11 Ekim 2011 Salı

Psikolojik Savaş ve Medya





Erkan Arslan
erkan-arslan Savaş sadece iki tarafın militarist yani savaşçı güçleri arasında vuruşma değildir. Savaşan tarafların tüm kurumları da, bu savaşın içindedirler...

Kan, su olmaz misali tabi ki herkes; kendi tarafını tutacaktır. Kısacası bir futbol maçı taraftarından söz etmiyoruz. Burada kurumsal ve toplumsal katılım söz konusudur. Savaşın bir etiği ve hukuku vardır. Savaş belli kural ve kaidelere göre yapılır. Bu kurallar arasında tutsakların yani esirlerin haklarından tutunuz da, yaralı savaşçıların konumuna kadar hukuki garanti altına alınan sözleşmeler vardır. Bunların başında 1949 tarihli Cenevre Sözleşmesi gelir.

Cenevre sözleşmesi, sadece savaşan güçlerin değil, işgal altında ya da savaşmayan sivillerinde insani haklarını savunan bir uluslar arası sözleşmedir.

Psikolojik savaş, savaşan tarafların kamuoyu üzerinde baskılar oluşturmağa ve moral değerleri yok etmeye, yönelik bir savaştır. Bu konuda özel yetiştirilmiş uzmanlar kullanılır. Psikolojik savaşın en önemli araçları da medya dediğimiz ,kitle iletişim araçlarıdır. Medya kanalıyla, savaşan taraflar düşmanın zaaflarını ve kendi üstünlüklerini dünya kamuoyuna sunarlar...

PKK'nin silahlı kalkışmaya başladığı 15 Ağustos 1984'ten itibaren Türk medyası, sürekli bir psikolojik savaş içersidedir. Psikolojik savaşın da, ayrılmaz bir parçası olmuştur! Türkiye Genel Kurmayından alınan bilgilere göre hareket ederler. Bazen de kendilerini öyle kaptırırlar ki, asparagas ve yalan haberler de verirler...

Geçen yıllar Show tv de Ali Kırca bir haber sundu: "Mehmetcik Kato dağında PKK'li teröristlere göz açtırmıyor. PKK'liler kaçacak delik arıyorlar..." Tabi Kobra, Skrosky helikopterleri havada uçuyorlar ortalığa bomba atıyorlar, etrafı makineli tüfeklerle tarıyorlar...

Bende merakla diğer kanalları ve TRT'nin haber kanallarını da araştırdım, böyle bir habere rastlamadım! Merak ettim bir arkadaşımı telefonda aradım. Arkadaşta Genel Kurmayın İnternet sitesine bakmış orada da, böyle bir haber yok! Show tv'nin Reyting amacıyla böyle bir yayın yaptığını tahmin ediyorum. Düşünün çocukları o bölgede asker olan, anne ve babaların endişelerini! Kısacası bir televizyon kanalının reyting uğruna, yaptığı asparagas bir haberin, insanları nasıl tedirgin ettiğini düşünün!

Mardin Yeşilli de,1990'lı yıllarda bir köy basılmış, kadınlar ve çocuklar da katledilmişti. Türk medyası bu olayı PKK yaptı diye uzun süre yazdı. Ertürk Yöndem'in TRT'de yaptığı Perde Arkası adlı programda, adeta temcit pilavı gibi bu vahşi katliam; her hafta sunulurdu!

Aradan uzun yıllar geçti. Ayhan Çarkın adlı eski özel harekat polisi yaptığı itiraf ta, "Bebek Katili" edebiyatının simgesi haline gelen, kundaktayken katledilen Kürt çocuğunun ve Yeşilli katliamının JİTEM tarafından yapıldığını bağırarak; basın mensuplarına söyledi!

Bu itirafa rağmen, bebek katili edebiyatı ,internet paylaşım sitelerindeki sayfalarda; halen yapılmaktadır!...

Türkiye ve insanlık tarihinin yüzkarası olan 6-7 Eylül 1955 olayları da bilindiği gibi, asparagas ve yalan haberlerin tahrikleri sonucu olmuştur. Gayri Müslim vatandaşlar, bu gazete tahrikleri ve devletin organizasyonu sonucu; saldırı ve yağmalamaya maruz kalmışlardır. Daha sonra MGK (Milli Güvenlik Kurulu) eski sekreterlerinden emekli general ve özel harpçı Sabri Yirmibeşoğlu, 6-7 Eylül olaylarının Özel Harp Dairesinin en başarılı operasyonlarından biri olduğunu itiraf etmiştir!
Yaklaşık olarak 12 Haziran 2011 seçimlerinden sonra AKP'nin %50 oy almasıyla birlikte, PKK ile devlet arasında hem askeri hem de psikolojik savaş ta kızışmıştır...

Eskisi gibi, psikolojik savaşta devlet saflarında Kemalist ve milliyetçi medyanın yanında, dinci medya ve demokrat bilinen; Taraf Gazetesi de yerini almıştır!

Geçtiğimiz aylar da Türk F-16 uçakları Qandil Dağı'ndaki PKK kamplarını bombalaması sırasında, bir Kürt aileye ait bir araç ta isabet alıp imha olmuştur. İmha olan bu araç ta bulunan sivil bir Kürt ailenin, yedi kişilik tüm fertleri katledilmiştir! Bu yedi kişi içersinde altı aylık Solin Bebek te vardı. Solin Bebekten başka altı aylıkta hamile bir bayan vardı ! Bu olaydan dolayı Irak devleti Türkiye ye sert protesto Notası verdi. KDP,YNK ve PKK'ye mensup televizyon ve internet siteleri bu ailenin içinde bulunduğu aracın, Türk F-16 uçaklarından atılan bir bombayla; imha edildiğini ileri sürdüler. Diğer yabancı yayın organları da bu doğrultuda yayınlar yaptılar.

Demokrat özgürlükçü ve Kürt dostu geçinen ve Kürtlere akıl vermeğe çalışan Taraf Gazetesi, yıllarca eleştirdiği ve yerden yere vurduğu Genel Kurmayla bu konuda koordineli çalışarak, bu vahşeti gizleyip, başkalarına yıkmağa çalışıyordu. Kısacası bu yedi kişilik ailenin içinde bulunduğu aracı Türk uçakları değil, PKK yapmıştır ve Türk ordusunun üstüne yıkmağa çalışıyor diye yazılar yazdılar. Bu yazarların başında PKK kahini ve kendisini batı filmlerinin ünlü dedektifi Sherlock Holmes( Şarloks Holmes) gibi gören polis kökenli Emre Uslu, Mehmet Baransu ve Ahmet Altan gelir. Ahmet Altan, Genel Kurmayın bu konudaki verilerine sanki gökten inmiş; bir ilahi metinmiş gibi sarılıyordu! Yıllarca eleştirdiği ve yerden yere vurduğu Genel Kurmayın verileriyle, bu vahşeti gizlemeğe ve suçu da başkalarına yıkmağa çalışıyordu. Tabi ki iddiaları boş çıkınca, sudan çıkmış sazan balığına döndüler. Eğer, iddiaları doğru olsaydı, günlerce bu konuda yazardılar ve televizyonlarda açık oturum yapardılar!

Yine Ahmet Altan, birkaç gün önce yazdığı "Devlet Şiddeti" adlı yazısında, Emin Çölaşan üslubuyla, yıllarca eleştirdiği asker ve polise; methiyeler diziyordu!

Büyük gazeteler zaten devletin hizmetindeler Mesela Hürriyet, Milliyet gibi gazeteler yıllardan beri merkez sağ ve mevcut sisteme hizmet etmişler...

Cumhuriyet Gazetesi kurulduğundan beri tek partili Kemalist sisteme angaje olmuş ve Kemalizm'in bayraktarlığını yapıyor...

Dinci ve milliyetçi medyanın da çizgisi belli, Türk – İslam Sentezci paradigmalara göre hareket ediyorlar ve bu paradigmalar doğrultusunda yayın yapıyorlar...

Taraf Gazetesi'nin ne olduğu belli değildir. Diğer gazeteler ve yayın organlarının Kürt Sorununa bakış açıları, devletçi çizgiye dayanır. Taraf Gazetesi ise devlete ve silahlı güçlerine verir veriştirir. Kürt Sorunu konusunda ahkam keser, yeri geldiğinde de Kürtlere saldırır! Devletle birlikte olur, Kürtleri suçlu çıkarmağa çalışır. Kirli ve gerçeklere dayanmayan bilgiler ileri sürerek, kafa bulandırmağa çalışır...

Emre Usludan,Kurtuluş Tayize, Yıldıray Oğurdan,Mehmet Baransuya ve Markar Esayana kadar yazarlarının konumları aşağı yukarı bellidir. Ahmet Altan da sonunda,hidayete erip devletinin saflarında yerini almıştır!

Ahmet Atlanın Ranya vahşetindeki tutumu ve son dönemdeki yazıları ile bilhassa Devlet Şiddeti adlı yazısıyla, psikolojik savaşın hizmetinde olduğunu kanıtlamıştır. Şimdi de kalkmış Leyla Zana konusun da methiyeler yazıyor. Halk arasında buna yüz yitirme denilir. Yani Kürtlere, bakın ben sizin düşmanınız değilim; gibi bir mesaj yollamağa çalışıyor !

Yemezler Ahmet bey senin bu zokanı, artık takke düştü kel göründü misali, yeriniz ve seviyeniz belli olmuştur. Kaleminizle, psikolojik savaşın yanın da olduğunuzu kanıtladınız! Zaten eskiden de devleti bir eleştiriyordunuz, Kürtleri de on eleştiriyordun!

Murat Karayılana verdiğiniz cevapta Ceylan Önkol olayını, sanki Kürtlerin başına kalkar gibi ileri sürdünüz! Evet biz Kürtler bazı iyi yazılarınızı da inkar etmiyoruz! Ama, temiz yemek kazanına düşen dışkı parçası nasıl koca kazandaki yemeği pisletirse, son dönemlerdeki yazılarınız da, geçmişteki güzel davranışlarınızı ve yazılarınızı; pisletip silmiştir!

Kısacası dünyanın en kıvrak oryantalleri, Taraf Gazetesi ve bazı yazarlarının yanında daha sabit kalır.
Artık Taraf Gazetesi de tarafını seçmiştir, devletinin saflarında yerini almıştır ve de psikolojik savaşın; en güçlü yayın organı olmuştur!

Hiç yorum yok: