28 Ekim 2011 Cuma

Kaddafi'nin İnfaz Emrini Obama ve Sarkozy Verdi!

Paris - NATO ilk kez bir devlet liderini katletti, hem de tüm dünyaya izlettirilerek. Tunus’ta bir kıvılcımla başlayan isyanların yayıldığı bir sırada Libya’ya yapılan askeri müdahalede yedi ay teslim alınamayan Muammer Kaddafi, önce linç sonra da infaz edildi. Ülkede tam bir katliam yaşandı, ama kimse bahsetmedi. Buna karşın tüm dünyaya izlettirilen Kaddafi’nin linç edilmesi, “devrim” olarak kutlandı. Batılılar Kaddafi’den kurtularak kendi kirli ilişkilerini mi örtmek istediler? Kaddafi’nin bu şekilde katledilmesi, Ahmedinecad ve Esad’a bir mesaj mıydı?

Kaddafi’nin ölümü tüm batılı ülke liderleri tarafından memnuniyetle karşılandı. Onlara göre dünya bir tirandan kurtuldu. Hatta Fransız hükümet yetkilileri, Libya’ya savaş uçaklarını ilk gönderen Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’yi “insan hakları şampiyonu” ilan etti.

Barbar bir eylem üzerinden özgür bir gelecek nasıl inşa edilebilirdi? Kaddafi’ye yönelik kolektif ve medyatik linçe yol açan gerçek nedenler nelerdi?

Yargısız infaz sadece “muhalif” olarak adlandırılan Batı yanlılarının basit bir “intikam eylemi” olarak değerlendirilemez. Bu aynı zamanda NATO’nun 7 aydır teslim alamadığı Kaddafi’ye karşı bir “intikam” olarak değerlendirilebileceği gibi, kirli ittifak ve ilişkilerini gömmenin girişimiydi.

Benzer bir tabloya Irak diktatörü Saddam Hüseyin’i alelacele asılmasında, El Kaide lideri Usame Bin Ladin’in cesedinin sulara gömülmesinde, Afganistan ve dünyanın diğer yerlerindeki savaşlarda da tanık olduk. Ancak bir devlet lideri ilk kez bu kadar korkunç bir şekilde katledilerek, tüm dünyaya izlettirildi.

İNFAZ EMRİNİ SARKOZY VE OBAMA VERDİ

Diğer yandan Kaddafi'nin korkunç ölümü sıradaki ülkelerde de “eğer teslim olmazsanız, sonunuz böyle olacak” mesajıydı. Özellikle de İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad ve Suriye Devlet Başkanı Beşar el Esad’a yönelik.

Libya devrik liderinin ölümü ardından ilk açıklama yapanlar arasında bulunan ABD Başkanı Barack Obama, “Arap dünyasında, halk hak talep etmek için ayağa kalktılar. Gençler diktatörlüğü reddediyor. Ve onlara onurlarını vermeyi reddeden yöneticiler, bunu başaramayacaklar” dedi.

Fransız “Le Canard Enchaîné” gazetesine göre Kaddafi’nin infaz emrini Fransız Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Obama verdi. İddiaya göre Fransa, Kadhafi ve oğullarından birinin Sirte’de olduğunu Ekim ortasından beri biliyordu. Amerikalılar Kaddafi’nin yerini 19 Ekim’den itibaren tespit etmişti. Sirte’nin yoğun bir şekilde bombalanmasının nedeni de buydu. Predatörlerle birlikte Amerikan ve Fransız özel birlikleri Kaddafi’yi avlama operasyonda bizzat yer alıyorlardı.

Operasyonun koordine merkezi ise Paris’teydi. Planlama ve Operasyonları Yürütme Merkezi (CPCO), Askeri İstihbarat Müdürlüğü (DRM) ve İç Güvenlik Genel Müdürlüğü’nde (DGSE), Sirte’deki 50 kadar COS (Özel Operasyonlar Komutanlığı) üyeleri ile bağlantı halindeydi.

BM KARARINDA İDAM YOKTU

“Kaddafi Washington ve Paris tarafından idama mahkum edildi” başlığını taşıyan haberde, Libya devrik lideri ve aile bireylerinin fiziki imhası için talimat verildiği belirtiliyor. Bir Fransız diplomat, NATO’nun müdahale etmesine onay veren BM kararlarında idam cezasının olmadığına dikkat çekiyor.

Kaddafi’nin korkunç ölümünün “Arap baharı”ndaki yeri neydi? Kuşkusuz, Batılı güçlerin çıkar savaşları ve kirli amaçları dışından başka bir yeri yok. Libya’ya müdahalenin başından bu yana tek yanlı bilgi tüm dünyaya pompalandı. Ülke içerisinde Kaddafi yanlısı dev gösterilere hiçbir zaman yer verilmedi. NATO’nun ülkedeki infazları da hiçbir şekilde işlenmedi. Oysa görüntüler Sirte’nin bombardımanlarda yerle bir edildiğini gösteriyor.

TRABLUS’TA 1300 KİŞİYİ KATLETTİLER

Batılı liderler ve büyük medya grupları Kaddafi’yi halkı tarafından nefret edilen bir diktatör olarak sundu. Oysa bir bağımsız bir İngiliz gazeteci olan Lizzy Phelan gözleri yaşlı kendi tanıklığını anlatırken, Batılı medyanın 6 milyon nüfuslu ülkede 1 Temmuz günü 1,7 milyon kişinin Kaddafi’ye destek için Yeşil Meydan’da toplandığına yer vermediğini söyledi. Yine Tarhuna, Surppa, Beni Welid, Sirte ve ülkenin diğer yerlerinde sokaklara dayanışma için çıkanlardan da bahsedilmedi.

İki küçük kent olan Marj ve Zlitan’da öldürülen 33 çocuk, 32 kadın ve 22 erkeğin Ağustos başında defnedildiklerine tanık olduğunu söyleyen Phelan, bunlardan da kimsenin bahsetmediğini vurguladı. Batılı güçlerin “Halk Kaddafi’den o kadar nefret ediyordu ki Trablus hiç direnmeden teslim oldu” dediklerini ancak bu kentte 1300 kişinin katledildiği ve 900 kişinin yaralandığından söz edilmediğine dikkat çekti.

KENDİ KİRLİ İLİŞKİLERİNİ GÖMDÜLER

Fransa, İngiltere, İtalya Kaddafi rejimi ile en fazla ilişki içinde olan ülkelerin başında geliyordu. Sarkozy’nin 2007’deki seçim kampanyasının da Kaddafi tarafından finanse edildiği, 2008’de Kaddafi’ye özel bir zırhlı araç satışına onay verdiği belgeleriyle ortaya çıktı. Savaşın başında “muhalif” olarak sunulan Libyalılarla petrolden yüzde 35 pay kapan ülke de yine Fransa olmuştu. Libya’ya 2003’te ambargonun kaldırılması ardından Batılı silah lobileri hızlı bir şekilde harekete geçmiş, Avrupa ülkelerinin Libya ile 2005’te 72 milyon silah pazarı gelirlerini, 2009’da üçe katlayarak 344 milyon euroya çıkarmıştı. Silah sağlayıcılarının başında da sözkonusu üç ülke geliyor.

Libya’lıların acıları veya özgürlük özlemlerinin tüm bu çıkar ilişkilerinde hiçbir yeri yok. Bu liderler için tek önemli olan kendi siyasi ve ekonomik çıkarları. Libya’ya sundukları da bir “linç devrimi” oldu. Öylesine korkunç bir şekilde sunulmasına rağmen, adına “devrim” veya “özgürlük” dediler. Kaddafi’nin yargılanmadan katledilmesiyle batılılar tıpkı Irak’ta olduğu gibi en kirli ilişkilerini de gömdüler.

NEREDE DEVRİM VE İNSANLIK ONURU?

Peki devrim veya insanlık onuru bunun neresinde? Gerçek özgürlükçülerin Kaddafi’ye de hiçbir sempatisi yok. Ancak Libya’ya hangi özgürlük bahşedildi? Kaddafi döneminde Libya’da yaşam nasıldı, bundan sonra nasıl olacak? Tek yanlı pompalanan haberlerle Kaddafi korkunç bir canavar olarak sunuldu ve askeri müdahale yapıldı. Kaddafi'nin yerine getirilen "muhalifler" ise ilk elden şeriat ilan etti.

HALKLARIN BAHARINA KORKUNÇ BİR DARBE İNDİRİLDİ


Libya’ya müdahale, Tunus’ta özgürlük için başlayan halk ayaklanmalarına vurulan korkunç bir darbe oldu. Batılı ülkeler, hakların özgürlük taleplerinin sınırlandırmak, çerçevelemek ve kendi tercihlerini onlara dayatmak için bu müdahaleyi yaptılar. Onlar için özgürlük taleplerinin hiçbir değeri yok.

Bu olaydan çıkarılacak bir ders varsa eğer, o da kapitalist güçlerin halklara verebileceği hiçbir özgürlüğün olmadığıdır. Yine, Kaddafi de tıpkı öncekiler gibi iktidar ve gücün mutlak olmadığını anlayamadı. Ancak Kaddafi’nin Obama, Sarkozy, İtalyan Başbakan Silvio Berlusconi ve İngiliz mevkidaşı David Cameron'u sevindiren bu ölümü, Libya’nın özgür bir gelecekten uzak olduğunun da en açık göstergesi oldu.

Hiç yorum yok: