5 Aralık 2011 Pazartesi

Tatlıses İddianamesinden Komplo Çıktı!

Sanatçı İbrahim Tatlıses’in vurulması olayına ilişkin iddianamede zorlama bir şekilde PKK ve Abdullah Uçmak bağlantısı oluşturulmaya çalışılırken, savcı, olayla ilişkisi olduğu iddiasıyla tutuklanan BDP’li Ruşen Mahmutoğlu için açıkça, “suçlu değilsen kanıtla” diyor.


İbrahim Tatlıses 13 Mart 2011 tarihinde silahlı saldırıya uğramış ve ağır şekilde yaralanmıştı. Henüz kimse fail olarak yakalanmamışken polisin servis ettiği düzmece haberlerle medya olayı PKK’ye yıkmaya çalışmıştı. Saldırıdan sorumlu olarak yakalan Abdullah Uçmak isimli kişinin ülkücü olması, daha önce Tatlıses’le aralarında alacak verecek meselesinden husumet bulunması, Tatlıses’in adamlarınca daha önce ayağından vurulmuş olmasına rağmen savcılar ve medya kanıt olmamasına rağmen olayı PKK ile ilişkilendirmede ısrar ediyor.

TEK "DELİL" NEREDEN GELDİĞİ BİLİNMEYEN BİR MAİL

Dava kapsamında gözaltına alınan Mahmutoğlu’nun tutuklanma gerekçelerinden biri e-posta adresine kim tarafından gönderildiği bilinmeyen bir mail. maviderya@hotmail.com isimli adresten “acil” koduyla Mahmutoğlu’nun mailine atılan e-postada “Silivri partide Nehat Ark. Yarım kalan işi halletsin, hocanın selamı ile git. AKP’ye yaklaşması partiyi sıkıntıya soktu. AKP iş birlikçilerini cesaretlendirdi. Bu halkımıza ihanettir. Kolay gelsin” ifadesi yer alıyor. Ancak Mahmutoğlu verdiği ifadede maili hatırlamadığını, böyle bir mail almadığını, kimin attığını bilmediğini belirtmişti.

Sözü edilen Nihat Şimşek ise daha önce teslim olarak pişmanlık yasasından yararlanan bir itirafçı. Ancak hem Mahmutoğlu, hem de Şimşek, verdikleri ifadelerde birbirlerini tanımadıklarını belirtiyor.
Dosyada dikkat çeken bir başka nokta ise, Uçmak’ın cebinden çıktığı iddia edilen ve üzerinde Mahmutoğlu’nun telefon ve mail bilgilerinin yazılı olduğu bir ilaç kutusu kupürü. Oysa Uçmak evinde yapılan aramada ele geçirilen her şeyi kabul ederken, bu kupürden haberinin olmadığını ve Mahmutoğlu’nu tanımadığını ifade ediyor. Teknik ve fiziki takiplerde de Mahmutoğlu ve Uçmak arasında da hiçbir irtibat bulunamadı.

SAVCI KANAATLERİYLE SABİT BİR İDDİANAME

Uçmak’ın çetesi ve PKK arasında zorlama bağlantılar arayan savcı, bunu da şöyle formüle ediyor:

“Abdullah Uçmak’ın birkaç ay önce cezaevinden çıktığı dikkate alındığında, herhangi bir maddi destek ve yardım almadan bu eylemi yapmasının mümkün olamayacağı, PKK terör örgütünün İbrahim Tatlıses’ten kurtulma planı ile Abdullah Uçmak’ın İbrahim Tatlıses’ten intikam almak istemesi amacının birbiriyle örtüştüğü, böylece Uçmak, hem Tatlıses’ten intikam almak, hem de suç örgütü için gerekli parayı terör örgütünden temin etmek istediği, terör örgütü PKK’nın ise Tatlıses’i öldürterek, Kürt kökenli vatandaşlarımızı korkutmak, farklı sesleri susturmak ve gözdağı vermek istediği, bu şekilde Uçmak’ın ve suç örgütünün de terör örgütü PKK’nın amaçarına hizmet ettiği kanaatine varılmıştır...”

Ancak iddianamenin hemen bir alt paragrafında ise savcı kendi kendisini çürütüyor. Savcı burada ise, “Şüpheli Uçmak ile mağdur Tatlıses arasında 1998 yılına dayanan husumetleri olduğu, bu nedenle Uçmak 2003 yılında tutuklanarak cezaevine girdiği, 2010 yılının eylül ayında cezaevinden çıktıktan sonra yaptığı telefon görüşmesinde, 7 yıl cezaevinde yattığını, bu sefer haraç istemeyeceğini, vuracağını ifade ettiği” anlaşılmıştır diyor. Telefon görüşmesi tapelerinde de Tatlıses ve Uçmak arasındaki husumet, silahlı çatışma, Uçmak’ın yaralanması detaylarıyla yer alıyor. Ancak savcı elinde kanıt olmamasına rağmen saldırıyı PKK ile bağlantılandırmakta ısrar ediyor.

ERBİL’E GİTMEK PKK ÜYESİ OLMAYA YETİYOR

Savcı, Mahmutoğlu’nu suçlu göstermek için kanıt yerine hayal gücünü kullanıyor. Savcı’ya göre, Mahmutoğlu’nun BDP’nin Erbil temsilcisi olması, telefonda hayatını kaybeden bir gerillayla ilgili ifadeler kullanması, PM üyesi olmadan önce telefonda BDP İstanbul İl Başkanı atamasına ilişkin konuşması PKK üyeliği için yeterli. Polisin Mahmutoğlu hakkındaki fiziki ve teknik takibi ise BDP’nin Erbil temsilciliğine atanmasıyla başlamış yani Tatlıses’in vurulmasından çok önce.

KALAŞNİKOF KULLANMASINI BİLİYOR O HALDE PKK’Lİ

İddianamedeki en garip iddialardan biri ise olayın faili olarak tutuklanan Ersun Altun’un PKK’li olduğuna ilişkin iddia. Tatlıses’in aracını tarayanlar arasında olduğu gerekçesiyle tutuklanan Altun için savcı, “Ersin Altun’un daha önceden silah ve silah kullanımı konusunda uzman bir kişi olduğu anlaşıldığı, her ne kadar terör örgütü PKK/KONGRA – GEL ile doğrudan bağlantısı olduğu konusunda delil elde edilmemiş ise de, kalashnikov marka silahı kullanması konusundaki tecrübesi, böyle bir bağlantının olabileceği değerlendirilmiştir...” ifadesini kullanıyor. Savcının iddiası esas alınırsa aynı silahı kullanabilen herkes, TSK mensupları dahi PKK üyeliğinden yargılanabilir.

AVUKAT YENİCE: HUKUK TERSİNDEN İŞLİYOR
Mahmutoğlu’nun avukatı Hasari Yenice ise, iddianame karşısında şaşırıp kaldıklarını belirtiyor.26 Ocak tarihinde ilk duruşması görülecek olan dava için bütün delillerin kendi lehlerine olduğunu belirten Yenice, şunları söyledi:

“Müvekkilimize ilişkin yapılan iddiaların hiçbir tanesi kanıtlanamıyor. Atılan mailin polis tarafından atılmış olabilme ihtimali çok yüksek. Uydurma bir iddianame söz konusu, bu dosya ile hukuk sistemi adeta ilkel bir konuma getiriliyor. Savcı müvekkilimize adeta şunu diyor: Tamam suçlu değilsen bunu kanıtla. Yani hukuk tersinden işlenmeye başlıyor. Oysa bu sistem değişeli asırlar oldu. Müvekkilimiz serbest kalacağından emin. Çünkü ortada delil yok. Abdullah Uçmak gibi bir ülkücü PKK’ye hizmet etmekle itham ediliyor. Oysa kendisi de böyle bir suçlamayı zul sayacağını belirtiyor. Telefon görüşmeleri, teknik takipler ve diğer tüm atıflar havada kalıyor. Hiçbir şekilde Mahmutoğlu ile Uçmak, ya da Şimşek veya diğer zanlılar arasında bir bağ yok. Bunu kanıtlayacak tek delil yok. Ortada düzmece bir dosya, hayal ürünü zorlama bir iddianame var.”

Hiç yorum yok: