28 Eylül 2011 Çarşamba

Erdoğan’ın Goebbels’i

Kürtlere karşı öylesine kirli bir propaganda yürütüyorlar ki, insan gerçekten de bunların derisinin kalınlığı hakkında şüpheye düşüyor.
 
Ahmet Altan’ın aylardır ahlak kelimesi üzerinde deli danalar gibi tepinmesinin hiçbir anlamı yoktur, çünkü o bu savaşta işgalcilerin tarafında yer alarak en büyük ahlaksızlığı kendisi işlemiş oluyor. Kalemini imama ve AKP iktidarına satmış birinden ahlak dersi alacak değiliz.
 
Türk aydınlarından bazıları kalemlerini ve ruhlarını Kemalistlere sattı, diğerleri imama, param olsa bana da satarlar. Ama ben almam, onlara harcayacağıma nesli tükenmekte olan hayvanlara barınak yapardım.  
 
Altan’ın dalgalandırdığı bayrak sömürgeci ve işgalcinin bayrağıdır, adına istediği kadar “barış” desin. Aydın olmakla, etik değerlerle hiçbir alakası olmayan ve ezilen Kürt halkı karşısında sömürgeci TC devleti saflarında yer alan kelimenin tam anlamıyla bir yalancıdır.  
 
“Sorun tam çözülecekti, PKK savaşa başladı” deniliyor. Peki, sorun tam çözülecek dendikten sonra kaç defa Kürt avına çıkıldı? Şimdiki avcı boynunda imamın muskasıyla geziyor diye neden ona inanalım?
 
Ahmet Altan’ı okudukça, Adolf Hitler Almanya’sının propaganda bakanı Joseph Goebbels geliyor aklıma. Goebbels’de Yahudileri, savaş karşıtlarını, komünistleri, eşcinselleri, savaş esirlerini, Çingeneleri vs. gaz odalarına gönderirken edebi bir eser yazıyormuşçasına edebiyat parçalıyordu, Altan gibi.
 
Goebbels toplama kamplarına doldurduğu, işkence eşliğinde ölümü bekleyen insanların ailelerine, kampların evlerinden daha güzel olduğunu yazmalarını dayatıyordu. İnsanlar gaz odalarına doldurulurken, mektupları, ölüme taşınacak yeni insanları almak için Avrupa’nın dört bir tarafına doğru yola çıkan trenlerle ailelerine gönderiliyordu.
 
Bu, Kandil ve Kürdistan baştanbaşa bombalanırken, Altan’ın Kürtlere “neden savaşa karşı çıkmıyorsunuz” demesine benziyor.  
 
 
Oysa vicdan ve ahlak sahibi olanlar, hiçbir koşul / şart öne sürmeden işgalci Türk ordusunun Kürdistan’dan çekilmesini isterler ve bunda diretirler.
 
Goebbels’de Hitler üzerine yazılar yazardı. Ve Hitler’in “Mein Kampf” kavgam adlı “başyapıt”ına hayrandı. Altan’ın Erdoğan’ın Kasımpaşalığına hayranlığı gibi.
 
Hitler ve Goebbels’de dünyayı bin yıl yönetecek bir Alman imparatorluğunun hayalini kuruyorlardı, Erdoğan ve Davutoğlu’nun “Yeni Osmanlı” hayalleri gibi. Onların bu hayali Altan’ın da iştahını kabartıyor. Ne de olsa paşa torunu, onda da vardır biraz Osmanlılık.  
 
Goebbels Hitler’le tanışmadan önce sosyalisttir. Altan da Erdoğan iktidarından önce en azından rejim “muhalif”iydi. Şimdi Erdoğan’ın yörüngesinde bir pervane gibi dönüyor, onu Arap fatihi, en büyük Türk yapmanın derdinde.
 
Namuslu bir aydın Türk ordusunun Kürdistan’dan koşulsuz çekilmesini savunur. Ama Altan Kemalist orduyu Kürdistan’da başarısız olduğu için yerden yere vururken, imamın ordusunun Kürdistan’da daha güçlü konumlanmasını ve işgali sonsuza dek sürdürmesini canı gönülden istiyor.
 
Goebbels de Wehrmacht’ın (nazi Almanyasının ordusu) dünyanın en büyük ordusu olmasından yanaydı.
 
Goebbels ile Altan arasında farkı var mı?
 
Gün gelir ve Kürtler bu savaştan başarıyla çıkarlarsa tarih Altan’ı bu sıfatla yazacaktır. Sizde bunu bir tarafa yazın.
 
Yok, eğer Kürtler yenilirse, Kürt katili Mustafa Kemal gibi o da Türk tarihinin şanlıları arasında yer alacaktır.
 
Altan bu kirli propaganda işinde yalnız değil kuşkusuz.
 
Kemalistlerin safında yer alanlar Kürtler söz konusu olunca topluca imamın peşine takıldılar.
 
Bir de Diyarbakır cezaevinde işkence görmüş ve bu işkenceyi Kürt alanına girmek için kredi kartı gibi kullananlar var. Biri onlara hiçbir kredinin sonsuz olmadığını anlatsa iyi olacak. Onlar iktidardan aldıkları gazla kredilerinin bittiğini idrak edecek durumda değiller maalesef.
Evet, onlardan bir de Orhan Miroğlu.
 
Miroğlu’da bu propaganda makinesi içinde Goebbels’in defterdarlığını yapanlardan. 
 
Naziler de gaz odalarına doldurdukları Yahudilere son darbeyi ellerinde tutsak ve ikinci postada aynı akıbeti yaşayacak olan başka bir Yahudi eliyle vuruyorlardı. Gaz vanalarını tutsak Yahudiler çevirmek zorunda kalıyorlardı ve Naziler bundan büyük bir zevk duyarlardı.
 
Altan’da işgalcilere karşı gazını aldığı Miroğlu’nu, Kürtleri zehirlemek için vananın başına atamış ve bunun adına da “muhalif aydın” oyunu diyorlar. 
 
Şu an itibariyle işgal lokomotifinin makinisti Erdoğan, kazan dairesinin şefi Altan, kazana kömür atan Miroğlu ile birlikte Emre Uslu, Yasemin Çongar vs. ve yanan da insanlığın vicdanı ile birlikte Kürtlerdir.
 
Ha! Bütün bunları yapanlar ahlaklıysa, biz onlarla aynı ölçüye vurmayın. 
 
Tek başına zalimin safında yer almak dahi insanı kirletir. Kir de görecelidir der, bunu da bir edebiyat çalımıyla hanenize puan olarak yazdırabilme yeteneğinde iseniz söyleyecek bir şey kalmıyor-demeyeceğim. Her zaman söylenecek bir söz ve takınacak tavır vardır.
 
Ahmet Altan’a Goebbels yoldaşın selamları var. Ruh bilimi konusunda uzman olan imam ona tercümesini yapar.  
 
zengaso@yahoo.de

Hiç yorum yok: