22 Kasım 2011 Salı

İspanya Seçimleri Ucu Belirsiz Bir Dönemin Kapısını Açtı

İspanya'da yaşanan büyük ekonomik krizin gölgesinde yapılan seçimler, eski içişleri bakanı Mariano Rajoy liderliğindeki Merkez-Sağ Halk Partisi'nin (PP) zaferiyle sonuçlandı. Yüzde 44 ile son otuz yılın en yüksek oyunu almayı başaran PP, 350 üyeli parlamentoya 186 vekil sokarak mutlak çoğunlukla yeni hükümeti kurmayı garantiledi. Seçimlere katılım ise %57 de kaldı. Bu sonuçlarla İspanya, bu yıl içinde euro bölgesinde İrlanda, Portekiz, Yunanistan ve İtalya'nın ardından hükümet değişikliğine sahne olan beşinci ülke oldu.

Seçimler, yedi yıldır iktidarda bulunan Sosyalist Parti (PSOE) içinse tarihi bir yenilgiyle sonuçlandı. Bir önceki döneme göre yüzde 15 oy kaybına uğrayarak toplam oyların yüzde 29'unu alabilen PSOE'nin parlamentodaki vekillerinin sayısı 169'dan 110'a düştü. PP, senato seçimlerinde de büyük başarı kazanarak 208 üyeliğin 136'sını kazanmayı başarırken, PSOE'nin senatodaki sandalye sayısıysa 88'den 48'e düştü.

'SERT TEDBİRLER' SÖZÜYLE İKTİDARA

Akdeniz'de yaşanan siyasi depremlerin ortasında yapılan seçimler, belki de İspanya tarihinde ekonomi politikalarının en fazla öne çıktığı yarış oldu. PP lideri Rajoy, Jose Rodriguez Zapatero liderliğindeki PSOE hükümetini 2008 finans krizini iyi yönetemeyerek ekonomiyi krize sokmakla suçlayarak, İspanya'yı krizden çıkarmak için sıkı tasarruf tedbirleri uygulamayı ve "emeklilik hariç" her alanda kesintilere gitmeyi vaat eden seçim stratejisiyle iktidarı almayı başardı.

Sert tedbirler uygulamayı vaat eden bir partinin bu şekilde mutlak çoğunluğa ulaşması, uzmanlar tarafından hayal kırıklığı yaşayan İspanyol halkının krizden kurtulma umudunun yansıması olarak yorumlanıyor. Avrupa'da ekonomik krizin en şiddetli yaşandığı ülkelerden biri olan İspanya'da özellikle işsizlik en büyük sorun haline gelmiş durumda. Ülkede genel işsizlik oranı yüzde 23 düzeyindeyken genç işsizlerin oranı yüzde 46'yı buluyor. Bu rakamlarla Avrupa'daki en yüksek işsizlik oranına sahip olan ülkede iş bulabilenlerin büyük çoğunluğuysa AB ortalamasının altındaki ücretlerle ve iş güvenliğine sahip olmadan çalışıyorlar.

İşsizliğin yanısıra ciddi bir borç probleminin de yaşandığı İspanya'yı krizden çıkarma iddiasıyla seçimleri kazanan PP, daha iktidara gelmeden ağır tasarruf tedbirleri uygulayacağını dile getirdi. Seçim sonuçlarının kesinleşmesi üzerine açıklama yapan PP lideri Rajoy, "Mucize beklemeyin. Zor zamanlar geliyor" diyerek çetin geçecek günlerin işaretini verdi.

Rajoy, seçimlerden önce açıkladığı planda, krizden çıkışın ilk adımı olarak şu anda yüzde 9,3 düzeyinde olan bütçe açığını yüzde 4,4 seviyesine düşürme sözü vermişti. Yeni hükümetin bunu başarmak için bir yıl içinde kamu kesintileri ve yeni vergilerle 18 milyar euro bulması gerekiyor. Ancak bu rakam yapılacak kesintilerin sadece küçük bir kısmı. Hükümet planlarının bundan kat kat fazla kesinti planı içerdiği yorumları yapılırken, başbakanlık koltuğuna oturacak olan Rajoy'un bu sert tedbirleri hayata geçirmesi için ekonomi bakanlığına parti dışından bir teknokratı getirmesi bekleniyor.

'ÖFKELİLER' TETİKTE

Yeni hükümet, planladığı sert tedbirleri hayata geçirirken son altı aydır İspanya'yı sallayan "Öfkeliler" hareketinin nefesini ensesinde hissedecek. 15 Mayıs'ta başladığı için çoğu zaman 15M hareketi olarak da bilinen ve barışçıl eylem biçimiyle anti-kapitalist Wall Street protestolarına ilham kaynağı olan hareket, krizin sorumlusunun zenginler olduğunu ve faturayı da onların ödemesi gerektiğini dile getirerek uzun zamandır "gerçek demokrasi" talebiyle protestolar örgütlüyor.

Yerel ağlar üzerinden örgütlenen ve hiçbir partiye bağlı olmayan hareketin organize ettiği protestolara şimdiye dek çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu 7 milyondan fazla insanın katıldığı tahmin ediliyor. Öfkeliler hareketi, seçimlerden önce hiçbir partinin çözüm olmayacağını söyleyerek seçimleri boykot çağrısı yapmıştı. Resmi rakamlara göre seçimlere katılım yüzde 57 düzeyinde gerçekleşti. Bu oran 2008 seçimlerinde yüzde 61, 2004 seçimlerindeyse yüzde 77 düzeyindeydi. Bu rakamlar hareketin çağrısının kısmen karşılık bulduğunu gösteriyor.

Seçim sonuçları üzerine yapılan yorumlarda PP'nin aldığı yüksek oya rağmen iktidarı boyunca uçurumun kenarında olacağı dile getiriliyor. Krizden çıkış için kesinti vaatleri yapan bir partiye bile razı olan halkın başarısızlığa tahammülünün olmadığını ve böyle bir sonuçla yüzleşilmesi halinde kısa zamanda büyük protestoların görülebileceğini söylemek mümkün.

Öfkeliler hareketi hala 60'dan fazla şehirde yaygın bir ağa sahip. Bugün sadece başkent Madrid'de, hemen hemen tüm mahallerde örgütlenmiş 170 halk meclisi toplantılara devam ediyor. Bu ağ, sert tedbirlerle kısa zamanda başarıya ulaşma iddiasıyla iktidara gelen bir partinin başarısız olması halinde oluşacak tepkinin kendisini ifade edebileceği bir zemin oluşturuyor. Bu tepkinin büyüklüğünü ve biçimini önümüzdeki günler gösterecek.

RADİKAL SOL KIPIRDANIYOR


Seçim sonuçlarının bir başka sonucu da hem İspanya genelinde hem de Bask bölgesinde radikal solun kısmen de olsa gücünü artırması oldu. Bask bölgesinde Bask Ulusal Partisi (PNV) oyların yüzde 27'sini almayı başardı ve parlamentoya 5 milletvekili sokmaya hak kazandı.

Ancak Bask bölgesindeki sürpriz gelişme, bağımsızlık yanlısı solcu Bask örgütlerinin ittifakından oluşan Amaiur'un yüzde 24 oyla meclise 6 vekil sokması oldu. Bu sonuçlarla 1996'dan beri bağımsızlık yanlısı Bask siyaseti parlamentoda ilk kez temsil hakkı kazandı. Bölgede PSOE ve PP ise sırasıyla yüzde 21,5 ve yüzde 18 oy aldılar.

İspanya genelindeki radikal sol partilerin ve ekolojistlerin ittifakından oluşan Birleşik Sol da oylarını artırmayı başaran bir başka oluşum olarak dikkat çekiyor. Yaklaşık yüzde 7 oyla parlamentoya 11 vekil sokmayı ve grup kurmayı başaran oluşumun, sokaktaki Öfkeliler hareketinin parlamentodaki sözcüsü olabileceği dile getiriliyor.

Hiç yorum yok: