6 Ağustos 2011 Cumartesi

Nasıl Bir Anayasa-2

Kenan KIRKAYA
Yeni anayasa talebi ortak bir toplumsal talep haline gelmiş gibi görünse bile, herkesin ve kesimin talep ettiği anayasa bir değildir, hatta bazı durumlarda söz konusu talepler arasında taban tabana zıtlık bulunmaktadır. Bu durum ‘nasıl bir anayasa ve nasıl bir uzlaşı’ meselesini ortaya çıkarırken, ortak paydalar yaratmaya yönelik girişimler de henüz cılız kalmaktadır


Kürt Sorunu ‘Yeni Anayasa’ Dayatıyor


Türkiye tarihindeki 200 yıllık anayasa ve toplumsal mutabakat arayışları, 2004 yılından sonra özellikle Kürt sorununun ortaya çıkardığı koşulların dayatmasıyla daha da yoğunlaşmaya başladı. Toplumsal talep AKP’ye 2007 seçimlerinde “yeni anayasa” sözü verdirirken, yapılan onca çalışmaya rağmen bu talep AKP’nin siyasi hesaplarına kurban edilerek rafa kaldırıldı. 2011 seçimlerinden sonra gittikçe artan bir talep halini alan anayasal çözümün yeniden AKP’nin siyasi hesaplarına kurban edilebileceği konuşuluyor.


1808 ile başlayıp günümüze kadar süren ve ne yazık ki sorunların çözümüne hizmet etmeyen devletçi anayasaların tarihsel serüveni kadar güncel işleyişi de dikkat çekmektedir. Toplumun 12 Eylül rejiminden kurtulmak için yine 12 Eylül rejimi tarafından önüne konulan 1982 Anayasası’nı kabul etmesinin üzerinden 29 yıl geçti. Ancak daha ilk günden başlamak üzere, darbenin özellikle sol ve sosyalist mağdurları cılız da olsa yeni bir anayasa talebini hep dile getirdiler. 12 Eylül Anayasası’nın imtiyaz sağladığı kesimler ise, gelinen aşamada bu imtiyazlarını daha fazla sürdüremeyeceklerini anladıkları için, yeni anayasa talebine “kendi talep ve beklentileri çerçevesinde” destek vermeye başladı. Yeni anayasa talebi ortak bir toplumsal talep haline gelmiş gibi görünse bile, herkesin ve kesimin talep ettiği anayasa bir değildir, hatta bazı durumlarda söz konusu talepler arasında taban tabana zıtlık bulunmaktadır. Bu durum “nasıl bir anayasa ve nasıl bir uzlaşı” meselesini ortaya çıkarırken, ortak paydalar yaratmaya yönelik girişimler de henüz cılız kalmaktadır.


Hükümet başlattığı gibi bitirdi


Yeni anayasa çalışmaları hükümetin de desteği ile 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinden sonra ağırlık kazanmaya başladı. Kürt muhalefeti ve sosyalist grupların yıllardır dile getirdiği anayasa talebine yönelik hükümet kanadından da sıcak mesajlar verildi. İlk girişim 22 Temmuz genel seçimlerinden sonra başlatıldı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş), Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Hak-İş), Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (Türkiye Kamu-Sen), Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) gibi sivil toplum örgütleri 2007 yılında AKP’nin çağrısı üzerine bir araya gelerek Anayasa Platformu oluşturdu. Platform daha sonra TÜSİAD, TBB, TÜRKONFED, MÜSİAD, MEMUR-SEN, TUSKON, ASKON, TÜGİK, KAGİDER, KADER, TÜGİAD ve TVYD gibi oluşumların dahil olmasıyla “Anayasa Platformu Söz Sizde” girişimine dönüştürüldü. 8-9 Ekim 2007’de Ankara’da 83 kuruluştan 250 kişinin katılımıyla “Anayasa Platformu Ulusal Çalıştay” düzenlendi. Çalıştayda, anayasanın yapım ilkelerini belirleyen sonuç bildirgesi yayınlandı. Bildirgede, 1982 Anayasası’nın ruhunu yansıtan “değiştirilmez” ilk 4 maddesinin korunması sonucu çıktı. Ayrıca Kürt sorununa kaynaklık eden anadil ile ilgili 42. madde ve vatandaşlık tanımıyla ilgili 66. maddeye ilişkin de herhangi bir düzenleme talebi ortaya çıkmadı. Bu çalıştayın ardından AKP konuyu gündemden düşürünce, Anayasa Platformu da çalışmalarına ara verdi. Platform, 9 Nisan 2010 tarihinde yaptığı ara dönem toplantısında anayasa ihtiyacının devam ettiğini belirterek, çalışmalarını yeniden başlatma kararı aldı.


AKP’ye yakın iki ayrı çalışma


Anayasa eski Raportörü Osman Can, Adnan Özer, Ayhan Ogan, Balçiçek Pamir İlter, Enver Sezgin, Gülçin Avşar, Rojhat Avşar, Veysel Uçum gibi isimlerin öncülük ettiği Yeni Anayasa Platformu (YAP) ise ayrı bir çalışma yürütüyor. Bu çalışmaya yazar Adalet Ağaoğlu, sanatçı Lale Mansur, Prof. Dr. Fuat Keyman, Ümit Fırat, Cemil Koçak gibi isimler de destek veriyor. AKP’ye yakın kesimler tarafından yürütülen bu çalışma kapsamında yerellerde toplantılar yapıldı. Şimdiye kadar Diyarbakır, Kars, Edirne, Manisa ve İzmir’in yer aldığı birçok ilde özellikle de üniversite kampüslerinde toplantılar düzenledi. Toplantılar, “Türkiye Anayasası’nı arıyor” başlığı ile yürütülürken, başlığın Türkiye Barış Meclisi’nin daha önce yaptığı, “Türkiye barışını arıyor” konferansından esinlendiği anlaşılıyor. Bu platform seçimlere kadar bu çalışmalarını sürdürecek.


Aynı paralelde ve yine aynı kişiler ile STÖ’lerin destek verdiği bir başka anayasa çalışmasını da Sivil Dayanışma Platformu (SDP) yürütüyor. YAP’ın da kurucuları arasında yer alan Ayhan Ogan’ın başkanlığını yaptığı SDP, Hak-İş, Memur-Sen, Akdeniz Dayanışma Platformu ve çok sayıda yerel platformdan oluşuyor. SDP, Anayasa Referandumu sürecinde gazetelere ilan vererek, AKP’ye açık destek çağrısında bulunmuştu. Bu iki çalışmaya Enver Sezgin ve Ümit Fırat gibi isimler dahil edilerek, çıkan sonuçlara “Kürtlere de yer verildi” iddiası güdülecek.


Dışlananların anayasa arayışı


1982 Anayasası zihniyetinin mağduru olan, yapılan anayasalardan dışlanan kesimler de anayasa çalışmalarını sürdürüyor. Bu konuda birbirinden bağımsız çok sayıda çalışma yürütülüyor. Bunların başında da çok sayıda Kürt, özgürlükçü Müslüman, Alevi ve sol aydının destek verdiği Demokratik Anayasa Hareketi Girişimi geliyor. Girişim, 7 Kasım 2010 tarihinde 30 kişilik bir aydınlar grubu tarafından oluşturuldu. İlk toplantısında “Nasıl bir anayasa” sorusuna cevap vermek için 40 ilde yerel toplantılar yapma kararı alan inisiyatif şimdiye kadar 17 ilde yerel sekretaryalar ve inisiyatifler oluşturdu. Girişim yürüttüğü yerel çalışmalarından sonra nisan ayında Ankara’da merkezi “Anayasa Konferansı” düzenledi ve konferansta anayasanın esas olarak sokakta yapılabileceğine ilişkin güçlü vurgular ön plana çıktı. Aynı paralelde “Herkesin anayasasını hepimiz için yapıyoruz” inisiyatifi de İstanbul’da Anayasa Çalıştay’ı düzenledi. Ayhan Candaş, Gençay Gürsoy, Erol Katırcıoğlu ve Hülya Gülbahar gibi değişik kesimlerden oluşan çok sayıda kişinin katıldığı çalışmalarda anayasa taslağı yazımı esas alındı. Yine aynı paralelde “Özgürlükçü Anayasa Platformu” da çalışmalarını yürütüyor. BDP ve Kürt hareketi ise gerek Demokratik Anayasa Hareketi Girişimi, gerek Özgürlükçü Anayasa Platformu ve diğer anayasa platformlarının çalışmalarına zaman zaman dahil olarak görüş ve düşüncelerini bildiriyor. Ayrıca BDP bünyesinde daha önce akademisyenlerin de girişimiyle bir anayasa taslağı hazırlanmış ancak genişletmek üzere askıya alınmıştı.


Özgün çalışmayı kadınlar yapıyor


Anayasa hazırlıkları konusunda en özgün çalışmayı ise Anayasa Kadın Platformu yapıyor. Kadın sorununa anayasal bir çözüm arayan platforma Hülya Gülbahar ve çok sayıda kadın yazar, akademisyen öncülük ediyor. Platformda 77 kadın örgütü temsilini buluyor. Şimdiye kadar çok sayıda toplantı düzenleyen platform, anayasa önerilerini de büyük ölçüde netleştirmiş durumda. KESK ve DİSK gibi muhalif grupların, sol inisiyatiflerin ve TÜSİAD’ın özgün anayasa çalışmaları da devam ediyor. Başta BDP olmak üzere siyasi partilerin anayasa çalışmaları da hesaba katıldığında, anayasa çalışması yürüten onlarca kurum ve platform bulunuyor.


İlk işaretler umut verici değil


Bütün bu çalışmaların yanı sıra, yeni anayasanın nasıl yapılacağına ilişkin tartışmalar sürüyor. Yeni anayasayı gündeme alması beklenen 24. Dönem TBMM’nin çalışmalarına, yemin krizi ve henüz aşılmayan bir boykot kriziyle başlanması yeni anayasanın yeniden bilinmez bir tarihe ertelenebileceği kaygılarına neden oluyor. Vekilliği düşürülen Hatip Dicle ve tutuklu milletvekillerinin yanı sıra demokratik siyasetin önündeki engeller nedeniyle Meclis çalışmalarına katılmayan BDP’den yoksun bir Meclis’in, Kürt sorununa da çözüm olması beklenen anayasa çalışmalarını nasıl yürüteceği merak konusu. Bunun için Meclis tatile girmeden önce siyasi parti temsilcilerinin katılımıyla bir “Anayasa Uzlaşma Kurulu” kurulması bekleniyordu ancak bunun yerine AKP 9 kişiden oluşan bir komisyon kurdu. PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın İmralı’da devlet heyetiyle yürüttüğü görüşmelerde de, Kürt sorununa anayasal çözüm konusunda “mutabakata varıldı”ğına dair değerlendirmeler yapıldı. Öcalan en son, söz konusu heyetle, “Anayasa Konseyi ve Barış Konseyi” kurulması yönünde uzlaşmaya vardıklarını açıkladı. Bu konseylerin de “nasıl pratikleştirileceği, kimlerden oluşacağı, bu konuda ne tür adımlar atılacağı” henüz netleşmiş değil.

Hiç yorum yok: