6 Kasım 2011 Pazar

AKP Faşizminin Yerleşmesinde "Evet"çi Aydınların Rolü

AKP faşizminin devleti ve toplumu tümden ele geçirmesini kolaylaştıran 12 Eylül Anayasa referandumunda hatırlarsanız PKK karşıtı Kürtler, liberaller, bir kısım aydın ve yazarlar "evet" oyu vereceklerini açıklamış, Kürt sitelerinde, televizyonlarda, Türk basınında "EVET" oyu vermeleri için topluma çağrı üstüne çağrı yapmışlardı. Biz o zaman Türkler arası silah ve devlet değiş tokuşunun Kürtlere onaylatılmasına "hayır" demiştik. Yıllardır bağımsız birleşik Kürdistan fikrinin savunuculuğunu yapan ve bu yolda epeyi bedel ödeyen İsmail Beşikçi de referandumda Kürtlerin adının geçmediği sömürgeci anayasa maddelerine "evet" oyu verilmesini isteyenlerdendi.

Türkiye ve Kürdistan'da ilericilikle muhafazakarlığın; iktidarla muhalifliğin makasını daraltıp bundan Cemaat ve kendisi için iktidar çıkaran AKP'ye inanan sadece İsmail Beşikçi değildi. İsim yapmış nice insan "bir oyum var onu da AKP"ye vereceğim demişti.
AKP'ye inanan başkaları da vardı. Bu başkalarının içinde bir isyanı baştan çıkarıp, kendi köşesine çekilenler de bulunuyordu. 

Dişlerimizi dudaklarımıza kanatırcasına gömerek, ölçüsüz AKP destekçiliğinin Türklüğün yüzyıllık yalanlarına kanmaktan başka bir şey olmadığını anlatan yazılarımızı İsmail Beşikçi  "Şımarık yazılar" olarak değerlendirmişti. İyi ve kötü Kürt ayrımında "cinayetleri sorgulanmayan PKK" yi ve "şımarık yazılar yazan" beni kötü Kürt kategorisine; "Kemal Burkay, iyi aile reisi olarak adlandırdığı Ümit Fırat, Muhsin Kızılkaya ve Orhan Miroğlu'nu "iyi Kürt" kategorisine sokmuştu.

AKP, Fethullah Gülen Cemaati ve bunların Kürt uzantıları deyim yerindeyse, kale gibi aydınların zihnini darmadağın etmişti.
AKP'nin bugünkü kanlı ve cüretkar iktidarını sürdürmesinde AKP anayasasına evet diyip, onun iktidarını öven aydınların payı büyüktür.

Önceki gün Belge Yayınları sahibi Ragıp Zarakolu'nun AKP iktidarına bağlı savcılar tarafından tutuklanması bende karmakarışık duygu ve düşüncelerin boy vermesine neden oldu. Ragıp Zarakolu, 2002 yılında vefat eden Ayşe Nur Zarakolu'nun eşidir. Ayşe Nur Zarakolu'nu kelimeler anlatmaya yetmez. Ben şahsen o güzel kadını överken incitmekten korkuyorum. Onu güler yüzünün yeryüzünden çekilmesine ağlamak istiyor, ağlayamıyorum. Övmek istiyorum övemiyorum. Ayşe Nur ve Ragıp Zarakolu aynı zamanda İsmail Beşikçi'nin ilk kitaplarını basan kişilerdir. Bunun için yayınevleri basıldı. Kitaplar toplatıldı. Ayşe Nur Zarakolu Beşikçi ile birlikte defalarca mahkemelere çıktı.

Ayşe'nin eşi Ragıp Zarakolu ve oğlu Deniz şu anda büyük bir aydın kesim tarafından anayasasına evet denen ve icraatları övülen AKP fazşizminin zindanlarındadır...

AKP'nin icraatlarını en çok övenlerden biri de Kemal Burkay'dır. Kemal Burkay ve çevresi de anayasa referandumunda PKK'ye karşı AKP'yi desteklemiş, kendilerinin desteklediği parti ve kuruluşlar o günlerde AKP'nin Kürdistan şubesi gibi çalışmışlardı:

"Yetmez, ama evet" görüşü onlarındı. Bir çok yerde de Kürtçe pankart açılmıştı:

"Erê, Erê, Erê, Hezar carî Erê" diyorlardı.

PKK gerillalarına ve BDP'li siyasetçilere yönelik zalimce saldırılardan kısa bir süre önce devlet töreniyle İstanbul havaalanından alınan ve benim de hakkında "şımarıkça yazılar yazdığım" Kemal Burkay'ı kaldığı Taksim Hil Hotel'de ilk ziyaret edenler arasında İsmail Beşikçi de vardı. 12 mertekarelik bir alana sıkıştırılmış tutsak Öcalan'ın İmralı duruşunu eleştiren Beşikçi, otuz yıllık sürgünden devlet töreniyle getirilen Kemal Burkay'a övgüler dizyordu. 

AKP faşizminin iktidarıyla birlikte Kürt ve Türk kartları yeniden karıldı. Türk cephesinde klasik kemalizm yerine, Kemalizmin sağ kanadı olan ve benim doksan yıldır Kemalist devletin sokak tetikçiliğini yapan dediğim ve aynı zamanda iktidar açlığı içinde kıvranan Türkçü ve islamcı kanat devlet olarak oturtuldu. Bu kesim iktidara otururken, PKK karşıtı Kürt kesimlerin desteği alındı.

Hiç bir kitlesel tabanı olmayan, sigortalı kişisel Kürtçülüğü temel alan ve Türk devletinin gösterdiği rıza çerçevesinin dışında hiç bir girişimci özelliği olmayan bir kaç yüz yazar, aydın ve siyasetçinin özgürlüğü AKP fazşimi tarafından  Kürt özgürlüğü yolunda atılmış adımlar olarak yutturuldu.

Beşikçi'nin de içinde olduğu aydınların AKP'de olumlu bulduğu şey işte budur.

PKK karşıtı Kürtlerin özgürlüğüdür.

Kemal Burkay'ların ve diğerlerinin "PKK ve Öcalan ile görüşülsün" söylemleri, PKK'yi tasfiye etme niyetini gizlemeye çalışmaktan başka bir anlam ifade etmemektedir.

PKK'nin ittifak yapmak istediği Kemalizmin sol kanadı, ordudan, devlet kurumlarından ve büyük ölçüde siyasetin içinden AKP ve Fethullah Gülen cemaati tarafından tasviye edilmiştir. Kemalist solculuğun ve ordu mensupluğunun en serseri unsurları şimdi cezavelerindedir. AKP faşizmini zorlayacak tek güç artık PKK'dir. AKP ve cemaatin PKK'ye bu kadar yüklenmesi bundandır.

Şimdi tekrar başa dönmekte fayda vardır. Cemaat hakimiyetli yeni Türk devletinde Kürt ve Türk kartları yeniden karılmıştır. 

Seçimlerde ve referandumda AKP'nin desteklenip, ona demokratik anlamlar yüklenmesi bir icraatın ürünü değil, siyasal bir tercihin ve kuşatılmışlığın sonucudur.

Kürtler bu durumu tartışmadılar. Muhafazakar Türklükle ittifak yapanlar yeni devletten rakipleri için zulüm, kendileri için şefkat beklediler. Kürtler adına yazarlık ve aydın vazifesi yapanlar da, açık siyasal tercihlerine rağmen birbirleriyle tartışma cesareti gösteremeyip, her cepheden arkadaş kalmayı tercih ettiler.  

Türk aydınlarının ve liberallerinin kafası karışık olacaktı da onların geri bir pro tipi olan Kürt aydınlarının mı kafası karışık olmayacaktı?

Kürt halkına karşı 12 Eylül Faşist Cuntasından daha şidetli ve bilinçli bir savaş sürdüren AKP faşizminin icraatlarını gördükten ve yeri de geldikten sonra kendimce açık bir tespitte bulunmanın gerekli olduğuna inanıyorum:

AKP faşizminin kanlı icraatlarından AKP'yi destekleyen ve onun uygulamalarını olumlayan Kürt aydınları ve siyasetçileri de sorumludur... 

Türkiye ve Kürdistan'da bize yutturulan herkesin saf aydını dönemi kapanmıştır.

Siyasallaşmış aydın dönemi başlamıştır. Siyasallaşmış ve çıkar ilişkilerine bulaşmış aydınların özgürlük talebiyle kıvranan direniş halinde Kürt halkına verebilecekleri bir şey kalmamıştır.

AKP faşizmini Kürt halkının başına musaalat eden aydın ve siyasetçilerin Kürt halkına ve tarihe karşı özür borçludurlar.
AKP faşizminin zulümü arrtıkça sorumluluk payı olanlara günahlarını v e borçlarını hatırlatmaya devam edeceğiz.

bildiricihasan@hotmail.com

Hiç yorum yok: