28 Ekim 2011 Cuma

HPG Komutanlarından Rengin Botan: Türk Orudusu Hezimete Uğrayacak!

 HPG komutani_rengin_BotanHPG Anakarargah komutanlarından Rengin Botan, sınırı geçen Türk ordusunun gerilla güçlerinin hazırlıkları karşısında büyük bir hezimete uğrayacağını söyledi:

 Tarih onları teyit etmeyecek

HPG Anakarargah komutanlarından Rengin Botan, Türk ordusunun Çukurca eylemi sonrası erkene alınan Medya Savunma Alanları'na yönelik karadan da saldırısı ve gerillanın durumunu değerlendirdi.
Çukurca eyleminin de koordinasyonunda yer alan Rengin Botan, Türk devletinin askeri ve siyasi bileşenlerinin bütün afra tafralarına karşılık şu tarihi hatırlatmayı yaptı: „Tarih her zaman kendini güçlü ve üstün gösterenin söylediği sözü teyit etmediği gibi hep onun damgasını da taşımaya mahkum değildir. Tarih, bugün en doğru sözü, hakikat yolcusu Kürt özgürlük militanlarının görkemli meşru savunma direnişiyle söyleyerek bir kez daha gerçek anlamına kavuşacaktır."


İnanç, öz güç ve coğrafya

Gerilla güçlerinin 30 yıllık bir mücadele tecrübesi ve birikimine sahip; her süreçte kendisini yenileyerek profesyonel gerillacılık düzeyine ulaştığını belirten Rengin Botan, "24 saat gerillacılık" şiarıyla hareket etiklerini söyledi. Gerillacılığın avantajlarının bilinciyle başarı gücünü; ideolojik duruş, coğrafya ve özgüçlerinden aldıklarını kaydeden Rengin Botan, sayı ve teknik donanımın önemin yadsımamakla birlikte gerilla açısından bunun çok belirleyici olmadığını belirtti. Gerillanın bulunduğu her alanda özgürlük tutkusu, amacı ve maneviyatı ile sınırlı tekniğini coğrafyayla bütünleşerek ustaca ve yaratıcı bir biçimde kullandığının altını çizen Rengin Botan, „İnsanın azami gücünün zirveleştiği bir hakikattır gerillacılık" dedi. Dünyada hiçbir devlet ordusunun gerilla güçlerine karşı başarılı yöntem ve araçlara ulaşamadığını anımsatan Rengin Botan, „Dünyanın başta gelen sayılı ordularından sayılan Türk ordusu da benzer biçimde 30 yıla yakındır tüm araç ve argümanlarıyla savaşmasına karşın gerilla karşısında zerre kadar başarı elde edemedi, edemeyecektir" diye vurguladı.


Zulmün bütün araçları denendi

Nitekim Türk ordusunun tüm NATO'yu arkasına alarak; bütün bilimsel ve teknik gelişmelerle ordusunu mobilize ederek her türlü yöntemi uyguladığını kaydeden Rengin Botan, Türk ordusunun Kürdistan topraklarında bir işgalci güç olarak konumlandığına dikkat çekerek, şöyle devam etti: „Kürt halkı üzerindeki zulmünü çeşitli adlar altında derecelendirmektedir. JİTEM, Hizbul-kontra, koruculuk, özel dağ komandoları, özel harekat timleri, efeler, fatihler, hançer timleri, polis akademileri, ajanlaştırma yöntemleri ile gerilla güçlerimizi zayıflatmayı amaçlamıştır."


Paralı askerler de çaresizlik

En son Türk devletinin 'paralı asker' planının da bunların devamı niteliğinde olduğunu ifade eden Rengin Botan, „Maneviyattan kopuk, kendisine ait hissetmediği bir coğrafyada para için savaşan bir askerden başarı beklenebilir mi? Hatta bu insanların çoğu öldüğünde künyesi bile açıklanmayan kimliksiz unsurlardır. Çukurca'daki devrimci harekatımızda askerlerin tüm bu abartılı tanımlamalarına karşılık gerilla gücü karşısında ne denli zayıf ve çaresiz oldukları açığa çıktı. Parayla satın alınarak savaş meydanlarına sürülecek bir askerin herhangi bir amaç uğruna kendini feda etmesi düşünülebilir mi? Dolayısıyla bu son devrimci harekatımızla eski Genelkurmay Başkanı şahsında tartışmaya giren askerin  gerilla karşısındaki mukavemet zayıflığı ve gerillanın tartışmasız gücü bu sürece damgasını zaten vurmuştur" diye konuştu.  


'Kuş uçurtmayız' palavrası

Şehit Çiçek Devrimci Harekatı'nın normal bir eylem olarak ele alınamayacağını; bir çok eylemin iç içe, eşzamanlı yapıldığı, en sıkı tutulan karakol, tepe ve sınırlarının içerisine sızılarak karşı tarafın kalbinden vurulduğu bir eylemler dizisi olduğunu vrugulayan Botan, şunları söyledi: „Hakkari – Çukurca alanı düşmanın yıllardır en tahakkümlü karakol, tepe ve taburlarını yerleştirdiği bir alandır. Karakol ve tepelerin olduğu bu alanda 'kuş uçurtmayız' edasıyla işgalci güç niteliğini her defasında ilan ediyor. Ancak düşmanın tüm teknik ve taktik donanımına karşılık, gerilla güçlerimiz düşmanın içlerine kadar sızmış, en ummadığı zamanda ve yerde kalbinden vurmuştur. Bu operasyonel harekat gerillanın öz gücüne dayalı olarak yapılmıştır.


Şok, sarsıntı ve moral bozukluğu

Gerilla güçlerimiz eşzamanlı olarak büyük bir disiplin, ciddiyet, gizlilik, atiklikle 18 ayrı düşman hedefine aynı anda yönelerek yaptığı bu eylemle Türk ordusunda ciddi bir şok, sarsıntı ve moral bozukluğu yarattı. Aynı zamanda AKP'nin çözümsüzlük politikalarını da kökünden sarstı. Gerillanın tüm eylem biçimleri iç içe uygulandı. Şehir eylemi, baskın, sızma, suikast, darbeleme, pusu, taciz, çatışma, yanıltma vb. her çeşit eylem biçimlerinin bir arada yapıldığı bir eylemler dizisidir. Düşmanı en çok şaşırtan husus gerillanın bir nefeslik mesafede içine sızmasına karşılık fark edememesi ve şişinerek reklamını yaptığı teknik donanımının ve yenilmez Türk ordusu imajının kırılmasıdır."


Kürdistan dağlarının Kürtlerin direniş kaleleri özelliğine dikkat çeken Rengin Botan, „Tarih boyunca yarı gerillacılık yapan Kürtlerin öz evlatları olan özgürlük gerillaları, zorunlu ve paralı askerlerin karşısında her zaman mutlak zaferin sahibidirler" dedi.


Çukurca'nın askeri anlamı

Türk ordusunun örgütlenme sistemi dört dörtlük sisteme göredir. Yani bir takım dört timden, bir bölük dört takımdan, bir tabur dört bölükten, bir alay dört taburdan ve böylece tugay, tümen sırasıyla gider. Genellikle tabur sayıları 500 kişiden oluşur. 

Eylemlerimizin ana merkezi hedeflerinden bir tanesi Hakkari'nin Çukurca İlçesi merkezindeki konuşlanmış Türk güçleriydi. Ana giriş yeri olan Asayiş binası ve koruma mevzileri şehrin girişini kontrol eden en hakim yerlerden biriydi. Bunun yanı sıra jandarma Komutanlığı, Özel Harekat lojmanları, Emniyet binası, Çukurca Alayı, ve Çukurca merkezinin etrafında çevrelenmiş Kırkdokuz Karakolu, Çukurca Kalesi, Şahin Tepe, Casusan ve daha küçük çaplı bir çok koruma mevzisi mevcuttur. Bu karakollar ve tepelerin hepsi kendini ve çevresini koruyacak şekilde konuşlanmıştır. Hemen hemen hepsi her türlü teknik donanım; tankından termal kamerasına, havanından obüsüne ve bütün ağır ve orta otomatik silahlarına kadar her türlü askeri teçhizatlara sahiptir.


Çukurca merkezinin dışında ise yani hem Çukurca'yı koruma hem de sınır bölgesinin tahakkümünü sağlayan başka karakol, tabur ve tepeler de vardır. Sere Seve Taburu ve tepesi, Eriş Taburu, Bilican Alayı, Çukurca dışında alandaki en büyük gücün olduğu tahkimli yerlerdir.


Bunlarla birlikte hem bu taburların güvenliği hem de sınırın güvenliğini sağlayan Gıre, Tepe Şıker, Tepe Orte, Korek, Maruka, Xantepe; tepeleri de mevcuttur. Bu yerlerin hepsinde de en gelişkin teknikler bulunmaktadır. Bir iki yer hariç çoğunluğunda tank, hepsinde termal ve gece görüş dürbünleri, havanlar, obüsler, seri ve orta otomatik silahlar ve gerekli her türlü inkamlar bulunmaktadır.


Ayrıca özellikle bu tepelerin hepsi bulundukları sınır alanlarının en yüksek tepeleridir. Bu tepeler bir birini koruyabiliyor, birindeki açığı diğeri kapatacak şekilde ayarlanmıştır. Yani bir askeri gücün sahip olabileceği en üst olanaklara sahiptirler.


Bu kendi içindeki imkanların yanı sıra kısmi zaman dilimleri dışında sürekli keşif uçakları alanı denetlemektedir. Ayrıca Çukurca merkezine ait Skorsky helikopterleri de mevcuttur.


DEMHAT TOLHİLDAN – BEHDİNAN/Özgür Politika

Hiç yorum yok: