16 Ekim 2011 Pazar

Bütün Farklılıkları Kapsayan Bir Program


  • Kongre Girişimi’nin Ankara’da gerçekleştirilen genel kurulunda program ve tüzük üzerine yürütülen tartışmalarda kongrenin ruhuna uygun olarak bazı değişiklik önerileri tartışıldı. Tartışmalarda bütün farklılıkların kendilerini ifade edebileceği, halkların ve inançların birlikteliğin temellerinin en açık biçimde oluşturulduğu bir metin oluşturulması gerektiği ifade edildi. Farklı kesimleri temsilen programa ve tüzüğe ilişkin söz alan delegelerin konuşmalarından notlar ise şöyle:

    EMEKTEN YANA SENDİKALAR KONRE GİRİŞİMİ’NE

    Gıda İş Genel Sekreteri Seyit Aslan, Türkiye’nin birikmiş sorunlarının içerisinde en can yakıcı olanın çeşitli biçimlerde süren savaş olduğunu, kongre girişiminin ise bu savaş karşısında halkların eşit birlikteliğini sağlayacak bir oluşum olduğunu ifade etti. Bu sürecin aynı zamanda emek haklarının da en sert biçimde geriye götürülmeye çalışıldığı bir süreç olduğunu belirten Aslan, kongre girişiminin dışında kalan emek örgütlerine de bir çağrı yaptı. “Bugün emekten yana olan sendikaların bir karar vermesi gerekiyor, ya varolan anlayıştan yana olacaklar, ya da imkanlarını ve olanaklarını tümden kongre hareketiyle birleştirerek işçilerin ve emekçilerin haklarının kazanılmasında rol oynarlar”. Kongre Girişimi’nin programında işyerlerine kadın ya da erkek çalışan sayısı gözetmeden kreş zorunluluğu getirilmesine ilişkin bir talebin yer alması gerektiği, her aile için insanca yaşanacak bir ücret için de mücadele kararlılığının ifade edilmesi ve 35 saatlik işgünü ibaresinin yer almasını talep etti.

    PROGRAMIMIZIN BİR UFKU VE UMUDU OLMALI

    İmece Kadın Sendikası Girişimi Sözcüsü Serpil Kemalbay ise programın ruhunda işçi sınıfı vurgusunun yeterince yapılmadığını, yerellerden ve alanlardan doğrudan katılım mekanizmalarının yeterince tanımlanmamış olmasının da bir eksiklik olduğunu söyledi. “Programımızın bir ufku ve umudu olmalı” diyen Kemalbay, toplumsal cinsiyet eşitliği kavramının kadınların ezilmişliğini yeterince açıklayan bir kavram olmadığı için erkek egemenliğine karşı mücadele ekseninin de yer alması gerektiğini ifade etti. Bir de kadınların ev içi emeğinin değerlendirilmesi için de bir ibare yer almasını talep etti.
    İstanbul 1. Bölge’den delege olarak katılan tekstil işçisi Fikriye Akgül de özellikle kadın işçiler için bu kongrenin umut olabilecek somut kararlar alması gerektiğini söyledi. “Buraya gelirken fabrikamda  arkadaşlarım şunları kongreye iletmemi istediler. Esnek çalışma, kuralsızlaştırmaya karşı, kadınların eşit işe eşit ücret için mücadelesinde destek olabilecek  kararlar alınmalı. Bulunduğum mahallede bu kongrenin çalışmasına 5 yaşındaki çocuğumla katılıyorum, çünkü bu kongrenin çocuğumun geleceği için de olduğunu biliyorum. Ben döndüğümde arkadaşlarıma kağıt tartışması yapıldı demek istemiyorum, ben bizim için şu kararlar alındı, şimdi yola çıkma zamanı demek istiyorum. Yüzde 50 kadın kotasını çok önemsiyorum, çünkü biz kadınlar üstümüzdeki bütün yüklere rağmen iktidarı sallayabilecek güçteyiz. Şimdi önümüzdeki günler için karar alma zamanı” dedi.

    KADINLARIN MÜCADELESİ PROGRAM VE TÜZÜKTE

    14 kadın delegenin imzasıyla divana sunulan değişiklik önerisinde programda kadın mücadelesine ilişkin ifadelendirilen kısmın tümden değiştirilerek erkek egemenliğinin özgül bir ezme biçimi olduğunun kabul edilmesini ve kadınların  özgürleşme mücadelesi perspektifini benimsemesi önerildi.  Kongrenin kadın örgütlenme modeli olarak meclis tipi örgütlenmeyi benimsemesi de tartışmalar arasında yer aldı.

    FARKLILIKLARA TEMSİLİYET EN ÇOK KONUŞULAN KONU
     
    Engelliler adına konuşan delegeler de kongre bileşiminde engellilere de kota ayrılmasını talep ettiler.

    KAOS GL temsilcisi Ali Erol, açılış konuşmasında kongrenin çerçevesini çizen Ertuğrul Kürkçü’nün homofobiyle mücadeleyi, göçmen haklarını ve engellilerin sorunlarını söylemeyi unuttuğunu, burada eğer yeni bir Türkiye resmi görmek istiyorsak  90 yıldır ulus devletin sahte birlikteliğinin dışında  bütün farklılıkları gözetilmesi gerektiğini söyledi. “Bu toplumdaki her türlü ezilmişliği kendimize değer olarak alıyorsak LGBT realitesini de göz önüne almalıyız.  Biz bir 90 yıl daha yok sayılmak istemiyoruz” dedi.


    HALKLARA ULAŞMAK İÇİN SOMUT ÇÖZÜMLER

    Çerkes halkının gazetesi Jineps adına konuşan İnci Hekimoğlu, bütün Çerkesleri temsil etmediğini, çünkü Çerkes halkının Kürt hareketine karşı bir önyargıyla “biz de mi bölücülük yapacağız” diyen bir kesimi olduğunu, ancak Çerkeslere yönelik de “onlar ırkçı, faşist” gibi önyargıların beslendiğini ifade etti. “Kongre Girişimi’nde  zaten örgütlü olanlara değil, örgütlü olmayanlara ulaşmak, mesajların halka doğru ulaşmasını sağlamak görevimiz var. Bunun için de örgütlenme mekanizmalarını tartışmamız gerekiyor. Bu kongreden sadece siyasi partilerle yürünecekse, bu yeterli olduğu düşünülüyorsa bir hareketten söz edemeyiz” diyen Hekimoğlu bunu sağlayacak olanın da tüzük ve programda halkın somut sorunlarına somut çözümler vererek olabileceğini söyledi.

    Avrupa Süryaniler Birliği adına konuşan Tuma Çelik, tüzüğün farklılıkları karşılamak için biraz daha geliştirilmesi gerektiğini bunun için de ortak bir oluşturmak gerektiğini söyledi.  “Bu da bir arada çalışarak olabilir, bütün herkese belirli bir imkanın sunulmasıyla olur” diyerek kongrede halkların temsilcilerine belirli bir yüzdelik ayırmayı önerdi.

    İzmir’de Süryanilerle dayanışmak için bir platform kurduklarını ifade eden gazeteci Zeynep Karaduman Türk kadınlarına bir çağrı yaptı, “lütfen Türk kadınları olarak, yaşatılan bu çirkin savaşı durdurmak için hep beraber yürüyelim” diyen Karaduman, halklara yaşatılan acılar için de özür dilediğini söyledi. 


    (Ankara/EVRENSEL)

Hiç yorum yok: