22 Aralık 2011 Perşembe

İngiliz'in Filleri... Arınç'ın Hakları....

Yoğun gündem arasında, Bizans oyunlarının modern ve güncellenmiş bir versiyonu olarak “Bextê Romê” kategorisinden yaklaşık 10 yıldır oscarı kimseye kaptırmayan AKP’nin ‘İyi polisi’ Bülent Arınç’ın henüz tanımlanmamış “Kütlerin Varlığı Gerçektir” sözü damga vuradursun, benim aklım sömürgecilik işini ana sütü gibi kendisine helal belleyen İngilizlerin zamanında Afrika’da yaptıkları geldi.

Bilge’nin de ısrarla dikkat çektiği ve kendilerinin de uygarlık tarihi boyunca vazgeçmediği “Böl ve Yönet” (Divide Et İmpera) politikasında o kadar başarılıydılar ki ‘hayvanlara’ bile el atmışlardı. Fil örneği tamda bahsettiğim psikolojik soykırımın doğasını biraz özetleyecek nitelikte.

Şöyle ki; İngilizler fillerin bolca olduğu ya da geçtiği arazilerde derin çukurlar kazdılar. Sonra da beklemeye koyulup fillerin o derin hendeklere düşmelerini seyrettiler. Filler düştüğünde olay yeni başlıyordu. Bir grup İngiliz ellerine kamçıları alıp o hendeklere dalar ve fillerin canını okurdu. Yalnız bir ayrıntı vardı. O kamçı vuran beyaz İngiliz, yüzünü ellerini ve görebilecek tüm uzuvlarını siyaha boyardı. Afrika’nın yerlisi olurdu. Amaç o filin beynine-ruhuna işkenceci olarak Afrikalıyı sokmaktı. Hayvanlar kanlar içinde kaldıktan sonra planın ikinci aşaması devreye sokulurdu. Bu sefer yüzü temiz beyaz İngilizler hendeğe atlar, içerdekileri kovar ve elleri ile filleri okşar, sever, yaralarını onarmaya çalışıp diğer yandan da onları o çukurdan çıkarırlardı. İyi, zararsız ve yardımsever beyaz adam! İşlem tamamdı. File gerekli bilinçaltı mesaj verilmişti…

Yıllar geçti…

Filler tepişti ve çimler ezildi…

Türkiye’de bu yöntemle tanıştı. 90 yıl önce kamçısız direk hayatına hücum eden zihniyet, son on yıldır AKP ile level atlayıp sükse yaptı. Bu sefer filler tepişti ve Kürtler ezildi…

Hendekler kazıldı. Kürtler akla gelebilecek her türlü yöntemlerle içine atıldı.

Yüzlerini boyamadılar ama maskeler kullanıldı. Eskiden kalma hangi iğrenç maske varsa arşivlerden indirildi, takılıp denendi ve yerine konundu. Açılımıdır, özrüdür ve bir sürü zırvalık birer tiyatral metinden başka bişi değildi.

Bununla bitmedi. Kürde can damarından yakın dostunu, aydınını, çizerini, kardeşlerini hendeğe bir bir koydular.

Kamçıları onlara verip vurdurttular. Halen kamçı ve ağız değiştirip vuruyorlar. “Partinde Kürt vekiller yok mu?” söylemi bu zavallı ruh halinin itirafıdır.

Ve ‘açılın’ diyerek gelip Mesih rolünü oynadılar. Oynuyorlar.

İyi adam olduğuna inandırmış bir iki boya ile.

Sevgili Arınç son ve iyi bir Kürt boyacısıdır. Akıl almaz söylem ve çelişki dolu söylemlerle, kamera kayıtlarına şunu diyor “Her sözümüzden sorumluyuz”...

Arkasından ekliyor “Kimliğini tanıdığımız insanların tüm haklarını vereceğiz”

Yani?

Yanisi şu: Daha önce bilerek tanımadık.

Bu meclisten yapılmış resmi bir itiraftır.

Özellikle Özgür Basına yapılan son saldırı ve tutuklama furyası ardından her yerden yükselen kınama seslerini dengelemek ve az geriye itelemek için yapılmış bilinçli bir kurgudur.

Değil Kürtlerin hakkını, içerdeki binlerce arkadaşın ayakkabı bağını dahi vermez Arınç.

Hak hukuktan bahsedenlerin gözleri önünde eriyip ölüme giden Mehmet Aras, yine dün Mardin’de “yanlışlıkla” vurduk dedikleri Yusuf Akın bir şey ifade ediyor mu acaba?

Bu kadar aleni dalga geçildiği görülmemiştir. Bildiğin insanda kusma etkisi yaratan cinsten.

Şunu da unutmadan ve şaşmaz bir AKP siyaseti olduğunu vurgulayaraktan;

Bir Kürt deyimi olan “Elaleme balıkçı kendine kaplumbağacı” sözünün hayatlarımızla test ettik. Bozulan sağlığına şu aralar Fransa-Sarkozy’nın “Soykırımı tanıması” ile bir darbe daha alacak gibi görünen Erdoğan ve Arınç’a nimet dolu, bağışlayıcı hakları için kolaylıklar, bol keseden atmalı günler diliyoruz.
 

Özgür Amed

Hiç yorum yok: