28 Kasım 2011 Pazartesi

"KCK Operasyonu"nda Avukatların Tutuklanma Sebebi Öcalan'ı Yalnızlaştırmak

Zeynep Kuray-ANF
İstanbul - Baskın yapılan Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Özcan Kılıç, meslektaşlarının PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan talimat aldıkları iddialarının tamamen asılsız olduğunun altını çizerken, ‘’Eğer avukatlar suç işliyorlarsa yıllardır neden Öcalan’la görüştürdünüz’’ diye sordu. Baskının ve tutuklamaların asıl amacını ise Kılıç, “Öcalan’ın dış dünya ile bütün iletişimi kesilip yalnızlaştırılmak isteniyor ve devlet yalnızlaştırılmış bir Öcalan ile oturup görüşmek istiyor” şeklinde değerlendirdi.

KCK adı altında yürütülen operasyonlarda, Kürt siyasetçilerin aydınların, akademisyenlerin ardından sıranın PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatlarına gelmesine tepkiler çığ gibi büyüyor. Son olarak baskın yapılan Asrın Hukuk Bürosu’nun avukatlarından Özcan Kılıç, ANF’nin sorularını yanıtladı.

-Siz Asrın Hukuk Bürosu’nun baskını sırasında orada bulundunuz. Baskın sırasında neler yaşandı, anlatır mısınız?

-Büro aramasında belirli isimler üzerinde duruldu özellikle. En yakın zamanda İbrahim Bilmez, Cengiz Kapmaz, Özgür Erol, Öner Güneş gibi İmralı’ya son giden avukatlar üzerine özel bir durum yaratılmaya çalışıldığı hemen anlaşıldı. Sanki Asrın Hukuk Bürosu bir gizli illegal örgütün bürosu, gizli iş yapan bir yer gibi lanse edilmeye çalışılıyor. Oysa her şey açık. Büroda arama yapıldığında hiçbir illegal evrak, ya da herhangi bir şey bulunmadı. Bilgisayarlar incelendiğinde hiçbir örgütle ilişki veya herhangi illegal bir şey bulunmadı. Bilinen dava dosyaları alındı, Öcalan’ın AİHM’e yaptığı başvuru dosyaları alındı, “inceleyip geri vereceğiz” dediler. Öcalan’ın kitaplarını aldılar, basılmış savunmaları, AİHM’e kitap halinde yaptığı savunmaları, bilgisayar kopyaları alındı. Dolayısıyla toplumda sanki bugüne kadar gizli şeyler yapılıyormuş ve devlet bunu yakalamış gibi bir hava yaratılıyor. Bu büyük bir yalan.

*Asrın Hukuk Bürosu 12 yıldır faaliyette ve PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşmeler yapıyor. Bugün bu avukatların tutuklanmasının alınmasının sebebi nedir?

-Çünkü KCK adı altında bir sistem kurgulaştırıldı basın dahil, avukatlar dahil, aydınlar dahil, BDP dahil bütün Kürtler yok edilmeye çalışılıyor. 10 yıllık görüşmelerin hepsinin bant kayıtları devlet tarafından delil yapılıp, avukatlar hakkında 100’den fazla dava açıldı bugüne kadar. Yani, bugün bu uygulamanın yapılmasını gerektiren hiçbir gerekçe yok ve olamaz. Bugün de iddia edildiği gibi örgütle bağlantı kurdukları veya örgüte Öcalan’dan talimat götürdükleri iddialarından iki dosya hariç hepsinden beraat ettiler. Bu iddiayla 10 yıldır baskılarla iç içe yaşıyordu avukatlar. Dolayısıyla bu çok aşırı bir uygulama, basına yansıtıldığı gibi, Öcalan’dan talimat aldıkları gibi iddialar tamamen gerçek dışı. Olsaydı bu arkadaşlarımız yıllardır yargılanırken, hapse girerlerdi, ceza alırlardı ve tutuklanırlardı. Bence bu operasyon başka amaç taşıyor.

“YALNIZLAŞTIRILMIŞ BİR ÖCALAN İSTİYORLAR”

*Nasıl bir amaç?

-AKP hükümetinin Kürtlere yönelik topyekun açtığı bir savaş var ortada. Sadece avukatlar değil, BDP’den başlayarak, kadın derneğinden tutun, sivil toplum örgütlerine, gazetecilere, akademisyenlerden yazarlara, Alevi derneği başkanına kadar tutuklandı. KCK adı altında 2.5 yıldır yürütülen bu operasyon gösterilmek istendiği gibi bir suça veya yasa dışı işe dayanmıyor. Bu tamamen siyasi bir operasyon. Daha iki hafta önce Asrın Hukuk Bürosuyla ilgili Habertürk gazetesinde bir şema kondu ve orada Asrın Hukuk Bürosu ve basın komitesi bölümleri hedef gösterilmişti. Biz zaten o günden itibaren Asrın Hukuk Bürosu’nun böyle bir uygulamaya tabi tutulacağını bekliyorduk.

Nitekim bugün yaşadığımız olay 2010 Şubat ayından beri teknik takip, dinleme gibi uygulamalarla polis ve savcının birlikte hazırladığı bir dosyaydı. Ama bu arada Öcalan ile görüşüldü, avukatlara görüşmelerden ötürü davalar açıldı, beraat ettiler. Ne savcı, ne hakim, ne polis ‘siz suç işliyorsunuz’ dedi. Çünkü ortada suç yoktu. Çünkü oradan faydalanılıyordu. Mesela kamuoyunda ateşkes süreci bekleniyordu ve avukatların İmralı adasına gitmesi için devlet hiçbir zorluk çıkartmıyordu. Bir de dönem dönem kayıt altına alıyordu görüşmeleri. Bütün bant kayıtları deşifre ediliyor, dava dosyalarına koyuluyordu ama bunlardan dolayı da kimse ceza almadı. Bugün ise avukatları da bir kenara bırakın, Öcalan’ın dış dünya ile bütün iletişimi kesilip yalnızlaştırılmak isteniyor ve devlet yalnızlaştırılmış bir Öcalan ile oturup görüşmek istiyor.

*Bu yalnızlaştırma politikasından nasıl bir fayda sağlamayı planlıyorlar?


-Kendi seçtikleri aktörlerle bu meseleyi çözmek istiyorlar. Bu bir nevi sindirme operasyonudur. Öcalan’ın siyasi konumunu, liderliğini ortadan kaldırırlarsa belki işte Kemal Burkay gibi veya ona benzer başka birilerini aktör gibi belirleme çabasındalar. Mesela Fethullah Gülen’in de Kürt meselesiyle ilgili son dönemde bu doğrultuda mesajlar verdiğini görüyoruz.

“MADEM SUÇTU, YILLARDIR NEDEN GÖRÜŞTÜRDÜNÜZ?”

*Genel olarak Kürtlere yönelik arttırılan bu operasyonları nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Hükümet, savcı, polis, MİT, operasyon dört birim halinde yürütülüyor. Benim daha önce aldığım bir bilgi bu. Ankara’dan MİT merkezli, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Merkezli yürütülen bir operasyon bu. Yani İstanbul polisi ‘A işte bir yerde suç işlendi hadi yakalayalım’ demesinin sonucu değil. Bu hükümetin özel bir projesi. Bu proje tamamen Kürtlerin örgütlü mücadelesini sona erdirmek projesi. Bu mücadele BDP için de yapılıyorsa, Göç-Der’de de yapılıyorsa Kürtlerin örgütlü olduğu her alan yok edilmeye çalışılıyor demektir. Asrın Hukuk Bürosu da bunlardan bir tanesi. Yarın bakalım neresi yok edilmeye çalışılacak? Avukatlar suç işliyorlarsa yıllardır neden Öcalan’la görüştürdünüz?

“BUGÜN AVUKATLAR, YARIN BAŞKALARI”

*Öcalan, Kandil ve Avrupa’daki PKK temsilcileriyle görüşen aynı MİT değil mi?

- Şimdi AKP hükümetinin hazmedemediği esas nokta seçimlerden BDP’nin 35 milletvekiliyle başarıyla çıkması. Hiç beklenmedik bir anda, Kürtler blok halinde, sosyalistler de dahil 35 milletvekili çıkardı. Karşılarında yasal, demokratik, bir Kürt muhalefeti istemiyordu hükümet. Onun yerine 1990’larda yapıldığı gibi, dağda hesaplaşalım mantığını dayatmaya çalıştılar. Kürtleri Türkiye içersindeki mücadeleden soyutlayıp, soykırıma uğratıp dağla sınırlı bırakmak istedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül İngiltere’de terör ile mücadele edebiyatı yapıyor.

Demokratik mücadelenin önünü açarlarsa eğer bir sürü gizli kalmış, ya da kamuoyundan gizlenmiş bir sürü şey ortaya çıkacak. 1990’lı yıllarda terör ile mücadele adı altına Kürtlere yönelik yürütülen kirli operasyonlar ortaya çıkıyor. Bu sadece failli meçhul cinayetler değil, para, pul, uyuşturucu işi, adam kaçırma, şantaj, devlet içindeki kirlilik terör ile mücadele adı altında gizlenebiliyor. Şimdi bugün bir uyuşturucu operasyonu yürütülüyor, diyelim ki yakalanan adamlardan bir tanesi Diyarbakırlı, hemen PKK bağlantısı deniliyor. Kürtleri sürekli illegal, yasadışı, terörist, silahlı, bombalı filan gösterme çabası ile Kürt mücadelesini marjinalize etme ve dünya çapında da Kürt meselesini bir terör meselesi olarak lanse etme çabası bu. Bu operasyon da bunun bir parçası. Bugün avukatlar yarın, başka birileri…

BAŞBAKAN 1.5 AY ÖNCE OPERASYON SİNYALİNİ VERDİ

*Avukatlara yapılan bu baskıyla birlikte, Öcalan’ın avukatlarına 4 aydır uygulanan keyfi görüş engelini nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Öcalan’ın çözüm gücü olduğu son zamanlarda netleşmişti. Ama gelin görün ki, Öcalan’la görüşmenin engellenmesine rağmen, avukatlar ısrarla Öcalan’a sahip çıktı. 1 veya 5 avukat değil bu söz ettiğim, yüzlerce avukat. Bu da rahatsız etti artık. Çünkü devlet kendi istediği birilerinin görüşmesini istiyor kanaatimce. Kendi avukatlarının değil başka birilerin. Yarın bir mutabakat, başka bir anlaşma yapılacaksa, bunu kendi belirledikleri isimlerin yapmasını istiyorlar. Arkadaşlarımızı o nedenle tuttular böyle. Mesela 1.5 ay önce Adalet Bakanı ve Başbakan bu operasyonun sinyalini verdi: ‘Öcalan’ın avukatlarıyla ile ilgili bir düzenleme yapacağız’ dediler ve savcılar 2010 yılından beri biriktirdikleri dosyaları raflardan indirdi. 1.5 aydır birdenbire canlandırıldı olay. Burada Öcalan’ı tamamen avukatsız bırakmak, ailesinden belki ayda ya da yılda bir gidip 10 dakika, 15 dakika görüştürüp bunun temelleri atılmıştı aslında. Bu, operasyonun kılıfı oluyor.

6 AY SONRA AİHM YOLU KAPANACAK

*Peki AİHM’de Abdullah Öcalan’ın davaları halen sürmüyor mu?

-Aslında benim aklıma kötü bir senaryo geliyor. AİHM ile görüşüldü gibime geliyor. Çünkü AİHM’i geçenlerde hükümetin bir toplantısı oldu. AİHM ve Türk devleti önümüzdeki günlerde Türkiye’den AİHM ‘e gidecek dosyalarla ile ilgili bir toplantı yapıldı. Bu kamuoyunda pek yer almadı. O toplantılarda AİHM Türkiye’ye artık bazı konulardaki davaların AİHM’e taşınmaması için bazı düzenlemeler yapmasını önerdi. Anayasa Mahkemesinde bir bölüm açtı Türk devleti geçen yıl. Onu önümüzdeki yıl, 6 ay içinde o daire açılacak artık Türkiye’den AİHM’e cezaevinden yapılan başvurular, haksız tutuklamalar, bu tip durumlar AİHM’e gitmeyecek. Bu devir kapatılıyor. Bu davalar Türkiye’deki anayasa mahkemesine gidecek. AİHM zaten Öcalan’ın bütün başvurularını yıllardır sürüncemede bırakıyordu. Onları sonuca vardırmıyor, ısrarla bekletiyor ve büyük ihtimalle anayasa mahkemesinde bir bölüm açıldığında AİHM’deki dava dosyalarının hepsi buraya iade edilecek. En kötü tablo bu olacak. Türkiye’de zaten sağlıklı gitmeyen bir yargılama sistemi var. Böyle olunca avukatların ve Öcalan’ın sanki bir hukuki durumu yokmuş gibi bir tablo çizilecek. AİHM’de bundan sonra sadece ifade özgürlüğü ve işkence ile ilgili dosyalar incelenecek.

KAMUOYU SUSTURULDU

*Ev hapsinden söz ediliyordu, peki bu neydi?

-O seçim öncesi toplumda yapılmış suni bir nabız yoklaması ve Kürtleri biraz yatıştırma manevrasıydı. Çünkü dikkat ederseniz Kürtlerin çok ciddi ayaklandığı bir dönemdi. Benim kanaatim Fethullah Gülen’in bu son çıkışlarından sonra kendilerinin istediği gibi bir çözümü dayatacaklar.

*Bu son operasyonda karşısında kamuoyunun tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Kamuoyu kimin elinde kaldı zaten. Basının yüzde 95’i yandaş medya oldu. Örnek olarak Ragıp Zarakolu ve Büşra Ersanlı niye tutuklandı sanıyorsunuz? Normal demokratik bakış açısı olan köşe yazarlarını bile sus pus oldu, ‘aman biz de tutuklanırız’ diye. Kamuoyu bunlar zaten. Peki onlar biterse kim kalacak? Kürtlerin içinde kamuoyu yaratanların hemen hemen hepsini tutukladılar, onlar yetmedi şimdi de kamuoyu denilen köşe yazarları şu, bu susturuluyor. Hatırlarsınız Banu Güven sırf Vedat Türkali ile Kürt meselesi hakkında konuştuğu için işinden atıldı. Gazeteciler artık araştırma bile yapmadan, sorgulamadan savcının veya polisin öne sürdüğü tüm iddiaları gerçekmiş gibi yansıtıyor. En somut örneği gazetelerde elinden silahla fotoğrafı yer alan İrfan Dündar’ın fotoğrafı savcıların öne sürdüğü gibi Kandil’de değil Hakkari’de bir düğünde çekildi. Bu bile yalanların nasıl da gerçek gibi lanse edildiği küçük bir örnek.

Hiç yorum yok: