PKK ile MİT’in
görüşme kayıtları olduğu söylenen ses kayıtları sitelere korsanca
konulmuş. Bu ses kayıtları ne kadar doğru, doğruysa bu görüşmenin
yayınlanmayan bölümlerinde neler var, şimdi tam bilinmiyor. Ancak
kayıtlar kopuk, hatta doğruysa birkaç görüşme yapılmış. Belki de tek bir
görüşmenin kayıtları değil, birkaç görüşmeden derleme yapılmış olma
ihtimali yüksek. Kim sızdırdı bu da tartışılıyor. Eğer yayınlanan
kayıtlar derleme ise bu bölümlerin içeriğine ve mesajına bakılarak
kimlerin sızdırdığı sadece tahmin edilebilir.
Şu anda böyle bir
görüşmenin nasıl olduğu ve içeriğini tam bilmiyoruz. Ama bu
görüşmelerden çözüm için bir sonuç çıkmadığı açık. Devletin tasfiye
politikasına şiddeti daha fazla eklemesi ve siyasi soykırım
operasyonlarını arttırması, Kürt Özgürlük Hareketi'nin de Önderleri ve
Kürt halkı özgür olana kadar direneceklerini ilan etmesi bunu
gösteriyor. Görüşmelerden sonuç alınamaması Başbakan'ın tek millet, tek
vatan, tek devlet söyleminden de net anlaşılıyor. Çünkü bunlar eski
söylemdir. Tek vatan Kürdistan’ı, tek millet Kürtleri, tek devlet
Kürtlerin kendi kendini yönetme hakkını yok saymak anlamına geliyor.
Hala devletin ve hükümetin en tahammül edemedikleri sözcük Kürdistan’dır.
Görüşmelerden olumlu bir sonuç çıkmamıştır. Bundan sorumlu olan
ise AKP hükümetidir. AKP geçen dönemi sadece kendi parti çıkarı ve
iktidarda kalmak için kullanmıştır.
Görüşmeler olumlu bir sonuç vermemiştir. Ancak
tartışmaları olumlu sonuçlar verebilir. Daha doğrusu bu tartışmalar
toplumda çözüm için zemin sağlamada olumlu sonuçlar doğurabilir.
Görüşmelerin
yanlış olmadığı konusunda bir genel eğilim ortaya çıkmıştır. Her ne
kadar hükümet yanlıları bu görüşmeler istihbari görüşmelerdir deseler de
görüşmelerin toplumda ve aydın çevrelerde olumlu görülmesi önemlidir.
Bu görüşmeler ortaya çıktıktan sonra AKP yandaşları görüşmeler
olumsuzdur, neden yapılmış diyemezlerdi. Bu nedenle bu görüşmeleri
sahiplenmeleri gerekiyordu. Bu görüşmelere bir izahat yapmaları
gerekiyordu. Böyle yaklaşmak zorunda kaldıkları için PKK ile de
görüşmeler normalleşmiş ve meşrulaşmıştır. Özellikle bir kısım kendini
liberal ve demokrat tanıyan yazarların görüşmeleri olumlu görmeleri ve
sorunun ancak müzakere ile çözülebileceğini söylemeleri de soruna
yaklaşımda zihniyet değiştirmenin sağlanması açısından önemli
görülmelidir. Her işte bir hayır vardır misali bu tartışmalar da Kürt
sorununun çözümü için olumlu olmuştur. PKK ile görüşme ve çözüm olmaz
diyenlerin tezleri daha da zayıflamıştır.
Kuşkusuz bu görüşmeleri
AKP'nin çözümsüz politikaları için değerlendirmek isteyenler de
çıkmaktadır. Bu görüşmeleri ve bu görüşmelerden sonuç alınmamasını doğru
yorumlayacaklarına, kendilerine göre ve AKP yararına bir sonuç çıkarmak
istemektedirler. Özellikle AKP yandaşı liberal yazarlar böyle bir
yaklaşım içindedirler. Görüşmeler oluyormuş, o zaman silahlar
bırakılmalıymış ve dağdan inilmeliymiş! Böylelikle AKP'nin tasfiye
politikalarına boyun eğin demektedirler. Bu yaklaşım Kürt halkının
taleplerini ve Kürt sorununu anlamamaktır.
Bu yaklaşım aslında AKP
ve yandaşlarının görüşmeleri sonuçsuz bırakma yaklaşımıdır. Zaten
AKP’liler bu görüşmelerin Kürt sorununu çözmek için değil de “terörü
bitirmek için” yapıldığını söylüyor. Terörü bitirmek sözü, Kürt sorununu
çözelim bunun sonucu çatışmalar dursun ve barış gelsin anlamında
söylenmiyor. 30 yıldır hangi politika ile Kürt direnişi bitirilmek
isteniyorsa şimdi de öyle bitirilmek isteniyor. Bitsin de silahla mı
bitiyor yoksa görüşmeler ile mi bitiyor, nasıl biterse bitsin deniliyor.
Bu yaklaşımın içinde Kürtlerin talepleri kabul edilsin de sorun
çözülsün anlayışı yoktur.
Görüşmeden de çözümden de yana olan
Kürt Özgürlük Hareketi'dir. Bu konuda tek taraflı adımları hep Kürt
Özgürlük Hareketi atmıştır. Defalarca tek taraflı ateşkes ilan
edilmiştir. Böylece devlet ve AKP çözüme çekilmek istenmiştir. Ancak
anlaşılıyor ki AKP Kürt Özgürlük Hareketi'nin bu yaklaşımını kötüye
kullanmıştır, doğru değerlendirmemiştir.
Bu görüşmeler olmuş ve
sonuçsuz kalmış ise bundan doğru sonuç çıkarmak gerekir. Bundan
çıkarılacak en doğru sonuç da, AKP ve devlete “bu görüşmelere doğru
yaklaş” denilmesidir. Görüşme ve müzakere yapmak iyi bir şeydir; ancak
AKP bu görüşmelere müzakere yapmak ve sorunu çözmek için yaklaşmıyorsa,
bunun çok tehlikeli ve sorumsuz yaklaşım olduğu ortaya konulmalıdır.
Kürtler sorumlu yaklaşıyor, gelin diyalog ve müzakere ile sorunu çözelim
diyor ama AKP bunu kötüye kullanıyorsa bu, AKP'nin halklara karşı
işlediği ağır bir suçtur. O zaman AKP'nin bu sorumsuz yaklaşımının
üstüne gitmek gerekir. Yoksa görüşmeler yapılmış, silaha ne gerek var
demek AKP'nin sorumsuz politikalarına ve görüşmeleri ele alış biçimine
destek vermek olur.
AKP hükümetinin Kürt halk önderinin yol
haritasını 2 yıl sonra verdiği bilinmektedir. Aslında bu yol haritası
çözümleyici olabilirdi. Ancak ne İmralı ile ne de PKK ile bu Yol
Haritası’nı çerçeve alarak bir çözüm projesi ve adımı ortaya
konulmuştur.
Bu görüşmelerden çıkan en önemli sonuç AKP'nin
görüşmeleri doğru ele almadığıdır. Sadece bu görüşmeler değil, İmralı
ile yapılan görüşmeler de doğru ele alınmamıştır. Eğer ilerde yeni
görüşmeler olacaksa her şeyden önce görüşmeler, terörü bitirmek gibi
savaşı sürdüren anlayışla değil, sorunu çözüp barışı sağlama anlayışıyla
ele almalıdır.
AKP şimdi şiddetle ve siyasi soykırım
operasyonlarıyla Kürt Özgürlük Hareketi'ni tasfiye etmek istese de bunda
başarılı olamayacaktır. Devlet –bu AKP ya da başka bir hükümet olur-
eninde sonunda Kürt Halk önderi ve PKK ile görüşme masasına oturup bu
sorunu çözmek zorunda kalacaktır. Esas olarak da bu sorun İmralı’da
yapılan görüşmelerle çözülecektir.
Görünen odur ki devlet böyle bir yola ancak mücadele ile ve tasfiye saldırılarının boşa çıkmasıyla gelecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder