20 Eylül 2011 Salı

Basklı Siyasilere 'Franco Mahkemesinden' Ceza

Batasuna partisini ‘ETA talimatı’ ile kurmaktan ile suçlanan Arnaldo Otegi ve Rafa Diez İspanya Ulusal Mahkemesi tarafından 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Sonia Jacinto, Miren Zabaleta Arkaitz Rodriguez ise sekizer yıl hapis cezası aldı. Mahkeme Otegi ve Diez hakkında seçimlerde aday olmak yada kurumsal makamlarda görev yapmaktan 10 yıl tutuklama kararı verdi.

Franco Mahkemesi’nin sürekliliğini son derece iyi bir şekilde temsil eden hakim Angela Murrillo, profesyonelliğini Bask siyasi birlikler ve hareketlerine karşı yürütülen 18/98 duruşmalarında Arnaldo Otegi’nin yargılandığı davalardan birinde sergilediği olağandışı olumsuz tavrı ile göstermişti.

Murillo, 18/98 duruşmasında da sorgu altında işkenceye ve tecavüze maruz kalan sanık Nekane Txapartegi’yi alaycı bir üslup ile susturmuştu.

Bağımsız Sol’un ayrılıkçı liderlerine karşı açılan davanın duruşması boyunca başkanlık yapan Murillo, bu duruşmada yerinde davranış sergilemek için kendine kısıtlamalar getirmek durumunda kaldı. Tarafsızlık kurallarına asgari derecede uymak isteyen bir mahkeme, sanığa karşı “önyargı”sından dolayı kararının geri çekildiği bir hâkimi nasıl aynı sanığın davasına atamaya karar verebiliyor?

İspanya Ulusal Mahkemesi’nin üst yetkilileri birkaç ay önce ETA’nın ateşkesiyle birlikte mahkemenin “yeni görevler benimsemesi gerektiğini” açıklamış olsa da, mahkemenin statükoyu hala benimsediği ortada. Son yıllarda geliştirilen yasama yapısı da hakimlerin senaryo uydurmasına, tehditler savurmasına ve şüphe yada kasıt üzerinden insanları yargılamalarına izin verir durumda.

Ancak, atamalarını siyasi temeller doğrultusunda yapan Devlet Savcılığı ETA’nın “stratejisinin istenilen sonuçları vermemesi durumunda her an harekete geçirilebilecek bir alanda hala İspanyol ve Fransız komandolarının olduğunu” iddia ettikleri geçen yılın aktivite raporunu tesadüfi bir şekilde dün yayımladı. ETA’nın iki yıldan uzun süredir etkin olmaması ve Bask sol partisinin “müdahale veya şiddet içermeyen demokratik bir senaryo”suna yazılı ve filli bir şekilde taraf olmasına rağmen.

Hükümet ve devlet aygıtları bunu görmek ve kabul etmek istemese de, bağımsız solun üyelerinin dediği gibi; Madrid, ateşkesi ETA’nın ilan ettiği şekilde “kalıcı, genel ve değişebilir” olarak onaylamalı. Diyalog ve çatışmanın çözümü için yeni bir çerçeve yaratmada İspanyol hükümetinin de katkısının gerekli olduğunu kabul etmelidir. Fakat Bask sorununun siyasi temel çekirdeğiyle ilgilenirken argümansız olma korkusu, beraberinde hiçbir şey olmamış gibi davranmayı gerektiriyor; zorlayıcı tedbirler, tehditler, ‘terörle mücadeleyi’ sürdürmek ve sonuç olarak da son on yıl içerisinde seçimde görüş birliğini başarmanın temel aracı olan bir kültürde rahat kalmak için.

Böyle bir durum içerisinde de, savcının dini bayram kutlamalarında "Bask’lı siyasi mahkumların ülkelerine iadelerini” talep eden bir pankartın yer aldığı Leitze kasabasının belediye başkanını cezaya çarptırma istemi veya İspanyol Adalet Bakanı’nın, Kral Juan Carlos’un pandomiminin yapılmasına izin veren Alsasua belediyesi yönetimine gönderdiği tehditler gibi birçok durum mümkün hale geliyor.

Devletin takip ettiği çizgiyle ilgili oluşabilecek herhangi bir şüpheye yer bırakmamak için, ETA’nınki de dahil olmak üzere her türlü şiddete karşı çıkan Bağımsız Sol’un oluşturduğu Sortu partisi hakkında, “ETA varolduğu sürece” yasallaştırılmaması gerektiğini söyleyen Başsavcı Conde Pumpido’nun sözlerini hatırlamak gerekir.

Mahkemenin hükmettiği son hapis cezaları da ne yazık ki Bask sorunu sözkonusu olduğunda İspanyol politikasını hala yönlendirmekte olan misilleme şeklinde veriliyor. Silahlı şiddetin Bask Ülkesi’ndeki her kesimin eşit haklar temelinde masaya oturabileceği ve (toplumun çoğunluğu istediği sürece) sosyal adalet ve uluslararası dayanışmaya dayalı bağımsız ve çağdaş bir toplum temelinde gerçek bir demokrasi sağlayabileceği düşüncesinden sıyrılarak Bağımsız Sol’da yeni bir geçiş sağlayan kadın ve erkekler bugün hüküm giymek ve cezaya çarptırılmak için mahkemelerde yargılanmaktadır.

Geçtiğimiz Mayıs ayındaki seçimler, toplumun bu bölümünün bir bütün olarak Bask toplumu içinde belirleyici bir rolü olduğunu doğrularken, bugün 114 belediye ve San Sebastian ili Basklılar için bağımsızlık talep eden sol yönetim altında.

Madrid’de de oluşmasından korkulan durum bu; İspanya-Bask sorununun “oy ve sözlerle” aslında gerçek bir çözüme ulaşabilmesinden duyulan korku. Arnaldo Otegi, Rafa Diez, Sonia Jacinto, Arkaitz Rodriguez ve Miren Zabaleta ile aynı görüşte olan siyasi mahkumların İspanyol adaleti tarafından suçlu bulunması ve mahkum edilmesinin nedeni de bu korkudur.

Hiç yorum yok: