vanlıydı. Biri bizi görmüş, akşam eve gittiğimde bana Kuran öğreten Filiz denilen kadın eve geldi ve benimle konuştu. Bana o kişilerle ne kadar görüştüğümü sordu. Ben de o kişinin benim hemşerim olduğunu ve sıkça görüştüğümü söyledim. Daha sonra başladı, PKK ve okulda bulunan Kürt arkadaşlarımı kötülemeye. Ben de onlara Kürt olduğumu söyledim. İkinci gün ev sorumluluğunu elimden aldılar. Ben de evden ayrıldım. Daha sonra o çevredeki arkadaşlarımın benimle görüşmeleri yasaklanmış. Hiç pişman değilim. Pişman olduğum tek şey onları geç tanımak oldu. Zaten Kürt öğrenciler son dönemlerde giderek cemaatten uzaklaşıyorlar. Çünkü Kürtlerin hiçbir şekilde siyaset konuşmasına izin verilmiyor ve Kürtlere yönelik olumsuz yaklaşımlar var. İzmir’de çok tanıdığım arkadaş onlardan ayrıldı.”

Hiç yorum yok: