17 Eylül 2011 Cumartesi

‘Tam Saha Pres’e Karşı Tam Saha Savunma!

DELİL KARAKOÇAN

Bakan Atalay; entegre tedbirler içeren “her yerde tam saha pres” projesinin uygulanmaya konduğunu duyurdu.
 
Şemdinli’de “tam saha pres” uygulandı. 

 
Devletin, Kürtlere 12 Eylül armağanı Şemdinli oldu! Faşist askeri darbenin 31. Yıldönümünde Şemdinli “tam saha prese alınarak” basıldı. Ev ve iş yerleri kurşunlandı. 3 Kürt yaşamını yitirdi. 

 
Kimse şaşırmadı!

 
Medya ise her zamanki gibi hasmı (Kürtleri) rencide etmede, aşağılayıp küçümsemede gecikmedi. Karşı propaganda geliştirdi. Fabrikasyon istihbarat ve dedikodularla hakikatleri gizlemeye çalıştı. Bireyi ve toplumunu yönlendirmek için dezenformasyona girişti. “PKK 50 öğretmeni diri diri yakacaktı” diyerek Kürtlere karşı şiddeti tolere ettiğini, marjı geniş tuttuğunu bir kez daha gösterdi. 

 
* * *

 
Şaşırmadık!
Kürtlere karşı savaş ve şiddetin “tam saha pres” uygulamasıyla doruğa ulaştığı bugün iki ana eğilim var. Birinci eğilim, “bu savaşın bir ‘son savaş’ olduğunu PKK ve ilişkili/yakın yapıların mutlaka tasfiye edileceğini” ileri sürüyor ve Kürtlere kesinlikle şans tanımıyor. Bu eğilime göre “Son Kürt isyanı çoktan bitti!”
AKP +devlet, medya, Türk kamuoyunun büyük çoğunluğu ve iktidara yakın aydınlar bu eğilimi oluşturuyor. 

 
İkinci eğilim ise; “AKP’nin topyekun savaş başlattığını ancak başarılı olmayacağını; ne koşulların eski koşullar, ne de Kürtlerin eski Kürt olduğunu” söylüyor. Buna inanıyor.  Bu cephede ise demokratik Kürt güçleri ve geniş bir Kürt tabanı var. Kimi aydınlar ve bazı demokratik çevreler de bu eğilim içinde sayılabilir...

 
* * *

 
Bugün “Kürtlerin eski Kürt olmadığı” inancı Kürtlerin en büyük silahı...

 
Tarihsel haklılık ve meşruluk, demokratik istenç ve haklar mücadelesine yüksek sadakat, muazzam bir direnç yaratıyor. Hem muazzam bir direnç, moral motivasyon yaratıyor hem de Kürtleri “eski Kürtler” konumundan çıkarıyor.

 
“Entegre tedbirler içeren tam saha pres”le Kürtlerdeki bu istenç, demokratik haklar için mücadele ve başarı hissi yok edilebilir mi?

 
Sanmıyorum...
Birincisi, Kürtler “entegre” olsun ya da olmasın; “tam saha ya da yarı saha” geliştirilsin savaşın/presin her biçimine, her aracına muhatap oldu. Her şeyi “yüksek yoğunluk” ta yaşadı. Kürt coğrafyası insan mezarlığına dönüştürüldü...

 
Yani Kürtler için her şey tanıdık...
İkincisi, yol aldı, merhale katletti. Öz savuma, öz yönetim anlamında deneyimler edindi. Sosyal, siyasal ve kültürel anlamda kazanımları oldu; alternatifler geliştirdi. Demokratik ulus bilincini edindi. 

 
Bu bilincin yarattığı bir “koruma” dürtüsü vardır/oluşmuştur.

 
Yani?
Kürtlerin işi zordur ancak, AKP iktidarının işi Kütlerinkinden çok daha zordur. Ayrıca Kürtler kendi sahasındadır. AKP dış sahada pres yapmaktadır...
* * *
Böyle de olsa Kürtlerin ve Türkiye demokratik güçlerinin karşı karşıya olduğu tehlike büyüktür. Şiddet ve savaş siyaseti güncellenmiştir. Çelişki de çatışma da derindir. Böylesi dönemlerin bir başka yönü/özelliği daha vardır. O da böylesi dönemlerin en hareketli, en faal dönemler olduğu gerçeğidir.
Bir aydın olarak çağrım, isteğim şudur. 

 
En faal dönemimizdeyiz. Aydınlar, ilericiler olarak varsa bir yaratıcılığımız, bir maharetimiz; onu gösterecek dönemdeyiz. Bir “insanlık ödevi” çalışıyoruz. Türkiye halkları ve ilerici aydınları olarak oldukça yol almış durumdayız. Demokratik ulus birliği ve “çatı partisi” gibi çabaların varlığı da bunu gösteriyor.
Bunlar aynı zamanda “tam saha pres” girişimlerine karşı, “tam saha savunma”, insanlık ödevine bağlı kalma, onu tamamlama anlamına da geliyor. 

 
Ve bizler, yani “tam saha prese alınanlar”, entegre tedbirlerle “tam saha savunma” anlayışı içinde oldukça umut ve inancımız kadar, halklarımızın demokratik birliği ve özgür geleceğini koruya biliriz.

delil-karakocan@hotmail.com

Hiç yorum yok: