15 Kasım 2011 Salı

Van 'Bildiğiniz Gibi' Değil



 
Depremin merkezi ve yoksulluğun ortasındaki Van’da Eğitim-Sen üyesi ve İHD yöneticisi Onur Sulu ve Van Eğitim-Sen yöneticisi Murat Atabay ile Afet Koordinasyon Merkezi’ndeki çalışmalarını, Van’daki son durumu, ihtiyaçları konuştuk. Van’da durum ne anaakım medyanın aktardığı ne tahmin edildiği gibi...


İlk gün belediyede bulunan Afet Koordinasyon Merkezi’nde gönüllü olarak göreve başlayan Eğitim-Sen üyesi ve İHD yöneticisi Onur Sulu buradaki çalışmalarını Sendika.Org’a anlattı. Sulu, afetin ilk gününden bu yana yaşananları, koordinasyonun merkezinde olan bir göz olarak bizlerle paylaştı


Afetin ilk gününden bu yana belediyede kurulan afet kordinasyon merkezinde görev alanlardan birisiniz Onur bey. Öncelikle koordinasyon merkezinde yaşadıklarınızı kısaca bizlerle paylaşabilir misiniz?



İlk gün yaşadığımız temel problemlerden biri herkesin kendi ailelerine doğru yönelmeye başlaması oldu. Şehirde büyük bir karışıklık ve düzensizlik vardı. Biz de demokratik kitle örgütünün temsilcileri olarak belediye kriz masasında ortak bir çalışma yürüttük.

Belediye kriz masasında kimler vardı?


Halkevleri’nden bir arkadaşımız vardı. Yine TMMOB’den bir arkadaşımız vardı. Yine KESK bünyesinde, İHD bünyesinde birçok arkadaşımız görev aldı. Belediye çalışanlarının yanında birçok demokratik kitle örgütü, sendika ve oda çalışanı kriz merkezinde görev aldı. Kriz masasının gücünü dışarıdan gelen demokratik kitle örgütü temsilcileri vermiş oldu. Çünkü dışarıdan gelen insanlar iç kargaşayı düzeltebilme konusunda daha deneyimliydi. Özellikle Halkevi’nin bu konuda daha deneyimli olduğunu söyleye biliriz.


Depremden sonra belediyede bir kriz masası oluşturuldu ve hızlı bir şekilde de bir telefon açıldı. Kriz masasındaki oluşum tamamlandıktan sonra 01.00 gibi şehre girmeye başlayan araçlar karşılanmaya başlandı. İlk başlarda kişi sayısı azdı çünkü belediye çalışanları dahil herkes kendi aileleriyle ilgileniyordu. Kamyonların gelmeye başlamasıyla beraber mahallelere ilk yardımlar gönderilmeye başlandı. Bunun ardından bizlerde merkez köyleri gözlemlemeye gittik. Mesela gittiğimiz Canik (Gülbulak) köyünün yarısından fazlası yıkılmıştı. Köye ilk ulaşanlar bizlerdik. Köye ilk ulaştığımızda köyün okulu yerle bir olmuş. Zaten televizyonlarda gösterilen okul da o.


İlk iş olarak 300 kişilik çadır kurduk. Çadırın ardında da gıda yardımı yaptık. Bunlardan daha sonra ise aş evi kuruldu. Yani köyün temel ihtiyaçları karşılandı. Bir grup yaklaşık 16 köyü gezdi ve bu şekilde gruplarla neredeyse bütün köylere ulaşmaya çalıştık. Kriz masasında bir de veri tabanı oluşturduk. Bu veri tabanında gidilen köyler, gidilmeyen köyler, yapılan yardımlar, hayatını kaybedenler, gidilen mahalleler, hasar tespiti yapılan evler vb. gibi geniş bir sistem oluşturduk. Şu an yaptığımız çalışmalar da bu sistem üzerinden gidiyor. Buradan yola çıkarak baktığımızda ise yaşadığımız en büyük sıkıntının çadır bulamamamız olduğunu görüyoruz. Özellikle Van merkez ve köyleri için söyleyebileceklerim şunlar: Merkez köylerin de merkezin de çadıra ihtiyacı var. Şu an şehrin yarısı şehri terk etmiş durumda. Bunlar şehre geri döndüklerinde burada barınma sorunu çekecekler. Bunlar için kış ayını da dikkate aldığımızda hem çadır kent hem de konteynırlara yani kısacası barınmaya ihtiyaçları olduğu çok açık. Barınmadan sonra ancak yeni gıda stokları oluşabilir. Şu an için çalışma sistemimiz bu şekilde yürüyor. Erciş koordinasyonu bizden ayrı şekilde çalışıyor. Erciş’te yaşananların buradan kat be kat daha fazla olduğunu düşünüyoruz. Sadece 55 apartman yıkıldığını düşündüğümüzde oradaki koordinasyonun da ciddi sıkıntılar yaşadığı belli oluyor.


Dışarıdan gelen yardım malzemelerinin düzenli, organize ve örgütlü bir şekilde gönderilmesi bizim için çok önemli. Çünkü şu an iş yoğunluğu burada çok fazla. Gönüllü arkadaşlarımız ne kadar yardımcı olsa da yine de yetersiz kalıyoruz. Gelen eşyaların ayrılmamış oluşu buradaki iş yoğunluğumuzu ikiye hatta üçe katlıyor.


Burada yalnızca depremle ilgili bir sorun yok burada yoksullukla ilgili de bir sorun var. Yani insanlar burada ekonomik ve sosyal olarak zaten bunalmış bunun üzerine birde deprem eklenmiş oldu. Deprem maduriyetinin üstüne insanlar kapitalizmin sarmaladığı yoksullaştırma ve yoksunlaştırma politikasıyla karşı karşıyayız. Buna karşı çözüm önerileri de kısa vade de olamayacak. Bu yolda tüm duyarlı, özellikle devrimci, demokrat kesimlere olan çağrımız kesinlikle hem gönüllülük anlamında hem de örgütlülük anlamında bize ne kadar katkı sağlarsa bu kriz masasında yaşadığımız temel sıkıntılardan tutun halkın yaşadığı temel sıkıntıları çözebiliriz.


Kriz masası ileri vade için projeler oluşturabildi mi?


Van merkez için şunu söyleyebilirim; ileri vadede daha fazla sorunlarla karşı karşıya kalacağız. Şu an planımızı şu şekilde söyleyebilirim; belediyenin yardım hesaplarına el konulması gibi bir şey olmaz ise ya çadır kentler gibi ya da konteynırlar yapacağız. Gıdanın daha sağlıklı bir şekilde stoklanması için çeşitli depolar oluşturulmaya çalışılıyor. Bu depolar üzerinden de oluşturulacak olan çadır kentlere ya da konteynırlara gıdanın sağlıklı bir şekilde ulaşmasını sağlayacağız. Temel amaç bu. İleri vadede şu an oluşturulan kriz masansın yanı sıra koordinasyon masası, afet yardım masası, tespit masası gibi daha farklı kolların oluşmasını sağlayacağız. Şu an bunların pratik olarak planlanması yapılıyor. Bu konularla ilgili kampanyalar başlatılacak. Kampanyalar dahilinde örneğin şu an yaptığımız çalışmalardan bir tanesi bize gelen Tokat’tan olsun, Bursa’dan olsun vs. farklı kentlerde “barınma ihtiyacı olan 20 aileye bakabilirim”, “bir aileye iş yardımında buluna bilirim hem de ev katkısı yapabilirim” gibi teklifler var. Yıkım mağduru insanlarla eşleşmesini sağlayacağız. Özellikle bunun kampanyanın planlandığını rahatlıkla söyleyebilirim. Bu tarz bir planlama uzun vadede yapılacak görülüyor.


Burada kaldığımız süre içerisinde AKP’nin BDP’yi sıkıştırmak adına depremi de siyasi bir rant sağlayacak şekilde kullandığını gördük. Adeta Valilik ve Sivil Savunma işlevsizleştirilmiş durumda. Kriz masasında olan biri olarak bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?


Objektif olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki sadece devletin değil birçok kurumun da depreme hazır olmadığını gördük. Toplum olarak depreme hazır olmadığımız çok açık. Çünkü yönlendirme konusunda çok zayıf olduğumuz gerçekliğiyle karşı karşıyayız. Elbette gözle görünen durum bu söylediğinizi de doğruluyor. Ama şunu iyi bilmek gerekiyor ki depreme karşı mücadele siyaset üstü bir mücadeledir. Siyaset üstü bir olayı hangi taraf politik olarak kullanırsa kullansın şu açıklıkla söyleyebilirim ki deprem siyasal bir araç olamaz. Kim ki bu durumu siyasal bir araç olarak kullanırsa bu durum bir silah gibi geri teper. Çünkü mağduriyetler siyasal politikaların veya kişisel siyasal patlamalara sebe olurlar. Verilen sözlerin yerine getirilmesi mümkün olmamıştır. Bu tür politikalara alet olmanın hiç kimseye faydası olmaz. Belediyenin kötülenmesi hiç kimseye kazanç sağlamayacaktır. Kayıpları düşündüğümüzde yapılan sözler ve cümleler bunların yanında küçük bir şeyden öteye getmeyecektir. Hiçbir şekilde hiçbir siyasal partinin siyasal bir araç haline dönüştürmemesi. Depremle mücüdele siyaset üstü macadeledir.


Medyada şöyle bir şey var: Gerçek veriler gitmiyor. Mesela televizyonları açtığımz zaman diyorlar ki: “Van’da şu kadar çadır kent var” Bir veri vermeye çalışsak, kaç köye ulaşıldı, ne kadar çadırkent var, insanların tepkileri nedir, kaç insan öldü, yaralandı. Bunların merkezindeydiniz ve bunların verileri var mı?


Merkezden başlarsak, merkez köylerde ölü sayısı, 66. Yani 66 vatandaşımızımın hayatını kaybettiğini çok rahat bir şekilde söyleyebiliriz. Genel anlamda ölü sayısı 595 erciş dahil olmak üzere. Bu völü sayısı artacak. Bir çok apartman hala kaldırılmadı. Göçük altında insanlar var. Gün geçtikte bunların çıkartılması da zorlaşıyor. Van merkeze bağlı köy sayısı 92 mezralarla birlikte bu sayı 120. Kriz masası olarak köy sayısı 105 kalan köyler de az hasar olan köyler. Özellikle kayıpların olduğu yerlere ulaşmaya çalıştık. Erciş koordinatörlüğü ayrı bir yönlendirme yaptı. Çadırkentler konusunda şunu söyleyim. Çok büyük sayılardan bahsediliyor ama öyle değil. İlk günden beri inanılmaz çadır sayısının köylere ulaştığı söyleniyor. İlk gün gezdim köyleri, hiçbir şey ulaşmamıştı, pazartesi sabah gittiğimizde hiçbir köye giriş yapılmamıştı, biz köylere girdiğimizde, cenazelerini gömen insanlarla karşılaştık. Sadece kepçelerimizle birçok şeyle ulaşmıştık. Çadırkent konusuna girince, 2-3 yerde çadırkent kurulduğu söyelniyor


Van merkezde insanların barınma sorunlarını giderecekleri çadır kent görmedim. Vanın yarısı dışarıda, çok katlı binalar var, insanların barınabilecekleri yerlere ihtiyaçları var, siz ne kdara insanlara evlerin gücvenli olduğunu söyleseniz de insanların oraya tekrar girmesini sağlamanız kolay değil. onları rehabilite etmek gerekir, bunun için de bir çadırkente ihtiyaç var. Şu an çocukların yaşadıkları sıkıntıları düşündüğümüzde bunlar büyük bir travma. İnsanlar sonuçta yüzde 100 bütün sorunlarını çözmüş değil, insanlar zaten yoksul, burada depremle yaşanan sorunları gidermek ve bir rehabilite çalışması yapmak gerekiyor. Bu anlamda çadırkentin büyük bir sorun olduğunu söylemek gerekir.

Peki çok zamanınızı aldık son olarak bizi takip edenlere söylemek istediniğiz bir şey var mı? 

Dışarıdan gelen tüm gönüllülere, tüm demokratik kitle örgütlere, nereden gelirse gelsin bütün belediye yardımlarına, çalışan bütün arkadaşların emeğinin önünde büyük bir saygı duyduğumuzu söyleyebilirim. Arkadaşların bundan sonraki ricamız örgütlü ve sistemli, özellikle de devrimci ve demokratik örgütlere yönelik söyleyeceğimiz şeyler, daha çok ihtiyaca dönük yardımları koordine edebilirler, gönüllüler kendi barınmalarını sağlayacak ekipmanlarıyla gelir ve yardımlara katılır.

Gerçekten de devrimci ruhun örneğini burada gördük, örneğin KESK’ten Halkevlerinden Halkların Demoktarik Kongresi’nden gelen, TKP’den gelen arkadaşların emekleri var burada, bu emek bizi daha güzel yerlere taşıyacaktır.


Teşekkür ederim.

EN BÜYÜK İHTİYAÇ ÇADIR

Depremin ardından kurdukları kriz merkeziyle ve çadırla depremin yaralarının sarılmasında ciddi bir çalışma gerçekleştirilen Van’daki KESK’liler çalışmalarını Sendika.Org ile paylaştılar. İlk günden beri kurdukları çadırda neredeyse Van’a gelen bütün gönüllüleri misafir eden KESK’liler kurdukları kriz merkeziyle de yardıma ihtiyacı olanlara yardım ulaştırmaya çalışıyor.

Sorularımızı cevaplayan Van Eğitim-Sen yöneticisi Murat Atabay Van’ın şu anki en büyük ihtiyacının çadır olduğunu söylüyor.

Depremin ardından KESK olarak Van’da neler yapıyorsunuz?


Depremin ardından ilk işimiz bu çadırı kurmaktı. Amacımız depremin ardından arkadaşlara organizasyonda yardımcı olabilmekti. Belediyeylede iletişime girerek koordinasyonu sağlamaya çalıştık. Diğer şubelerden gelen yardımlarıda buradan yönlendiriyoruz. Arkadaşlarımız yardıma ihtiyacı olanları tespit edip yardımların evlere ulaşmasını sağlıyorlar. Ayrıca buraya boşalttığımız bazı kamyonlar var. Onlarında tasnifini yapıp merkezde ihtiyaçları olan evlere ulaştırmaya çalışıyoruz.


Yapılan çalışmayı nasıl organize ediyorsunuz. Paketlerin hazırlanmasından tutundan, evlerin tespitine kadar bu çalışmayı nasıl sürdürüyorsunuz?


Neredeyse 81 ilin KESK Şubeler Platformu’ndan, TMMOB’den, DİSK’ten yardım geliyor. Belediye ile de iletişime geçerek gidilmeyen köylere bu kamyonların ulaşmasını sağlıyoruz. Yani belediyeyle ortak bir koordinasyon sağlıyoruz. Valilikle ise bu konuda bir ilişkimiz yok çünkü valiliğin bu konuda eksik kaldığını düşünüyoruz. Gelen kamyonları -burada depomuz var- önce oraya alıyoruz ve daha sonrada bu yardımları tasnifliyoruz. Ardından da ihtiyaca göre poşetleyip evlere ulaştırıyoruz.


Peki burada yıkılan okullar var mı? Bir eğitimci olarak neler düşünüyorsunuz?


Civar köylerde Canik ve Şahgeldi köylerinin okullarının yıkıldığını biliyoruz ama öyle özel bir tespit yapma imkanımız olmadı. Gelen bilgilere göre buradaki okullarda zarar görmüş ama. Bu hafta içi hasarlı okulların tespiti konusunda bir çalışma gerçekleştireceğiz.


Sendikanızın önüne kocaman bir çadır kurmuşsunuz ve Van’a gelen herkesi neredeyse siz misafir ettiniz. Bu konuyla ilgili ne düşünüyorsunuz?


Depremin hemen ardından bu çadırı kurduk. Öncelikle kendi üyelerimiz için yaptık bunu. İlk günlerde kendi üyelerimiz yoğunlukla şekilde burada kaldı. Tabi ikinci günün ardından burası dışarıdan genel gönüllü arkadaşların barınacağı bir yere dönüştü. Burası yetmeyince yanında da bir çadır açtık. İlk günden beri düzenli yemekte çıkartıyoruz burada. Kahvaltı ve akşam yemeği olmak üzere burada insanların beslenme ihtiyacını da karşılıyoruz.


Peki bizi takip edenlere buradan bir şey söylemek isterminiz?


Şu an yoğunluklu ihtiyaç çadır görünüyor. Gıdadır, battaniyedir vb. şeyleri biraz bekletirlerse şu anlık daha iyi olur. Belki birkaç hafta sonra gönderebilirler ama şu anlık çadır gönderirlerse daha iyi olur.


Sendika.Org

Hiç yorum yok: