27 Eylül 2011 Salı

AKP’nin Görüşme Mantığı ve Sonuç Alınamamasının Nedenleri

PKK ile MİT’in görüşme kayıtları olduğu söylenen ses kayıtları sitelere korsanca konulmuş. Bu ses kayıtları ne kadar doğru, doğruysa bu görüşmenin yayınlanmayan bölümlerinde neler var, şimdi tam bilinmiyor. Ancak kayıtlar kopuk, hatta doğruysa birkaç görüşme yapılmış. Belki de tek bir görüşmenin kayıtları değil, birkaç görüşmeden derleme yapılmış olma ihtimali yüksek. Kim sızdırdı bu da tartışılıyor. Eğer yayınlanan kayıtlar derleme ise bu bölümlerin içeriğine ve mesajına bakılarak kimlerin sızdırdığı sadece tahmin edilebilir. 

Şu anda böyle bir görüşmenin nasıl olduğu ve içeriğini tam bilmiyoruz. Ama bu görüşmelerden çözüm için bir sonuç çıkmadığı açık. Devletin tasfiye politikasına şiddeti daha fazla eklemesi ve siyasi soykırım operasyonlarını arttırması, Kürt Özgürlük Hareketi'nin de Önderleri ve Kürt halkı özgür olana kadar direneceklerini ilan etmesi bunu gösteriyor. Görüşmelerden sonuç alınamaması Başbakan'ın tek millet, tek vatan, tek devlet söyleminden de net anlaşılıyor. Çünkü bunlar eski söylemdir. Tek vatan Kürdistan’ı, tek millet Kürtleri, tek devlet Kürtlerin kendi kendini yönetme hakkını yok saymak anlamına geliyor. Hala devletin ve hükümetin en tahammül edemedikleri sözcük Kürdistan’dır.

Görüşmelerden olumlu bir sonuç çıkmamıştır. Bundan sorumlu olan ise AKP hükümetidir. AKP geçen dönemi sadece kendi parti çıkarı ve iktidarda kalmak için kullanmıştır. 

Görüşmelerden sonuç almak için ilk önce konuştuğun sonrada karşındakini muhatap almak şarttır. Ama AKP hükümeti hala İmralı da PKK de BDP de muhatap değildir diyor. Hatta bu tezini inandırıcı kılmak için Kürdistan'da en fazla oyu ben alıyorum yalanını atıyor. BDP 2-3 şehir dışında Kürtlerin oyunun yüzde 60 ve 70’ini alıyor. Ama buna rağmen Kürtleri temsil etmiyorlar diyerek muhatap almama politikasını sürdürüyor. Bu anlayış esas olarak Kürtleri bir halk olarak görmemektir. Bu nedenle liderleri ve temsilcileri olamaz diyor. Kürtleri ayrı bir ulus ve halk olarak görmemesinin tezlerini uyduruyor. Muhatap olarak tanınmayan görüşmelerden de sonuç çıkması beklenemez.
Görüşmeler olumlu bir sonuç vermemiştir. Ancak tartışmaları olumlu sonuçlar verebilir. Daha doğrusu bu tartışmalar toplumda çözüm için zemin sağlamada olumlu sonuçlar doğurabilir.

Görüşmelerin yanlış olmadığı konusunda bir genel eğilim ortaya çıkmıştır. Her ne kadar hükümet yanlıları bu görüşmeler istihbari görüşmelerdir deseler de görüşmelerin toplumda ve aydın çevrelerde olumlu görülmesi önemlidir. Bu görüşmeler ortaya çıktıktan sonra AKP yandaşları görüşmeler olumsuzdur, neden yapılmış diyemezlerdi. Bu nedenle bu görüşmeleri sahiplenmeleri gerekiyordu. Bu görüşmelere bir izahat yapmaları gerekiyordu. Böyle yaklaşmak zorunda kaldıkları için PKK ile de görüşmeler normalleşmiş ve meşrulaşmıştır. Özellikle bir kısım kendini liberal ve demokrat tanıyan yazarların görüşmeleri olumlu görmeleri ve sorunun ancak müzakere ile çözülebileceğini söylemeleri de soruna yaklaşımda zihniyet değiştirmenin sağlanması açısından önemli görülmelidir. Her işte bir hayır vardır misali bu tartışmalar da Kürt sorununun çözümü için olumlu olmuştur. PKK ile görüşme ve çözüm olmaz diyenlerin tezleri daha da zayıflamıştır.

Kuşkusuz bu görüşmeleri AKP'nin çözümsüz politikaları için değerlendirmek isteyenler de çıkmaktadır. Bu görüşmeleri ve bu görüşmelerden sonuç alınmamasını doğru yorumlayacaklarına, kendilerine göre ve AKP yararına bir sonuç çıkarmak istemektedirler. Özellikle AKP yandaşı liberal yazarlar böyle bir yaklaşım içindedirler. Görüşmeler oluyormuş, o zaman silahlar bırakılmalıymış ve dağdan inilmeliymiş! Böylelikle AKP'nin tasfiye politikalarına boyun eğin demektedirler. Bu yaklaşım Kürt halkının taleplerini ve Kürt sorununu anlamamaktır. 

Bu yaklaşım aslında AKP ve yandaşlarının görüşmeleri sonuçsuz bırakma yaklaşımıdır. Zaten AKP’liler bu görüşmelerin Kürt sorununu çözmek için değil de “terörü bitirmek için” yapıldığını söylüyor. Terörü bitirmek sözü, Kürt sorununu çözelim bunun sonucu çatışmalar dursun ve barış gelsin anlamında söylenmiyor. 30 yıldır hangi politika ile Kürt direnişi bitirilmek isteniyorsa şimdi de öyle bitirilmek isteniyor. Bitsin de silahla mı bitiyor yoksa görüşmeler ile mi bitiyor, nasıl biterse bitsin deniliyor. Bu yaklaşımın içinde Kürtlerin talepleri kabul edilsin de sorun çözülsün anlayışı yoktur.

Görüşmeden de çözümden de yana olan Kürt Özgürlük Hareketi'dir. Bu konuda tek taraflı adımları hep Kürt Özgürlük Hareketi atmıştır. Defalarca tek taraflı ateşkes ilan edilmiştir. Böylece devlet ve AKP çözüme çekilmek istenmiştir. Ancak anlaşılıyor ki AKP Kürt Özgürlük Hareketi'nin bu yaklaşımını kötüye kullanmıştır, doğru değerlendirmemiştir. 

Bu görüşmeler olmuş ve sonuçsuz kalmış ise bundan doğru sonuç çıkarmak gerekir. Bundan çıkarılacak en doğru sonuç da, AKP ve devlete “bu görüşmelere doğru yaklaş” denilmesidir. Görüşme ve müzakere yapmak iyi bir şeydir; ancak AKP bu görüşmelere müzakere yapmak ve sorunu çözmek için yaklaşmıyorsa, bunun çok tehlikeli ve sorumsuz yaklaşım olduğu ortaya konulmalıdır. Kürtler sorumlu yaklaşıyor, gelin diyalog ve müzakere ile sorunu çözelim diyor ama AKP bunu kötüye kullanıyorsa bu, AKP'nin halklara karşı işlediği ağır bir suçtur. O zaman AKP'nin bu sorumsuz yaklaşımının üstüne gitmek gerekir. Yoksa görüşmeler yapılmış, silaha ne gerek var demek AKP'nin sorumsuz politikalarına ve görüşmeleri ele alış biçimine destek vermek olur.

AKP hükümetinin Kürt halk önderinin yol haritasını 2 yıl sonra verdiği bilinmektedir. Aslında bu yol haritası çözümleyici olabilirdi. Ancak ne İmralı ile ne de PKK ile bu Yol Haritası’nı çerçeve alarak bir çözüm projesi ve adımı ortaya konulmuştur. 

PKK çözüm için adım atılsın diye defalarca silahları susturmuştur. Ama AKP bunu değerlendirmemiştir. 13 Nisan 2009’da ateşkes ilan edilmesine rağmen bir gün sonra yüzlerce DTP’li tutuklanmıştır. Askeri operasyonlar ise hiç durmamıştır. Eskisi gibi her gün olmamış, ama istifa eden genelkurmay başkanının dediği gibi istihbarat alıp belirli bir alanda operasyon yapmışlardır. 2010 referandum öncesi ateşkes varken 10 gerillanın Hakkâri’de öldürülmesi bunun en açık ifadesidir.
Bu görüşmelerden çıkan en önemli sonuç AKP'nin görüşmeleri doğru ele almadığıdır. Sadece bu görüşmeler değil, İmralı ile yapılan görüşmeler de doğru ele alınmamıştır. Eğer ilerde yeni görüşmeler olacaksa her şeyden önce görüşmeler, terörü bitirmek gibi savaşı sürdüren anlayışla değil, sorunu çözüp barışı sağlama anlayışıyla ele almalıdır. 

AKP şimdi şiddetle ve siyasi soykırım operasyonlarıyla Kürt Özgürlük Hareketi'ni tasfiye etmek istese de bunda başarılı olamayacaktır.   Devlet –bu AKP ya da başka bir hükümet olur- eninde sonunda Kürt Halk önderi ve PKK ile görüşme masasına oturup bu sorunu çözmek zorunda kalacaktır. Esas olarak da bu sorun İmralı’da yapılan görüşmelerle çözülecektir.

Görünen odur ki devlet böyle bir yola ancak mücadele ile ve tasfiye saldırılarının boşa çıkmasıyla gelecektir. 

Mizgîn Delîla

Hiç yorum yok: