14 Eylül 2011 Çarşamba

12 Eylül ve 'KANLA İKTİDAR'

Eren KESKİN

Bir kez daha “12 Eylül Askeri Darbesi”nin yıldönümündeyiz.

Yine partiler, aydınlar, askeri darbelerin “toplumu nasıl da geriye götürdüğünü” anlatacaklar.


Nasıl “darbe karşıtı” olduklarını söyleyecekler.


Ve bu “bu içi boş” söylemlere, gelecek 12 Eylül’ü bekleyeceğiz.


Ben birçok kez dile getirdiğim gibi, “12 Eylül’ün “MİLAT” olmadığını düşünmekteyim.


1915 soykırımı suçlusu, İttihat Terakki zihniyetini fikren ve fiilen devir alarak kurulmuştur TC Devleti!


Ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, “askeri bir cumhuriyet” olarak kuruluşu bir “darbe” niteliği taşımaktadır aslında.


“Yalan bir resmi tarihi” temel almış, “Türk ve Sünni Müslüman” kimlik dışında, tüm etnik, dinsel, cinsel kimlikleri yok saymış ya da yok etmeye çalışmış olan TC Devleti, bu anlayışına uygun eğitim sistemi ile aslında en büyük darbeyi bu coğrafyada yetişen tüm “beyinlere” vurmuştur.


Beyni yalanlarla beslenen milyonlar, devletin “totaliter kimliğinin” giderek güçlenmesine neden olmuşlardır.


Bugün coğrafyamızda 12 Eylül’ü destekleyen kişi ya da kurum artık neredeyse kalmamıştır.


Ancak bu tavrın “içi boştur”!


Aynı kalabalıklar, Ermeni soykırımını, Dersim soykırımını, Kürdistan’ın bombalanmasını, kontrgerilla cinayetlerini dile getirmemektedirler.


Oysa 12 Eylül’ü gerçekleştirilenlerin zihniyeti ile Ermeni ulusuna soykırımı uygulayanların zihniyeti farklı değildir.


Diyarbakır Cezaevi’nde katliam gerçekleştirilenler ile bugün Kürdistan’ı bombalayan zihniyet sahipleri arasında fark yoktur!


Evet kendilerinin de söylediği gibi, “Devlette devamlılık esastır.”


Ve onlar bu anlayışlarına son derece sadık kalmışlardır her zaman.


Yönetime gelen her hükümet militarizmle kendi doğrultusunda uzlaşarak, “şu veya bu şekilde” varlığını devam ettirmiştir.


Başbakan birkaç gün önce, Suriye’ye yönelik eleştirilerini yaparken, “kanla iktidar olunmaz” şeklinde bir cümle sarfetti.


Ancak ne yazık ki kanla iktidar olmuyor!


Aynı coğrafyamızda olduğu gibi!

Hiç yorum yok: