6 Ekim 2011 Perşembe

Zaman Gazetesi Suç Üstünde Yakalandı

Zaman gazetesinin önceki gün manşetten verdiği "38 gün Kandil'de değil, bölgede gezdik' haberinin asparagas olduğu ortaya çıktı. Zaman'ın kaynak göstererek röportaj yaptığını iddia ettiği asker Aykut Çelik, ne Zaman ne de başka bir gazeteye açıklamada bulunmadığını, röportaj vermediğini belirterek, kendi ağzından bu şekilde haber yapan Zaman gazetesi hakkında suç duyurusunda bulunacağını söyledi.

Zaman gazetesi önceki gün manşetten verdiği haberinde HPG tarafından 12 Ağustos'ta alıkonulan ve 37 gün sonra serbest kalan Er Aykut Çelik (21)'in ağzından, film ve dizi senaryolarına konu olabilecek asparagas bir habere imza attı.

Haberde, Er Çelik'in ağzından, dağdaki PKK'nin yaşamı, Kobra helikopterleri ve Heronların bölgede cirit atması, PKK'nin gruplar halinde köy köy gezmesi film gibi anlatıldı.

Ancak Zaman gazetesinin kendisiyle röportaj yapılmış gibi verdiği haberi yalanlayan Er Aykut Çelik, suç duyurusunda bulunacağını söyledi.

DİHA'nın Muş'ta görüştüğü Er Aykut Çelik, şimdiye kadar hiçbir gazete yada basın organına ne röportaj verdiğini ne de açıklamada bulunduğunu söyledi. Serbest kaldıktan sonra sadece jandarma ve MİT'e ifade verdiğini belirten Çelik, "2 gün önce hakkımda bazı yayın organlarında yalan yanlış haberler yayınlanmış. Bir yere götürürlerken gözlerimizi kapatıyorlardı. Nereye gittiğimizi ve o yerin neresi ya da hangi kamp olduğundan bir bilgimiz yoktu. Yaptıkları hiçbir faaliyetlerden haberimiz olmazdı. Haberlerde sanki ben rehine değil de onlardan biriymişim gibi yazılmış, öyle ifadelerde bulunmadım. Mehmet Şıh ismini de ben yazılan haberde duydum, PKK'lilerin para sakladıklarını görmedim. Öyle bir şey söylemedim. Hakkımda yalan yanlış haberler yayımlanarak, hayatımı tehlikeye atıyorlar. Bu haberi yapanlar hakkında suç duyurusunda bulunacağım" dedi.

Zaman gazetesi 4 Ekim günü manşeten verdiği '38 gün Kandil'de değil, Silvan dağlarında dolaştık" İstanbul mahreçli İbahim Doğan imzalı haberde, film senaryolarına konu olacak haberi Er Aykut Çelik'in ağzından şöyle vermişti:

"38 gün boyunca Kandil'de değil, Diyarbakır-Muş arasında dolaştırıldıklarını söyleyen Çelik, örgütün, kırsalı evi gibi kullandığına dikkat çekiyor. 13 askerin yanarak şehit düştüğü Diyarbakır Silvan'daki çatışma bölgesinden bile birkaç defa geçtiklerini vurguluyor. "Silvan Dolapdere bölgesindeki çatışmanın meydana geldiği alana geldik. Bu alanda arazi yanmış durumda idi." diyor. PKK'nın elindeki Erenoğlu ile birlikte 6 gün geçiren Çelik, kaymakam adayının hâlâ Silvan bölgesinde olduğunu düşünüyor. Ormanlık alanda yürürken iki Kobra helikopterin üzerlerinden geçtiğini, Heronlara yakalanmamak için de hareketsiz durduktan sonra yollarına devam ettiklerini anlatıyor. Kırsalda bir kamptan diğerine götürüldüklerini belirten Aykut Çelik'e göre, teröristler günün her anında bu bölgede çok rahat bir şekilde dolaşıyor.

Hatta, 'Şehit Kendal' adlı kamptaki terörist grup, askerî birliğin karşısında kalıyor ve karakolları gündüzleri dürbünle gözetliyor. Gece olunca da vergi adı altında şehirde para topluyorlar.

Mardin 70. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'nda piyade er olarak askerliğini yapan Aykut Çelik, eşinin doğum yapması üzerine 15 gün izin alıp Muş'a gitmek üzere birliğinden ayrılıyor. Bindiği minibüsün önü Muş'a 20 kilometre kala PKK'lı teröristlerce kesiliyor. Teröristler, kaymakam adayı Kenan Erenoğlu ile birlikte Aykut Çelik'i de kaçırıyor.

Yaklaşık iki saat kadar yürüyüp kamp kuruyorlar. Ormanlık alandaki yürüyüş esnasında iki Kobra helikopterinin üzerlerinden geçmesi üzerine sığınağa saklanıyorlar. Teröristler, havadan fark edilmelerini engellemek için kaymakam adayı ve askere kendi kullandıkları 'leşker' isimli kıyafetleri giydiriyor. Heron uçtuğunu gören PKK'lılar, kaçırdıkları kişilerin havadan tespit edilmemesi için "Hareket etmeyin." talimatı veriyor. Çelik, kaymakam adayı Erenoğlu ile 6 gün birlikte kalmış. Erenoğlu'nun üzerindeki cep telefonu, teröristler tarafından bulunuyor. Aykut Çelik'in anlattıklarına göre, tutuldukları bölgede, adeta teröristler cirit atıyor. Çelik, "Bu bölgede kaldığımız süre zarfında her gün, gündüz ve gece devamlı olarak değişik terör örgütü mensupları, 3-4 kişilik gruplar halinde kaldığımız yere gelip gidiyorlardı" diyor.

Aykut Çelik, aynı bölgede saatlerce yürütülüyor. Bir buçuk saat gözleri bağlı bir şekilde katır sırtında yapılan yolculuktan sonra terör örgütünün kullandığı bir sığınağa getiriliyor: "Beni katırdan indirerek ayağımı zincirle bağladılar. Çukur şeklinde bir sığınağa konuldum. Sığınak içerisinde 12 Temmuz'da kaçırılan sağlık memuru Aytekin Turhan Uz'un da olduğunu öğrendim. 19 gün bu sığınak ta tutuldum. Sığınağın başında 2 terörist bekliyordu."

Teröristler, 19 gün boyunca sığınakta tutulan Aykut Çelik'i buradan çıkarttıktan sonra bir araçla üç saat kadar yol gidiyorlar. Şehit Kendal adlı bölgeye geldiğinde burada 2008 yılında polis servis aracına saldırı düzenleyen 'Reber' kod adlı Mehmet Şıh Yıldeniz ile karşılaşıyor. Çelik, ifadesinde, "Kaldığımız yerin ilerisinde geceleri ışıkları gözüken biri solda, diğeri sağda olmak üzere iki askeri birlik bulunmakta idi. Teröristlerin gündüzleri her iki birliği dürbünle gözetlediklerini gördüm. Ayrıca 'Reber' kod adlı terörist akşamları havanın kararması ile birlikte 5-6 kişilik terör örgütü mensubunu yanına alarak gidiyordu. Sabahları Mehmet Şıh Yıldeniz, para toplayarak geri dönüyordu. Çok miktarda parayı saydıklarını gördüm. Bu paraları 4 ayrı cam kavanozun içerisine koyup ormanlık alana giderek orada bir yere sakladılar." diyor. Aykut Çelik, nasıl kaçtığını ise şöyle anlatıyor: "Kaldığımız bölgede kamyon sesi duydum. Yolun yakın olduğunu anlayıp kaçmayı planladım. Tuvalet için örgüte yeni katılan 'Hamza' kod adlı teröristten izin istedim. Önce sessizce yürüyerek daha sonra koşarak bölgeden uzaklaştım. Hazro-Silvan-Kulp üçgenindeki yolda durdurduğum bir araçtan cep telefonu istedim. Önce jandarmayı, sonra da babamı aradım."

Hiç yorum yok: