16 Eylül 2011 Cuma

PJAK Savaşı Kürtlere Bölgesel Güç Olmanın Yolunu Açtı

PJAK’ın 5 Eylül’de ilan etmiş olduğu ateşkese İran İslam cumhuriyeti de aynı günde saldırılarına son vererek fiilen ateşkese cevap vermiştir.
PJAK’ın 5 Eylül’de ilan etmiş olduğu ateşkese İran İslam cumhuriyeti de aynı günde saldırılarına son vererek fiilen ateşkese cevap vermiştir. Aynı gün PJAK’ın askeri kolu olan HRK gerilla güçleri Kotoman tepesine saldırıda bulunan çelik yelekli devrim muhafızlarına ait 12 ve çatışmanın yaşandığı diğer alanlarda da 10 ceset olmak üzere 22 cesedi İran devletine teslim etti.  Bunlardan bir kısmının görüntüleri internette düştü. İran’ın ateşkes karşısında ki tavrına bakıldığında kimilerinin çokça dillendirdiği gibi PJAK ateşkesi askeri anlamda aldığı darbelerden dolayı tek taraflı olarak değil İran devletinin istemi üzerine çift taraflı bir ateşkes ilan edilmiştir. 

İran devleti ile PJAK güçleri arasında ateşkesin ilan edilmesi için aracı rol oynayanların ise basına yansıdığı ve bazı dost çevrelerden aldığımız bilgilere göre Güney Kürdistan’ın en üst düzeyde ki temsilcileri olduğudur. Bu durum bir kez daha şunu açıkça ispatlamıştır ki Güney Kürdistan dağlarında konumlanan PKK ve PJAK gerilla güçleri sadece Kuzey, Batı yada Doğu Kürdistan için değil bunlardan önce Güney Kürdistan halkı ve kazanılan kazanımları için vazgeçilmez koruyucu bir güçtür. İran, Türkiye, Irak ve ABD’nin ittifakı sonucu ortaya çıkan bu operasyona Güney Kürdistanlı güçleri katmak için ne kadar baskı ve oyun oynadığını hem ortaya çıkan belgeler hem de operasyon süresi boyunca Güney Kürdistanlı yetkililerin yapmış olduğu açıklamalar ve operasyon karşısındaki tutumlarıyla netlik kazanmıştı. Operasyona aktif olmasa da pasif olarak destek vermişlerdir. 

KERKÜK’TE ETNİK TEMİZLİK OPERASYONU EŞ ZAMANLI

Bir taraftan Güney Kürdistanlı güçlerden Kürdistan’ın üç parçasında ki Kürt kazanımları tasfiye etmek için destek istenirken Irak yönetimi tarafında ise Güney Kürdistan’ın Kerkük’e bağlı Sediye, Celewle, Mendeli v.b bölgelerde ise Kürtlere saldırarak bu bölgeleri Kürtlerden temizlemeyi amaçladılar. Aynı planı 2006’da Musul’da Kürtlere karşı yaptılar ve binlerce Kürdü buralardan sürdüler. Bu durum Medya savunma alanlarına yönelik yapılan operasyondan dolayı çok fazla gündem olmadı ama operasyonlarla eş güdümlü bir biçimde bu alanlara yönelik bombalı saldırılar düzenlendi. Ve buralardan hiç abartısız binlerce insan daha Kuzey’e doğru göç ettirildi. Bu planın esası Kürtleri Duhok, Süleymaniye, Hewler’e sıkıştırmak ve iradelerini kırarak teslim almaktır. Çünkü mevcut durumda Güney Kürdistan coğrafyasının %45 hala Irak toprakları olarak gösterilmekte ve Federal Kürdistan topraklarına dahil etmekten yana değiller.  Bu saldırıları her ne kadar radikal İslam örgütlere mal etseler de işin arkasında Nuri El Maliki ve Şii hükümeti vardır. Bu planın derinliklerinde ise Medya savunma alanlarına yönelik askeri operasyon düzenleyen güçler vardır. Bizzat işin talimatını vereninde İran İslam cumhuriyeti olduğunu düşünüyorum. Çünkü Maliki ve Şii hükümeti İran’dan izinsiz hareket edemezler.  Bu saldırılarla İran bir taraftan Güney Kürdistan güçlerini operasyona dahil olmaları için zorlarken diğer taraftan da Kürtler üzerinde yürütülen bölgesel düzeyde ki operasyon bir parçası olarak devam etti. 

Kerkük ve çevresinde ki Kürt yerleşim birimlerine yönelik sürdürülen etnik temizlik operasyonun bir ilginç yönü ise Medya savunma alanlarına yönelik başlatılan operasyonun son bulmasıyla birlikte orada ki sivil halka yönelik bombalama saldırılarında da bir gevşemenin olmasıdır. Bu durum her şeyiyle yapılan operasyonun uluslar arası ve bölgesel güçlerin ortak ittifakı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Asıl amaçlarının da Kürtleri bölgede statüsüz bırakmaktı. Operasyon büyük oranda boşa çıkarılmış olsa da tümden boşa çıkarılmamıştır. Dolaysıyla bu tehlike hala devam etmektedir. 

PJAK MESUT BARZANİ’N ELİNİ GÜÇLENDİRDİ

İşte bunun içindir ki Medya savunma alanlarında ki PKK ve PJAK gerilla güçleri Kürdistan’ın dört parçasında ki kazanımların koruması için koruyucu güçtür. PJAK’ın İran devletinin Güney Kürdistan’ı işgal etme operasyonu karşısında ki direnişi her şeyden önce Güney Kürdistanlı güçlerin ellerini güçlendirmiştir. Biz biliyoruz ki önümüzde ki günlerde Sayın Mesut Barzani bir heyetle Tahran’a gidecektir.  Tahran yönetimi PJAK gerilla güçleri karşısında almış olduğu yenilgiden sonra her şeyden önce Güneyli Kürtlere askeri operasyon için dayatmada bulunamaz. Bulunsa bile Güneyli güçler rahatlıkla sizin yapamadığınızı ben nasıl yapabilirim diye bilir? İkincisi Madem İran Kandil bölgesini işgal edememiştir. O zaman Güney Kürdistan güçlerini tehdit ve şantaj politikasıyla baskı kurarak teslim alma politikalarından vazgeçecektir. Bunun yerine bölgeye yönelik yeni politikalarında yarı yarıya yani tehdit ve ikna içice olacak bir biçimde Kürtleri kendi tarafına çekmeye çalışacaklardır.  Kürtlerde şayet askeri alanda ki başarılarını küçümsemeyip bu oranda diplomatik alanda da çıtaları yükseltebilirlerse bölgede Kürt inkar ve imha politikası büyük bir darbe alacağı gibi Kürtler artık bölgesel güçler açısından masada meze değil mevzide temel ittifak gücü olarak görülecektir. Bu son savaş Kürtlere bunun yolunu açmıştır.   

Yusuf Ziyad

Hiç yorum yok: