21 Kasım 2011 Pazartesi

Fetullah Gülen Haberlerinin Kaynağı ve Kurtuluş Tayiz

BAKİ GÜL

Bir süredir Fetullah Gülen ile ilgili haberlere özel bir ilgi var. Gülen'in Kürtlerle ilgili son konuşması bu haberlere olan ilgiyi daha da artıyor. Cemaatle ilgili haberlerin medyada yer alma biçiminde ise göze çarpan özellikler var. Birincisi Kürt medyasında Fetullah Gülen'le ilgili haberler eleştirel bir biçim ve içerikle verilmekte. Bu eleştirellik hali belli ki başta Gülen cemaatini ve onun taraftarlarını bayağı zorlamış durumda. Ancak Gülen'in Kürtler için "5 bin de olsa 50 bin de olsa öldürülmeli. Gerektiğinde kökleri kurutulmalı" sözü doğal olarak Gülen'i daha fazla sorgulamamızı, bu sözleri geçmiş-bugün-gelecek açısından tahlil etmemizi zorunlu kılmaktadır. Bu durumun da cemaatin pek de hoşuna gitmeyeceği malum.

Ancak bu hoşa gitmeme durumunu cemaatin gazeteleri ve yazarlarının ifade etme biçimi ve oluşturdukları savunma mekanizmaları Fetullah Gülen'in haksızlığını daha fazla ortaya koymaktadır. Şöyle ki; Gülen ile ilgili eleştirel haberlerde hemen "bu haberlerin kaynağı Ergenekon, Oda tv, 28 Şubat" vb hatırlatmaları ikna edici değil. Özellikle Kürt medyasında Roj Tv, Fırat Haber Ajansı, Özgür Politika gazetelerinde yer alan haberlere bakıldığında Gülen ile ilgili haberlerin kaynağının yüzde 75 cemaatin kendisi. Yani yaptığı konuşmaları. Geriye kalan yüzde 25’lik bölümünün yüzde 15 ise Zaman gazetesi, Aksiyon, Sızıntı dergileri, Fetullah Gülen'in kitaplarından alınıyor. Geriye kalan yüzde 10 ise Fetullah Gülen cemaatinden ayrılan ya da bu cemaatin baskılarını eleştiren kişi ve kurumların açıklamaları yer alıyor. Diğer yüzdelik ise sosyal medya ve anonimleşen kaynaklar olarak tasnif edilebilir.

GÜLEN HABERLERİ HANGİ KAYNAKTAN GELİYOR?

Örneğin, Fetullah Gülen'in herkul.org sitesinde ve Zaman gazetesinde yer alan son konuşmalarından biri Kürtler için çok dikkat çekiciydi. Çünkü o konuşma sadece normal cemaat üyeleri veya taraftarlarına yapılmış bir konuşma değildi. Gülen, PKK merkezli Kürt sorununa devlet politikası oluşturuyor. İzlenmesi gereken stratejiyi de maddeler halinde örneklerle sıralıyordu. Özellikle AKP hükümetine şu telkinlerde bulunuyordu: "Eğitimciler, sağlıkçılar, istihbaratçılar, emniyet mensupları, irşad ekipleri Kürt illerine gitmeli. Ev ev gezmeli. Çocukları örgütlemeli. O toplumun alyuvarlarına ve akyuvarlarına nüfuz etmeli. Dini Türkleştirmek için daha fazla kullanmalı. Adliye personeli, savcılar daha titiz çalışmalı. Hatta bu ekipler ölümüne gitmeli. Dağa çıkış böyle engellenebilir.

Fetullah Gülen bu konuşmalarla sınırlı kalmıyor "sayıları kaç ki 500, 5 bin ya da 50 bin farketmez. Etrafı kuşatılıp toptan ortadan kaldırılabilir.” Desteklediği 12 Eylül askeri darbesinden örnek veren Fetullah Gülen, "o zaman binlerce kişi içerde öldürüldü. Kimsenin gıkı çıkmadı" diyor. Hatta kendisini dinleyenlere "Sizi masaya çekip müzakere yapıyorlar. böyle olmaz" diyor. Bu tarz konuşmasıyla karşısındakilerin muhtemelen MİT, AKP Hükümetinden ve bazı medya organlarından temsilciler olduğu iddiası da büyük bir olasılık. Çünkü kendisinden bu konuda "yardım istemeye" gelenlere yapılan bir konuşma bu. Gülen konuşmasında "Ben oralarda başarılı oldum. Yurtlarla, yardım kuruluşları ve yatırımlarla" diyor.

Bu konuşmaları Zaman ve Radikal gazetelerinin yazarları "Fetullah Gülen'in Kürt açılımı" olarak yansıttılar. Ve hemen bu konuşmaya paralel bir şekilde KCK operasyonlarına hız verildi. Hüseyin Gülerce, Ekrem Dumanlı, Eyüp Can, Emre Uslu, Önder Aytaç, Mahmut Övür ve benzeri yazarlar da bu açıklamayı açık/örtük savundular. Star, Yeni Şafak, Taraf, Sabah ve Akit gibi gazeteler de bun paralel yayınlar yaptılar. Ve ardından Tayyip Erdoğan da açıklamalarında "Bizden kimse iyi niyet beklemesin, bu operasyonlar devam edecek" dedi. Çukurca'da bombardımanla onlarca gerillanın katledilmesi de bu döneme denk geliyor. Yani Fetullah Gülen'in açıklamaları ile yürütülen savaş politikalarında müthiş bir paralellik hatta aynılık var. Bunu anlamamak için de ancak "kör ve cahil" olmak gerekir.

FETULLAH GÜLEN AKP’Lİ YETKİLİLERE SESLENİYOR!

İkincisi; Fetullah Gülen'in bu açıklamaların arkeolojisi yapıldığında önümüze geçmişteki referansları çıkmaktadır. Gülen'in özellikle askerle olan ilişkisi, 12 Eylül Askeri Faşist askeri darbesini sahiplenip destek yazıları Sızıntı dergisinde açık olarak yer alıyor. "Son karakol" argümanı ile orduyu batıya ve muhalif güçlere karşı kutsal bir güç olarak tanımlıyor. Yani biraz arşiv araştırması da yapıldığında Fetullah Gülen'in bu konuda yediği haltlar ve ettiği laflar da bir hayli fazla ortaya çıktı. Ki daha sonraları Emniyet Teşkilatına sızma çabaları, her iktidar ile kurduğu bağ da Fetullah Gülen'in tipik bir karakteri haline gelmiş durumdadır. Bu açıdan da biraz incelendiğinde Fetullah Gülen'in son AKP iktidarında güçlü bir temsille yer aldığı görülecektir. Örneğin gidin Ankara'ya araştırın bakanlıkların personel daire başkanları açıkça parsellenmiştir. Hatta Emniyetteki bilgileri AKP'nin hizmetine böylesi bir anlaşma ile verdiklerini söyleyenler de var. Bu konudaki işaretler ise Önder Aytaç ve benzerlerini gösteriyor. Cemaat yazarlarının ve taraftarlarının Beşir Atalay ile tepkisinin kökeninde de bu var. Özellikle Kamu Güvenliği Müsteşarlığı konusunda sert bir pazarlığın geçtiği Beşir Atalay'ın bu konuda esneme yapmaması Mehmet Baransu, Emre Uslu, Önder Aytaç gibi cemaat yazarlarının hep eleştiri hedefi yapıldığı görülüyor. Yani bu konularda Cemaatin yayınlarını, yazarlarını biraz yakından takip ederseniz de birçok bilgiye ulaşabilirsiniz.

Üçüncüsü ise Fetullah Gülen Cemaatinin faaliyetinden etkilenen, olumsuzluklar yaşayarak uzaklaşanların yaptıkları açıklamalar.

CEMAATİN BİR HAFTALIK İCRAATININ SONUÇLARI

Örneğin Dersim'de geçtiğimiz günlerde 4 öğretmen istifa etti. İstifa gerekçeleri ise çarpıcıydı. Fethullah Gülen'e ait olduğu belirtilen Munzur Eğitim Kurumları Anadolu Lisesi, Anadolu Fen Lisesi, Munzur İlköğretim Koleji'nde çalışan personel, Alevi inancına yönelik aşağılayıcı yayınlar ve yaklaşımlar olduğunu iddia ederek istifa etti. Okulda 2 yıl çalıştıktan sonra istifa ettikleri duyuran 4 personel okul yöneticilerinin işçilere ve öğrencilere yönelik tutum ve davranışlarına tahammül edecek güçlerinin kalmadığını söyledi.

Yine "İlerde hakim ve savcılık sınavına girerse yardımı olur" denilerek ailesinin yönlendirmesiyle Fetullah Gülen Cemaati'nin evlerinden birine yerleşen Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi R.A., referandumda 'evet' demediği için 'kızağa', annesiyle Kürtçe konuştuğu için 'sorguya', erkek arkadaşlarından gelen 'Komünist Manifesto'yu oku' mesajı yüzünden de sokağa atıldı.

İzmir'de Fetullah Gülen Cemaati'ne ait olduğu belirtilen evde kalan üniversite öğrencisi Cemil Yıldız, ailesi ile Kürtçenin Zazaki lehçesi ile konuştuğu için küfür ve hakarete maruz kaldığını belirtti. Darp edilen Yıldız'ın açıklamaları ajanslarda yer aldı.

Gülen'in Kürtlere ilişkin yaptığı açıklamalara sert tepki veren Batman Din Alimler Derneği (BADER) Başkanı İzzettin Ege, Kürtleri katletmekten bahsedenlerin Kürt çocuklarına cemaat evleri açarak örgütlemesinin riyakarlık olduğunu söyledi. Ege Gülen için, "Sabah ellerine tespih akşam silah alarak insan katlediyorlar. Bırak televizyon karşısında sahte gözyaşı dökmeyi" diyerek tepki gösterdi.

Gülen'in açıklamalarına islam toplumunun farklı temsilcilerinden de tepkiler geldi. Örneğin Fethullah Gülen ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Kürtlere yönelik fetva çıkardıklarını ve bunun Müslümanlıkla hiç bir ilgisinin olmadığını belirten Nakşibendi şeyhi Abdulrahman Nakşibendi, İslamiyet maskesiyle Kürtlere uygulananların Sadam'ın yaptığı enfallerin devamı olduğu söyledi. Şeyh Nakşibendi, Kürtlerin barış çağrılarına ise sürekli savaş ile karşılık verildiğini belirterek, bunun da İslamiyet ile açıklanamayacağını dile getirdi.

Bu örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Daha da detaya indiğimizde Gülen cemaatinin Kürdistan'daki dershane, okul ve yardım kuruluşlarından çok fazla olumsuzluk haberleri çıkabilir.

ZAMAN GAZETESİ: FETULLAH GÜLEN’E NE KONUŞTUĞUNU BİLMİYOR!

Şimdi gelelim Fetullah Gülen Cemaatinin bu haberlere ve yorumlara tepkisine. Birincisi; Cemaatin gazeteleri, televizyonları "Hoca Efendi öyle demek istemedi" diyerek savunmaya geçiyor. Açık açık bir halkın kökünün kurutulmasına çağrı yapan Fetullah Gülen'e mi inanalım size mi? Bu zevat belki farkında değil ama Hoca Efendi'yi yalancılık ve ne söylediğini bilmemekle suçluyor. Dolayısıyla cemaat yazarları bu argümanı bırakmak durumundadır.

İkincisi; Fetullah Gülen'in yazarları sıkıştığında başkalarının söylemlerini, yazılarına manşetlerine çıkararak bakın işte "bunlar Ergenekon'un komplosu" diyerek ortamı bulandırmaya çalışıyorlar. Bu argüman belki Türk medyasından bazıları için geçerli olabilir ama; bunu Kürt medyasına söylemek acayip bir ucuzluktur. Çünkü bizler açısından Ergenekonların renk farkları ne oldukları gerçeğini hiç değiştirmiyor. Ha beyaz Türkçüleri hak kara Türkçülerin ha yeşil Türkçülerin ergenekonu! Çok fark yok. Çünkü Fetullah Hoca Efendi Alman medyasına verdiği bir demeçte "Bizim Kemalizmle sadece nüans farkımız var" diyordu. Bu nedenle bu ucuz yakıştırmayı da geçeceksiniz. Daha fazla çalışıp daha iyi bir argüman bulmak durumundasınız.

KURTULUŞ TAYİZ KİMDİR VE HANGİ KİTABI OKUMALI?

Üçüncüsü ise Taraf gazetesinde yazan Kurtuluş Tayiz ya da Sabah'taki Emre Aköz gibilerin yazdıkları. Şimdi bu durumları Fetullah Hoca Efendi ve zevatı savunamazken "tavşanın suyunun suyu" halindeki bu yazarların Kürt medyasındaki Fetullah Gülen haberlerini Ergenekon göndermeli yorumlarına ne demeli? Cemaatin medya ve siyasal gücüne güvenerek kendilerine neyin zırhını oluşturmak isterler? İnsan merak ediyor doğrusu. Bir de bu yazıları yazanlardan Kurtuluş Tayiz'in Taraf'ta Ahmet Altan ve Yasemin Çongar'a PKK ve Kürt masası bilirkişiliği yaparak yalan ve yanlış bilgileri gagaladığını sanırım Ahmet Altan'ın kendisi de biliyordur. Geçmişte Kürt siyaseti ve kurumlarında yer almanın rantını pazarlayarak "PKK ve Kürt bilirkişiliği" yapılmasının Kürt mahallesindeki karşılığının ne olduğunu Kurtuluş Tayiz çok iyi bilir. Toplumsal bir geleneğimizdir bu. Geçmişini satışa sunma ve pazarlama da denilebilir. Kurtuluş Tayiz çok büyük bir cahillik daha yapmaktadır ki, bu haberlerin Oda Tv, 28 şubat vb. referanslarla ele alması ise tam bir kurnazlık. Yukarıdaki haberlerin bütün kaynaklarına bakınız neler göreceksiniz. Dolayısıyla Kurtuluş Tayiz'in acilen okuması gereken bir kitap var. Cemaatin pisliğini değil Kurtuluş Tayiz'in yediği haltları anlatıyor. Sadece hangi kitapta ve kaçıncı sayfada yer aldığını Kurtuluş Tayiz'e buradan ileteyim ki fazla zorlanmadan o bölümü bulabilsin. Kitabın yazarı Muzaffer Ayata. Kitabın ismi "Yaşam geçitinde 20 yıl" Yayın Evi "Mezopotamya yayınları" Yayınlandığı tarih Temmuz-Ağustos 2010. Kurtuluş Tayiz ile ilgili çok önemli bölümün yer aldığı sayfa: 173

Artık gerisi Kurtuluş Tayiz'e kalmış. Kendisi mi köşesinde ne olduğunu yazar, başkaları mı orasını bilemem. Ama söyleyeceğim şu ki, basit hayat popülerliliği ve Kürt siyasetinin kurumlarından aldığınızı satarak geçiminizi sağlamak bir yere kadar kabul edilebilir ama fazlası işbirlikçi/ajan ve provokatörlüğe kadar sizi götürebilir. Bunun tarihsel örnekleri var. İtirafçılarla yatıp kalkarken Cem Ersever gibilerin yanında çıkanlar çok oldu! Yani başkalarını Ergenekon ve kontrgerilla ile ilişkilendirmeye çalışırken kendinizi gizliyor olabilme ihtimali bir hayli yüksektir.

Hiç yorum yok: